Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) düzenlenmektedir. Bu dava, evlilik birliği içinde eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanması ve bu durumun diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmesi durumunda açılabilen özel bir boşanma davası türüdür. Bu süreçte, akıl hastalığının varlığı, resmi sağlık kurulu raporu ile tespit edilmeli ve hastalığın iyileşme olasılığının bulunmadığı belgelenmelidir.
Bu yazımızda akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasına ilişkin hukuki süreçler incelenerek bu bağlamda nafaka, velayet, tazminat gibi hususlar üzerindeki etkisi hakkında bilgilendirme yapılmaktadır.
Akıl hastalığı, bireyin düşünce yapısını, duygusal tepkilerini ve sağlıklı yaşama yeteneğini etkileyen zihinsel sağlık sorunlarını kapsayan genel bir terimdir. Bu tür rahatsızlıklar, kişinin günlük yaşamını sürdürmesini, sosyal ilişkilerini yönetmesini ve genel yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Uygulamada sıkça rastlanan akıl hastalığı türleri arasında epilepsi, şizofreni, psikopatik haller ve aşırı kişilik bozuklukları bulunur.

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açabilmek için Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesinde belirtilen şartların tamamının sağlanması gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açma süreci aşağıdaki adımları içerir:
Görevli mahkeme, Aile Mahkemesi‘dir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla görev yapar. Yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Boşanma davalarında görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi, usul hukuku kurallarına göre yapılır. Davanın doğru mahkemede açılması, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için büyük önem taşır.
Görevli Mahkeme
Boşanma davalarında görevli mahkeme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 167. maddesine göre boşanma davalarına aile mahkemeleri bakar. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise boşanma davalarına asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla görev yapar.
Yetkili Mahkeme
Yetkili mahkeme ise boşanma davasını açacak olan eşin hangi mahkemede dava açabileceğini belirler. HMK’nın 6. ve TMK’nın 168. maddesine göre boşanma davası:
Bu hüküm sayesinde davacı, kendi yerleşim yeri ya da son ortak ikametgah adresine bağlı mahkemede dava açabilir.
Yetki İtirazı ve Sonuçları
Davalı eş, davanın yetkisiz bir mahkemede açıldığını düşünüyorsa yetki itirazında bulunabilir. Mahkeme, bu itirazı değerlendirerek eğer dava yetkisiz bir yerde açılmışsa dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verebilir.
Sonuç olarak, boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemesi, yetkili mahkeme ise eşlerin son ortak ikamet yeri veya davacının yerleşim yeri mahkemesidir. Doğru mahkemede dava açılması, sürecin daha hızlı ilerlemesini sağlar.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında ispat yükü davacıdadır. Davacı, aşağıdaki hususları ispatlamakla yükümlüdür:
Bu hususların ispatı için sunulabilecek deliller şunlardır:
Kanunda, boşanma nedeni sayılabilecek psikiyatrik hastalıklar tek tek belirtilmemiştir. Ancak uygulamada yaygın olarak görülen ve akıl hastalığı olarak kabul edilen bazı rahatsızlıklar şunlardır:
Mahkeme, her bir vakayı kendi özelinde değerlendirerek, hastalığın niteliği ve evlilik birliğine etkisini değerlendirerek karar vermektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, boşanma davasının kabul edilebilmesi için, eşlerden birinin akıl hastası olduğu ve bu durumun evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirdiğinin resmi bir sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi şarttır. Bu rapor, hastalığın türünü, seyrini, şiddetini ve özellikle iyileşme olasılığının olmadığını detaylı bir şekilde belirtmelidir. Tek bir uzman hekimin raporu yeterli değildir; raporun resmi bir sağlık kurulu tarafından düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu tür davalarda zamanaşımı veya hak düşürücü bir süre söz konusu değildir. Akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliği çekilmez hale geldiği sürece, akıl hastalığı olmayan eş her zaman boşanma davası açabilir. Kanun koyucu, bu tür davalarda herhangi bir süre sınırlaması getirmemiştir.
Evlenmenin olumlu ve olumsuz şartları bulunmakla birlikte akıl hastalığı TMK madde 133 kapsamında akıl hastalığını olumsuz evlenme şartı olarak düzenlemiştir. Dolayısıyla akıl hastası birinin evlenmesi halinde mutlak butlan sebebi, evlenme töreni sırasında akıl hastası olup törenden sonra iyileşilmiş olması halinde nisbi butlan sebebi ve evlendikten sonra akıl hastalığının evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş olması halinde ise boşanma sebebi olarak değerlendirilmesinden dolayı akıl hastalığının ortaya çıkış zamanı önem arz etmektedir.
