Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Tanıma ve tenfiz davası yabancı ülke mahkemelerinde kişi hakkında verilen nihai kararların Türkiye’de de tanınarak sonuç doğurabilmesi için açılan davalardır. Zira kişilerin ülkemizde hak kaybına uğramaması için bu davaların açılma zaruriyeti vardır. Hiçbir ülke hukuku bu davalar açılarak talepte bulunulmadığı müddetçe başka ülke mahkeme kararlarına uymak zorunda değildir. Her ülke yargısı ve mevzuatı kendi içinde bağımsızdır.
Yurt dışında verilen her mahkeme kararı tanıma tenfiz davalarına konu teşkil etmemektedir. Sadece hukuk davalarının nihai sonucunun ülkemizde tanınması ve sonuç doğurması için tanıma ve tenfiz davaları açılmaktadır.
Yurt dışında açılarak nihai sonuca ulaşan, ülkemizde tanıma ve tenfiz davalarına konu olan en büyük davalardan biri de boşanma davalarıdır. Yabancı ülkede gerçekleşen boşanma sonrasında ülkemize dönerek yaşamını devam ettiren vatandaşlar bu boşanmanın hüküm doğurabilmesi için sıklıkla tanıma ve tenfiz davaları açmaktadır.
Ne yazık ki ülkemizde ve dünyada artan boşanma davaları sebebiyle tanıma ve tenfiz davalarının ne olduğu sıklıkla araştırılan ve merak edilen bir dava çeşididir. Bu yazımızda tanıma ve tenfiz davalarının içeriği, nerede ve nasıl açılacağı, şartlarının neler olduğu, kimlerin bu davayı açabileceği ve boşanma davasında tanıma ve tenfiz hususlarını daha ayrıntılı inceleyeceğiz.
Yabancı ülkelerde yaşanan hukuki uyuşmazlıklardan dolayı taraflar mahkemeye başvurarak kendileri hakkında karar verilmesini sağlayabilmektedir. Verilen bu nihai kararların ülkemizde sonuç doğurabilmesi için tanıma ve tenfiz davaları açılmaktadır. Bu noktada tanıma ve tenfiz davalarının açılabilmesi için iki şartın olduğunu söylemek yerinde olacaktır:
Bu şartlar neticesinde şu sonuca ulaşmak mümkündür: Henüz nihai olmayan yani kesinleşmemiş dava kararları ile ceza davası kararları tanıma ve tenfiz davalarına konu olmamaktadır.
Tanıma davası yabancı ülke hukukunda verilen nihai kararın ülkemizde tanınmasıdır. Tenfiz davası ise verilen bu kararın ülkemiz içinde sonuç doğurması, hüküm ifade edebilmesi, hak ve sorumlulukların gerçekleştirilebilmesi kısacası icra edilebilirliği için açılan bir davadır.
Tanıma davası isminden de anlaşılacağı üzere bir kararın başka ülke tarafından onaylanması amacıyla açılan davadır. Egemen olan her ülke beraberinde bağımsız bir yargı sistemi getirmektedir. Bu yargı sistemi ile devletler, ülkelerindeki uyuşmazlıkları oluşturdukları mevzuatları ile çözmektedirler. Ancak bazı hallerde yabancı ülkede verilen kararların tarafların hak kaybına uğramaması için başkaca ülkelerde de uygulanması gerekmektedir. Bu noktada ilk olarak tanıma davası gündeme gelmektedir.
Tanıma davası ile taraflar yabancı ülkede verilen kararı yeniden dava konusu yapmamaktadır. Yani dava içeriği yeniden incelenmemekte olup, verilen kararın ülke hukukuna bildiriminden ibarettir.
Yabancı ülke hukukunda verilen kararın bildirim yani tanıma davası ile ülke hukukumuzda onaylanması verilen kararın icra edilebilirliği için yeterli değildir. Kararın ülke hukukumuzda uygulanabilmesi, icra edilebilmesi için tenfiz davası açma zaruriyeti bulunmaktadır.
MÖHUK 50. Maddesinde yabancı ülkede verilen ve ülkemizde tanınmış olan bir hukuki kararın icra edilebilmesi için gerekli şartları düzenlemiştir. Buna göre;
Bu şartların sağlanması halinde yabancı ülke hukukunda verilen nihai karar ülkemizde icra edilebilir hale gelecektir. Örneğin yabancı bir ülkede kesinleşen boşanma davası neticesinde nafaka hakkı olan kişi nafaka alacağını alabilmek için icra yoluna başvurmak isterse öncelikle tanıma davası açarak kararı bildirecek yani tanıtacak ardından tenfiz davası açarak icra edilebilirliğini sağlayacaktır.
