Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Sadakat yükümlülüğü çiftler arasındaki ilişkilerin sürdürülebilirliği açısından vazgeçilmez bir unsur olup çiftlerin birbirlerine karşı olumsuz olarak nitelendirilebilecek davranışlarından kaçınmaları gerektiği yönündeki sorumluluklarının bir yansımasıdır. Medeni Kanun’da yer alan ve evlilik birliğinin de yapı taşlarından olan sadakat yükümlülüğü eşlerin geniş anlamda birbirlerine karşı sadık olma, sır saklamama, dürüst davranma vb. davranışları içermektedir.
Sadakat yükümlülüğünü genel hatlarıyla, evlilik ve boşanma sürecindeki yeri itibariyle ele aldığımız bu yazımızda aynı zamanda sıkça sorulan soruları da yanıtlayarak sadakat yükümlülüğüyle ilgili merak edilen konuları açıklamaya çalışacağız. Keyifli okumalar dileriz.
Sadakat kelimesi sözlük anlamı itibariyle içten bağlılık, güçlü ve sağlam bağlılık anlamlarına gelmektedir. Sadakat yükümlülüğü ise birbirlerine evlenme vaadinde bulunan kişilerin bu süreç boyunca dürüstlük kuralı çerçevesinde davranışlarını güven olgusuna dayandırarak vermiş oldukları vaatleri zedeleyebilecek hareketlerden kaçınmalarını gerektiren bir sorumluluktur.
Türk Medeni Kanunu sadakat yükümlülüğünün kapsamını tam olarak belirlemese de içtihat ve öğretiler ışığında dar anlamıyla sadakat yükümlülüğü, içerisinde eşlerin ekonomik, cinsel ve duygusal sadakat konularında sadık olması zorunluluğunu gerektirir.
Sadakat yükümlülüğü denilince ilk akla gelen doğaldır ki cinsel sadakattir. Cinsel sadakat eşlerin evlilik birliği devam ederken bir başkası ile her türlü cinsel davranıştan kaçınması zorunluluğu anlamına gelmektedir.
Duygusal sadakat daha çok kişinin duygu durumuyla ilgilidir. Eşlerden birinin üçüncü bir kişiye duygusal anlamda yakınlık hissetmesi veya ilgi duyması duygusal sadakatsizlik anlamına gelir. Her ne kadar fiziksel bir temas yaşanmasa da eşlerden birinin başka birine karşı duygusal olarak yakınlık hissetmesi ilişki temellerinin zayıflamasına yol açabilir.
Ekonomik sadakat ise daha çok eşlerin birlikte üstelenmiş olduğu mali sorumlulukları yerine getirdiği ve ekonomik özgürlüklerini zedeleyebilecek davranışlardan kaçınmaları gerektiği şeklinde tanımlanabilir.
Sadakat yükümlülüğü her ne kadar toplum tarafından eşlerin üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde cinsi münasebette bulunmama yükümlülüğü olarak bilinse de esasen eşlerin birbirlerine karşı evlilik süresi boyunca şüphe uyandıracak yaklaşımlardan uzak durulması gereken hususları da içermektedir. Sadakat yükümlülüğü aynı zamanda eşlerin birbirlerine karşı ekonomik ve duygusal anlamda sadık olma yükümü de doğurduğundan eşlerin bu doğrultuda hareket etmesi beklenir.
Sadakat yükümlülüğü birden fazla kanunda yer almıştır. Özellikle iş hukuku ve aile hukukunda önem arz etmektedir. Şöyle ki sadakat yükümlülüğünden bahseden bazı kanunlar şunlardır:
Evlilik birliği içerisindeyken eşlerden her birinin sadakat yükümlülüğü kapsamı dışında sayılabilecek ve evlilik birliğini temelden sarsabilecek nitelikte davranışlarda bulunması halinde sadakat yükümlülüğünün ihlali söz konusu olur. Örneğin AİDS hastalığı olan tarafın eşinden bu durumu gizlemesi sadakat yükümlülüğünün ihlali anlamına gelmektedir. Sadakat yükümlülüğünün ihlalinin sonucu olarak evlilik birliği temelden sarsılacağından haklı bir boşanma sebebi olarak ileri sürülebilir.
