Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

İş kazasından kaynaklı tazminat davalarında zamanaşımı konusu, işçinin iş yerinde veya işin yürütülmesi sırasında uğradığı ölüm veya yaralanma sonucu açılacak tazminat davalarının ne zaman ve hangi süre içerisinde açılabileceğini belirleyen önemli bir hukuki mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. İş kazası nedeniyle işçi veya yakınları, işverenden maddi ve manevi tazminat talep edebilme hakkına sahiptir. Ancak bu tazminat talepleri zamanaşımı sürelerine tabidir ve zamanaşımının süresi de kazanın türüne işverenin kusuruna ve davanın dayandığı hukuki ilişkiye göre genellikle farklılık teşkil eder.
Türk Borçlar kanununun 146. maddesi gereğince, tazminat talepleri için on yıllık bir zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Fakat eğer iş kazası sonucu bir ceza davası da açılmışsa ve bu ceza davasının zamanaşımı süresi, tazminat davasının zamanaşımı süresinden uzun ise ceza davasındaki zamanaşımı süresi tazminat davası için geçerli olacaktır.
Genel itibarıyla iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı süresi; kazanın türü, işverenin kusuru ve ceza davalarındaki durum göz önünde bulundurularak belirlenir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda iş kazasının tanımı yapılmıştır. Bu Kanun’un 3. maddesine göre iş kazası, iş yerinde ya da işin icrası sırasında gerçekleşen ve bireyin hayatını kaybetmesine ya da fiziksel ya da psikolojik açıdan zarar görmesine sebebiyet veren durum olarak addedilmiştir. İlgili kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, kazanın illaki iş yerinde vuku bulması gerekmez. Kazanın işin ifa edildiği süre içerisinde ya da işle alakalı bir durumdan kaynaklanan bir sebepten ötürü gerçekleşmesi yeterlidir.
Aynı şekilde iş kazası kavramı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da ele alınmıştır. 5510 sayılı Kanun’un 13. Maddesi uyarınca,

Gerçekleşen bir iş kazasında kazanın boyutu ve meydana gelen zarar nedeniyle çeşitli tazminat kalemleri işverenden talep edilebilmektedir. Yaralanma, maluliyet ve ölüm durumlarında ise işçi ve aynı zamanda işçinin yakınları iş kazası nedeniyle belirli tazminat türlerini talep etme hakkına sahiptir. Genel olarak iş kazasından kaynaklı tazminat türleri şunlardır:
Geçirdiği iş kazası sonucunda yaralanarak hem fiziksel hem de ruhsal olarak zarar gören işçiye yaşamakta olduğu zararların tazmini amacıyla maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı tanınmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 53. Maddesiyle beraber, işçinin iş kazası nedeniyle bedensel zarar görmesi durumunda talep edilebilecek bazı tazminatlar şu şekildedir:
Geçirdiği iş kazası sonucu için hayatını kaybetmesi durumunda işçinin mirasçıları, yakınları, bakmakla yükümlü olduğu kişiler ve destek aldığı kimseler, kusurlu işverenden maddi tazminat talep edebilirler. Bu durum 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53 maddesinde düzenlenmiştir. İlgili kanuna göre iş kazasını ölüme sebebiyet vermesi halinde şu zararlar maddi tazminat davası yoluyla talep edilebilir:
İş kazası sonucu yaralanan işçi veya ölen işçinin yakınları manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. İş kazasının yol açtığı elem, keder, ızdırap, çeşitli ruhsal bozukluk ve sıkıntılardan ötürü olayın özellikleri de dikkate alınmak suretiyle işverenden uygun bir miktarda manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. İşçi ağır bedensel zarar görmüşse veya ölmüşse işçinin yakınları da manevi tazminat talep edebilirler. Böylelikle hem fiziksel zarar gören işçi hem de ölüm halinde işçinin yakınları, manevi tazminat talebinde bulunma hakkına sahiptirler.
Genel olarak iş kazasından kaynaklanan manevi tazminat, iş kazası sonucu yaşanan psikolojik acı ve sıkıntıyı telafi etmek amacıyla ödenir ve hakim manevi tazminat miktarını belirlerken yukarıda da belirttiğimiz gibi olayın ciddiyetini, işçinin yaşını ve diğer nedenleri de göz önünde bulundurur.