Tanıma ve tenfiz davası birbirini devamı gibi görünen davalar olsa da farklılıkları mevcuttur.
Tanıma davası tenfiz davasının ön işlem davası gibidir. Tanıma davası açılmadan tenfiz davasının açılabilmesi mümkün değildir. Zira ülkemizde icrai bir işlemin gerçekleştirilebilmesi için önce yabancı mahkeme kararının iç hukukumuzda onaylanması, tanınması gerekmektedir. Ancak icrai işlemin bulunmadığı davalarda tenfiz davasının açılma durumu söz konusu değildir. Sadece tanıma davası yeterli olacaktır.
Bu noktanın daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıdaki tablo faydalı olacaktır.
| TANIMA DAVASI | TENFİZ DAVASI |
| İcrai işlem yoktur. | İcrai işlem vardır. |
| Tanınma için tenfiz şart değildir. | Tenfiz için tanınma şarttır. |
| Yabancı ülke davasında kesinleşme aranır. | İç hukukta açılan tanıma davasında kesinleşme aranır. |
| Onaylanmanın kolaylaşması için şartlar hafiftir. | Tanıma davasına göre daha çok şart bulunmaktadır. |
Tanıma ve tenfiz davasının süre olarak ne zaman açılacağı noktasında hukukumuzda net bir düzenleme bulunmamaktadır ancak bu davaların açılabilmesi için gerekli temel şartlardan birinin yabancı ülke mahkemelerinde kesinleşen bir kararın olması gerektiğini belirtmiştik. Dolayısıyla yabancı ülkede kararın kesinleşmesinin ardından tanıma tenfiz davası açılabilecektir.
Tanıma tenfiz davasının kimler tarafından açılabilir sorusuna MÖHUK 52. Maddesinde net bir düzenleme getirmiştir. Buna göre verilecek karar ile hukuki yararı bulunan herkes tanıma ve tenfiz davası açabilecektir.
Tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme, yabancı ülke hukukunda verilen nihai kararın ülkemiz hukukunda tanınması ve icra edilebilmesi için kararı verecek mahkemeyi ifade etmektedir. Bu noktada davaya konu olacak uyuşmazlığın ülkemizde hangi görevli mahkeme tarafından sonuçlandığına bakılacaktır. Ancak MÖHUK 51. Maddesi bu noktada açık düzenleme yaparak görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğunu belirtmiştir.
Ancak mahkemelerin görevi ile ilgili olarak mevzuatta farklı düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Bu bağlamda 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluşuna Dair Kanun Ve 6102 Sayılı TTK Önem Arz Etmektedir. 4787 sayılı kanunda aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarını tanıması ve tenfizine ilişkin davalarda aile mahkemelerinde karara bağlanacağı hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı kanunda ise dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesi yargı işlerinin asliye ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemelerde anlaşılacağı gibi tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Her ne kadar tanıma ya da tenfiz davalarında mahkemeler esasa ilişkin inceleme yapmayacak salt kanunda aranan şartlar bağlamında inceleme yapacaklarsa da özellikle kamu düzenini aykırılık bağlamında yapılacak değerlendirmenin ihtisas mahkemelerinde yapılması isabetli olacaktır. İhtisas mahkemelerinin görev alanına girmeyen uyuşmazlıklar konu alan tanıma ve tenfiz davaları bakımından asliye hukuk mahkemeleri görevli mahkeme haline gelmiştir.
Tanıma tenfiz davasında yetkili mahkemenin neresi olacağı MÖHUK 51.maddesinde düzenlenmiştir. Bilindiği üzere yetkili mahkeme, davaya konu mahkemenin yer yön olarak nerede açılacağını ifade etmektedir.
MÖHUK 51 uyarınca tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkeme, tenfiz istenen kişinin Türkiye’de bulunan yerleşim yeri, eğer yerleşimi yoksa sâkin olduğu yer mahkemesi, o da mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biridir.