Sadakat yükümlülüğünü ihlal edebilecek pek çok davranış mevcut olmakla beraber bunlardan bazıları:
Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davranışların yasa koyucu tarafından kanun maddesinde tek tek sayma yoluna gitmesi mümkün değildir. Ancak hangi davranışların sadakatsizlik sayılmadığı konusunda Yargıtay içtihatları ışığında tespit edilebilir. Şöyle ki;
Gibi davranışlar Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sadakatsizlik olarak nitelendirilmemektedir.
Sadakat yükümlülüğünün ihlali evlilik birliğini temelden sarması sebebiyle genel bir boşanma nedeni iken zina yasa koyucu tarafından özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Ayrıca zinanın boşanma sebebi olarak ileri sürülebilmesi için eşlerden birinin evlilik birliği içerisinde üçüncü bir karşı cinsle cinsel ilişkide bulunması unsurlarını tamamının bir arada bulunması gerekirken; sadakat yükümlülüğü cinsel sadakati de içerisinde barındırmakla birlikte ihlali için zorunlu bir unsur değildir. Nitekim sadakat yükümlülüğü çerçevesinde eşler ekonomik veya duygusal sadakat yükümlülüklerine de uymak zorunda olduğundan bunlardan birine aykırı hareket etmeleri halinde de söz konusu ihlal gerçekleşecektir.
Duygusal aldatma, ilişkilerde çiftlerden birinin üçüncü bir kişiye karşı duygusal olarak yakınlık hissetmesi veya ilgi duyması şeklinde tanımlanabilir. Duygusal sadakat de Sadakat yükümlülüğü kapsamında değerlendirileceğinden taraflardan birinin duygusal olarak başka bir kimseye duygularını yönlendirmesi halinde sadakat yükümlülüğü de ihlal edilmiş olacaktır.
İlişki dinamikleri kişiden kişiye değişebilecekse de duygusal aldatmanın da pek çok kişi açısından güven sarsıcı olabileceği kabul edilmelidir. Duygusal aldatma, her ne kadar fiziksel bir temas içermese de evlilik birliğini temelden sarsabilecek bir olgudur. Nitekim evlilik sadece cinsellikten ibaret olmayıp içerisinde güven, sevgi, saygı ve bağlılık unsurlarını bir bütün halinde barındırmaktadır. Benzer şekilde evlilik birliği içerisinde de Türk Medeni Kanunu’na göre duygusal olarak aldatan eş kusurlu taraf olup kendisine karşı manevi tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Evlenme merasiminin yapılmasından başlayarak eşlerin mahkeme kararıyla boşanma hükmünün kesinleşmesine kadar olan süre boyunca evlilik birliği devam etmektedir. Türk Medeni Kanunu “Evliliğin Genel Hükümleri” başlığı altında eşlerin hak ve yükümlülüklerini düzenlerken evlilik birliği süresince devam edeceğini özellikle vurgulamıştır. Sadakat yükümlülüğü de aynı şekilde yasa koyucu tarafından eşlere getirilen bir yükümlülük olup eşlerin boşanma davası sonuçlanıp mahkeme kararının kesinleşmesine kadar evlilik birliği devam edeceğinden eşler bu süreçte de hem fiziksel hem de duygusal anlamda sadakat yükümlülükleri yerine getirmek zorundadırlar. Aksi yönde hareket edilip sadakat yükümlülüğünü ihlal edilmesi halinde ihlal eden eş kusurlu sayılacaktır. Bunun sonucu olarak belki de boşanma davasının akıbeti değişecek kusurda bulunan eşe olumsuz sirayet edecektir. Kusurun delillerle ispatlanması halinde diğer eş maddi ve manevi tazminat taleplerinde de bulunabilecektir.