İş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesi uyarınca, 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar. Bu düzenleme, genel bir kural olarak kanunda aksi belirtilmedikçe her türlü alacak için geçerlidir. Ancak unutulmamalıdır ki, iş kazası sonucunda bir ceza davası açılmışsa ve bu ceza davası için zamanaşımı süresi tazminat davasının zamanaşımı süresinden daha fazlaysa ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresi tazminat davası için de geçerli olacaktır.
İş kazası sebebiyle tazminat taleplerine ilişkin zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesine göre, iş kazası sonucu zarar gören kişinin tazminat talebinde bulunabilmesi için zararı ve tazminat yükümlülüğünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde başvuruda bulunması gerekmektedir. Ancak her durumda fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl geçmesi ile zamanaşımı süresi sona erer. Fakat tazminat talebi, bir suç nedeniyle doğmuşsa ve suçun cezai sorumluluğu bulunuyorsa o suçla ilgili zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu’nda belirtilen süreden daha uzunsa o zaman ceza zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Yani iş kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında ceza zamanaşımı süresi TCK’ye göre daha uzun bir süreyi öngörüyorsa bu süre geçerli olacaktır.
Keza genellikle, iş davalarından kaynaklı tazminat davaları haksız fiil olarak kabul edilir ve bu haksız fiil çoğunlukla zaten 5237 sayılı Kanun ile suç olarak tanımlanır. Ve bu haksız fiil sebepli iş kazası sonucu oluşan durum eğer suç teşkil ediyorsa tazminat talebi ile ilgili zamanaşımı süresi suçun ceza zamanaşımı süresine bağlı olarak belirlenir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’num 154. Maddesi ve ilgili Yargıtay kararları ışığında işçilik alacaklarıyla ilgili zamanaşımını kesen haller belirtilmiştir. Zamanaşımını kesen hallerden başlıcaları şunlardır:
Borçlunun borcumu kabul etmesi veya tanıması zamanaşımını kesen nedenlerden biridir. Ancak borç ikrarı yalnızca zamanaşımının süresi işlemekte olan alacak için geçerlidir. Süre tamamlandıktan sonra yapılan ikrarın zamanaşımını kesici etkisi olmamaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 156. Maddesi uyarınca, dava açılması veya icra takibi başlatılması, zamanaşımını keser. Ancak ihtiyati tedbir istemi ile mahkemeye başvurulması veya Bölge Çalışma İş Müfettişliği’ne işçilik alacaklarının tespiti için şikâyette bulunulması zaman aşımını kesen sebepler arasında yer almaz. Ancak işverenin şikâyet üzerine alacağı ikrar etmesi zamanaşımını keser.
Zamanaşımı dava sürecindeki her işlemle birlikte kesilir ve davaya ilişkin işlemden sonra yeni bir süre başlar.
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 16. Maddesine göre, arabuluculuk süresi geçirilen süre zaman asimi ve hak düşürücü sürelerine hesaplanmasında dikkate alınmaz yani arabuluculuk süresi zaman aşımını durdurur. Arabuluculuk süresi sona erdiğinde zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye başlar.

İş kazası sonucunda ölüm meydana gelmesi durumunda, ölen kişiden maddi destek alan kişiler ölüm anından itibaren destekten yoksun kaldıklarını fark ederler. Yani ölüm anı zararlarının farkına varacakları ve dolayısıyla bu kayıplarını öğrenmiş olacakları andır denilebilir. Bu durumda zarar, kaza tarihi değil ölüm tarihi dikkate alınarak öğrenme gerçekleşmiş kabul edilir. Eğer ölüme yol açan kaza sonrası tedavi süreci devam etmekteyse ölüm haksız fiil tarihinden bir süre sonra gerçekleşse de zarar yine ölüm tarihinde öğrenmiş sayılacaktır.
Zamanaşımı süresi de bu durumda zararın öğrenildiği tarih olan ölüm tarihi itibarıyla işleme başlayacaktır. Bu şekilde, ölüm anı başlangıç noktası kabul edilir ve zamanaşımı süresi bu tarihten itibaren başlar ve eğer iş kazası sonucu ölen kişi hayattayken maddi ve manevi tazminat davası açmışsa, ölen kişinin mirasçıları bu davayı mirasçılık sıfatıyla devam ettirebilirler.
