Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Velayet davası, boşanmış ebeveynlerin ortak çocuğunun bakım, eğitim ve gözetim hakkının hangi ebeveynde olacağının belirlendiği hukuki süreçtir. Velayet, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayarak onun sağlıklı gelişimini sağlamayı ifade eder. Boşanma veya ayrılık durumlarında, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla velayet hakkı mahkeme tarafından anneye veya babaya verilir.
Velayet davası açmak için öncelikle aile mahkemesine bir dilekçe sunulmalıdır. Dilekçede, velayet talebinin nedenleri ve çocuğun hangi ebeveynle daha iyi bir yaşam süreceği açıklanmalıdır. Mahkeme sürecinde ebeveynlerin maddi ve manevi durumları, çocuğa sunabilecekleri imkanlar ve ebeveyn-çocuk ilişkisi incelenir. Çocuğun yaşı, eğitimi ve psikolojik durumu da uzman raporlarıyla değerlendirilir. Mahkeme, tüm delilleri inceledikten sonra çocuğun en iyi şekilde yetişeceği ebeveyne velayet hakkını verir. Velayet hakkı verilmeyen ebeveyn için belirli günlerde çocukla görüşme hakkı tanınır. Bu şekilde çocuğun her iki ebeveyniyle de sağlıklı bir bağ kurması amaçlanır. Bu yazımızda velayet davası ve velayet süreciyle ilgili merak edilenleri ve sıkça sorulan soruları cevaplandırdık. Keyifli okumalar dileriz.
Velayet, çocuğun bakımının, sağlığının, eğitiminin ve genel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla anne ve babaya yüklenen yasal sorumluluktur. Ebeveynler, çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimini en iyi şekilde sağlamakla yükümlüdür. Ancak boşanma durumunda, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti anneye veya babaya verir. Velayet hakkı, çocuğun 18 yaşını doldurmasına kadar devam eder ve ebeveynin çocuk üzerindeki hak ve yükümlülüklerini içerir.
Velayet davası, ebeveynlerin boşanması halinde, çocuğun velayet hakkının hangi ebeveynde kalacağına karar verilen hukuki süreçtir. Velayet davası, boşanma sonrası, mevcut velayet düzeninin çocuğun menfaatine uygun olmadığı düşünüldüğünde açılabilir. Mahkeme, ebeveynlerin gelir durumlarını, yaşam koşullarını, çocuğa sundukları ve sunabilecekleri imkanları ve çocuğun tercihlerini dikkate alarak en uygun kararı verir. Bu süreçte çocuğun fiziksel ve psikolojik iyiliği ön planda tutulur.
Velayet davası, boşanma durumunda çocuğun velayetinin hangi ebeveynde kalacağına karar verilmesi amacıyla açılır. Bu dava, boşanmış veya ayrı yaşayan ebeveynlerden biri tarafından açılır. Ancak, velayetin değiştirilmesi gerektiğine inanan diğer yakın akrabalar (örneğin, büyükanne, büyükbaba, amca veya hala gibi) da velayet davası açabilirler. Aynı zamanda gerekli durumlarda, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla, devlet veya sosyal hizmetler de müdahale edebilir, dava açabilir ve davaya dahil olabilir.
Velayet davası açabilmek için, çocuğun bakımını ve eğitimiyle ilgili önemli bir sorun ya da değişiklik olmalıdır. Ebeveynler veya sayılan üçüncü şahıslar, mahkemeye başvurduklarında, çocuğun en uygun koşullarda yetişmesini sağlayacak kararları almak amacıyla davayı açarlar.
Velayet davası, çocuğun bakım, eğitimi ve genel refahı hakkında sorumluluğun hangi ebeveynde olacağının tespiti amacıyla açılır. Bu davayı açabilmek için gerekli bazı şartlar şunlardır:
Velayet davası açmadan önce bir avukattan destek almak ve sürecin doğru şekilde yönetilmesini sağlamak açısından oldukça önemlidir.
