Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Tedbir nafakası ve şartları, boşanma sürecindeki çiftlerden birinin tedbir amacıyla ödediği bir nafaka türüdür. Adından da anlaşılacağı üzere tedbir nafakası, tedbir amaçlı olarak boşanma veya ayrılık davası sürecinde yoksulluğa düşecek eşe verilir. Elbette ki bazı şartların da gerçekleşmesi gerekir.
Kişiler evlilik akdinin gerçekleşmesi ile evliliği devam ettirecek hak ve sorumlulukların altına girerler. Bu sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde boşanma nedenleri oluşmaktadır. Mevzuatımız boşanma nedenleri genel ve özel olmak üzere ikiye ayırmıştır. Genel boşanma nedenleri kanunda tek tek sayılmamış olup evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma iken özel boşanma nedenleri zina, pek kötü muamele, hayata kast, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı sebebiyle boşanmadır.
Bu boşanma nedenlerinden birinin gerçekleşmesi halinde taraflardan biri boşanma davası açabilecektir. Boşanma davasının süresi anlaşmalı veya çekişmeli olmasına göre değişiklik göstermektedir. Zira boşanma davasının anlaşmalı olarak açılması halinde ivedi şekilde verilecek duruşma günü ile ilk celsede boşanma mümkün olabilecekken çekişmeli olması halinde dilekçeler aşaması, delillerin değerlendirilmesi, karara itiraz gibi uzun süren aşamalar sebebiyle boşanma davasının sonuçlanması uzamaktadır. Uzun süren bu süre diliminde tarafların maddi durumu kanunen gözetim altında tutulmaktadır.
Türk Medeni Kanunu (TMK) 169 boşanma davası sürecinde eşlerin ve çocukların menfaatini gözeterek geçinme, barınma gibi ihtiyaçlarını gidermek için önlemler alınacağını belirtmiştir. Mevzuatımız bu önlemleri direk tedbir nafakası olarak düzenlememiştir. Zira bakıldığında TMK 169’un konu başlığının da ‘Geçici Önlemler’ olduğu görülecektir. Tedbir nafakası içtihatlarımız ve öğretide yer alan bir kavramdır. Bu sebeple mahkeme tarafından alınacak bu önlemler yazımızda ‘Tedbir Nafakası’ olarak ele alınacaktır.
Tedbir nafakası taraflardan birince açılacak boşanma ve ayrılık davası sürecinde eşlerin ve çocukların maddi anlamda sıkıntılar yaşamaması için kusur durumları gözetilmeksizin mahkeme tarafından alınan ve geçici olan bir nafaka türüdür. Bilindiği üzere boşanma davasında kusur tarafların evlilik birliği devam ederken yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde gündeme gelen bir kavram olup ihlal edilen yükümlülüğe göre boşanma davası sonunda nafaka ve tazminata yön vermektedir. Tedbir nafakasında kusurun değerlendirilmemesi hukukumuzun boşanma davası süresinde kişilerin menfaatine ne kadar önem verdiğinin göstergesidir.
Bu yazımız ile tedbir nafakasının ne olduğunu, tedbir nafakasına hak kazanabilmek için gerekli şartları, kimlere verilebileceğini, ödenmemesi halinde neler yapılabileceği gibi hususları ayrıntılı olarak ele alacağız.
Eşlerin evlilikten kaynaklı yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde biri tarafından boşanma davası açılabilecektir. Ne yazık ki boşanma davasının ne kadar süreceğini belirlemek mümkün değildir. Zira özellikle çekişmeli boşanma davalarında adliyelerin de yoğunluğu göz önüne alınarak süreç oldukça uzun olabilmekte hatta eksik evrak, tanık dinletimleri, bilirkişi incelemeleri gibi durumlar da varsayıldığında 5 yılı bulan boşanma davaları dahi gündeme gelebilmektedir.
Boşanma davası sürecinde eşler büyük oranda ayrı yaşamaktadırlar. Birlikte yaşamaya devam etseler dahi sorunsuz devam eden evlilik birliğinde olan sorumluluklara uyma yükümlülüğü yerine getirilmemektedir. Yani eşlerin maddi ve manevi olarak sorumluluk ihlalleri olmaktadır. Bu noktada maddi olarak eşlerin zor duruma düşmesi ihtimali gündeme gelmektedir.
Boşanma davasının açılmasının akabinde hâkim, dava nihayete erene kadar eşlerin barınma, geçinme, beslenme, çocukların ihtiyaçlarını giderme ve korunmaları için gerekli olan önlemleri alacaktır. Alınan bu maddi önleme içtihat ve öğretide tedbir nafakası denmektedir. Tedbir nafakası ile eşlerin ve çocukların boşanma davası süresindeki menfaati korunmaktadır. Bu, hâkim tarafından davanın açılması ile re ’sen alınan bir önlemdir.
Herhangi bir nedenle boşanma davasının açılmasıyla hukuken devam eden bir evlilik olsa da taraflar artık sorunsuz ve fiilen devam eden evlilik gibi yükümlülüklerini yerine getirmemektedir. Ancak hala devam eden evlilik olması sebebiyle birbirlerine mali durumları oranında bakma yükümlülüğü altındadırlar.
Tedbir nafakası eşlerin devam eden mali yükümlülükleri kapsamında boşanma davası sürecinde maddi olarak zor duruma düşecek tarafın menfaatini gözetmek amacıyla kanunen getirilen bir nafaka türüdür. Maddi olarak zayıf olan kişinin boşanma davası sonuçlanana kadar maddi menfaatini korumak amaçlanmaktadır.
Eşler evlilik ile birbirlerine karşı bakım yükümlülüğü altına girerler. Bakım yükümlülüğü eşlerin evlilik içerisinde kendileri ve müşterek çocukların barınma, geçinme, beslenme yükümlülüklerini kapsar. Türk medeni kanunu boşanma süreci ve sonrası için bakım yükümlülüğünü gözeterek üç tür nafaka düzenlemiştir. Bunlar;
| TEDBİR NAFAKASI | İŞTİRAK NAFAKASI | YOKSULLUK NAFAKASI |
| Dava sürecinde hükmedilir. | Dava kesinleştikten sonra hüküm ifade eder. | Dava kesinleştikten sonra hüküm ifade eder. |
| Kusur incelemesi yapılmaz. | Kusur incelemesi yapılmaz. | Kusur incelemesi yapılır. |
| Talep olmadan re ‘sen karar verilir. | Talep olmadan re ‘sen karar verilir. | Talep edilmelidir. |
| Eş ve müşterek çocuk için karar verilir. | Çocuk için hükmedilir. | Eş için hükmedilir. |
Yukarıda tedbir nafakasının diğer nafaka türlerinden farkı tablo halinde incelenmiştir. Özetle tedbir nafakası diğer nafaka türlerinden oldukça farklıdır. Nihayetinde devam eden bir evlilik birliği ve bakım yükümlülüğü vardır. Bu sebeple diğerlerinden farklı olarak dava sürecinde, kusur incelemesi yapılmaksızın eş ve çocuk hakkında verilen bir nafaka türüdür.
Açılacak boşanma davası ve ayrılık davasından üç kişi etkilenmektedir. Eşler ve müşterek çocuk. Tedbir nafakasının dava sürecinde maddi durumu az olan tarafın ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve yoksulluğa düşmemesi için hâkim tarafından re ‘sen verilen karar olduğunu belirtmiştik. TMK 169 ile kanun koyucu özellikle eşler olmak üzere müşterek çocukların da bakım, barınma, geçinme, korunmalarını sağlamak için geçici önlemlerin alınabileceğini düzenlemiştir.
Görüldüğü üzere kanunumuz eşlere ve müşterek çocuklara tedbir nafakası hakkı vermiştir. Bu nafaka için herhangi bir talebe gerek bulunmamakta olup hâkim tarafından re ‘sen gözetilmektedir.
Müşterek çocuğun yüksek yararı gözetileceğinden, tedbir nafakası için herhangi bir talebin olmasına gerek olmadığına şüphe bulunmamakta olup aynı durum diğer eşler için de geçerlidir. Ancak maalesef ülkemizde erkeklerin bu nafakayı talep etmesi toplum tarafından yadırganmakta hatta ne yazık ki bazı kesimlerde bu durum acizlik olarak görülmektedir. Tüm bunların aksine erkek eşin de kadın eş gibi tedbir nafakasını talep etme hakkı mevcuttur. Zira tedbir nafakasının amacının boşanma veya ayrılık süreci ile maddi olarak yoksulluğa düşecek tarafı korumak olduğu anlaşıldığında bu durumun cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her iki eşin de başına gelebileceği anlaşılacaktır.
Tedbir nafakasını kimlerin alabileceği noktasında bir diğer tereddüt ise çalışan eş durumunda yaşanmaktadır. Tedbir nafakası talep eden eş çalışıyor dahi olsa evlilik birliği devam ederken yaşadığı hayat koşullarında farklılık, düşüklük olması halinde tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Burada önemli olan husus kişinin boşanma veya ayrılık davası ile önceki hayatından daha düşük devam eden hayat standartlarının olmasıdır.
Kural olarak mevzuatımızdan da anlaşılacağı üzere tedbir nafakası herhangi bir talepte bulunulmaksızın yoksulluğa düşen eş ve müşterek çocuk için hâkimin re ‘sen vereceği bir nafaka türüdür. Ancak kişilerin de tedbir nafakasını talep etme hakkı mevcuttur.
Dava başlangıcında veya dava sürecinde açılan dava ile maddi olarak yoksulluğa düşen taraf kendisi veya çocuğu için yazılacak bir dilekçe ile tedbir nafakası talebinde bulunabilecektir. Bulunulan tedbir nafakası talebi hakkında hâkim gerekli incelemeleri yapacak, kişilerin maddi durumlarını, sosyal koşullarını, evliliğin fiilen devam ettiği süre içerisindeki hayat standartlarını da değerlendirerek vereceği ara karar ile tedbir nafakasına hükmedebilecektir.
Tedbir nafakası kararı kural olarak açılan boşanma veya ayrılık davasına bakan mahkeme hakiminin re ‘sen verdiği bir karardır. Dolayısıyla talep dahilinde veya re ‘sen fark etmeksizin görevli mahkeme derdest davaya bakan mahkeme olacaktır.
TMK 168 boşanma ve ayrılık davaları hakkında yetkinin nerede olacağını düzenlemiştir. Buna göre bu davalarda yetki eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Tedbir nafakasının derdest olan dava dışında talep edilmesi halinde görevli ve yetkili olan mahkeme ise yine eşlerin yerleşim yerindeki aile mahkemeleri olacaktır.
TMK 169 eşlerin boşanma veya ayrılık davası açması halinde yoksulluğa düşen eşin ve müşterek çocuğun dava sürecinde yoksulluğunu gidermek için resen hâkim tarafından gerekli önlemlerin alınacağını düzenlemiştir.
Görüldüğü üzere tedbir nafakası ismen bizzat kanunumuzda yer almamakta olup kanunumuz sadece hâkimin geçici önlemler alacağını düzenlemiştir. Tedbir nafakası ismi hukukumuzda içtihatlar ve öğretide hayat bulmaktadır. Bu ismin istikrar kazanması sebebiyle hâkimin alacağı geçici önlem artık tedbir nafakası olarak geçmektedir.
Tedbir nafakasına hükmedilecek durum TMK 169’da açıkça düzenlenmiştir. Buna göre re ‘sen veya talep neticesinde tedbir nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartlar mevuttur. Buna göre;
Maddeye göre tedbir nafakası için talebe gerek bulunmamakta olup hâkim tarafından re ‘sen hükmedilecektir. Ancak ne yazık ki hukuki yeterliliği bulunmayan ya da avukat desteği ile sürecine devam etmeyen kişilerin tedbir nafakası talep etmemesi halinde hâkim bu nafakaya karar vermemektedir. Bu sebeple boşanma davalarında hak kaybına uğramamak için avukat desteği ile devam etmekte fayda vardır.
Mevzuatımızda tedbir nafakasının bağlandığı üç hal düzenlenmiştir. Bunlar şöyledir;
| TMK 169’A GÖRE | TMK 196’YA GÖRE | TMK 197’YE GÖRE |
| Boşanma ya da ayrılık davası sürecinde hükmedilir. | Açılmış dava yoktur. Eşler birlikte yaşamaya devam eder. | Açılmış bir dava yoktur. Ailenin geçiminde eşlerden biri sebebiyle maddi manevi tehlike oluştuysa diğer eş ayrı yaşayabilir. |
| Dava sebebiyle yoksulluğa düşen taraf ve çocuğun geçimini sağlaması için hükmedilir. | Ailenin geçimi hakkında eşler tarafından yapılacak parasal katkı belirlenir. | Haklı nedenle ayrı kalınması sebebiyle parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimi hakkında tedbire hükmedilebilir. |
| Resen gözetilir. | Talep halinde gözetilir. | Talep halinde verilir. |
Yukarıda görüldüğü gibi tedbir nafakasına hükmedilen hukukumuzda 3 hal mevcuttur. Ancak uygulamada en çok TMK 169 hükmü uyarınca tedbir nafakasında rastlanmaktadır. Bu sebeple yapılan açıklamalar bu maddeye göre yapılmaktadır.
TMK 169 uyarınca hâkim tedbir nafakasına resen hükmedecektir. Hâkim tedbir nafakasına karar verirken birtakım kriterleri göz önünde bulundurmaktadır.
Hâkimin tedbir nafakasına hükmederken baktığı en önemli hususlar talimatı ile alınacak olacak Sosyal Ekonomik Durum (SED) Raporu’dur. Ülkemizde neredeyse açılan her davada sosyal durum incelemesi yapılmaktadır. Sosyal durum incelemesi ile kişilerin geliri, çalıştığı işi, maaşı, varsa taşınır ve taşınmaz malvarlığı vb. araştırılmaktadır. Davacı ve davalı hakkında düzenlenecek SED Raporu ile hâkim açılan dava sebebiyle hangi tarafın yoksulluğa düştüğünü, hangi tarafın tedbir nafakasına ihtiyacı olduğunu anlayacaktır. Eşler hakkında verilecek tedbir nafakasında bu rapor dikkate alınmaktadır.
Evlilik içerisinde doğan müşterek çocuğun olması halinde ise mahkeme bu çocuk ve çocuklar hakkında talimat ile araştırma yaptıracak, gerekirse pedagog görüşmesi ile çocukların sosyo-ekonomik durumunu gözetecektir. Buna göre çocukların maddi-manevi ihtiyaçlarını giderebilmesi için tedbir nafakasına hükmedecektir.
Tedbir nafakası kişilerin geçimlerini devam ettirmesi ve fiilen devam eden evlilik varmışçasına ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için hükmedilen bir nafaka türüdür. Dolayısıyla bu tedbire hükmedilirken hâkim ayrıca çiftlerin fiilen devam eden evliliklerinin durumunu da araştıracaktır. Yani sosyal, maddi hayatlarının düzeyini göz önünde tutacaktır. Bu durumda tedbir nafakasında göz önüne alınacak kriterler, hükmedilecek para düzeyi her somut olaya göre farklılık gösterecektir.
Tedbir nafakası hakkında yapılan araştırmalarda en çok sorulardan biri de bu nafakanın ne kadar olacağıdır. Ancak ne yazık ki tedbir nafakasının ne kadar olacağı noktasında net bir şey söylemek mümkün değildir. Bu noktada her somut olayın farklı değerlendirilmesi gerekmektedir. Peki tedbir nafakası nasıl belirlenir?
Bu noktada tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde gözetilen hususları şöyle sıralayabiliriz;
Özetle tedbir nafakasının miktarı belirlenirken kişilerin her yönden durumları incelenecek ve somut olayın özelliklerine göre değerlendirilecektir.
TMK 169 tedbir nafakasının ne kadar süreceğini açıkça düzenlemiştir. Kanun maddesinde tedbir nafakasının boşanma ve ayrılık davası süresince ve geçici önlem olduğu belirtilmiştir. Bu maddeye göre tedbir nafakası davaların açılması ile başlayarak davanın kesinleşmesine kadar geçecek olan süre diliminde uygulanacaktır. Bu kural olarak genel süredir. Bir de kanunda yer almayan sona erme süreleri mevcuttur bunlar;
Bu durumların gerçekleşmesi halinde taleple ya da resen gözetilecek sebeplerle tedbir nafakası sona erecektir.
Tedbir nafakasının belirlenmesinde dava başlangıcında hâkim talimatı ile alınacak SED raporunun ne kadar önemli olduğunu belirtmiştik. Tabii bu durum artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Dolayıyla SED raporlarının gerçekliği neredeyse her davada itiraz ve tartışma konusu olmaktadır.
Tedbir nafakası hâkim tarafından resen verilmektedir. Talep halinde verilmesi de mümkündür. Hâkim taraflar üzerinde yapacağı incelemeler ile tedbir nafakasının miktarını belirleyecektir. Verilen karardan memnun olmayan eşler tedbir nafakasının artırımını ve azaltılmasını talep etme hakkına sahiptir. Bu talep genel olarak SED raporu üzerinden verilen bilgilerin gerçekliği sebebiyle yapılmaktadır. Zira kişiler çoğunlukla kolluk kuvvetlerine verdikleri bilgilerde gelir düzeylerini, taşınır taşınmaz bilgilerini, ek gelir kaynaklarını yanlış ya da eksik belirtmektedirler. Bu durum da tedbir nafakasının daha az ya da çok hükmedilmesine sebebiyet vermektedir. Kişiler tedbir nafakasının arttırımı ve azaltılması hakkında iddialarını kanıtlayan belgeler ile dava sürecinin her aşamasında talep edebileceklerdir.
Evrensel hukuk ilkelerinden en önemlisi ‘Nemo auditur propriam turpitudinem allegans’ yani kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesidir. Bu ilke tedbir nafakası hususunda en çok tartışmaya sebebiyet veren ilkedir. Zira ülkemiz hukukunda da geçerli olan bu ilke ile kişi kusurlu olduğu durumlarda kendine menfaat elde edemeyecektir.
Neredeyse her nafaka ve boşanma nedenlerinde kusur durumuna yer veren kanun düzenleyici tedbir nafakasını düzenlediği TMK 169’da kusur oranına değinmemiştir. Bu durum çok eleştirilse de boşanma davasında kusur oranının dava sonucunda tüm delil ve iddiaların değerlendirilmesi sonucunda belirlenebileceği dikkate alındığında yerinde bir düzenlemedir. Ayrıca adliye yoğunlukları, delil değerlendirilmeleri gibi durumlar dikkate alındığında yargılama sonucunun uzun süren aşamalar neticesinde gerçekleşeceği aşikardır. Kişilerin menfaatini gözeten tedbir nafakasının ivedi şekilde kararının verilmesi gerekmektedir. Bu sebeple tedbir nafakasında kusur durumunun önemi yoktur diyebiliriz.
Tedbir nafakası devam eden boşanma ve ayrılık davası sürecinde resen hâkim tarafından verilen bir karardır. Kural olarak davanın kesinleşmesi ile tedbir nafakası sona erecektir. Ayrıca ölüm, gaiplik, davadan ve nafakadan feragat halinde de sona erecektir. Ancak tedbir nafakasının ne zaman kesileceği ayrı bir durumdur. Zira bilindiği üzere kesilme sonrasında devam edecek bir süreci benimsemektedir.
Boşanma davası sürecinde hâkim yapacağı incelemeler, değerlendireceği iddia ve delillerle kusur oranına karar verecek ve buna bağlı olarak boşanma davası sonrasında yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedebilecektir. Bilindiği üzere yoksulluk nafakası dava sonrasında maddi durumu kötü olan kusuru daha az olan eşe verilen nafaka iken iştirak nafakası müşterek çocuk için verilen nafaka türüdür. Hâkimin vereceği karar ile dava kesinleştikten sonra tedbir nafakası iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devam edebilecektir.
Hâkim tarafından resen yapılacak incelemeler neticesinde maddi durumu açılan dava nedeniyle bozuntuya uğrayan eş hakkında tedbir nafakasına hükmedilecektir. Tedbir nafakasının hükmedildiği an itibariyle kişi alacaklı, nafakayı ödeyecek kişi ise borçlu duruma düşmektedir.
Her alacaklı- borçlu ilişkisinde olduğu gibi tedbir nafakası alacaklarında da alacağını elde edemeyen kişinin icra yolu ile alacağını temin etme hakkı mevcuttur. Yani nafaka borçlusunun herhangi bir nedenle borcunu yerine getirmemesi halinde nafaka alacaklısının icra yoluna başvurarak alacağını temin etme hakkı mevcuttur.
Tedbir nafakası alacağının icra yoluyla tahsil edilebileceği noktasında belirsizlik bulunmazken açılacak icra takibi türünün ilamlı mı ilamsız mı olacağı noktasında soru işaretleri oluşabilmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki tedbir nafakası kararı bir ilam değil ara karardır. İlam yargılama sonucunda verilen hükümdür. Tedbir nafakası yargılama sonuca ermeden verilen ve tedbir içeren bir ara karardır. Bu sebeple tedbir nafakasından kaynaklı alacakların icra takibi ilamsız icra takibi olarak açılacak ve tedbir nafakası alacağına kavuşmak için icraya konulma işlemi gerçekleşmiş olacaktır. Ancak icra takibine başlanmış olması alacağın kesin alacağı anlamına gelmemektedir. İcra takibine rağmen borçlunun borcunu ödememesi halinde uygulanacak adım aşağıda alt başlık altında incelenecektir.
Nafaka alacaklısının alacağını tahsil edememesi üzerine açılan ilamsız icra takibi kişinin alacağına erişeceğinde kesinlik oluşturmamaktadır. Zira nafaka borçlusu icra takibine rağmen nafaka alacağını ödemeyebilmektedir. İcra İflas Kanunu 344. Maddesi bu durumlarda ne yapılacağını düzenlemektedir.
Bu maddeye göre hâkimin ara karar ile hükmedeceği tedbir nafakası borcunu yerine getirmeyen borçlu alacaklının şikâyeti ile borçlu üç aya kadar tazyik hapsine tabii tutulacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus hapsin sadece son üç aylık döneme ilişkin olduğudur. Yani üç ay öncesi birikmiş nafaka borçları için farklı yollar izlenecektir. Buna noktadaki ayrımı şu şekilde ele alalım;
| SON ÜÇ AYLIK NAFAKA ALACAĞI | BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞI |
| Tazyik hapsi mümkündür. | Tazyik hapsi mümkün değildir. |
| Son üç ayı kapsar. | 10 yıllık zamanaşımına uğramayan tüm nafaka alacaklarını kapsar. |
| Şikâyet gereklidir. | Şikâyet gerekli değildir. |
| Tedbir nafakası ara karar olduğu için ilamsız icradır. Yardım ve yoksulluk nafakası için açılacaksa ilamlı icra ile açılacaktır. | Tedbir nafakası ara karar olduğu için ilamsız icradır. Yardım ve yoksulluk nafakası için açılacaksa ilamlı icra ile açılacaktır. |
Görüldüğü üzere son üç aylık ve birikmiş nafaka borçları için icra yolları farklılık göstermektedir. Bu noktada hak kaybına uğramamak, usulen yanlışlıklar yaparak alacağa geç kavuşmamak için süreci avukat yardımıyla yürütmek faydalı olacaktır.
Tedbir nafakası hâkimin resen yapacağı incelemeler üzerine açılan boşanma veya ayrılık davası ile yoksulluğa düşen kişilerin geçimi için verilen bir ara karardır. Bu karar hâkimin yapacağı incelemeler neticesinde verilmektedir. Dolayısıyla hâkimin yapacağı incelemelerde yanlışlıklar, eksiklikler mevcut olabilmektedir. Bu durumda ara karardan memnun olmayan tarafların hukuken kararı veren mahkemeye itiraz hakkı mevcuttur.
Ayrıca karar verildiği an herhangi bir uyuşmazlık çıkmamasına rağmen sonradan değişen koşullarla kişilerin nafakaya ihtiyacı kalmayabilir, hükmedilen nafaka az gelebilir ya da nafaka borçlusunun değişen maddi imkanları gereğinde fazla gelebilir. Bu durumlarda kişilerin yine kararı veren mahkemeye itiraz ederek değişiklik yapılmasını ya nafakanın tamamen kaldırılmasını talep etme hakkı mevcuttur.
Tedbir nafakasının itirazı ile gündeme gelecek olan tedbir nafakasının arttırılması noktasında dikkat edilmesi gereken bir ilke mevcuttur. Bu taleple bağlılık ilkesidir. Tedbir nafakasının az olduğunu düşünen taraflar itiraz ile arttırılması talebinde bulunurken dilekçelerinde miktara yer vereceklerdir. Hâkim taleple bağlılık ilkesi gereği bu miktarlardan çok hükme yer verememektedir. Buna taleple bağlılık ilkesi denmektedir.
Tedbir nafakası hâkim tarafından resen alınacak olup hükmedilip hükmedilemeyeceğini de hâkim belirlemektedir. Bu noktada hâkimin dikkate alacağı kıstaslar mevcuttur. Buna göre uygulamada hâkim tedbir nafakasına hükmederken kişilerin evlilik içerisindeki ve boşanma davası sürecindeki maddi durumlarını, yaşam tarzlarını araştırmaktadır. Bunları araştırırken aşağıdakileri de göz önünde bulunduracaktır.
Yukarıdaki hususlarda yapılacak incelemelerde hâkim eşlerin ve çocukların fiilen evliliklerinin devam ettiği süredeki hayat standartları ile dava sürecindeki standartların aynı olmasını amaçlamaktadır. Buna göre karar verilecektir. Eğer eşlerin bu iki hayatında herhangi bir farklılık yoksa, nafaka talebi reddedilebilecektir.
Tedbir nafakasının reddedildiği durumlara kısaca aşağıdaki haller örnek gösterilebilir;
Tedbir nafakasının nasıl ödeneceği noktasında herhangi bir düzenleme yoktur ancak üç ay ödenmemesi halinde tazyik hapsinin ve nafaka borcu birikmesinde icra takibinin açılabileceği düşünüldüğünde yapılacak ödemenin belge alınabilecek yerlerden alınması önem arz etmektedir.
Hâkim tarafından hükmedilecek nafakanın eksiksiz olarak PTT ya da alacaklını bildireceği İBAN üzerinden banka aracılığıyla yatırmak delillendirme açısından faydalı olacaktır. Nafakanın ödenmemesi halinde başlatılacak icra takibi ödemesi ise takibi başlatan icra müdürlüğünün belirttiği adres üzerinden yapılacaktır.

Boşanmada tedbir nafakasının alınıp alınmayacağının cevabı net değildir. Zira her boşanma davası ayrı bir somut olaydır. Kendi içinde özel olarak değerlendirme yapılacaktır. TMK 169 incelemeler neticesinde dava ile yoksulluğa düşen tarafa ve çocuğa tedbir nafakasına hükmedilebilecektir.
Tedbir nafakası, yoksulluk ve iştirak nafakasından farklı olarak dava sürecinde hükmedilen geçici bir önlemdir. Bu sebeple boşanma ya da ayrılık davasının açılması ile dava nihayete bağlanana kadar geçen süre içerisinde ödenecektir. Bu süre adliye yoğunluğu, boşanma davasının içeriğine göre farklılık gösterecektir.
Tedbir nafakası hâkimin resen yapacağı değerlendirmeler neticesinde tarafların sosyo-ekonomik durumu, ihtiyaçları, fiilen devam eden evlilik içerisindeki hayat standartları, sağlık sorunları, yaşı, cinsiyeti gibi durumlar gözetilerek belirlenir. Hâkim dava ile yoksulluğa düşecek taraf lehine tedbir nafakasına hükmedecektir.
Tedbir nafakası geçici bir tedbir olup boşanma ya da ayrılık davası süresinde devam etmektedir. Herhangi bir kusur incelemesi yapılmaksızın eş ve müşterek çocuk için verilen bir karardır. Yoksulluk nafakası ise kusur incelemesi yapıldıktan sonra davanın kesinleşmesi sonrası için sadece kadın için verilen bir nafaka türüdür. Dolayısıyla tedbir nafakası, yapılacak kusur incelemesi sonrasında tarafın daha az kusurlu olması halinde boşanma davası sonrası için yoksulluk nafakasına dönüşecektir.
Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da görüleceği üzere çalışan kadına tedbir nafakası verilemez diye hüküm bulunmamaktadır. Kişinin çalışması nafakanın verilip verilmemesi için bir kıstas değildir. Ancak nafaka miktarının belirlenmesinde göz önüne alınacaktır.
Tedbir nafakası hâkimin resen yapacağı incelemeler neticesinde verilen bir karardır. Bu karar verilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumu incelenmektedir. Verilecek karar sonrasında karardan memnun olmayan tarafların itiraz hakkı mevcuttur. İtiraz üzerine hâkim tedbir nafakası için yeniden değerlendirme yapacaktır.
Tedbir nafakası ile maaşın kaçta kaçının hükmedileceği net bir şekilde düzenlenmemiştir. Maaşın ne kadarı oranında tedbir nafakasına hükmedileceği uygulamaya bakılarak fikir oluşturacaktır.
Uygulamada mahkeme tedbir nafakasına hükmederken kişilerin ek gelirleri olup olmadığına, maaşlarının düzeyine bakarak karar vermektedir. Buna göre ek geliri olmayan ve standart düzeyde maaş alan kişiler için maaşın %25 ine hükmedilecekken bu yüzdelik %60 a kadar çıkabilmektedir.
Tedbir nafakası boşanma ya da ayrılık davası sürecinde verilen geçici bir karardır. Bu karar verilirken genel süreç göz önünde bulundurularak verilmektedir. Dolayısıyla her yıl kendiliğinden artma olanağı bulunmamaktadır. Ancak tarafların ve ülke ekonomisinin değişen durumları sebebiyle taraflar nafakanın arttırılmasını ya da azaltılmasını talep edebilecektir.
Tedbir nafakası her ay ödenmesi gereken bir nafaka türüdür. Bu sebeple her ay muaccel hale gelmektedir. Kararda ayrıyeten bir düzenleme bulunmadığı müddetçe tedbir nafakası her ayın başında muaccel hale gelmektedir.
Tedbir nafakası ara karar niteliğinde olup bir ilam değildir. Bu sebeple ödenmeyen tedbir nafakası için ilamsız icra takibi açılabilecektir. Birikmiş tedbir nafakaları için doğrudan icra yoluna gidebilmektedir. Son 3 aya ilişkin tedbir nafakası alacakları için ise icra takibinin olayı çözmemesi halinde şikâyet ile tazyik hapsine hükmedilebilecektir.
Kural olarak tedbir nafakası hâkim tarafından talep olmaksızın resen verilen bir karardır. Ancak tarafların da tedbir nafakası talep etme hakları mevcuttur. Dolayısıyla tedbir nafakası almak isteyen kişiler davanın herhangi bir sürecinde hâkimden talepte bulunabileceklerdir.
Tedbir nafakası ile açılmış olan boşanma ya da ayrılık davası sebebiyle kişilerin yoksulluğa düşmemesi amaçlanmaktadır. Bu sebeple hükmedilirken her somut olay ayrı olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme yapılırken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları, sağlık problemleri, evliliğin fiilen devam ettiği süredeki hayat standartları dikkate alınmaktadır. Bu hususların değerlendirilmesi ile tedbir nafakasına hükmedilecektir.
Tedbir nafakası TMK 169 hükmünden de anlaşılacağı üzere dava sürecinde hükmedilen bir nafaka türüdür. Bu sebeple davanın açılması ile sonuçlanmasına kadar geçecek süre için hükmedilecektir. Bu davanın ne kadar süreceği ise adliye yoğunluğu, davanın içeriğine göre farklılık gösterecektir.
Hâkimin yapacağı incelemeler neticesinde hükmedeceği tedbir nafakası baştan ya da sonradan değişen koşullar sebebiyle az bulunabilmektedir. Bu gibi durumlarda kişilerin tedbir nafakasını arttırmayı talep etme hakkı mevcuttur. Tedbir nafakasının arttırılması davanın herhangi bir sürecinde mahkemeden talep edilebilecektir.
Tedbir nafakasının ne kadar süreceğini kanunumuz açıkça düzenlemektedir. TMK 169 hükmüne göre tedbir nafakasına dava süreci için hükmedilecektir. Davanın kesinleşmesi ile tedbir nafakası ortadan kalkacaktır.
Tedbir nafakası ile yoksulluk nafakası aynı amaca hizmet etmekle beraber farklılıkları mevcuttur. Buna göre;
Kanun tedbir nafakası hakkında düzenleme yaparken sadece eşlerden değil çocuklardan da bahsetmektedir. Buna göre dava sürecinde eşlerin çocuk üzerindeki bakım yükümlülüğü devam etmekte olup çocukların bakım ve korunmaları için de tedbir nafakasına hükmedilebilecektir.
Tedbir nafakası uygulamada boşanma ya da ayrılık davasının açılması ile hükmedilen bir nafaka türü olarak görülmekte olup evlilik sırasında hükmedilen çeşidi de mevcuttur. Buna göre TMK 196 ve 197’ye göre de tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Bu maddeler şöyledir;
TMK 196’ya göre tedbir nafakası: eşler birlikte yaşamaya devam etmektedir ve eşlerden birinin talebi üzerine ailenin geçimi hakkında eşler tarafından yapılacak parasal katkı belirlenir.
TMK 197’ye göre tedbir nafakası: Ailenin geçiminde eşlerden biri sebebiyle maddi manevi tehlike oluştuysa diğer eş ayrı yaşayabilir. Haklı nedenle ayrı kalınması sebebiyle parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimi hakkında tedbire hükmedilebilir.
Görüldüğü üzere evlilik sırasında da tedbir nafakasına hükmedilebilecek haller mevcuttur.
Tedbir nafakası hâkim tarafından resen verilecek bir karar olup talep halinde de verilebilecektir. Hukukun her alanında olduğu gibi tarafların hak kaybına uğramamak ve usulen hatalar yapmaması için avukat desteği ile davanın her sürecinde devam etmek önem arz etmektedir.
Tedbir nafakası ara karar ile hükmedilen bir borç olup dava tarihi itibariyle muaccel değildir. Verilen ara karar sonrası muaccel hale gelmektedir. Bu sebeple karar sonrası muaccel hale gelen nafaka için hükmedildiği tarihten itibaren faiz istenecektir.
Tedbir nafakası açılmış olan ayrılık ve boşanma davalarının görüldüğü mahkemelerden talep edilecektir. Dava dışı tedbir taleplerinde ise görevli mahkeme aile mahkemeleridir.
Tedbir nafakasının boşanma davası dışında talep edilebileceği haller TMK 196 ve 197’de düzenlenmiştir.
Tedbir nafakasının belirlenmesinde kişilerin sosyal ve ekonomik durumu incelenmekte olup çalışıp çalışmamak bir kıstas değildir. Kişilerin çalışıyor olması sadece nafaka miktarını etkileyecektir. Çalışmıyor olması ise şart değildir.
Tedbir nafakası boşanma davası süresi içerisinde hükmedilen bir nafaka türüdür. Dolayısıyla hukuken hala devam eden bir evlilik mevcuttur. Devam eden evlilik varken yeni evlilik yapmak hukuken mümkün olmayacağı için nafaka kesilmesinden de söz edilemeyecektir.
Tedbir nafakası borcunu ödemeyen kişiler için son üç aylık borç için icra takibi açılıp hala ödenmemesi halinde tazyik hapsine hükmedilebilecektir. Son üç aylık dışındaki birikmiş borçlar için ise direk icra takibi açılarak faiziyle alacak elde edilebilecektir.
Tedbir nafakası davanın devam ettiği süre için verilen bir nafaka türüdür. Nafakalar aylık olacak şekilde hükmedilmektedir. Dolayısıyla tedbir nafakası borçlusu alacaklıya her ay nafakayı ödemekle sorumludur. Aksi halde icra takibi ile karşılaşacaktır.
Tedbir nafakası ödemesinin nasıl yapılacağı noktasında bir düzenleme bulunmazken nafakalar hakkında icra takibi başlatılabileceği göz önünde tutulduğunda ödemelerin delillendirilebilmesi için banka ya da PTT aracılığıyla yapılmakta fayda vardır.