İş kazası sonucu ortaya çıkan bedensel zararlar zamanla değişebileceğinden tazminat taleplerinin zamanaşımı süresi de etkilenebilir. Bedensel zararın değişmesi iş kazası davalarında zamanaşımının başlangıcını belirleyen önemli bir faktördür. Bu bağlamda iş kazası nedeniyle maluliyetin zaman içindeki gelişimi dikkate alınmalıdır. Kişinin maluliyet oranı veya iş göremezlik oranı değiştiğinde tazminat talebini de bu değişime göre değerlendirileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer engel durumunda değişim gerçekleşirse bu değişim tarihinden itibaren zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Yani bedensel zararın değiştiği tarih, iş kazası zamanaşımı başlangıç noktası için esas kabul edilir.
İş kazaları ile ilgili olarak haksız fiilden doğan tazminat sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu m.72’ye göre belirlenen zamanaşımı sürelerine tabidir. Bu düzenleme uyarınca tazminat talebi, zarar görenin zararını ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde yapılmalıdır. Ancak her durumda fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıl içinde başvurulmadığı takdirde tazminat talebi zamanaşımına uğrar. Bu kural çerçevesinde iş kazalarına bağlı tazminat taleplerinde zamanaşımı süresi en az 2 yıl olmakla birlikte fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıldır.

İş kazalarında zamanaşımı süresi elbette vardır. Bu sorunun cevabını da bize Borçlar kanunu madde 72 verir. İlgili maddeye göre, tazminat talebinde bulunacak kişi, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl içinde tazminat talebi için başvurması gereklidir. Ancak her halükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren on yıl içinde tazminat talebi yapılmazsa talep zamanaşımına uğrar.
İş kazası meydana geldikten itibaren en geç 10 yıl içerisinde dava açılmalıdır keza yukarıda belirtildiği gibi zamanaşımı süresi 10 yıldır.
İş kazası davaları geriye dönük olarak açılabilir ancak belirli zamanaşımı süresine tabidir. İş kazasından kaynaklanan tazminat talepleri kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl içinde yapılmalıdır.
İş yerinde meydana gelen bir iş kazası durumunda kişi, kazanın iş kazası olarak kabul edilmesi için belirlenen zamanaşımı süreleri içinde SGK’ya bildirimde bulunabileceği gibi, aynı zamanda olayın suç teşkil etmesi halinde ilgili savcılığa şikâyette bulunma hakkına da sahiptir. Eğer iş kazası bir suç oluşturuyorsa ve bu suç şikâyete tabi suçlardan biriyse şikayet için belirlenen süre 6 aydır. Fakat suç şikâyete tabi değilse ya da resen soruşturulması gereken bir durum söz konusuysa TCK çerçevesinde zamanaşımı sınırları içinde her zaman şikâyette bulunulması mümkündür.
Geriye dönük iş kazası raporu alınabilir ancak bu da belirli bir zaman dilimine tabiidir. İş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren kazanın bildirildi tarihe kadar geçen süreye bakılmaksızın iş kazası SGK’ye bildirilebilir ve rapor alınabilir. Ancak SGK‘ye bildirim süresi genellikle iş kazasının gerçekleştiği tarihten itibaren 3 iş günü içerisinde yapılmalıdır.
Genel olarak iş kazası tazminat davaları altı 6 ay ile 2 yıl arası sürebilmektedir.
Ölümlü iş kazalarında zamanaşımı süresi kazanın yaşandığı tarihten itibaren 10 yıldır.
Ölümle iş kazası tazminat davası genel itibarıyla 2-3 yıl sürmektedir.
İş kazasından kaynaklı tazminat davalarında görevli mahkeme İş Mahkemesi’dir.Yetkili mahkeme ise işverenin ikametgahının bulunduğu yer ya da kazanın meydana geldiği yer mahkemesidir..