Görüldüğü gibi yabancı mahkeme kararlarının temize ve tanınması için daima yetki bir mahkemenin hazır bulundurulması arz olunmuş ve bu sebeple kendisine karşı tenfiz ya da tanıma talebinde bulunacak kişinin Türkiye’de yerleşim yeri ya da sakin olduğu bir yerin bulunmamasına karşı da yer itibari ile yetkili mahkemeleri hazır bulundurma gereği duyulmuştur.
Tanıma ve tenfiz davasının açılabilmesi için iki temel şart bulunmaktadır. Yabancı ülke mahkemesinde verilen karar nihai kesinleşmiş ve bir hukuk davası kararı olmalıdır. Bunlar temel şartlar olmakla beraber MÖHUK 54 kamu düzenini korumak amacıyla tenfiz davası için daha ayrıntılı şartlar da sunmuştur. Şöyle ki;
Sunulan bu şartlar yabancı ülkede verilen kararın ülkemizde uygulanarak istenmeyen, huzuru ve düzeni bozacak bir sonuç doğurmaması için koyulmuş olup gayet yerinde ve gereklidir.
Verilecek tanıma ve tenfiz kararları ile ülkemizde hak, sorumluluk kazanacak olan olan kişi bu talebini mahkemeye sunarken bazı belgeleri de elinde bulundurmalıdır. Tanıma ve tenfiz davasında gereken belgeler MÖHUK’da ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu belgelerin daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıdaki tablo faydalı olacaktır.
| TANIMA DAVASINDA GEREKLİ BELGELER (MÖHUK 61) | TENFİZ DAVASINDA GEREKLİ BELGELER (MÖHUK 53) |
| a) Tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği. | a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi. |
| b) Hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği. | b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi. |
| c) Yukarıda sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örnekleri. |
Özellikle kanunda sayma yoluyla istenen belgeler davanın sonuçlanabilmesi için gerekli belgelerdir. Bunlar olmadan yabancı ülke kararının tanıma ve tenfizinin gerçekleşmesi beklenemeyecektir.
Tanıma ve tenfiz davalarında tebligatın yapılabilmesi kişilerin vatandaşı olduğu ülkeye göre değişmektedir. Adil yargılanma hakkı kapsamında tanıma ve tenfiz davalarında da tebligat şarttır. Bu noktada asıl düzenleme Tebligat Kanunu’nda yer almaktadır.
Davalının yurtiçinde olması halinde hukukumuzda sürekli uygulanan tebligat hükümleri uygulanacak buna göre tebligat yapılacaktır. Davalının yurt dışında olması halinde ise bulunduğu ülke ile ülkemiz arasında bir sözleşme var ise tebligat buna göre yapılır. Aksi halde Tebligat Kanunu 25 uyarınca tebliğ olunacak evrak Dışişleri Bakanlığına, oradan da Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir. Tebligat bu şekilde yapılır.
Apostil Lahey Anlaşması ile düzenlenen ve bir belgenin doğruluğunu onaylayarak başka ülkede kullanılmasına olanak sağlayan belge onay sistemidir. Lahey sözleşmesine taraf olan ülkelerde apostil sistemi geçerlidir. Türkiye de bu sözleşmeye üyedir.
Ayrıca apostil geçerliliği bulunan ülkeler aşağıda liste halinde belirtilmiştir.
| BÖLGE | ÜLKELER |
| AVRUPA | Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Avusturya, Polonya, Yunanistan, Türkiye, |
| KUZEY AMERİKA | ABD, Meksika, Kanada (sadece belirli belgelerde, eyalet bazında farklılık gösterebilir) |
| GÜNEY AMERİKA | Brezilya, Arjantin, Şili, Kolombiya, Ekvador, Peru, Uruguay, Paraguay, |
| ASYA | Japonya, Güney Kore, Hindistan, İsrail, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Filipinler, |
| AFRİKA | Güney Afrika, Fas, Tunus, Namibya, Seyşeller, Lesotho |
| OKYANUSYA | Avustralya, Yeni Zelanda, Fiji, Tonga |
Lahey sözleşmesi 6. Maddesi uyarınca her ülkeye apostil verecek makamları belirleme hakkı verilmiştir. Devletimizde yapılan düzenlemeye göre Türkiye’de apostil verecek makamlar belgenin niteliğine göre değişmektedir. Buna göre; idari belgeler için valilikler görevli iken, adli belgeler için ağır ceza mahkemesinin bulunduğu adliyelerdeki adalet komisyonu başkanı olarak belirlenmiştir.