TMK madde 133 bağlamında “Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.” Eğer eşlerden birinde evlenmeden önce akıl hastalığı varsa ve bu durum evliliğe engel teşkil ediyorsa, evlilik mutlak butlan sebebiyle iptal edilebilir. Bu durumda, diğer eş evliliğin iptali davası açabilir. Ancak, evliliğin iptali davasında evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinin ispatlanması gerekmez. Dolayısıyla evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunan bir kimsenin evlenmesi mutlak butlan sebebidir. Evlenme töreni esnasında bulunan akıl hastalığının törenden sonra iyileşmiş olması halinde ise iyileşen eş bakımından nisbi butlan davası açma imkânı bulunmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi, akıl hastalığının evlilik birliği devam ederken ortaya çıkması durumunda uygulanır. Bu durumda, akıl hastalığı olmayan eş boşanma davası açabilir. Ancak, boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi ve bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla kanıtlanması gerekmektedir.

Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında mal paylaşımı, genel boşanma davalarındaki kurallara göre yapılır. Mal rejiminin tasfiyesinde ise eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar aksine bir sözleşme yapmamaları halinde edinilmiş mallara katılma hükümlerine tabi olmaktadırlar. Bu rejime ilişkin olarak kişisel mal ve edinilmiş mal ayrımı önem arz etmektedir. Dolayısıyla konuya ilişkin daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak için sitemizdeki “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi” adlı makalemize de göz atabilirsiniz.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında nafaka talep edilebilir. Bu kapsamda aşağıdaki nafakalar söz konusu olabilir:
Boşanma davalarında çocukların velayeti, çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek belirlenir. Akıl hastalığı olan eşin çocukların bakımıyla ne derece ilgilenebileceği muğlak olduğu için, hakim genellikle akıl hastası olan eşe velayeti vermeye yanaşmayacaktır. Bu durumda, akıl hastası olan eşin çocuklara bakabilecek durumda olup olmadığına dair rapor alınması önemlidir. Çocuğun 8 yaşının üzerinde olması durumunda, çocuğun hangi ebeveynle yaşamak istediği de dikkate alınabilir. Mahkeme, çocuğun fiziksel, duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilecek olan ebeveyne velayeti verme eğilimindedir.
Akıl hastası olan eşin boşanmayı kabul etmemesi durumunda dava çekişmeli boşanma davası olarak devam eder. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının varlığı, hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi ve bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekmektedir. Akıl hastası olan eşin davaya katılımı ve kendisini savunması mümkün olmayabilir. Bu durumda, akıl hastası eşi temsil etmek üzere bir vekil atanabilir veya mahkeme tarafından bir vasi atanması istenebilir. Vasi veya vekil, akıl hastası eşin haklarını koruyacak ve davayı onun adına takip edecektir. Mahkeme, delilleri ve sağlık kurulu raporunu değerlendirerek, boşanma şartlarının oluşup oluşmadığına karar verir. Şartlar oluşmuşsa boşanmaya karar verilir.
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, akıl hastası olan eşe kusur yüklenemez. Tazminat talepleri kusura dayalı olduğundan (kusur ilkesi gereğince), akıl hastası olan eşten maddi veya manevi tazminat talep edilemez. Yoksulluk nafakası talep etme hakkı saklıdır.

Her psikolojik rahatsızlık boşanma sebebi olarak sayılmaz. Ancak, şizofreni, depresyon, bipolar bozukluk ve kişilik bozuklukları gibi akıl hastalıkları, evlilik birliğini temelinden sarsıyorsa ve ortak hayatı çekilmez hale getiriyorsa boşanma sebebi olabilir. Anksiyete bozuklukları da evlilik ilişkilerini zedeleyebilir ve boşanma talebine yol açabilir. Bu tür durumlarda, hastalığın sürekli olması ve evliliği sürdürmeye engel teşkil etmesi önemlidir.
Boşanma kararı verilebilmesi için, akıl hastalığı olan eşin, evliliğin getirdiği yükümlülükleri üstlenemeyecek durumda olması ve bu nedenle akıl hastalığının evliliği elverişsiz hale sokması gerekir.
Akıl hastalığının boşanma sebebi olarak kabul edilebilmesi için bazı kriterlerin karşılanması gerekir:
Her psikolojik rahatsızlık boşanma sebebi olarak sayılmaz. Ancak, bazı akıl hastalıkları evlilik birliğini temelinden sarsıyorsa ve ortak hayatı çekilmez hale getiriyorsa boşanma sebebi olabilir.
Boşanma kararı verilebilmesi için, akıl hastalığı olan eşin, evliliğin getirdiği yükümlülükleri üstlenemeyecek durumda olması ve bu nedenle akıl hastalığının evliliği elverişsiz hale sokması gerekir. Ayrıca, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi ve akıl hastalığı nedeniyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi şarttır.
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, akıl hastası olan eş kusursuz sayılır. Ancak bu, akıl hastası olan eşin nafaka ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Mahkeme, çocuğun menfaatini gözeterek velayeti diğer eşe verirse, akıl hastası olan eş de iştirak nafakası ödemekle yükümlü olabilir. Ayrıca, koşulları taşıması halinde diğer eş yoksulluk nafakası ve tedbir nafakası da talep edebilir.