İş kazası nedeniyle bir ceza davası açılmışsa ve ceza davasının zamanaşımı süresi, tazminat davasının zaman aşımından daha uzun ise tazminat davası için de ceza davasının zamanaşımı süresi geçerli olur. Ancak ceza davasının zamanaşımı süresi on yıllık genel tazminat davası süresinden kısa ise o halde 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
İş kazası tespit davalarında zamanaşımı süresi yoktur denilebilir. Yani iş kazasının varlığı veya yokluğu her zaman tespit edilebilir. Yargıtay da kararlarında iş kazası tespit davalarının zamanaşımına tabi olmadığını açıkça belirtmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı talebinin zamanaşımı süresi, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren iki yıldır ve bu tazminatla ilgili zamanaşımının başlangıcı ise ölüm tarihi olarak kabul edilir.
İş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında zamanaşımı süresi zararın gerçekleştiği tarihten itibaren iki yıldır. Yani zamanaşımı süresi zararın gerçekleştiği ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
İş kazası sonrası işçi veya yakınları zararın vuku bulduğu tarihten başlayarak 2 yıl içerisinde ve her hâlükârda 10 yıl içerisinde dava açabilirler.
İş kazası sonrası işçi hemen tazminat davası açmazsa hak kaybına uğramaz keza zaten tazminat talebi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içinde yapılmalıdır ve her durumda fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl sonunda zamanaşımına uğrar. Dolayısıyla kaza meydana geldikten hemen sonra illaki tazminat davasının açılmasına gerek yoktur zira ilgili kanun maddesinde belirtilen zamanaşımı sürelerine uygun olarak işlem gerçekleştirilebilir.
İş kazası sonrası SGK’ye yapılan başvuru, tazminat davasının zamanaşımı süresini durdurmaz. SGK’ye başvuru yapmak sadece sosyal güvenlik haklarının sağlanmasına yönelik bir işlem olup tazminat davası için belirlenen zamanaşımı süresini etkilemez. Keza zaten iş kazası tazminat davalarının zamanaşımı süresi yukarıda belirtilmiş olmakla beraber bu süre 10 yıldır.
İş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında tazminat miktarı kazanın türüne işçinin uğradığı zararların ciddiyetine işverenin kusuruna göre belirlenir ve dava konusu olan tazminat türüne göre değişiklik gösterir.
Zamanaşımı süresi maluliyet tarihinden itibaren başlar ve 10 yıldır.
İş kazasında işverenin sorumluluğu zamanaşımı süresini etkilemez. Borçlar Kanunu’nda genel olarak zamanaşımı süresi olarak on yıl belirlenmiştir. Ancak işverenin kusuru ya da sorumluluğu bu süreyi etkilememektedir.
İş kazası davası açmadan önce arabulucuya başvurmak zamanaşımını durdurur. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre arabulucuya başvurulduğunda başvuru süreci sırasında zamanaşımı işlemez. Arabuluculuk süreci tamamlanana kadar zamanaşımı durur. Eğer arabuluculuk süreci sonuçsuz kalırsa davacı zamanaşımı süresinin bitiminden sonra kalan süre kadar dava açmak hakkına sahiptir.
İş kazası ve meslek hastalıklarına karşı işverenin yaptırdığı kaza sigortası işverene karşı açılacak tazminat davasının önüne geçemez ve işverenin tazminat sorumluluğundan kurtarmaz. Ancak sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat işverenin ödeyeceğiz tazminattan düşürülür. Yani sigorta ödemesi işverenin tazminat yükümlülüğü kısmen veya tamamen azaltabilir.
İşçinin iş kazası nedeniyle iş yerinde çalışamaz hale gelmesi durumunda işverenin işçi haksız yere işten çıkarırsa işçi tazminat hakkına sahiptir. Bu tazminat ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat olabilir. İş kazası nedeniyle işçi çalışmaya devam edemezse aynı zamanda iş kazasından kaynaklı tazminat taleplerini işverenden talep etme hakkına sahiptir.
İş kazası geçiren işçi işine devam ederse de tazminat davası açma hakkını kaybetmez. Dolayısıyla işe devam etmek tazminat hakkını etkilemez. İşçi gerekli süreler içerisinde talepte bulunabilir.
İş kazası nedeniyle işçinin açtığı dava devam ederken işçi vefat ederse zamanaşımı süresi durmaz. Ancak işçinin mirasçıları davaya devam etme hakkına sahiptir. Mirasçılar davayı işçinin vefatından sonra onun yerine sürdürerek tazminat talep edebilir. Zamanaşımı süresi iş kazasının gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde sona erer.