Boşanma davasında sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia eden eş genel ispat kuralı gereği ispat külfeti altında olup iddiasını ispatla ortaya koymak zorundadır. Taraflar bu konuda birçok delil vasıtası aracılığıyla savlarını doğrulayabilecektir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Günümüzde hızla artan teknolojik gelişmelerin sonucu olarak dijital delillerin yargılama sürecine olan etkisi oldukça merak konusudur. Özellikle toplumun hemen hemen tamamı tarafından kullanılmakta olan WhatsApp aracılığıyla kayıt altına alınan yazışmaların hukuka uygun delil olarak kullanılabileceği hususu dikkat çekmektedir. Bu soruyu Yargıtay’ın yerleşik içtihatları vasıtasıyla cevaplandırmak mümkündür. Bu konudaki bazı örnek Yargıtay kararları:
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/1700 K. 2023/5193 T. 2.11.2023
“…bazı zamanlar gelmediği, …’ta pansiyon ‘da başka bir kadınla birlikte kaldığı ve WhatsApp cinsel içerikli yazışmalar yaparak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/807 K. 2023/3195 T. 14.6.2023
“…dosya kapsamında usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller dikkate alındığında erkek tarafından ibraz edilen ve kadın tarafından açıkça inkâr edilmeyen WhatsApp yazışmaları kapsamında kadının erkeğe hakaretleri olduğu, kadına hakaretten kusur verilmemiş olmasının doğru görülmediği,”
Sonuç olarak Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarından da görüleceği üzere WhatsApp yazışmaları hukuka uygun delil olarak kabul edilmekte ve hükmün kurulmasında esas alınabilmektedir.
Aynı şekilde sosyal medya yazışmaları da haberleşmenin gizliliğini ihlal etmediği sürece taraflarca delil olarak kullanılabilecektir.
Sadakatsizlik halinde kusurlu eşe karşı diğer eş haklı boşanma sebebi ile dava açmasının yanı sıra sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi nedeniyle uğramış olduğu zararların karşılığı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinde de bulanabilir.
Sadakatsiz eşin kusurlu davranışından ötürü diğer eş bir takım maddi kayıplara uğramış olabilir. Mağdur eş söz konusu zararlarının karşılanması amacıyla kusurlu eşten maddi tazminat talebinde bulanabilir. Benzer şekilde mağdur olan eş sadakat yükümlülüğünün ihlali sonucu onur, şeref, haysiyet veya saygınlığı zedelenmişse veya sadakatsizlik sonucu yoğun acı ve ıstırap çekmekteyse manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. Her iki tazminat talebi için de aranan ortak koşullar; kusurlu davranış sonucu meydan gelen zarar ile kusur arasında nedensellik bağının bulunması gerektiğidir.
Aldatma yani zina yasa koyucu tarafından özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiş olup bu sebeple boşanma davası açmak için özel şartlar aranır. Aldatma nedeniyle boşanma davası açmanın şartları şunlardır:
Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi halinde kusurlu davranışın velayet davasında rol oynayacağı aşikardır. Ancak tek başına sadakatsizlik velayet davasının akıbetini belirlemek için yeterli değildir. Şöyle ki velayet davasında daha çok küçüğün maddi ve manevi yüksek menfaati göz önünde bulundurularak değerlendirileceğinden dava sonucu velayetin hangi ebeveyne bırakılacağı salt sadakatsizlik eyleminin ölçüt alınması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2016/21282 K. 2018/8380 T. 02.07.2018
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davalı erkeğe kusur olarak yüklenen “Sadakat Yükümlülüğünü ihlal ettiği” vakıasının güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğunun ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2024/5301 K. 2024/6501 T. 26.9.2024
“…İlk Derece Mahkemesinin 16.09.2021 tarihli ve 2018/235 Esas, 2021/507 Karar sayılı kararıyla; kadının, sinirli olduğu ve ortak konutta bulunan eşyalara zarar verdiği, erkekten gizli kredi çektiği, güven sarsıcı davranışlar içerisine girip başka erkeklerle görüşüp mesajlaştığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıp kürtaj olduğu, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına…Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA…”

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da sıkça bahsedilen ve kabul gören evlilikte güven sarsıcı davranışlar, eşin bir başkasıyla olan ilişkisinde cinsel temasta bulunmasa dahi diğer eşle aralarında olan güven duygusunu zedeleyen hareketlerdir. Örnek vermek gerekirse;
Resmi evlilik töreninden başlayan ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eden süre boyunca evlilik birliği devam edeceğinden eşlerin birbirine karşı yükümlü olduğu sorumlulukları mahkeme kararıyla evlilik birliğinin sona erdiği kesinleşene kadar devam edecektir. Medeni Kanun’da eşlerin birbirine karşı sadık olmak zorunda olduğu vurgulandığından sadakat yükümlülüğü de evlilik birliği sona erene kadar devam edecektir.