Tanıma ve tenfiz davası açılma şartlarının gerçekleştiği durumlarda (nihai kesinleşmiş hukuk davası kararı olması şartı) davayı açacak kişinin görevli ve yetkili mahkemeyi tespiti ile tanıma ve tenfiz davası açılabilir. Bu dava iç hukukumuzda bulunan diğer davalara kıyasen daha çok şart içermesi sebebiyle avukattan profesyonel destek almak faydalı olacaktır. Ancak tanıma veya tenfiz davası açabilmek için gerekli belgeler şu şekildedir,
Gerekli Belgeler:
1.Yabancı Mahkeme Kararı:
2.Kesinleşme Şerhi:
3.Apostil Onayı:
4.Türkçe Tercüme ve Tasdik:
5.Davacı ve Davalı Kimlik Bilgileri:
6.Vekaletname (Eğer Avukatla Çalışılıyorsa):
7.Dava Dilekçesi:
Tanıma ve tenfiz davalarının ne kadar süreceği hususunda net bir şey söylemek mümkün değildir. Niteliği gereği kapsamı dar ancak şartı çok bir davadır. Bu sebeple adil yargılanma hakkı çerçevesinde tebligat yapılmak ekstra hassasiyet gerekmektedir. Zira verilecek karar ile kişiler hakkında verilen kararlar birden fazla ülkede bağlayıcı ve icra edilebilir olacaktır. Tebligat ise taraflardan birinin yurtdışında olması, Türk vatandaşı olmaması gibi durumlar sebebiyle zor yapılabilmektedir. Bu da tanıma ve tenfiz davalarının uzamasına sebebiyet vermektedir.
Yabancı devletlerde verilen nihai hukuk davası kararlarının Türkiye’de tanınması için tanıma ve tenfiz davaları açılmalıdır. İlk olarak açılacak olan tanıma davası ile yurtdışında verilen karar bilhassa ülkemizde onaylanmış olacak ardından açılacak tenfiz davası ile de karar icra edilebilir hale gelecektir.
Ülkemizde gerçekleşen nikah akdi sebebiyle evli olan çiftlerin yabancı ülkede boşanması sonucunda ülkemizde de boşanmış sayılabilmeleri için tanıma ve tenfiz davalarını açmaları gerekmektedir.
Boşanma kararlarının tanımı ve tenfizinde görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise tenfiz istenen kişinin Türkiye’de bulunan yerleşim yeri, eğer yerleşimi yoksa sâkin olduğu yer mahkemesi, o da mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biridir.
Yabancı ülkede boşanan kişilerin Türkiye’de de boşanmış sayılarak boşanma sonuçlarından faydalanabilmeleri için tanıma ve tenkis davalarının açımı şarttır aksi halde hüküm doğurmayacaktır.
Her davada olduğu gibi tanıma ve tenfiz davaları için de harç ve masraf ödemesi olacaktır. Tanıma davaları onay niteliğinde olup icrai işlem gerektirmediği için sabit harç (maktu) ve masrafa sahiptir. 2025 yılında güncel harç miktarları aşağıdaki gibidir. Bunun yanında dosya kapsamı için yapılacak masraf mahkeme sürecine göre farklılık göstermektedir.
| 1 | Başvurma Harcı | ₺615,40 | |||
| 2 | Vekalet Harcı | ₺87,50 | |||
| 3 | Peşin Harç | ₺615,40 |
Ancak tenfiz davalarında icrai işlemin niteliğine, değerine göre nispi harç yani değişen harç masraf tutarı belirlenecektir.
Yabancı devlet mahkemelerinde verilen kararların ülkemizde onaylanıp icra edilebilmesi için açılan tanıma ve tenfiz davalarına, Türk hukuk mahkemelerinde de olduğu gibi itiraz etmek mümkündür.
MÖHUK bu konuda ayrıntılı hükme yer vermiştir. Buna göre tanıma ve tenfiz davalarında verilen kararlar Türk mahkemelerinde verilen dava kararları gibi itiraza, temyize konu olabilecektir. Kararın temyiz edilmesi halinde tenfizle yerine getirilecek icra hükümleri duracaktır. (MÖHUK 57)
Tanıma ve tenfiz davalarının olumlu sonuçlanması halinde başka devlet ülkesinde verilen hukuk mahkemesi kararları bizim ülkemizde verilmiş bir karar gibi sonuç doğuracaktır. Örneğin başka ülkede boşanan çiftlerden birinin tanıma ve tenfiz davaları açması sonucunda olumlu sonuçlanırsa ülkemiz mahkemelerinde boşanma davaları görülmüş gibi boşanmış sayılacaklardır. Yine boşanma davalarının sonuçların (nafaka, tazminat vb.) icra olacaktır.
Tanıma ve tenfiz davalarının olumsuz sonuçlanması yani kararın herhangi bir sebeple tanınmaması halinde başka ülkede verilen karar ülkemizde hüküm doğurmayacaktır.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi sürecinde zamanaşımı unsuru iki farklı aşamada dikkate alınmalıdır:
1.Yabancı mahkeme kararının verildiği ülkede zamanaşımı süresi:
Yabancı bir mahkeme kararının tanınması veya tenfizi talep edildiğinde, öncelikle kararın verildiği ülkede zamanaşımına uğrayıp uğramadığı incelenmelidir. Çünkü bir mahkeme kararının verildiği ülkede artık hüküm ifade etmediği bir durumda, başka bir ülkede tanınması ve sonuç doğurması hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz. Bu husus, MÖHUK madde 55/2’de de düzenlenmiştir.
2.Türk hukukundaki ilam zamanaşımı süresi:
Yabancı mahkeme kararının tanınması veya tenfiz edilmesiyle birlikte, bu karar artık Türk hukuku açısından hüküm ve sonuç doğurabilir hale gelir. Ancak bu noktadan sonra ilam zamanaşımı süresi devreye girer ve tanıma veya tenfiz kararına bağlanan bu ilam, Türk hukukundaki genel zamanaşımı hükümlerine tabi olur.
Tanıma ve tenfiz davası arasındaki fark, bu kavramların ne olduğunu anlamakla mümkündür. Tanıma yabancı ülke mahkeme kararlarını onaylamak iken tenfiz bu kararların icra edilebilirliğini sağlamaktır. Dolayısıyla onaylanmayan dava icra edilemeyecektir. Bu sebeple ikisinin arasındaki en büyük fark tanımanın tenfizin ön şartı olmasıdır.
Tanıma davası sadece onaylama işlemi olduğu için çok şarta bağlı değilken tenfiz davası bir icra içinde barındırdığı için şartları daha çoktur. Kısacası tanıma ve tenfiz birbirinin takibi davalar olsa da aralarında önemli şart farklılıkları vardır.
Hukuki yararı olacak olan kişi tenfiz davasını yabancı ülke mahkemesinde karşı tarafında bulunan kişiye açmaktadır. Örneğin yabancı ülkede eşinden boşanan kadın, boşanma davası sonuçlarını icra ettirebilmek için boşandığı eşine karşı tenfiz davası açacaktır.
Tenfizin şartları MÖHUK 54’te ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Buna göre; ülkeler arası tenfize müsaade edecek anlaşmanın bulunması, ilâmın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması, verilen hükmün kamu düzenini sarsacak, bozacak bir karar olmaması ve tenfiz ile kendisine icrai işlem başlatılacak kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış, temsil edilmemiş, yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olmasıdır.
Tanıma davasının şartları tenfiz davasının şartları kadar çok değildir. Tanıma icra edilebilirlik amacı taşımadığı için sadece ülkemizde onaylanmak amacıyla açılan bir davadır. Bu sebeple Yabancı ülke mahkemesinde verilen karar nihai kesinleşmiş ve bir hukuk davası kararı olması tanınma davası açmak için yeterlidir. Esas şartlar bunlardır.
Tenfiz davasının duruşmalı mı duruşmasız mı olacağı hususu MÖHUK 55’te net şekilde düzenlenmiştir. Buna göre tarafların dilekçeleri, duruşma günü ile karşı tarafa tebliğ edilir. Ve istemler basit yargılama usulüne göre hükme bağlanmaktadır.
Basit yargılama usulü yapısı gereği duruşmasız gerçekleşen bir tür usuldür. Bu sebeple tenfiz davası duruşmasız olur diyebiliriz.
7 Şubat 2018 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan yönetmelik ile (Yabancı Ülke Adli veya İdari Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkında Yönetmelik) başka devlet mahkemesi veya noterinde boşanan kişilere tanıma tenfiz davası açmadan nüfusta tescil ettirme imkânı getirilmiştir.
Bu yöntem içerisinde şartlar ve özel durumlar bulunduran bir yöntemdir o sebeple daha kısa yoldan işlemleri tamamlamak amacıyla hak kaybına uğramamak için bu tarz işlemlerde profesyonel destek alarak bir avukatla ilerlemek en doğrusu olacaktır.
MÖHUK 55. Maddesi uyarınca tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne tabiidir. Dolayısıyla duruşmasız yapılmaktadır. Taraflara dava dilekçelerinin, duruşma günlerinin tebliğ edildiği gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda davaya fiziken katılmak için Türkiye’ye gelme şartı yoktur diyebiliriz. Bu noktada hak kaybına uğramamak ve sürecin daha iyi takip edilebilmesi amacıyla bir avukatla ilerlemek yerinde olacaktır.
Tanıma ve tenfiz davalarında esastan inceleme yapılmamaktadır. Yani mahkeme yabancı ülke mahkemelerinde verilen kararların içeriğini ayrıntılı olarak incelememektedir. Bu sebeple bilirkişi görevlendirmesi, keşif yapılması, tanık dinletilmesi mecburi bir durum olmadığı müddetçe mümkün değildir.
Yabancı mahkemeden alınan kararın ve dosyadaki uyuşmazlığın ülkemizde hangi görevli mahkeme tarafından sonuçlandığına bakılacaktır. MÖHUK 51. Maddesi bu noktada açık düzenleme yaparak görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğunu belirtmiştir. Yani tanıma tenfiz kararı asliye hukuk mahkemelerinden alınacaktır.
MÖHUK 55. Maddesi uyarınca tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne tabiidir.
MÖHUK 53. Maddesinde tenfiz dilekçesiyle eklenecek evraklar düzenlenmiştir. Buna göre yabancı ülke mahkemelerinde onaylanmış ilamın aslı ya da ilamı verence onaylanmış örneği sunulmalıdır.
HMK 103. Maddesi adli tatilde görülecek ve görülmeye devam edilecek dava ve işleri düzenlemiştir. Tanıma ve tenfiz davaları bu maddede sayılarak adli tatilde görülebilecek dava ve işlerden değildir.
Başka ülkede verilen mahkeme kararlarının ülkemizde onaylanması ve uygulanması için tanıma ve tenfiz davası açılmalıdır. Ancak 7 Şubat 2018 tarihli resmî gazetede yayınlanan Yabancı Ülke Adli veya İdari Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkında Yönetmelik uyarınca artık tanıma ve tenfiz davası açılmadan nüfusa boşanmayı tescil ettirmek mümkün hale gelmiştir.
MÖHUK 51. Maddesi bu noktada açık düzenleme yaparak görevli mahkemenin asliye mahkemeleri olduğunu belirtmiştir. Yani tanıma ve tenfiz davası asli hukuk mahkemelerinde açılacaktır.
Devletler, egemenliğinin uzantısı olarak hiçbir ülke başka ülkenin hukukunu, kararlarını benimsemek ve uygulamak zorunda değildir. Ancak devletler arasında yapılacak anlaşma ile başka ülkede verilen mahkeme kararı şartların sağlanması halinde tanıma davası ile onaylanabilecektir.
Hiçbir dava türünde tarafların avukat tutma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak tanıma ve tenfiz davalarının hukuki niteliği, şartları, kapsamı değerlendirildiğinde profesyonel bir destek alarak avukat aracılığıyla ilerlemek hem kaybının önüne geçecektir hem de dava süresinin usulü aksaklık ve yanlışlıklar gibi sebeplerle uzamasını engelleyecektir.
Tanıma davası tenfiz davasının ön şartı niteliğindedir. Bu noktada tanıma davasında aranan şartlar daha az olsa da daha genel şartlar içermektedir ve bu şartların gerçekleşmemesi, gerekli evrakların olmaması halinde dava reddedilmektedir.
Tanıma ve tenfiz davalarında maaliyet dava konusunun parasal değerinin olup olmadığı, icra edilebilirlik yönüne göre değişiklik göstermektedir. Eğer eda işlemi olmayan, parasal değerine sahip olmayan bir dava ise maktu harç alınacaktır ancak parasal değeri ve eda işlemi olan bir dava ise bu değerlere göre nısbi ödemeler alınacaktır.
Boşanma davasından hukuki yararı olan kişiler MÖHUK 51’de de düzenlendiği gibi hüküm doğurabilmesi ve tanınması için Asli Hukuk Mahkemelerinde tanıma ve tenfiz davası açmalıdır.
Egemen olan her ülkenin bağımsız yargı sistemi vardır ve kendi davalarına bakma hak-özgürlüğüne sahiptir. Bu sebeple hiçbir talep olmaksızın hiçbir yabancı mahkeme kararı Türkiye’de geçerli değildir. Yabancı ülkede açılan davaların Türkiye’de geçerli olması için tanıma ve tenfiz davası açılmalıdır.
MÖHUK 50 yabancı mahkeme kararlarının Türkiye uygulanması için tenfiz kararının verilmiş olması gerektiğine hükmetmiştir. İcra edilebilirlik için kesinleşmenin şart olması sebebiyle kesinleşmeyen tenfiz kararı uygulanamayacaktır.
Tanıma ve tenfiz için gerekli belgeler vardır. Bunlardan biri de mahkeme ilamının onanmış örneği ve tercümesi, ilamın kesinleştiğine dair onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesidir. (MÖHUK53) bu onama işlemleri noter aracılığıyla yapılmaktadır.
Tenfiz, tanınmış olan mahkeme kararlarının icra edilebilirliği için açılan bir davadır. Eşlerin ortak rızası ile açılma şartı aranmamaktadır.
Tanıma ve tenfiz davaları yabancı ülke mahkemelerinde açılan davaların ülkemizde tanınmasıdır. Dolayısıyla ilamlarda yabancı dilin olması kuvvetle muhtemeldir. Bu noktada ülkemizde anlaşılabilir ve icra edilebilir olması için çeviri şarttır. MÖHUK 53 uyarınca çevirilerin yemin tercümanlar tarafından çevrilerek noter aracılığıyla onaylanmalıdır.
Tanıma ve tenfiz başkaca ülke mahkemelerinin ülkemizde tanınması ve icra edilebilmesi için açılan davalardır. Tanıma ve tenfiz kararı almadan başka ülke mahkemesinin ilamının ülkemizde uygulanması mümkün değildir.
Tanıma ve tenfiz kararı olmadan yabancı ülke mahkemesinde görülen dava sonucunda boşanan kişinin boşanması ülkemizde geçerli olmayacaktır. Dolayısıyla tanınma ve tenfiz olmadan kişi ülkemizde hala evli durumda olacaktır. Yeniden evlenmesi mümkün değildir.
Tenfiz kararını hızlandırmak için yapılabilecek en önemli iş süreci bir avukat aracılığıyla devam ettirmektedir. Zira özellikle taraflardan birinin yurtdışında olmaları halinde tebligat işlemlerinin uzun sürmesi gibi sebeplerle süreç oldukça yavaşlamaktadır. Bu sebeple sürecin hızlı ilerleyerek sonuçlanması için avukat aracılığıyla ilerlemekte fayda vardır.
Egemen olan hiçbir devlet başka devletin kararlarını doğrudan geçerli saymak zorunda değildir. Her ülke yargısı kendi içinde bağımsızdır. Bu sebeple boşanma kararının da otomatik olarak geçmesi mümkün değildir. Tanıma ve tenfiz davası şarttır.
Tanıma yabancı ülke mahkemesinin kararının onaylanmasıdır. İcrai işlerle alakalı karar vermemektedir. Ancak boşanma davası sonucu nafaka kararı var ise bu noktada icra edilebilirlik şart olacaktır. Yabancı mahkeme kararlarının ülkemizde icra edilebilmesi için tenfiz davası şarttır. Özetle nafakanın uygulanabilmesi için tenfiz kararı gerekmektedir.
Milletlerarası hukukumuz yabancı mahkeme kararlarının ülkemizde tanınması için bir süre kısıtlaması getirmemiştir. Tanıma davasını açmak için bir süre sınırı bulunmazken ülkemizde bu kararlardan kaynaklı olarak hak kaybına uğramamak için kısa sürede avukat aracılığıyla tanıma tenfiz davası açmakta fayda vardır.
Tanıma ve tenfiz davaları asliye mahkemelerinde görülmektedir. Asliye hukuk davaları için vekalet ücreti 2025 Asgari Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 30.000 TL’dir. Ancak bu tavsiye niteliğinde olup bağlayıcı değildir. Bu noktada avukatınıza danışmanız faydalı olacaktır.