Velayet değişikliği, çocuğun uygun koşullarda büyüyebilmesi için gerekli olan bir düzenlemedir Mahkeme, velayet değişikliğine karar verirken çocuğun üstün yararını gözetir. Velayet değişikliğine neden olabilecek durumlardan bazıları şunlardır:
Mahkeme, bu nedenleri değerlendirirken çocuğun üstün yararını ön planda tutar ve her iki ebeveynin durumunu detaylı şekilde inceleyip değerlendirerek çocuk için en uygun velayet kararını verir.
Velayet davası, çocuğun bakım ve eğitimi gibi yükümlülüklerin hangi ebeveynde kalacağına karar verilen dava türüdür. Bu davalarda görevli mahkeme, Aile Mahkemesi‘dir. Aile Mahkemesi’nin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakmakla görevlidir. Velayet davasında, yetkili mahkeme çocuğun ikametgahının bulunduğu yerin Aile Mahkemesi olur.
Velayet davası açabilmek için gerekli belgeler şunlardır:
Genel olarak gerekli belgeler bunlardır. Ancak belirtilen belgeler, mevcut duruma bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Velayet davasının süresi, davanın karmaşıklığına, tarafların anlaşmazlık düzeyine ve mahkemenin iş yüküne göre değişiklik gösterir. Genel olarak, velayet davaları 6 ay ile 1 yıl arasında sürer. Ancak, taraflar arasında anlaşmazlık varsa veya ek araştırma ve inceleme yapılması gerekiyorsa, bu süre uzayabilir.
Mahkeme, çocuğun en iyi şekilde korunmasını sağlamak amacıyla farklı bilirkişi raporları, uzman görüşleri veya sosyal hizmet uzmanlarının değerlendirmelerini isteyebilir. Bu durum davanın süresinin uzamasına sebep olabilir.
Geçici velayet kararı, boşanma davası süresince çocuğun hangi ebeveynin yanında kalacağına dair verilen geçici bir karardır. Mahkeme, çocuğun en iyi çıkarlarını gözeterek bu kararı alır ve velayet davası sonuçlanana kadar geçerliliğini korur. Karar verilirken, çocuğun halihazırda kimin yanında olduğu, okul durumu, sosyal yaşantısı ve ebeveynler arasındaki ilişkiler de göz önünde bulundurularak çocuğun yararına olacak şekilde karar verilir.
Geçici velayet kararına taraflar itiraz edebilir. Geçici velayet kararı, boşanma davası sonuçlanana kadar geçerli olup, dava sona erdiğinde çocuğun velayetiyle ilgili nihai karar verilir. Bu karar, çocuğun güvenliğini ve istikrarını sağlamak için kritik bir rol oynar ve çocuğun üstün yararını korumayı amaçlar.
Velayet davalarında, çocuğun görüşüne başvurulması mümkündür; ancak bu, çocuğun yaşı ve olgunluk seviyesine bağlı olarak değerlendirilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, 12 yaşını doldurmuş çocukların görüşleri mahkeme tarafından dikkate alınır. Mahkeme, çocuğun yaşını, gelişim seviyesini ve kendini ifade etme yeteneğini göz önünde bulundurarak, çocuğun görüşünü alıp almamaya karar verir. Çocuğun görüşü, mahkemenin kararında etkili olabilecek bir unsurdur fakat tek başına belirleyici bir unsur değildir. Yargıtay’ın görüşü de görüşünü açıklama olgunluğuna erişen çocuğunun görüşünün alınması yönündedir.
Mahkemece velayet düzenlemesi yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak Kaan’ın görüşüne başvurulmamıştır. O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk Kaan’ın eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocukların menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
(Yargıtay Kararı – 2. HD., E. 2020/28 K. 2020/1504 T. 24.2.2020)
Velayet kararı, çocuğun üstün yararını gözetilerek verilir. Mahkeme, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için hangi ebeveynin yanında kalmasının daha uygun olduğuna karar verirken, çeşitli faktörleri dikkate alır. Bu faktörler arasında ebeveynlerin maddi ve manevi durumu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumu, sosyal çevresi ve ebeveynlerin çocuğa olan ilgisi gibi kriterler yer alır. Aynı zamanda, çocuğun mevcut yaşam koşulları, psikolojik durumu ve ebeveynler arasındaki ilişkisi de göz önünde bulundurulur. 12 yaşını doldurmuş çocukların görüşleri de dikkate alınarak karar verilebilir, ancak bu görüş tek başına belirleyici olmaz. Mahkeme, tüm bu etkenleri değerlendirerek çocuğun üstün yararını koruyacak bir karar alır.