Resmi evlilik töreninden başlayan ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eden süre boyunca evlilik birliği devam edeceğinden bu süreçte gerçekleşen aldatma fiili nedeniyle zina kaynaklı boşanma davası açılabilir.
Sadakatsizlik de zina gibi boşanma davasında ağır kusur olarak kabul edilir. Nitekim eşlerden birinin sadakatsizliği ispatlaması halinde kusurlu eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilecektir.
Boşanma sebepleri özel ve genel olmak üzere sınırlı sayıda Medeni Kanun’da düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri: zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığıdır. Genel boşanma sebepleri ise anlaşmalı (çekişmesiz) ve evlilik birliğinin temelden sarsılmasıdır. Görüleceği üzere yüzük takmamak tek başına bir boşanma sebebi değildir. Ancak yüzük takılmaması eşlerden biri için evlilik birliğini sürdüremeyecek kadar çekilmez hale getiriyorsa elbette ki genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) nedeniyle boşanma davası açabilecektir.
Toplumumuzda aldatma kavramı birçok davranışı kapsamaktadır. Ancak hukuken aldatma yani zinanın gerçekleşebilmesi için eşlerden birinin karşı cinsten başka bir kişiyle cinsel ilişkide bulunması gerekir. Bu nedenle aile hukuku açısından salt mesajlaşma cinsellik içerse dahi aldatma sayılmamaktadır.
Sadakat yükümlülüğü yasa koyucu tarafından eşlere getirilmiş bir yükümlülük olup evlilik birliğinin ilk gününden son gününe kadar devam eder.
Evet. Sosyal medya paylaşımları da içeriğine göre sadakatsizlik barındırıyorsa sadakat yükümlülüğünün ihlaline yola açabilir.
Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi için zinadan farklı olarak cinsel birliktelik koşulu aranmamaktadır. Zira yalnızca cinsel sadakat değil aynı zamanda ekonomik ve duygusal sadakat de sadakat yükümlülüğünün kapsamında yer alır. Bu nedenle evet, fiziksel temas olmadan aldatma da sadakat yükümlülüğünü ihlal edecektir.
Sadakatsizlikte bulunan eş ağır kusurlu olacağından diğer eş bu sebeple uğramış olduğu zararların karşılanması amacıyla maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Eşler arasında uzaklaştırma, koruma amacıyla verilen bir tedbir kararıdır. Salt sadakatsizlik sebebi ile uzaklaştırma kararı verileceği şeklinde bir ifade kullanımı eksikliğe yol açabilir. Nitekim uzaklaştırma kararı bir koruma tedbiri olduğu için adli makamlarca verilebilecek olup her vakıa bakımından ayrıca değerlendirilir. Örneğin fiziksel şiddette bulunmak da sadakat yükümlülüğünü ihlal eden bir davranış olup aynı zamanda uzaklaştırma tedbirine de sebep olabilecektir.
Sadakat yükümlülüğünün ihlali eşler arasında çıkabilecek uyuşmazlıklara etki edebileceği aşikardır. Ancak velayet davasının konusunu daha çok çocuğun menfaati gözetilerek sonuçlandığından salt sadakatsizlik eylemi çocukların velayetinin hangi eşe verileceğini belirlemek için yeterli bir ölçüt değildir.
İçerisinde duygusal sadakati de barındıran sadakat yükümlülüğünü evli birinin üçüncü bir kişi ile görüşmesi halinde elbette ki ihlal edecektir.
