Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Düğünde takılan takılar ve ziynet eşyaları, evlenen çiftlere düğün organizasyonu sırasında akrabaları, dostları gibi yakınları tarafından takılan altın, bilezik, küpe, kolye, para vb. değerli eşyaları ifade eder. Takı töreni sırasında geline veya damada hediye edilen bu eşyalar, özellikle boşanma davası sırasında takıların ve ziynet eşyalarının hangi eşte kalacağı hususunda bazı sorunlara yol açabilmektedir. Son dönemlerde sosyal medyada dolaşıma giren bazı Yargıtay kararları da bu konuyu merak edilir hale getirmiştir. Bu yazımızda düğünde takılan takılar ve ziynet eşyalarının boşanma davası sürecinde nasıl paylaştırılacağının üzerinde duracağız. Keyifli okumalar dileriz…
Düğünde takılan takıların kime ait olacağı hususunda Yargıtay yakın zamanda içtihat değişikliğine gitmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2024 tarihinde vermiş olduğu 2023/5704 E. 2024/2402 K. Sayılı kararında “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” ifadesi yer almaktadır. Buna göre taraflar arasında bir anlaşma olmadığı takdirde şu şekilde bir paylaşım olacaktır:

Ziynet eşyalarının mülkiyetinin belirlenmesinde mühim olan husus, yukarıda da bahsedildiği üzere eşyaların belirli bir cinsiyete özgü olma özelliğini göstermesi halidir. Buna göre, belirli bir cinsiyete özgü olan takılar o eşe ait olacaktır. Örneğin kadın takı seti, küpe, bilezik gibi kadınlara özgü takılar gelinin, erkek kol saati, kol düğmesi gibi erkeklere özgü takılar ise damadın kabul edilecektir. Herhangi bir cinsiyete özgülenmeyen ziynet eşyaları ise hangi eşe takıldıysa ona ait olacaktır.
Düğünde takılan altınlar herhangi bir cinsiyete özgülenemiyorsa, örneğin çeyrek altın, yarım altın şeklindeyse hangi eşe takıldıysa ona ait olacaktır. Bunun dışında, düğünden sonra, evlilik birliği içinde eşlerin birbirlerine hediye ettiği ziynet eşyaları, hangi eşe hediye edildiyse artık onun mülkiyetinde ve boşanma davası sürecinde hediye edilen eşte kalacaktır. Zira bağış yolu ile bir eşe verilen mal kişisel malıdır.
Ziynet eşyası davası, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkin açılmaktadır. Esasında ziynet eşyalarının iadesi, boşanma davası sırasında ve boşanma davasında ayrı olarak 2 ayrı şekilde talep edilebilmektedir. İki durumu ayrı ayrı inceleyecek olursak:
Düğün takılarına ilişkin taleplerin boşanma davası dilekçesi ile birlikte mahkemeden talep edilmesi mümkündür. Ziynet eşyalarına ilişkin dava, boşanma davasından ayrı bir dava olarak değerlendirilir ve bu dava için de ayrıca harç ödenmesi gerekir. Dava, yetkili ve görevli mahkemeye sunulacak bir dava dilekçesi vasıtasıyla açılacaktır. Bu durumda boşanma davasına bakmakta olan hâkim, boşanma davası ile ziynet davasının ayrılmalarına karar vererek ziynet davasını ayrı bir esasa kaydedebilir. Bu durumda iki dava ayrı ayrı görülecektir.
Ayrıca mal rejiminin tasfiyesi davası ile birlikte de ziynet eşyalarının talep edilmesi mümkündür. Ancak bu durum talepte bulunan eş açısından dezavantajlı olacaktır. Zira bu yola gidilmesi durumunda boşanma davası bekletici mesele yapılmaktadır ve bu sebeple boşanma davasına ilişkin karar verilene kadar mal rejimi ve ziynet davasına dair karar verilemeyecek ve süreç uzayacaktır.
Davanın boşanma davasından ayrı şekilde açılabilmesi süre bakımından 2 şekilde mümkündür:
! Burada üzerinde durulması gereken en önemli husus hangi şekilde olursa olsun düğün takılarının talebine ilişkin davaların bir profesyonel yardımı olmadan yürütmek için oldukça karmaşık davalar olmalarıdır. Hak kaybı yaşamamak ve taleplerinizin sonuçlarını en başarılı şekilde elde etmek için mutlaka bir avukattan yardım almanız gerekmektedir. Tecrübeli avukatlarımıza danışarak profesyonel yardım alabilirsiniz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanunumuzun 190. maddesinin 1. fıkrasına göre ispat yükü, kural olarak ileri sürülen hususun ispat edilmesinde menfaati olan tarafa aittir. Yani genel kurala göre ziynet eşyasının kendisine verilmesini isteyen taraf ispat ile mükelleftir. Yargıtay’ın eski içtihadına göre ziynet eşyalarında olağan olan, bu eşyaların kadın eşin himayesinde bulunmasıydı. Dolayısıyla iade davalarında ispat yükü, zilyet eşyasının kendi himayesinde bulunduğu ilke olarak kabul edilen kadının üzerindeydi. Ancak yukarıda da bahsedildiği üzere Yargıtay en son kararında “…erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir.” Hükmü yer aldığından artık ziynet eşyasının kendisine verilmesini isteyen tarafın ispat ile mükellef olacağı görüşünün benimsenmesi yerinde olacaktır.