Zeka geriliği, akıl hastalığı kapsamında değerlendirilebilir. Eğer zeka geriliği olan eşin durumu, evlilik birliğini çekilmez hale getiriyorsa ve bu durum resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilirse, boşanma sebebi olabilir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açıldığında, akıl hastası olduğu iddia edilen eşin fiil ehliyetinin olup olmadığı mahkemece re’sen değerlendirilir. Eğer mahkeme, akıl hastası eşin fiil ehliyetinin olmadığına kanaat getirirse, vasi atanması için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulabilir. Dava, davalının yasal temsilcisi tarafından takip edilecektir. Dava dilekçesi, vasiye tebliğ edilir ve vasi, akıl hastası eşin haklarını koruyarak davayı takip eder.
Akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınmış (kısıtlı) bir kişi, doğrudan boşanma davası açamaz. Bu durumda, kısıtlı kişiyi vasisi temsil eder. Ancak, akıl hastası eşin yasal temsilcisi (vasisi) aracılığıyla da olsa boşanma davası açması her zaman mümkün olmayabilir. Dava açma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, temsilcinin bu hakkı kullanması bazı durumlarda mümkün olmayabilir. Yargıtay’ın bu görüşü destekleyen ve desteklemeyen kararları bulunmaktadır.
Anlaşmalı boşanma çerçevesinde akıl hastası eşin de boşanma davası açabileceği kabul edilmiştir. Ancak, hakim bu aşamada tarafların serbestçe hür bir şekilde iradelerini açıklayıp açıklayamadığına bakacaktır. Akıl hastası olan eş iradesi sakat bir şekilde duruşmada yer alıyor ise akıl hastası olan bir eşin anlaşmalı boşanmaya taraf olması mümkün değildir. Hakim bu aşamada anlaşmalı boşanma davasını reddedecektir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açıldığında, akıl hastası olduğu iddia edilen eşin fiil ehliyetinin olup olmadığı mahkemece re’sen değerlendirilir. Eğer mahkeme, akıl hastası eşin fiil ehliyetinin olmadığına kanaat getirirse, vasi atanması için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulabilir.
Özetle, akıl hastası olan bir kişi doğrudan boşanma davası açamaz; ancak vasisi aracılığıyla dava açılması bazı şartlara bağlıdır ve mahkemenin değerlendirmesine tabidir.
Eşin psikolojik tedavi görmesi tek başına boşanma sebebi değildir. Ancak, tedaviye rağmen hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi ve bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla kanıtlanması halinde boşanma davası açılabilir.
Bipolar bozukluk, kişinin ruh halindeki ani ve şiddetli değişimlerle karakterizedir. Bu durum, evlilik ilişkisini zorlaştırabilir. Özellikle, mani döneminde yapılan aşırı harcamalar, duygusal dengesizlik ve diğer eşe zarar veren davranışlar, boşanma davası açılmasına neden olabilir. Ancak, hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğinin ve bu durumun resmi sağlık kurulu raporuyla kanıtlanması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, boşanma davasının kabul edilebilmesi için, eşlerden birinin akıl hastası olduğu ve bu durumun evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirdiğinin resmi bir sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi şarttır. Sıradan bir bilirkişi raporu ile yetinilmeyecektir. Uzmanların bulunduğu sağlık kurulu tarafından bir rapor hazırlanmalıdır. Tek bir psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenen rapora dayanılarak hüküm kurulmamalıdır. Raporu bir heyet düzenlemelidir ve bu heyette bir psikiyatri uzmanı da olmalıdır.
Resmi olmayan bir sağlık kurumu veya kurulundan alınan rapor hükme dayanak yapılamaz ve resmi bir görevi olsa dahi tek uzman hekim tarafından verilen rapor boşanma davası bakımından geçerli kabul edilemez.
Hastalığın geçici olup olmadığı da sağlık kurulu raporu ile belirlenecektir. Sağlık kurulu raporu olmadan yalnızca tanık beyanları ile çekilmez olduğu saptanamaz. Hastalığın çekilmez olduğu konusunda raporlar arasında farklılık varsa bu çelişki de Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporla giderilecektir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası için sağlık raporu şarttır. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, boşanma davası için, eşlerden birinin akıl hastası olduğu ve bu durumun evlilik birliğini diğer eş için çekilmez hale getirdiğinin resmi bir sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekmektedir.
Akıl hastası eşe vasi tayin edilmiş olması halinde boşanma davası akıl hastası eşe karşı açılabilmektedir ve bu halde dava davalıyı temsilen kanuni temsilcisi tarafından yürütülecektir. Dolayısıyla akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında husumet doğrudan akıl hastası eşe yöneltilir ve davalının temsilci sıfatıyla tebligatın vasiye yapılması gerekmektedir.
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açıldığında, akıl hastası olduğu iddia edilen eşin fiil ehliyetinin olup olmadığı mahkemece re’sen değerlendirilir. Eğer mahkeme, akıl hastası eşin fiil ehliyetinin olmadığına kanaat getirirse, vasi atanması için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulabilir.