BOŞANMADA KUSUR SAYILAN HALLER

Boşanma davalarında kusur sayılan haller, 4271 sayılar Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi ve devamındaki hükümlere göre belirlenmiştir. Ancak kanunda yer alan kusurları yalnızca örnek niteliğindedir ve sınırlayıcı değildir. Yani, her boşanma davası o davaya özgü koşullar altında ayrı ayrı değerlendirilir ve bir davada kusur olarak sayılan bir davranış, başka bir davada aynı şekilde değerlendirilmez. Bu durum, her boşanma davasının kendine ait özellikleri bulunduğunu ve belirli bir davranışın kusur sayılıp sayılmayacağını, olayın özel şartlarına göre değişebileceğini gösterir.

Kanunda belirtilmeyen bazı davranışlar da boşanma davasında kusur sayılabilir. Örneğin fiziksel veya psikolojik şiddet hakaret eşe ilgisiz davranma, sadakat yükümlülüğünü ihlal etme, eşin çalışmasını engelleme veya cinsel uyumsuzluk gibi durumlar boşanma davasında kusuru olarak kabul edilebilir. Bunun dışında; eşlerin birbirlerine karşı güveni zedeleyen davranışları ya da mali sorumlulukları yerine getirmemeleri veyahut eşlerin evlilik birliğinin getirdiği temel yükümlülüklerinden kaçınmaları da kusur sayılabilecek hallerdir.

Her boşanma davasının kendine özgün koşullarına göre kusur değerlendirilmesi yapılması gerektiğinden, belirli bir davada kusur sayılan bir hareketin başka bir davada aynı şekilde kabul edilmeyebileceği unutulmamalıdır. Boşanma davalarında kusurun belirlenmesi, mal paylaşımı ve nafaka  gibi hukuki sonuçlar açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Eşlerin birbirlerine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri evlilik birliğinin sona ermesine yol açabilecek ciddi bir kusur olarak kabul edilir.

BOŞANMADA KUSUR NEDİR?

Boşanma davalarında kusur, eşlerden birinin evlilik birliği içindeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya evliliğin temel ilkelerine aykırı davranması olarak tanımlanabilir. Evlilik süresince her iki taraf da maddi ve manevi olarak birbirine destek olma sorumluluğuna sahiptir. Bu yükümlülüklerin ihlali diğer eşin boşanma talebine neden olabilir ve bu durumda ihlali gerçekleştiren eş, kusurlu olarak kabul edilir.

Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma ancak eşlerden birinin kusurlu olması durumunda mümkündür. Kusursuz tarafın boşanma talep etme hakkı vardır ve kanun kusurlu olan eşin  boşanma talep etmesine engellemeye çalışır. Yargıda içtihatlarına göre, kusurlu eş kendi kusuruna dayanarak boşanma isteğinde bulunamaz. Bununla birlikte evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ve eşler arasında ilişkiyi devam ettirmenin mümkün olmadığı durumlarda hakim kusurlu olan eşinde boşanma talebini kabul edebilir ve boşanma kararı verebilir.

BOŞANMADA KUSUR SAYILAN HALLER NELERDİR?

Boşanma davalarında kusur, 4721 sayılı Türk medeni kanunun 161. maddesi ve devamında belirtilmiş olmakla birlikte kanun, kusur sayılabilecek durumları sınırlı bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu, her boşanma davasının kendi özel koşulları doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelir. Yani her dava farklı bir bakış açısıyla ele alınır ve birçok farklı davranış kusur olarak kabul edilebilir.

Boşanma sürecinde kusur eşlerin evlilik birliği içindeki sorumluluklarını yerine getirmemesi veya evliliğin temel ilkelerini aykırı hareket etmesi sonucu ortaya çıkar bu nedenle her bir boşanma davası kendine özgüdür ve bir davada kusuru olarak sayılan bir durum başka bir davada aynı şekilde değerlendirilemez.

Boşanma davalarına ilişkin kusur sayılan durumlar, 4721 sayılı kanunun 161. maddesinde ve devamındaki maddelerde belirtildiği zaten yukarıda anlatılanlar doğrultusunda belirtilmişti. Ancak bu maddelerde yer alan kusur hallerinin sayısı sınırlı değildir. Özellikle evlilik birliğinin sarsılması gibi maddeler geniş bir yorum alanına sahiptir ve boşanma davalarında kusur sayılabilecek davranışlar her somut olaya göre farklılık gösterebilir.

Türk medeni kanunda belirtilen ve boşanma davasında kusur olarak kabul edilebilecek haller şu şekildedir:

  1. Zina(Aldatma): Zina, eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak başka biriyle cinsel ilişkiye Zina, Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde özel bir boşanma sebebi olarak gösterilmiştir ve bu maddeye göre eşlerden birinin zina etmesi durumunda diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanınmıştır.
  2. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış: Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir . Hayata kast, eşin hayatına karşı yönelen ve acı sonuç doğuran davranışlar olarak açıklanabilir buna karşılık eşin ölmemesi için bir harekette bulunması gerekirken pasif davranarak ölüme sebebiyet vermede hayata kast sayılır. Görüldüğü üzere hayata kast kusuru dayanan bir boşanma sebebidir. Pek kötü davranış ise; eşe yapılan eziyet, onun bedensel ve ruhsal sağlığını tehlikeye düşürecek davranışlar örneğin psikolojik şiddet veyahut fiziksel şiddet gibi davranışlar, eşini hapsetmek, dövmek aç bırakmak ve anormal cinsel ilişkiye zorlamak şeklindeki ağır hareketlerdir. Pek kötü veya onur kırıcı davranışta kusura dayanan boşanma sebebidir. O halde söylemek gerekir ki bu davranışlarda bulunan eşin ayırt etme gücüne sahip bulunması lazımdır.
  3. Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme: Bu özel boşanma sebebi de Türk Medeni Kanun’un maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi durumunda ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenememesi durumunda bu eş her zaman boşanma davası açabilir. Doktrinde bu suçlar, ahlak düzeninin yüksek bir şiddetle reddettiği, meydana çıktığı zaman normal olarak insanın yüzünü kızartan suçlar olarak nitelendirilmiştir. Bu suçlara örnek olarak; hırsızlık, dolandırıcılık, ırza geçme vb suçlar verilebilir. Haysiyetsiz hayat sürme ise, toplumun anlayışına göre sürekli olarak namus şeref ve haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak şekilde yaşamını idame etmektir. Uyuşturucu madde ticareti yapmak, içki düşkünlüğü, cinsel sapkınlık, kumarbazlık gibi meslek ve sanatla uğraşma, haysiyetsiz hayat sürmeye dair örnek teşkil eder. Ancak burada önemli bir husus vardır ki bu da, bu durumların süreklilik arz etmesidir.Yani haysiyetsiz hayat sürmenin boşanma sebebi olabilmesi için bu tür eylemlerin evlenmeden sonra başlayıp hâlâ sürdürülmekte olması şarttır.
  4. Terk: Terk de Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesinde eşlerden birinin ortak hayata devam etmemek üzere ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesini veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi olarak ifade edilmiştir.
  5. Akıl Hastalığı: TMK m.165 uyarınca eşin sürekli bir akıl hastalığına sahip olması ve bu durumun evlilik birliğini sürdürülemez hale getirmesi olarak söylenebilir.
  6. Evlilik Birliğinin Sarsılması: TMK m.166’da açıklanmıştır. Bu maddeye göre evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, eşler arasında ciddi ve şiddetli mutlak bir geçimsizlik halinin olması veya anlaşmazlık durumunun bulunması anlamına gelmektedir.

Boşanma davalarında kusur sayılan haller, yalnızca kanunda belirtilen hallerle sınırlı değildir. Evlilik birliğini zedeleyebilecek pek çok davranış, farklı koşullarda kusur olarak sayılabilir:

  • Hakaret etmek
  • Yalan söylemek
  • İlgisizlik
  • Çalışmasına engel olmak
  • Cinsel ilişkiden kaçınmak
  • Sürekli olarak boşanma isteğini dile getirmek
  • Maddi sıkıntılar yaratmak
  • Aile ile yaşamaya zorlamak
  • Eşin ailesinin müdahalesine ses çıkarmamak
  • Eşin ailesiyle görüşmesini engellemek
  • Eşlerden birinin diğerini tehdit etmesi korkutması veya sürekli olarak manipüle etmesi
  • Aşırı kıskançlık ve güven sarsıcı davranışlar
  • Aşırı alkol tüketimi( ayyaşlık)

Boşanma davalarında kusur sayılabilecek durumlar her olayın muhtevalarına göre belirlenir.Tarafların yaşam tarzları, meslekleri ve günlük alışkanlıkları gibi etkenler de göz önünde bulundurulur. Bu nedenle boşanma davalarında kusurun tanımı oldukça esnektir ve her davada özel koşullara göre belirlenir.

BOŞANMA DAVASINDA KUSUR NASIL TESPİT EDİLİR?

Boşanma davalarında kusurun tespiti, mahkemenin verdiği kararın temelini oluşturur. Hakim, boşanma davasında tarafların kusurlu olup olmadığını belirlerken bir yandan da dosyada sunulan somut delilleri titizlikle inceler. Ayrıca eşlerin evlilik birliği içindeki tutum ve davranışlarına da odaklanır. Kusurun değerlendirilmesinde hakim, eşlerin az kusurlu, eşit kusurlu veya tam  kusurlu olup olmadığını belirleyerek davanın sonucunu etkileyebilecek bir karar verir. Kusur kavramı; kişilerin sosyal yapıları, değer yargıları ve çevre koşullarına göre değişebilen ve belirli ölçütlere dayandırılması güç olan soyut bir kavramdır. Bu nedenle her davada bir davranışın kesin olarak kusur sayılması, genellikle mümkün değildir. Kusurun derecesi ve hangi tarafın ne kadar kusurlu olduğuna karar verme yetkisi, tamamen hakime aittir. Ayrıca boşanma davalarında kusur yalnızca boşanmanın olup olmayacağını değil, aynı zamanda tarafların maddi ve manevi tazminat talepleri, nafaka düzenlemeleri ve  diğer hukuki sonuçları doğrudan etkiler. Kadın ve erkeğin kusurları anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davalarında etkisi gibi faktörler titizlikle incelenir.

EŞİT KUSUR HALİNDE NE OLUR?

Eşlerin boşanma davasında eşit kusurlu olmaları boşanmayı engellemez ancak menfaati zarar gören eşin maddi ve manevi tazminat talep edebilmesi için daha az kusurlu veya kusursuz olması gerekmektedir. Yani ağır kusurlu taraf tazminat talep edemez. Eşit  kusurlu olmaları  durumunda ise her iki eşin de talepleri reddedilebilir. Nafaka talebi ise farklı bir durumdur. Eğer boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eş, diğer eşe göre daha ağır kusurlu değilse nafaka talep edebilir. Bu noktada eşit kusurlu olmalarına rağmen nafakaya hükmedilmesi  mümkündür.

Eşit kusur durumunu örnek olarak, koca eşine defalarca fiziksel şiddet uygulamış, güveni zedeleyecek davranışlar sergilemiş, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemiş ve eşini tehdit etmiştir. Kadın ise buna karşılık kocasını tehdit etmiş, fiziksel şiddet göstermiş ve öldürmeye teşebbüs suçuna dahil olmuştur. Bu durumda her iki taraf da birbirine zarar vermiş olduğundan taraflar eşit kusurludur.

TAM KUSUR HALİNDE NE OLUR?

Tam kusur halinde boşanma davasında kusurlu olan taraf, ciddi bir dezavantaja düşer. Bu durum, talep edilecek tazminat nafaka gibi haklar açısından, tam kusurlu eş açısından olumsuz sonuçlar doğurur. Tam kusurlu eş, boşanma sırasında mali haklar ve yükümlülükler konusunda diğer eşe karşı daha fazla sorumluluk taşır. Yukarıda belirtildiği üzere özel boşanma sebepleri yani zina, hayata kast, kötü ve onur kırıcı davranışlar, haysiyetsiz hayat sürme gibi davranışlar kişinin tam kusurlu sayılmasına yol açar. Bu tür sebeplerle tam kusurlu kabul edilen eş; nafaka veya tazminat taleplerinde genellikle daha az hakka sahip olur  veyahut hâkimin takdirine binaen herhangi bir hakka sahip olmama durumu da söz konusu olabilir.

BOŞANMA DAVASINDA KUSURUN ÇOCUĞUN VELAYETİNE ETKİSİ NEDİR?

Boşanma davasında kusurun çocuğun velayetini doğrudan bir etkisi yoktur. Çocuğun velayeti yalnızca bebeğinlerin kusurlarına dayalı olarak belirlenmez. Türk Medeni  Kanun’a göre,  çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği, çocuğun üstün yararına uygun olarak belirlenir. Yani, hangi eşin daha sağlıklı bir ortam sunacağı, çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi için en uygun koşulları sağladığı dikkate alınır. Kusurlu olan eşin velayet hakkı kaybolmaz. Hatta, ağır kusurlu bir eşin de çocuğun bakım ve eğitimi için uygun koşulları sağlayabileceği durumlar söz konusu olabilir. Bu nedenle çocuğun en iyi şekilde bakım alabileceği ortam ve koşullar hakim tarafından değerlendirilerek çocuğun menfaatine en uygun karar verilir.

BOŞANMA DAVASINDA KUSURUN NAFAKAYA ETKİSİ NEDİR?

Nafaka konusu gündeme geldiğinde sıkça merak edilen bir soru nafakayı ödeyecek eşin kusurlu olup olmadığıdır. Ancak burada önemli bir ayrım bulunmaktadır. Nafaka ödeyecek olan eşin kusurlu olmaması ona nafaka ödeme yükümlülüğü getirilmesine engel teşkil etmez. Yani kusursuz bir eş bile mahkeme tarafından nafaka ödemeye mahkum edilebilir. Nafaka türleri arasında  yoksulluk nafakası iştirak nafakası ve tedbir nafakası bulunur.

  1. Yoksulluk Nafakası: Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası maddi olarak zor durumda kalan eşin talep edebileceği bir nafaka türüdür. Nafaka talep eden eşin ağır kusurlu olmaması gerekir. Yani, boşanma davasında ağır kusuru olan bir eşin yoksulluk nafakası talep etmesi genellikle reddedilir. Nafaka talep eden eşin, diğer eşten daha az kusurlu veya eşit kusurlu olması gereklidir. Keza Türk Medeni Kanunu madde 175 uyarınca, boşanma yüzünden yoksulluğa düşürecek tarafın kusuru olmamak şartıyla geçimini sürdürebilmesi için diğer taraftan nafaka istemesi öngörülmüştür. Ayrıca nafaka yükümlüsünün kusuru aranmamaktadır.
  2. İştirak Nafakası: İştirak nafakası, çocuğun eğitimi ve bakımı için gereken maddi desteği sağlayan bir nafaka türüdür. Eşlerin kusuru iştirak nafakaasına etki etmez. Çünkü çocuğun yüksek yararı ön planda tutulur ve çocuğun bakımı ile ilgili nafakanın ödenmesi için kusura bakılmaz.
  3. Tedbir Nafakası: Boşanma davası sürerken geçici bir süre için verilen nafakadır. Bu nafaka türünde de nafakayı ödeyen eşin kusuru genellikle dikkate alınmaz. Ancak davanın sonunda nihai nafaka kararı verildiğinde kusur nafaka ödenip ödenmeyecek konusunda etkili olabilir.

Ve fakat unutulmamalıdır ki, nafaka alacak olan eşin ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Yani, nafaka talep eden eşin, diğer eşten daha az kusurlu olması veya eşit kusurlu olması şarttır.

BOŞANMA DAVASINDA KUSURUN MAL PAYLAŞIMINA ETKİSİ NEDİR?

Boşanma kararı alındığında eşler arasında evlilik süresince edinilen mallar, TMK ile belirtilen kurallar çerçevesinde paylaştırılır. Eşler başka bir mal rejimi seçmemişlerse yasal olarak aralarında edinilmiş mallara katılma rejimi vardır. Zira 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile kanuni rejim olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiştir. Kanunda belirtilen mal rejimlerinden hangisinin seçileceği boşanma sırasında kusur araştırmasının yapılmasını etkilemez. Yani eşler farklı bir mal rejimi  belirlese de tarafların kusurlu olup olmamaları mal paylaşımını doğrudan etkilemez. Mal paylaşımı sırasında kusur araştırması yapılmaz ve paylaşım yasal mal rejimi hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir.

BOŞANMA DAVASINDA KUSURUN TAZMİNAT BELİRLENMESİNDE ETKİSİ NEDİR?

Boşanma sonucunda hakları ihlal edilen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan eş diğer eşten maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Medeni Kanun, boşanmada kusuru bulunmayan ya da kusurlu olan tarafa, boşanma yüzünden uğramış olduğu zararların kısmen giderilmesi amacıyla maddi tazminat isteminde bulunma hakkını tanımaktadır. TMK m.174/1’e göre, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zarara uğrayan kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan maddi tazminat isteminde bulunabilir. Burada önemli olan husus, tazminat isteyen tarafın kusursuz ya da tazminat talep ettiği taraftan daha az kusurlu olması gerektiğidir. Aynı şekilde kanunumuz boşanmada tarafları sadece maddi değil manevi tazminat isteminde bulunma hakkını da tanımıştır. Ki gerçekten TMK m.174/2 uyarınca, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak kendisine para ödenmesini talep edebilir. Manevi tazminat konusunda da görülüyor ki davalı tarafın kusurlu olması şarttır. Ancak belirtmek gerekir ki, kanun koyucu, davalının kusurunun ağır olmasını aramamıştır. Elzem olan, kusurun ağır olup olmaması değil davalı tarafın diğer tarafın kişilik hakkına saldırıda bulunurken kusurlu olmasıdır.

Görüldüğü üzere, tazminat talep eden eşin diğer eşe kıyasla kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eğer taraflar eşit derecede kusurluysa ya da bir eş ağır kusurlu ise tazminat talebi reddedilecektir. Bu nedenle tazminat, yalnızca kusursuz ya da daha az kusurlu olan eş için geçerlidir.

ZİNA (ALDATMA) BOŞANMADA KUSUR SAYILIR MI?

Zina(aldatma), Medeni Kanun’a göre, kusur olarak kabul edilir. TMK’nin 161. Maddesinde, zina özel boşanma sebeplerinden biri olarak yer alır. Bu madde aldatmanın boşanma sebebi sayıldığını açıkça belirler. Ayrıca,  zina nedeniyle boşanma davası açıldığında, aldatma fiilini gerçekleştiren eşin kusurlu olduğunu hükmedilir ve boşanma kararı verilmesi için bu kusur dikkate alınır. Dolayısıyla zina, evlilik birliğini zedeleyen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı bir eylem olduğu için aldatma yapan eş kusurlu kabul edilir.

EŞE YÖNELİK FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDET KUSUR OLARAK DEĞERLENDİRİLİR Mİ?

Eşe yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet Türk Medeni Kanun’a göre boşanma davasında kusur olarak kabul edilir. Evlilik birliğinde, eşlerin birbirine saygı, sevgi ve güven içinde hareket etmeleri beklenir. Fiziksel ve psikolojik şiddet, bu yükümlülüklerin ihlali anlamına gelir ve bu tür davranışlar, kusurlu hareketler olarak kabul edilir. Fiziksel şiddet, bir eşin diğerine zarar vermesi, onu yaralaması veya tehdit etmesi gibi davranışları içerir. Bu tür bir şiddet, yalnızca boşanma sebebi oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda tarafların güvenliği açısından ciddi tehlikeler doğurur. Psikolojik şiddet ise, duygusal istismar, küçümseme, aşağılamalar, tehditler, manipülasyonlar ve diğer ruhsal zarar verici davranışları içerir. Psikolojik şiddet de bir eşin diğerine uyguladığı psikolojik baskılar ve sürekli stres yaratmasıyla evlilik birliğini sarsar. Bu durum da kusurlu davranış olarak kabul edilir. Şiddet uygulama; eşin haklarına, beden bütünlüğüne ve kişilik haklarına ciddi şekilde zarar verdiğinden bu tür davranışlar kusurlu davranışlar olarak kabul edilir.

AĞIR HAKARET VE KÜFÜR BOŞANMADA KUSUR MUDUR?

Ağır hakaret ve küfür boşanma davalarında kusur olarak değerlendirilebilir. Medeni Kanun’a göre, evlilik birliği içinde saygısızlık ve onur kırıcı davranışlar evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olabilir ve bu da boşanma sebebini oluşturur. Özellikle TMK m.166’ya göre, evlilik birliğinin temelden sarsılması halinde boşanma davası açılabilir. Ağır hakaret ve küfür eşin ununu kıran aşağılayıcı ve zedeleyici davranışlar olduğu için bu tür hareketler evlilik birliğini temelden sarsar ve boşanma sebebi olarak kabul edilir. Bu tür davranışlar kusurlu davranış arasında yer alır ve boşanma kararına etki eder. Ayrıca, TMK m. 162’de eşlerin birbirine karşı onur kırıcı davranışlarda bulunmasının boşanma sebebi olabileceğini düzenler. Ağır hakaret ve küfür, bu kapsamda da kusurlu davranış olarak kabul edilebilir ve boşanma davasına etkisi olduğu söylenebilir.

EŞİNİ TERK ETMEK BOŞANMA SEBEBİ MİDİR?

Eşini terk etmek, TMK m. 164’e göre, boşanma sebebi olarak sayılmıştır. Medeni Kanun, eşlerden birinin ortak hayata devam etmemek kaydıyla ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesini veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesini boşanma sebebi saymıştır.

GÜVEN SARSICI DAVRANIŞLAR BOŞANMADA KUSUR SAYILIR MI?

Eşler arasındaki güvenin zedelenmesi ve evlilik birliğinin temelden sarsılması boşanma sebebi oluşturabilir keza güven sarsıcı davranışlar boşanma davalarında kusur olarak değerlendirilir. TMK m.166 evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açan davranışları düzenler. Güven sarsıcı davranışlar özellikle eşlerin birbirlerine karşı sadakat ve güven temelinde kurdukları ilişkiyi zedeleyebilecek eylemler olarak kabul edilir

AİLE BÜYÜKLERİNİN EVLİLİĞE MÜDAHALESİ BOŞANMA SEBEBİ MİDİR?

Aile büyüklerinin evliliğe müdahalesi, tek başına boşanma sebebi oluşturmaz ancak bu müdahale evliliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesini engelleyecek boyutlara ulaşırsa TMK m.166 gereği boşanma davasına neden olabilir.

CİNSEL İLİŞKİDEN KAÇINMAK BOŞANMADA KUSUR SAYILIR MI?

Eşler arasında cinsel ilişkinin kurulmamış olması, evlilik birliğini zedeleyen, hatta temelden sarsan bir davranış olarak değerlendirilebilir. Bu tür bir durum, boşanma davasında eşlerden birinin kusurlu davranışı olarak kabul edilebilir ve mahkeme tarafından dikkate alınabilir.

İLGİSİZLİK VE DUYGUSAL UZAKLIK BOŞANMA SEBEBİ OLABİLİR Mİ?

Evlilikte ilgisizlik ve duygusal uzaklık boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir. Eşler arasındaki duygusal bağlılık, evliliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinin temelidir. Bu duyguların eksikliği, evlilik birliğini temelden sarsarak boşanma sebebi oluşturur. Yargıtay da, bu tür duygusal ilgisizlik ve iletişim eksikliğini, evlilik birliğinin temelden sarsılması olarak kabul eder. Bu durum, boşanma için geçerli bir sebep olarak değerlendirilebilir.

ÇALIŞMAMAK VE AİLENİN GEÇİMİNE KATKI SAĞLAMAMAK KUSUR SAYILIR MI?

Çalışmamak ve ailenin geçimine katkı sağlamamak, bir ilişkinin hukuki çerçevesinde kusur sayılabilir, ancak bu durum birçok faktöre bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilikte eşler birbirlerine sadakat, yardım ve destek sağlamakla yükümlüdürler. Eşlerin ekonomik sorumlulukları da bu çerçevede değerlendirilebilir. Eğer bir eş çalışmaya yönelik bir çaba sarf etmiyor ve ailesinin geçimine katkı sağlamıyorsa, bu durum kusur sayılabilir.Ancak, çalışmama durumu her zaman tek başına kusur oluşturmaz. Örneğin, sağlık durumu, çocuk bakımı gibi meşru engeller mevcutsa bu durum göz önünde bulundurulabilir.

KUMAR VE ALKOL BAĞIMLILIĞI BOŞANMADA KUSUR SAYILIR MI?

Kumar ve alkol bağımlılığı TMK m.163 uyarınca haysiyetsiz hayat sürme kapsamında değerlendirilir. Eşlerden biri bu tür bağımlılıklar nedeniyle sürekli maddi sıkıntılar yaşatıyorsa, aile içindeki huzursuzluğu artırıyorsa ve diğer eşin yaşam kalitesini düşürüyorsa, bağımlı olan eşin davranışları boşanma davasında kusur olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla kumar da alkol bağımlılığı da kusurlu davranış olarak değerlendirilir.

SOSYAL MEDYA KULLANIMI VE BOŞANMA DAVASINA ETKİSİ

Sosyal medya platformlarında gereğinden fazla zaman geçirmek, bireyin sosyal hayattan kopmasına ve evlilik müessesesinin getirdiği yükümlülüklerden uzaklaşmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla sosyal medya sebebiyle eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz davranan eş kusurlu olarak kabul edilebilmektedir.

ÇOCUKLARA KÖTÜ DAVRANMA VE İLGİSİZLİK KUSUR SAYILIR MI?

Çocuklara kötü davranma ve ilgisizlik, boşanma davalarında ciddi bir kusur olarak değerlendirilebilir. Ebeveynlerin çocuklarına karşı sergilediği olumsuz davranışlar, sadece çocukların duygusal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkilemekle kalmaz, aynı zamanda aile içindeki huzuru da bozar. Eşlerin çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmemesi, onlara kötü davranması veya ilgisiz kalması, evlilik birliğinin temelini sarsan bir durum olarak kabul edilir.

ORTAK YAŞAMI KABUL ETMEMEK VE EVLİLİK BİRLİĞİNİ SÜRDÜRMEYE YANAŞMAMAK

Ortak yaşamı kabul etmemek ve evlilik birliğini sürdürmeye yanaşmamak, boşanma davalarında kusur olarak değerlendirilebilir. Evlilik, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerine dayalı bir birlikteliktir; bu yüzden eşlerden biri, diğerinin ihtiyaçlarına ve evlilik birliğine yönelik sorumluluklarını yerine getirmemekte ısrarcıysa, bu durum evliliği temelden sarsabilir. Evlilik birliğinin devamı için tarafların birlikte yaşamayı kabul etmeleri ve ilişkinin gerektirdiği sorumlulukları taşımaları beklenir. Ortak yaşamı kabul etmeyen ya da evlilik birliğini sürdürmeye yanaşmayan eş, boşanma davasında kusurlu sayılabilir, çünkü bu tutum evliliğin temel amacına aykırıdır.

BORÇ YAPIP AİLEYİ ZOR DURUMA SOKMAK BOŞANMA SEBEBİ MİDİR?

Eğer bir eş, bilinçli olarak aileyi finansal olarak zor bir duruma sokacak şekilde borçlanırsa, bu durum evlilik birliğini temelden sarsabilir. Borçların gizlenmesi, ödeme güçlüğü veya borç yükünün aileyi ekonomik olarak zor duruma sokması, boşanma sebebi olabilir. Bu tür davranışlar, diğer eşin güvenini zedeler ve aile birliğinin devamını zorlaştırır, dolayısıyla boşanma davası açılmasına neden olabilir.

HAPİS CEZASI ALAN EŞTEN BOŞANMA MÜMKÜN MÜ?

Türk Medeni Kanunu’na göre, bir eşin hapis cezası alması, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açabilir. Evlilikte, eşlerin birbirlerine karşı sadakat, güven ve sorumlulukları vardır. Hapis cezası, eşin özgürlüğünü kısıtladığı gibi, diğer eş için de psikolojik, duygusal ve ekonomik zorluklara yol açabilir. Bu durumda, diğer eş, evliliğin sürdürülemez hale geldiğini düşünerek boşanma davası açabilir. Ayrıca, hapis cezası almış eşin suç işleme gibi kusurlu davranışları da boşanma nedeni olarak değerlendirilebilir.

BOŞANMADA KUSURLU TARAF TAZMİNAT VE NAFAKA ÖDER Mİ?

Boşanma davalarında kusurlu taraf belirli durumlarda maddi tazminat ve manevi tazminat ödeme yükümlülüğü altına girebilir. TMK m.174 uyarınca, boşanma nedeniyle kusursuz veya daha az kusurlu taraf zararlarını telafi edebilmek için kusurlu taraftan maddi tazminat talep edebilir. Ayrıca kişilik hakları ihlal edilen taraf kusurlu eşten manevi tazminat isteyebilir. Bunun yanı sıra, yoksulluk nafakası da boşanma sırasında önemli bir konudur. Kusursuz taraf boşanma sonucu maddi zorluklar yaşarsa kusurlu taraftan nafaka talep edebilir. Yoksulluk  nafakası, nafaka yükümlüsünün kusur durumu dikkate alınmadan ödenir. Yani nafaka, talep eden tarafın kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın verilir.

BOŞANMADA KUSUR SAYILAN HALLER
BOŞANMADA KUSUR SAYILAN HALLER

SIKÇA SORULAN SORULAR

Boşanmada Ağır Kusurlar Nelerdir?

Ağır kusur somut olaya göre belirlenir. Genel olarak ağır kusur sayılan haller zina, eşe hakaret/tehditte bulunmak, eşe fiziksel ve ruhsal şiddet uygulamak, alkol veya madde bağımlılığı ve terk gösterilebilir. Fakat bilinmelidir ki bu haller sınırlı değildir. Somut olaya göre değişkenlik gösterebilir.

Maddi Sıkıntı Boşanma Sebebi Midir?

Maddi sıkıntı tek başına boşanma sebebi olarak değerlendirilmez. Fakat bu sıkıntı evlilik birliğinin yürümesinde ciddi derecede engel teşkil eder diyorsa, boşanma sebebi olarak değerlendirmeye tabi tutulabilir.

Kusurlu Eş Nafaka İsteyebilir Mi?

Nafaka talebinde bulunabilmek için öncelikle kusur oranlarını değerlendirmek lazımdır. Zira nafaka talebinde bulunabilmek için diğer taraftan her halükârda daha az kusurlu olmak gerekir. Bu bağlamda baktığımızda nafaka talep edenin ya kusursuz olması ya da daha az kusurlu olması gerekir.

Fakat tedbir nafakasında durum farklıdır. Tedbir nafakası kararı verilirken kusur oranları dikkate alınmaz. Fakat davanın sonuçlanması durumunda verilen tedbir nafakası kaldırılır. Nafaka talep edenin kusur oranının daha yüksek olduğu anlaşılırsa yeni bir nafaka kararı da verilmez.

Koca Karısına Harçlık Vermek Zorunda Mı?

Türk Medeni Kanunu’na göre, kocanın eşine belirli bir harçlık verme yükümlülüğü doğrudan kanunla belirlenmiş bir şart değildir. Ancak, evlilik birliği içinde eşler arasında karşılıklı bir destek yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bağlamda, eşlerin birbirine karşı geçim yükümlülükleri vardır.

Boşanmada Kadının Ağır Kusurlar Nelerdir?

Boşanma davalarında kadının kusurları genellikle sadakat yükümlülüğüne aykırılık, terk, psikolojik şiddet uygulama ve evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklere uymama durumlarıdır. Spesifik olarak kadına özgü ağır kusur halleri belirtilmemiştir.

Ev İşlerini Yapmamak Ve Sorumlulukları Yerine Getirmemek Kusur Sayılır Mı?

Ev işlerini yapmamak ve evlilik birliğinden doğan sorumlulukları yerine getirmemek, boşanma davasında kusur sayılabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler birbirlerine karşı sadakat, karşılıklı saygı ve sevgiyle davranmakla yükümlüdür. Ev işlerini yapmamak, eşler arasındaki ortak sorumlulukları yerine getirmemek, diğer eşin mağduriyetine yol açabilir ve bu durum kusur olarak değerlendirilebilir.

Çalışmayan Eş Kusurlu Sayılır Mı?

Eşin çalışmaması tek başına boşanma sebebi veya kusurlu sayılmasına neden olmaz. Eşlerin birbirine karşı yükümlülükleri arasında yalnızca ekonomik katkı sağlamak değil; aynı zamanda duygusal destek ve diğer sorumluluklar da yer alır. Ancak eşin çalışmaması veya gelir sağlamaması bazı durumlarda kusurlu davranış olarak değerlendirilebilir. Fakat bu durum, diğer tarafın yaşamını zora sokuyorsa ve evlilik birliği ile ilgili ciddi problemler yaratıyorsa mahkeme tarafından dikkate alınır. Bir eşin çalışmaması ve bu durumun sürekli hale gelmesi, diğer işin sorumluluklarını tek başına yerine getirmesine sebep oluyorsa bu, aile birliğini sarsan davranış olarak yorumlanabilir. Kısaca çalışmayan eşin kusurlu olup olmadığı sadece bu tek duruma dayanarak değil, tüm evlilik birliği ve yaşanan olaylar göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Eğer çalışmamak evliliğin düzenini ve taraflar arasındaki ilişkinin temel yapılarını olumsuz şekilde etkiliyorsa boşanma davasında bu durumun bir etken olarak göz önünde bulundurulması mümkündür.

Eşin Ailesine Kötü Davranmak Boşanmada Kusur Sayılır Mı?

Eşin ailesine kötü davranmak boşanma davasında kusur sayılabilir. Ancak bu durumun boşanma sebebi olabilmesi için evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması gereklidir. TMK m.166’ya göre boşanma davası açılabilmesi için eşlerin arasında ortak hayatı sürdürmelerimin kendilerinden beklenmeyecek derecede zorlaşması gerekir. Yani, elin ailesine karşı kötü davranmak, evlilik birliğini olumsuz şekilde etkileyip, ortak yaşamı çekilmez hale getirdiği takdirde bu durum boşanma davasında kusur olarak değerlendirilebilmektedir.

Ortak Karar Almamak Ve Sürekli Kendi Bildiğini Yapmak Kusur Mudur?

Ortak karar almamak ve sürekli kendi bildiğini yapmak boşanma davalarında kusuru olarak değerlendirilebilir. TMK’ye göre evlilik birliği içerisinde eşler arasında karşılıklı sadakat, saygı, yardımlaşma ve birlikte karar alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Eşlerin birlikte hareket etmeleri ve ortak kararlar alarak yaşamlarını sürdürmeleri beklenir. Bir eşin sürekli olarak kendi bildiğini yapması ve diğer eşin görüşlerin dikkate almaması evlilik birliğini olumsuz etkileyebilir ve ilişkide ciddi bir kopukluğa neden olabilir. Bu tür davranışlar, evlilikteki iletişim ve uyum eksikliklerini gösterir. Bu da evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebebiyet verebilir. Dolayısıyla bu tür durumlar hakim tarafından genellikle kusur olarak değerlendirilmektedir.

Eşin Sürekli Telefonunu Gizlemesi Ve Şifre Koyması Boşanma Sebebi Midir?

Eşin sürekli telefonunu gizlemesi ve şifre koyması ilişkide güven problemlerinin açığa çıkmasına sebebiyet verebilir.  Ancak bu tür davranışlar, her zaman tek başına boşanma sebebi olarak değerlendirilmez. Medeni Kanun’da boşanma sebepleri arasında “aile birliğini sarsacak davranışlar” yer alır. Eşlerin birbirlerine karşı dürüst olmaları güveni sarsmamaları beklenir. Eğer bir eş telefonunu gizleyerek veya şifre koyarak diğer eşin güveniniz zedeliyorsa ve bu durum sürekli hale geliyorsa bu durumdan mütevellit ilişkinin temeli sarsılabilir. TMK m.166 uyarınca da değerlendirme yapılır.

Eşin Sürekli Yalan Söylemesi Boşanma Davasında Kusur Sayılır Mı?

Eşin sürekli yalan söylemedi, aile birliğini sarsacak bir davranış olarak değerlendirilebilir. Eşin sürekli olarak yalan söylemesi aile birliğini sarsacak bir davranış olarak değerlendirilebilir ve bu boşanma için kusur sayılabilir.

Eşin Alkol Veya Uyuşturucu Bağımlılığı Boşanma Nedeni Olabilir Mi?

Alkol ve madde bağımlılığı, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olabilecek bir durumdur ve bu da boşanma için geçerli bir sebep oluşturabilir. Bağımlılık, eşlerin ortak hayatı sürdürmesini engelleyebilir ve aile birliğinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini zorlaştırabilir. TMK m.166’ya göre, evlilik birliği ortak hayatı sürdürmeyi imkansız hale getirecek şekilde sarsıldığında eşlerden biri boşanma davası açabilir. Bağımlılıkla ilgili durumlar, evlilikte güven zedelenmesine sorumlulukların yerine getirilmemesi ve aile birliğinin bozulmasına yol açabilir. Bu sebeple alkol ve madde bağımlılığı, evliliğin temellerini sarstığı için boşanma sebebi sayılabilir.

Eşin Sürekli Kıskanç Davranması Kusur Sayılır Mı?

Eşin sürekli kıskançlığı evlilik birliğini sarsacak şiddette ise boşanma davasında kusur olarak kabul edilebilir.

Eşin Kıyafet Veya Yaşam Tarzına Aşırı Müdahalesi Kusur Sayılır Mı?

Eşin kıyafet veya yaşam tarzına aşırı müdahalesi, kusurlu davranış olarak kabul edilebilir ve boşanma sebebi olabilir. Medeni Kanun’a göre, eşler evlilikte birbirlerini kişisel haklarına ve özgürlüklerini saygı duymalıdır. Aşırı müdahaleler, özellikle kişinin kendini ifade etme biçimlerinden biri olan kıyafet seçimi veya yaşam tarzı üzerinde baskı kurmak evliliğin temelini zedeleyebilir. Dolayısıla kusur olarak addedilir.

Eşin Birlikte Vakit Geçirmemesi Ve Sosyal Hayattan Uzaklaşması Boşanma Sebebi Mi?

Eşin sürekli olarak birlikte vakit geçirmemesi ve sosyal hayattan uzaklaşması, boşanma sebebi olabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, eşlerin birbirlerine karşı sadakat sevgi ve saygı göstermeleri beklenir. Evlilik sadece bir yasal birliktelik değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal bir bağdır. Dolayısıyla eşlerin birlikte vakit geçirmemesi ve birbirlerinin yaşamına ilgi göstermemesi, bu bağları zedeler ve böylece boşanma sebebi sayılır.

Ev İçindeki Ekonomik Sorumlulukları Yerine Getirmemek Boşanma Sebebi Mi?

Evlilikte eşlerin hakları ve yükümlülükleri arasında eşlerin birbirlerine karşı sadakatli olması, birlikte yaşama, dayanışma, çocukların bakım ve yükümlülüklerini yerine getirme, evin giderlerine katılma vb. yer alır. Ev içindeki ekonomik sorumlulukları yerine getirmek de eşlerin yükümlülükleri arasındadır. Ve dolayısıyla ev içindeki ekonomik sorumlulukları yerine getirmeyerek sorumsuz davranan eş kusurlu sayılır. Sonuç olarak bu, bir boşanma sebebi olarak sayılabilir.

Çocuğa Karşı İlgisiz Olan Eş Boşanma Davasında Kusurlu Sayılır Mı?

Eşlerin evlilik içindeki yükümlülükler arasında çocuğa bakma ve yetiştirme yer alır. Dolayısıyla çocuğa ilgisiz olup çocuğa karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyen eş, kusurlu olarak sayılabilir.

Aşırı Cimri Veya Savurgan Davranışlar Boşanma Sebebi Olur Mu?

Aşırı cimrilik veya savurgan davranışlar boşanma sebebi olabilir çünkü evlilikte yaşların birbirine ekonomik olarak destek olmak ve maddi açıdan ortak bir yaşam sürmeleri beklenir. Eşler sadece duygusal değil aynı zamanda maddi açıdan da birbirlerinin yükünü paylaşmalıdır. Bir eşin cimrilik yapması veya savurgan davranışlar sergilemesi sadakat ve güven gibi evliliğin temel unsurlarına aykırı bir davranıştır. Bu tür tutumlar, evlilik birliğine sağlıklı bir şekilde devam etmesini engelleyebilir ve birliğin temelden sarsılmasına TMK m.166 uyarınca neden olabilir.

Aile İçindeki Kararları Tek Başına Almak Boşanma Sebebi Sayılır Mı?

Aile içindeki kararları tek başına almak boşanma sebebi sayılabilir. Evlilik eşlerin birbirlerine karşı karşılıklı saygı anlayış ve işbirliği içinde olmalarını gerektiren bir müessesedir. Eşlerin hayatlarını ortaklaşa sürdürmeleri ve önemli kararları birlikte alabilmeleri sağlıklı bir evliliğin temel unsurlarındandır. Bir eşin değerini göz ardı ederek veya onun görüşüne almadan sürekli tek başına kararlar alması evlilikte iletişim eksikliği güvensizlik ve saygı eksikliği gibi sorunlara yol açabilir. Bu da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olabilir ve boşanma davasında kusur olarak sayılabilir.

Eşin Aşırı Agresif Ve Öfkeli Olması Boşanma Davasında Kusur Teşkil Eder Mi?

Eşin aşırı agresif ve öfkeli olması, boşanma davalarında kusuru olarak değerlendirilebilir. Evlilik birliğinde eşlerin birbirine karşı saygılı ve anlayışlı olmaları beklenir. Sürekli öfke patlamaları ve agresif davranışlar evlilikte duygusal zarara/duygusal şiddet yol açabilir ve bu durum boşanma sebebi sayılabilir.

Aile İçi Baskıcı Tutum Sergilemek Kusur Sayılır Mı?

Aile içi baskıcı tutum sergileme kusur olarak kabul edilebilir. Eşin diğerini sürekli baskı altına alması kontrol etmesi ve özgürlüğünü kısıtlaması evlilikteki eşitlik ve karşılıklı saygı ilkesine aykırıdır.

Aile Büyükleriyle Sürekli Sorun Yaşamak Boşanma Sebebi Olur Mu?

Aile büyükleriyle sürekli sorun yaşamak doğrudan boşanma sebebi olmayabilir ancak bu durum evliliği olumsuz etkileyebilir. Aile içi sürekli tartışmalar, eşlerin ilişkisini zedeleyebilir ve evlilikteki huzursuzluğu artırabilir. Sürekli sorun yaşanması da evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açabilir.

Kusurlu Taraf Nafaka Ödeyebilir Mi?

Boşanma davasında kusurlu olan eş boşanma sonrasında nafaka ödemekle yükümlü olabilir. Ancak nafakanı miktarı her iki eşimin maddi durumuna boşanma sürecindeki kusurluluk durumuna ve diğer koşullara göre belirlenir.

Boşanma Davasında Mahkeme Eşlerin Kusur Oranını Nasıl Belirler?

Boşanma davalarında mahkeme tarafların hangi oranda kusurlu olduklarını belirlemek için sundukları somut delilleri ve evlilik içindeki eylem davranış ve tutumlarını inceler. Hakim; bu değerlendirme yaparken eşlerin kusuru durumunu-kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu ya da ağır kusurlu- tespit eder ve davanın seyrini buna göre belirler. Kusur; sosyal ve kültürel yapıları değer yargıları ve çevrelerine göre değişebilen daha çok göreceli bir kavramdır. Bundan mütevellit boşanma davasında hangi eylemlerin kusuru sayılacağı konusunda kesin bir ölçüt bulunmamakla birlikte hakime takdir yetkisi verilmiştir.

Mahkeme, Tarafların Kusur Oranını Belirlemek İçin Neye Bakar?

Mahkeme tarafların kusur oranını belirlerken eşlerin evlilik içindeki davranışlarını,sundukları somut delilleri ve tutumları değerlendirir. Bu sadakatsizlik, şiddet, ilgisizlik gibi olumsuz davranışları içerir. Ayrıca, her iki eşin evliliğe katkıları, aile içindeki iletişim durumu ve evliliği sürdürme çabaları da göz önünde bulundurulur. Mahkeme, bu unsurlar doğrultusunda kusur oranını belirler ve boşanma sürecini etkiler.

Şeymanur Güney

PAYLAŞ
Zehra Özdipi
Zehra Özdipi
Makale: 175
WHATSAPP RANDEVU AL ARA