Düğün takılarının iadesi için açılacak davalarda süre bakımından 2 ayrı durumun gündeme gelmesi mümkündür:
Güncel Yargıtay içtihadına göre taraflar arasında bir anlaşma olmadığı takdirde düğünde takılan takıların ve ziynet eşyasının paylaşımı şu şekilde bir paylaşım olacaktır:
Buradan anlaşılacağı üzere erkeğe takılan takılar kadına ait sayılmamaktadır. Erkeğe takılan takılar erkeğe aittir.
Yukarıda bahsedildiği üzere gelin ve damada takılan takıların mülkiyetinin belirlenmesinde dikkat edilecek hususlar taraflar arasında bir anlaşmanın olmaması halinde ilgili eşyanın belirli bir cinsiyete özgülenebilme durumu ve kime takıldığıdır. Bu doğrultuda açılacak ziynet eşyası iadesi davasında menfaat elde edecek olan tarafın ispat yükümlülüğünü yerine getirdiği takdirde, ilgili ziynet eşyasını aynen yahut aynen iadesi mümkün değilse paraya çevrilerek tahsilini talep etmesi mümkündür. Bu talep kayınvalide ve kayınpedere verilen takılar için de ileri sürülebilecektir, öyle ki söz konusu eşya kayınpeder ve kayınvalideye bağışlama yoluyla, talep edenin hür iradesi ile verilmemiş olsun. Başka bir ifade ile kayınvalide veya kayınpedere verilen takılar aslında geline veya damada aitse ve bağış niteliği taşımıyorsa, mahkeme yoluyla geri alınması mümkündür.
Ziynet eşyalarının iadesi davaları birer hukuk davası olduğu için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usule uygun olarak görülürler. Buna göre hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delil bu davalarda ispat aracı olarak kullanılabilecektir. Bu davalarda en sık karşılaşılan deliller
Şeklinde sıralanabilir. Bu delillerin varlığı hâkimin kararı açısından bağlayıcı olmayıp takdir yetkisi çerçevesindedir. Hâkimin takdir yetkisinin dışında olan kesin deliller ise sınırlı sayıda olup yalnızca ikrar, senet ve kesin hüküm olarak sayılmışlardır.
Düğünde takılan takıların satılması, harcanması gibi durumlar bu takıların sonradan iadesinin talep edilmesine engel oluşturmamaktadır. İade talebi kademeli olarak iki türlü yapılabilmektedir, bunlar eşyanın aynen iadesi ve aynen iadesinin mümkün olmadığı durumlarda eşyanın değeri mukabilinde para iadesi şeklinde yapılabilir. Bu sayede takıların satılmış olması halinde dahi iade davası açmak mümkündür.
Evlilik sırasında eşlerden her birine takılan ziynet eşyaları artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Dolayısıyla her eşin kendi kişisel malından dilediği gibi tasarruf etme yetkisi vardır zira artık malik konumundadır. Evlilik birliği sırasında ziynet eşyalarının kullanımı, kişisel mal statüsünde olduklarından hukuki açıdan aynı muameleyi görecektir.
Ziynet eşyalarının geri alınması hususu ise hem boşanma davası dilekçesi ile beraber hem boşanma davasından sonra 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde ayrı bir dava ile hem de mal rejiminin tasfiyesi davası ile talep edilebilecektir.
Ziynet eşyası davasının davacı lehine sonuçlanmasıyla alınacak mahkeme kararına rağmen davalı taraf ziynet eşyasının geri verilmesini reddederse, ilgili mahkeme kararına dayanarak ilamlı icra takibi yoluna başvurmak mümkündür. Bu yola başvurmak için yetkili icra dairesine ilgili mahkeme kararı ile beraber takip talebinde bulunmak gerekmektedir. İlgili Yargıtay kararı için:
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2022/724 Karar No: 2022/7543 Karar Tarihi: 27.09.2022
“…Davacının talebi davaya konu ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde infaz tarihindeki bedelinin tahsiline ilişkin olup, aynen iadeye karar verildiğinde aynen iadenin mümkün olmaması halinde İİK m. 24 gereğince işlem yapılacağının tabii bulunmasına…”
Ziynet eşyası davaları genellikle belirsiz alacak davası veya kısmi alacak davası şeklinde açılmaktadır. Bunun temel sebebi, tarafların düğün sırasında takılan takılar ile paraların tam değerini net olarak bilememesidir. Ancak, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre bu tür davaların kısmi alacak davası olarak açılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, dava açılırken harca esas değer olarak düşük bir meblağ gösterilir. Daha sonra, bilirkişi raporu ile ziynet eşyalarının gerçek değeri tespit edildiğinde, talep artırım/bedel artırım dilekçesi sunularak eksik harç tamamlanır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/5704 E. ve 2024/2402 K. sayılı kararı
“…Dairemizin önceki içtihatları, “aksine bir anlaşma ya da örf âdet kuralı olmadığı takdirde, düğünde kim tarafından hangi eşe ne verilirse verilsin, ne takılırsa takılsın (ziynet eşyası, altın, döviz, TL vs.) bunların hepsi kadına ait sayılır” yönündeydi. Ancak toplumuzun gelenek ve göreneklerinin zamanla değişikliğe uğraması, ekonomik ve hukuksal ilişkilerin dinamik yapısı ve özellikle; düğünlerde kadına özgü ziynet eşyalarının dışında, ortak bir yaşam kurma aşamasında olan eşlere maddî katkı sağlamak amacıyla, ekonomik değeri olan başka şeylerin de takılması/verilmesi, dikkate alınarak, düğünde eşlere takılan/verilen ve ekonomik değeri olan eşyalarla ilgili davalarda, Dairemizin içtihatlarında değişikliğe gidilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” yönündedir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir…”

Taraflar arasında takıların paylaşımına dair bir anlaşma olmadığı takdirde şu şekilde bir paylaşım olacaktır:
Ziynet eşyalarının mülkiyetinin belirlenmesinde mühim olan husus, yukarıda da bahsedildiği üzere eşyaların belirli bir cinsiyete özgü olma özelliğini göstermesi halidir. Buna göre, belirli bir cinsiyete özgü olan takılar o eşe ait olacaktır. Örneğin kadın takı seti, küpe, bilezik gibi kadınlara özgü takılar gelinin, erkek kol saati, kol düğmesi gibi erkeklere özgü takılar ise damadın kabul edilecektir. Herhangi bir cinsiyete özgülenmeyen ziynet eşyaları ise hangi eşe takıldıysa ona ait olacaktır.
Mehir, İslam Hukuku’na ait bir kurumdur. Türk Medeni Kanunu’nda mehir üzerine bir hüküm kurulmamıştır. Düğünde kadına takılan takılar, kadının kişisel malı olarak kabul edilmektedir. İslami açıdan bunların mehir sayılıp sayılmayacağı, mahkeme tarafından dikkate alınacak bir husus değildir.
Güncel Yargıtay içtihadına göre taraflar arasında bir anlaşma olmadığı takdirde düğünde takılan takıların ve ziynet eşyasının paylaşımı şu şekilde bir paylaşım olacaktır:
Buradan anlaşılacağı üzere erkeğe takılan takılar kadına ait sayılmamaktadır. Erkeğe takılan takılar erkeğe, kadına takılan takılar kadına aittir.
Ziynet eşyalarının geri alınması hususu hem boşanma davası dilekçesi ile beraber hem boşanma davasından sonra 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde ayrı bir dava ile hem de mal rejiminin tasfiyesi davası ile talep edilebilecektir.
Düğün takılarının iadesi için açılacak davalarda süre bakımından 2 ayrı durumun gündeme gelmesi mümkündür:
Boşanmada Takıların İspatı Nasıl Yapılır?
Bu davalarda en sık karşılaşılan deliller
Şeklinde sıralanabilir. Bu delillerin varlığı hâkimin kararı açısından bağlayıcı olmayıp takdir yetkisi çerçevesindedir. Hâkimin takdir yetkisinin dışında olan kesin deliller ise sınırlı sayıda olup yalnızca ikrar, senet ve kesin hüküm olarak sayılmışlardır.
Düğünde takılan takıların satılması, harcanması gibi durumlar bu takıların sonradan iadesinin talep edilmesine engel oluşturmamaktadır. İade talebi kademeli olarak iki türlü yapılabilmektedir, bunlar eşyanın aynen iadesi ve aynen iadesinin mümkün olmadığı durumlarda eşyanın değeri mukabilinde para iadesi şeklinde yapılabilir. Bu sayede takıların satılmış olması halinde dahi iade davası açmak mümkündür.
Bu talep kocaya verilen takılar için de ileri sürülebilecektir, öyle ki söz konusu eşya kocaya bağışlama yoluyla, talep edenin hür iradesi ile verilmemiş olsun. Başka bir ifade ile kocaya verilen takılar aslında geline veya damada aitse ve bağış niteliği taşımıyorsa, mahkeme yoluyla geri alınması mümkündür.
Mal rejiminin tasfiyesi davası ile birlikte de ziynet eşyalarının talep edilmesi mümkündür. Ancak bu durum talepte bulunan eş açısından dezavantajlı olacaktır. Zira bu yola gidilmesi durumunda boşanma davası bekletici mesele yapılmaktadır ve bu sebeple boşanma davasına ilişkin karar verilene kadar mal rejimi ve ziynet davasına dair karar verilemeyecek ve süreç uzayacaktır.
Düğünde takılan takılar evlilik sırasında eşlerden birinin rızası olmaksızın diğer eş tarafından harcanmışsa, harcanan takılar rızası olmayan eş tarafından talep edilebilir. Ancak diğer eşten alınan ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere alınmış olduğunun ispatlanması durumunda, diğer eş bu yükümlülükten kurtulur.
Düğünde takılan takılar evlilik sırasında eşlerden birinin rızası olmaksızın diğer eş tarafından harcanmışsa, harcanan takılar rızası olmayan eş tarafından talep edilebilir. Ancak diğer eşten alınan ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere alınmış olduğunun ispatlanması durumunda, diğer eş bu yükümlülükten kurtulur. Bu harcama yatırım yapılması yoluyla sağlanmışsa da aynı şartlar geçerlidir.
Esasında ziynet eşyalarının iadesi, boşanma davası sırasında ve boşanma davasında ayrı olarak 2 ayrı şekilde talep edilebilmektedir. Ayrıca mal rejiminin tasfiyesi davası ile birlikte de ziynet eşyalarının talep edilmesi mümkündür. Ancak bu durum talepte bulunan eş açısından dezavantajlı olacaktır. Zira bu yola gidilmesi durumunda boşanma davası bekletici mesele yapılmaktadır ve bu sebeple boşanma davasına ilişkin karar verilene kadar mal rejimi ve ziynet davasına dair karar verilemeyecek ve süreç uzayacaktır.
Bu davalarda en sık karşılaşılan deliller
Şeklinde sıralanabilir. Bu delillerin varlığı hâkimin kararı açısından bağlayıcı olmayıp takdir yetkisi çerçevesindedir. Hâkimin takdir yetkisinin dışında olan kesin deliller ise sınırlı sayıda olup yalnızca ikrar, senet ve kesin hüküm olarak sayılmışlardır.
Ziynet eşyası davasının davacı lehine sonuçlanmasıyla alınacak mahkeme kararına rağmen davalı taraf ziynet eşyasının geri verilmesini reddederse, ilgili mahkeme kararına dayanarak ilamlı icra takibi yoluna başvurmak mümkündür.
Evet, Yargıtay’ın içtihat değişikliğini de göz önüne alarak erkeğin de düğünde kendisine takılan veya eşyanın cinsinden erkek cinsiyetine özgülenmiş olduğu anlaşılan eşyaları talep etmesi mümkündür.
Evet, boşanma davası dilekçesi ile beraber ya da boşanma davası açıldıktan sonra ayrı bir dava dilekçesi ile beraber i-yetkili ve görevli mahkemeye dilekçe sunularak boşanma davası devam ederken ziynet eşyalarının iadesi davası açılabilmektedir.
Düğünde kadın takılan ve eşyanın doğası gereği kadına özgülenmiş olduğu anlaşılan mallar kadının kişisel malı sayılacaktır. Bunların mülkiyetini elde etmiş olan kadın bu eşyalar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecektir. Ancak erkeğe takılan ve erkeğe özgülenmiş olduğu anlaşılan eşyalar erkeğe aittir. Dolayısıyla kadın bunları evden götüremez, götürdüğü takdirde hukuki yaptırımla karşı karşıya kalabilir. Ayrıca Yargıtay’ın yeni içtihadında sepete atılmak suretiyle toplanan takının üzerinde eşlerin eşit hakka sahip olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla kadın bu nevi takıyı da evden götüremeyecektir.
Evet, düğün günü çekilen video, fotoğraf gibi kayıtlar ziynet davasında delil olarak başvurulabilecek unsurlardır. Ancak bunlar kesin delil statüsünde değildirler, hâkimin takdir hakkı saklıdır.
Düğünde takılan takılar evlilik sırasında eşlerden birinin rızası olmaksızın diğer eş tarafından harcanmışsa, harcanan takılar rızası olmayan eş tarafından talep edilebilir. Ancak diğer eşten alınan ziynet eşyalarının bir daha iade edilmemek üzere alınmış olduğunun ispatlanması durumunda, diğer eş bu yükümlülükten kurtulur. Yargıtay’ın düğünde takılan ziynet eşyalarının karine olarak kadına ait kabul edilmesi kararından dönmüş olmasının ardından bu konuyu artık kadın odaklı değerlendirmemek yerinde olacaktır.