Velayet davasında, çocuğun psikolojik durumu ve gelişimi önem taşıdığı için mahkeme, çocuğun üstün çıkarlarını koruyabilmek amacıyla bir psikolojik değerlendirme raporu talep edebilir. Bu rapor, mahkemeye çocuğun ruhsal durumu, ebeveynlerle olan ilişkileri, genel psikolojik durumu ve yaşam koşulları hakkında önemli bilgiler verir.
Psikolojik değerlendirme raporu, genellikle bir psikolog veya çocuk psikiyatristi tarafından hazırlanır. Bu uzman, çocuğun davranışlarını, duygusal durumunu, ebeveynleriyle olan ilişkisini ve genel gelişim sürecini değerlendirir. Aynı zamanda, çocuğun yaşamındaki stres faktörlerini, boşanma sürecinin etkilerini ve çocuğun gelecekteki gelişimi açısından en uygun olan velayet düzenlemesini belirlemek için gerekli bilgiler sağlar. Pedagog bütün bu kriterleri göz önünde bulundurarak psikolojik değerlendirme raporu hazırlar ve mahkemeye sunar. Bu rapor, mahkemenin velayet kararını verirken dikkate aldığı önemli bir belgedir.
Velayet değişikliği davasında, mahkeme çocuğun üstün yararını gözetir. Bu ilke, çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için en uygun yaşam koşullarının sağlanmasını amaçlar. Mahkeme, çocuğun mevcut yaşam şartlarını, ebeveynlerinin maddi ve manevi durumlarını, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarını değerlendirerek velayet kararını verir. Aynı zamanda, mevcut velayet düzeninin çocuğun iyiliğine hizmet etmediği veya daha uygun bir yaşam ortamı sunulabileceği ihtimalleri de çocuğun üstün yararının tespiti için önemlidir.
Velayet değişikliği talebi kabul edilmesi için, çocuğun mevcut koşullarının onun gelişimi için zararlı olduğu veya daha iyi bir ortamda büyüyebileceği bir durumun varlığı gereklidir. Mahkeme, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığını, ebeveynler arasındaki ilişkilerin çocuğa etkilerini göz önünde bulundurarak en uygun velayet kararını verir.
Mahkeme kararı, ilgili aile mahkemesi tarafından verilir ve taraflara tebliğ edilir. Taraflar, karara karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf dilekçesiyle istinaf talebinde bulunabilirler. Karar bu süre içinde istinaf edilemezse kesinleşir ve uygulanabilir hale gelir.
Mahkeme kararı kesinleştikten sonra, çocuğun velayetinin kime verileceği, diğer ebeveynin çocukla görüşme düzenlemeleri ve diğer ilgili hususlar belirlenir. Bu düzenlemeler, çocuğun üstün yararını gözeterek, ebeveynler arasında anlaşmazlıkları en aza indirmek amacıyla yapılır. Velayet kararı, çocuğun bakım ve eğitimiyle ilgili tüm sorumlulukları içerir. Bu sebeple, kararın uygulanması sırasında ebeveynlerin iş birliği yapması ve çocuğun ihtiyaçlarını ön planda tutmaları önemlidir.
Velayet kararının değiştirilmesi, çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurularak yapılır.. Türk Medeni Kanunu’na göre, velayet değişikliği için bazı şartlar düzenlenmiştir. Bunlar:
Velayet değişikliği talebinde bulunan kişi, aile mahkemesine başvurarak bir dilekçe sunmalıdır. Bu dilekçede, değişiklik için gerekçeler ve gerekçeleri destekleyen somut deliller yer almalıdır. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek mevcut durumu değerlendirir ve karar verir.
Velayet davalarında çocuğun menfaati, mahkeme tarafından ön planda tutulur. Mahkeme, çocuğun fiziksel, duygusal ve psikolojik gelişimini gözeterek karar verir. Çocuğun üstün yararını sağlamak amacıyla dikkate alınan başlıca faktörler şunlardır:
Mahkeme, çocuğun menfaatini gözeterek, çocuğun sağlıklı bir gelişim süreci geçirebilmesi için gerekli önlemler alınır ve durumlarına göre kararlar verir.
Velayet davasının maliyetleri, davanın süresi ve karmaşıklığına bağlı olarak değişir. 2025 için belirlenen dava açma harcı 3.012 TL olarak belirlenmiştir. Avukatlık ücretleri ise, Türkiye Barolar Birliği’nin belirlediği asgari ücret tarifesine göre belirlenir, avukatın deneyimine ve davanın özelliğine göre farklılık gösterebilir. Dava sürecinde, mahkeme çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer ihtiyaçları için ek masraflar da öngörebilir. Bu masraflar, velayet kararına göre bir tarafın yükümlülüğüne girebilir. Velayet davası masraf ve ücretleri genel olarak bu şekildedir.
Velayet hakkını kaybeden ebeveyn, çocuğun üstün yararını ön planda tutarak, düzenli görüşme yapma hakkına sahiptir. Mahkeme, çocuğun gelişimini ve duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, görüşme sıklığı ve şartlarını belirler. Bu düzenlemeler hem çocuğun ihtiyaçlarına hem de ebeveynlerin durumuna göre değişebilir. Velayeti elinde bulunduran ebeveyn, çocuğun diğer ebeveyniyle olan ilişkisini kesmemeli ve çocuğun duygusal bağlarını sürdürebilmesine destek olmalıdır. Görüşme düzenlemeleri, çocuğun yararını gözeterek esnek bir şekilde yapılmalıdır.
Velayet davalarında, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla sunulan deliller büyük önem taşır. Mahkeme, ebeveynlerin sunduğu delilleri değerlendirerek, çocuğun hangi ebeveynle daha uygun bir ortamda yaşayacağına karar verir. Velayet davalarında sunulabilecek başlıca delil türleri şunlardır:
Tüm bu deliller, çocuğun üstün yararını gözeterek, hangi ebeveynin çocuğa daha uygun ortamı sağlayacağına karar verilmesine yardımcı olur.
Velayet davası reddedildiğinde, dava açan tarafın talebi mahkeme tarafından uygun bulunmamış olur. Bu durumda, tarafın istinaf hakkı bulunmaktadır. Karar üst mahkemeye taşınabilir ve mahkeme davayı yeniden değerlendirebilir. Ayrıca, dava reddedilmiş olsa da yeni deliller ya da değişen koşullar söz konusu olduğunda, taraf aynı talep ile yeniden dava açma hakkına sahiptir. Eğer dava reddedilirse, çocuğun mevcut velayet düzeni devam eder ve çocuğun mevcut ebeveynle yaşamaya devam etmesi söz konusu olur. Mahkeme her durumda çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurur ve çocuğun mevcut durumu değişirse, yeniden değerlendirme yaparak karar verir.
Velayet davası kararına itiraz, verilen karara karşı başvurulan bir haktır. Ebeveynlerden biri veya her ikisi de mahkemenin verdiği kararı uygun bulmazsa, kararın bozulması için itiraz edebilirler. İtiraz başvurusu, ilk derece mahkemesinin verdiği karara karşı yapılır ve istinaf yoluyla bir üst mahkemeye taşınır.
İstinaf süresi, mahkemenin kararının taraflara tebliğinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiştir. Bu süre içinde taraflar, kararı inceleyerek istinaf talebinde bulunabilirler. İstinaf dilekçesinde, mahkeme kararının neden doğru olmadığı, hangi hukuki ve somut gerekçelerle kararın bozulması gerektiği belirtilmelidir. Mahkeme, itirazı değerlendirdikten sonra, kararında değişiklik yapabilir veya kararı onaylayabilir.
İtirazda bulunan taraf, mahkemeye başvurdukça velayet düzeni değişebilir. Ancak, çocuğun üstün yararı her zaman göz önünde bulundurulur ve nihai karar bu ilkeye dayalı olarak verilir.
Özdipi Hukuk Bürosu , aile hukukuna yönelik sorunlarınızı en hassas şekilde ele alıyor, müvekkillerimize profesyonel hukuki destek sunuyoruz. Velayet davalarında, çocuğun üstün yararını gözeterek, en uygun çözüm yollarını buluyoruz. Aynı zamanda, boşanma, nafaka, mal rejimleri gibi diğer aile hukuku konularında da deneyimli ve uzman kadromuzla profesyonel hukuki destek sağlıyoruz.

Velayet davasını, çocuğun velayetini almak isteyen anne veya baba açabilir. Boşanma davası sırasında velayet talep edilebileceği gibi, boşanma sonrası velayet değişikliği için de dava açılabilir. Aynı zamanda çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa, belirli durumlarda vasi veya devlet kurumları da velayet talebinde bulunabilir.
Avukat olmadan velayet davası açmak mümkündür. Dava, aile mahkemesine dava dilekçesi ile başvurularak açılır. Dilekçede velayet talebinin gerekçeleri ve çocuğun üstün yararını destekleyen deliller belirtilmelidir. Ancak, hukuki süreç uzmanlık gerektirdiği için bir avukattan destek almak daha sağlıklı olacaktır.
Mahkemeler velayet kararını verirken ebeveynin maddi durumundan çok, çocuğa sağlayabileceği sevgi, ilgi ve güvenli ortamı dikkate alır. Annenin geliri yoksa ancak çocuğa iyi bir yaşam sunabileceği kanıtlanırsa, velayet anneye verilebilir. Mahkeme, çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması için babaya nafaka yükümlülüğü yükleyebilir.
Genellikle 8-10 yaşından büyük çocukların görüşü mahkeme tarafından dikkate alınır. 12 yaş ve üzerindeki çocukların tercihleri daha önemli olup, hakim çocuğun fikrini doğrudan dinleyebilir. Ancak, çocuğun fikri tek başına belirleyici değildir; mahkeme çocuğun üstün yararını esas alarak karar verir.
Çocuğun isteği, özellikle 12 yaşından büyükse, velayet değişikliği sürecinde önemli bir faktördür. Mahkeme çocuğun sadece isteğine göre değil, durumun gereklerine göre karar verir. Mevcut velayet düzeni çocuğun sağlığı ve gelişimi için zararlıysa, çocuğun talebi de desteklenerek değişiklik yapılabilir. Ancak çocuğun isteği tek başına belirleyici değildir.
Velayet değişikliği için çocuğun üstün yararına aykırı bir durumun oluştuğunu göstermek gerekir. Bunun için aile mahkemesine dava açılarak değişiklik talep edilir. Delil olarak tanık beyanları, pedagog raporları ve çocuğun yaşam koşullarını gösteren belgeler sunulabilir.
Velayetin değiştirilmesi için çocuğun mevcut ortamında fiziksel, psikolojik veya eğitimsel açıdan olumsuzlukların bulunması gerekir. Örneğin, velayet sahibi ebeveynin çocuğa kötü muamelede bulunması, ilgisiz kalması, ağır hastalık geçirmesi, bağımlılık sorunu yaşaması veya çocuğun bakımını ihmal etmesi gibi durumlar velayet değişikliği sebebi sayılır.
Velayetin değiştirilmesi davalarında tanık beyanları önemli bir delil olarak kabul edilir. Aile bireyleri, komşular, öğretmenler ve çocuğun bakımını gözeten kişiler tanık olarak dinlenebilir. Mahkeme, çocuğun mevcut durumunu anlamak için tanık ifadelerine başvurabilir.
Velayet değişikliği kararı kesinleşmeden uygulanamaz. Mahkeme kararı verildikten sonra tarafların istinaf hakkı bulunur. Karar, istinaf süreci tamamlandıktan ve kesinleşme şerhi alındıktan sonra yürürlüğe girer.
Hakim, çocuğun ihtiyaçları, eğitim durumu, yaşadığı ortam ve ebeveynlerin bakım kapasitesi hakkında sorular sorar. Çocuğun görüşünü almak için de yaşına uygun sorular yöneltebilir. Aynı zamanda, ebeveynlerin çocuğa sağladıkları maddi ve manevi destek hakkında değerlendirme yapar.
Velayet davası, çocuğun ikamet ettiği yerin aile mahkemesinde açılır. Ancak boşanma davası sürecinde velayet talep ediliyorsa, boşanma davasına bakan mahkeme de yetkilidir.
Çocuğun yaşı mahkeme kararında önemli bir etkendir. Küçük yaşlarda annenin bakımına daha çok ihtiyaç duyulurken, büyüdükçe çocuğun görüşü de dikkate alınır. Özellikle 12 yaş ve üzerindeki çocukların tercihleri ve görüşleri daha fazla önem taşır.
Velayet davasının süresi, davanın durumuna ve mahkemenin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişir. Ortalama olarak 6 ay ile 1,5 yıl arasında sürebilir. Tarafların anlaşması halinde süreç daha kısa olabilir, ancak istinaf ve temyiz süreçleri davanın süresini uzatabilir.
Mahkeme, çocuğun psikolojik, fiziksel ve eğitimsel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak karar verir. Pedagog raporları, ebeveynlerin yaşam koşulları ve çocuğun görüşü değerlendirilerek velayet belirlenir.
Annenin çocuğa iyi bir bakım sağlayamadığı veya çocuğun babayla daha iyi şartlarda yaşayacağı kanıtlanırsa velayet babaya geçebilir. Bunun için velayet değişikliği davası açılması gereklidir.
Çocuğun velayeti babadan anneye geçebilir. Bunun için çocuğun üstün yararına aykırı bir durumun olması gerekir. Baba çocuğun bakımını ihmal ediyorsa, fiziksel veya psikolojik zarar veriyorsa ya da yaşam koşulları uygun değilse, anne velayet değişikliği talep edebilir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek pedagog raporları ve tanık beyanları gibi delilleri inceler. Delillerin incelenmesi sonucunda annenin çocuğa daha iyi bir yaşam sunacağına kanaat getirilirse, velayet anneye verilebilir.
Çocuk velayet davasında görüş bildirebilir. Mahkeme, çocuğun yaşına ve olgunluk seviyesine bağlı olarak onun görüşünü dinler. Genellikle 8 yaş ve üzerindeki çocukların ifadeleri dikkate alınır, 12 yaşından büyük çocukların görüşleri ise daha fazla önem taşır. Ancak çocuğun tercihi tek başına belirleyici değildir; mahkeme, çocuğun üstün yararını esas alarak karar verir.
Çocuğun tercihi, mahkemenin kararını etkileyen önemli unsurlardan biridir. Özellikle 12 yaş ve üzerindeki çocukların istekleri dikkate alınır. Ancak mahkeme, çocuğun sadece isteğine değil, hangi ebeveynin çocuğun bakım ve gelişimi için daha uygun olduğuna da bakar. Örneğin çocuğun tercihi onun zararına olacaksa, mahkeme bu tercihi göz ardı edebilir.
Velayet, anne veya babanın bakım sağlayamadığı durumlarda üçüncü bir kişiye verilebilir. Eğer her iki ebeveyn de çocuğa bakamayacak durumdaysa, velayet büyükanne, büyükbaba gibi yakın akrabalara veya devlet korumasına verilebilir. Mahkeme, çocuğun en uygun şekilde yetişeceği ortama değerlendirerek karar verir.
Ebeveynler, kendi istekleriyle velayet hakkından feragat edemezler. Ancak bir ebeveyn, diğer ebeveynin çocuğa daha iyi bakacağını düşünüyorsa, velayetin karşı tarafa verilmesi için mahkemeye başvurabilir. Son kararı yine mahkeme verir ve çocuğun yararını gözetir.
Gelir durumu, mahkemenin değerlendirdiği kriterlerden biridir ancak tek başına belirleyici değildir. Mahkeme, çocuğun bakımını en iyi şekilde kimin sağlayabileceğini değerlendirir. Geliri olmayan bir ebeveyne velayet verilebilir ve diğer ebeveynin çocuğun masraflarını karşılaması için nafaka ödemesine karar verilebilir.
Yeni bir evlilik tek başına velayet değişikliği için yeterli bir sebep değildir. Ancak yeni eşin çocuğa kötü davranması, çocuğun bu evlilikten olumsuz etkilenmesi veya çocuğun ihmal edilmesi gibi durumlar varsa, velayet değişikliği talep edilebilir. Mahkeme, çocuğun yeni aile ortamını ve yaşam koşullarını dikkate alarak karar verir.
Ebeveynin sabıka kaydı velayet kararını etkileyebilir. Şiddet, çocuk istismarı, uyuşturucu kullanımı gibi suçlardan sabıkası olan ebeveynin velayet hakkı mahkeme tarafından dikkate alınır. Çocuğun güvenliği riske giriyorsa, velayet diğer ebeveyne verilir.
Alkol veya madde bağımlılığı, çocuğun sağlığı ve güvenliği açısından risk oluşturuyorsa velayet kararını doğrudan etkiler. Mahkeme, bağımlılığı olan ebeveynin çocuğa zarar verme ihtimalini değerlendirir ve gerekirse velayeti diğer ebeveyne verir.
Velayet kararı kesin olsa da ilerleyen zamanlarda değiştirilebilir. Eğer çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa ve mevcut velayet sahibi çocuğun bakımını yeterince sağlayamıyorsa, diğer ebeveyn velayet değişikliği için dava açabilir. Mahkeme, yeni durumu değerlendirerek karar verir.
Velayet değişikliği için çocuğun mevcut yaşam koşullarının olumsuz etkilenmesi gerekir. Örneğin, velayet sahibi ebeveynin çocuğa karşı ilgisiz kalması, ihmal, şiddet, kötü yaşam koşulları veya çocuğun eğitim hayatının aksaması gibi durumlar velayet değişikliği için gerekçe olabilir. Mahkeme, çocuğun menfaatini değerlendirerek karar verir.
Velayet sahibi ebeveyn, diğer ebeveynin çocuğu görmesini engelleyemez. Mahkeme, çocuğun her iki ebeveyniyle de düzenli bir şekilde görüşmesini sağlamak için belirli bir kişisel ilişki düzenler. Velayet sahibi ebeveyn bu görüşme hakkını engellerse, diğer taraf icra yoluyla görüşme hakkını talep edebilir.
Ortak velayet mümkündür ancak genellikle ebeveynlerin anlaşmalı boşanmalarda talep etmesiyle uygulanır. Ortak velayette, her iki ebeveyn de çocuğun bakım ve eğitimiyle ilgili sorumlulukları paylaşır. Mahkeme, ebeveynler arasındaki iletişimi ve çocuğun üstün yararını dikkate alarak ortak velayete karar verebilir.
Ortak velayetin uygulanabilmesi için ebeveynlerin çocuğun bakım ve eğitimi konusunda uyum içinde olması gerekir. Mahkeme, ortak velayetin çocuğun yararına olup olmadığını değerlendirir ve ebeveynlerin ortak velayeti sürdürebilecek iletişime sahip olup olmadığını inceler. Eğer ortak velayet çocuğun gelişimine uygun görülmezse, tek bir ebeveyne velayet verilir.
Velayet sahibi ebeveynin yurtdışına çıkması, çocuğun bakımını olumsuz etkilemiyorsa velayet hakkını etkilemez. Ancak yurtdışına taşınma durumu varsa ve bu durum çocuğun eğitimini, sosyal çevresini veya diğer ebeveynle ilişkisini bozuyorsa, diğer ebeveyn velayet değişikliği talebinde bulunabilir. Mahkeme, çocuğun üstün yararına uygun karar verir.
Çocuk 18 yaşına geldiğinde velayet hakkı sona erer. Ergin olan birey, kendi kararlarını alma yetkisine sahip olur ve ebeveynlerinin velayet yetkisi hukuken sona erer. Ancak, çocuğun eğitimine devam etmesi halinde nafaka yükümlülüğü devam edebilir.
Velayet davası reddedilse bile yeni şartlar oluştuğunda tekrar dava açılabilir. Eğer çocuğun mevcut yaşam koşulları olumsuz değişime uğradıysa veya ebeveynlerden biri velayet görevini yerine getiremiyorsa, mahkemeye yeniden başvurulabilir.