İşle ilgili olarak yapılan görüşmeler esasen sadakatsizliğe yol açmamaktadır. Ancak aşırı ilginin amacına bağlı olarak somut olay da değerlendirilerek sadakatsizlik eylemi ortaya çıkabilir.
Evet. Telefon mesajlaşmaları da içeriğine göre sadakatsizliğe yol açabilir. Örneğin teknolojik çağın etkisi ile cinsellik konusunda gündeme gelen sexting olarak nitelendirilen mesajlaşmaların sadakat yükümlülüğünü ihlal edeceği kabul edilebilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının birçoğunda WhatsApp yazışmalarının hukuka uygun delil olarak kabul edilerek hükmün kurulmasında rol oynamaktadır. Bu yüzden boşanma davasında da WhatsApp ekran görüntüleri delil olarak taraflarca ileri sürülebilir.
Aldatma sebebi ile ortak konuttan eşin çıkarılması hususu yasa koyucu tarafından özel olarak düzenlenmiştir. TMK m. 192 gereğince boşanma davası açılması veya evlilik birliğinin temelden sarsılması halinde ortak konutta yaşamanın kendisi için çekilmez hale gelen eş tarafından diğer eşin ortak konuttan çıkarılabilmesi amacıyla talepte bulunabilir. Bu geçici tedbir uygulaması ancak mahkeme kararı ile gerçekleştirilebilir.
Boşanma kararının kesinleşmesi ile evlilik birliği sona ereceğinden eşlerin birbirlerine karşı olan yükümlülükleri de sona erecektir. Bu sebeple eşler boşandıktan sonra birbirlerine sadık kalmak zorunda değildir.
Mahkeme tarafından verilen ayrılık kararı sırasında veya mahkeme kararı olmaksızın eşlerin ayrı konutlarda yaşaması halinde de evlilik birliği hukuken sona ermediğinden sadakat yükümlülüğü bu süreçlerde de devam edecektir.
Resmi evlilik töreninden başlayan ve boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eden süre boyunca evlilik birliği devam edeceğinden bu süreçte gerçekleşen yeni bir ilişki sadakatsizliğe yol açacaktır.
Boşanma sürecinde sadakat yükümlülüğü devam edeceğinden bu süreçte başka biriyle görüşmek sadakatsizliğe yol açacaktır. Sadakatsizlikte bulunan eş ağır kusurlu sayılacağından kusurlu eylemi boşanma davasının sonucuna olumsuz sirayet edecektir. Diğer eş bu süreçte gerçekleşen sadakatsizlik sebebi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunabilecektir.
Şiddetli geçimsizlik olarak da bilinen evlilik birliğinin temelden sarsılması, eşlerden birinin evliliğe devam edemeyecek kadar çekilmez bir hale gelmesi şeklinde tanımlanabilir. Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davranışlar göz önüne alındığında evlilik birliğini temelden sarstığı kabul edilmelidir.
Türk Medeni Kanunu’na göre evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi ile boşanma davası açılabilmesi için eşlerden birinin kusurlu davranışlarıyla diğer eş için evliliği çekilmez hale getirmesi gerekir. Kusurlu davranışların affedilmesi veya göz yumulması halinde ise eşin bundan sonraki süreçte maruz gördüğü hususları boşanma davasına konu etmesi dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecektir. Nitekim kusurlu davranış affedildiğinden evlilik birliği de temelden sarsılacak şekilde çekilmez bir hale gelmemiş olacaktır. Bu nedenle sadakatsizlik eylemi de kusurlu davranış olduğundan affı halinde dava açma hakkı ortadan kalkacaktır.
Sadakat yükümlülüğünün ihlali halinde boşanma davası, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması adı altında açılır. Evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi ile boşanma davası açılabilmesi için eşlerin bir yıl boyunca evli kalmış olmaları gerekir. Bu sebeple sadakatsizlik halinde de eşlerin evlilikte bir yılını doldurmaları şartıyla her zaman açabileceklerdir.
Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat davası açılacak ise mahkemece verilen boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içinde dava açılmazsa zamanaşımına uğrayacaktır.
Sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin pişman olmasının boşanma davasının sonucu bakımından doğrudan bir etkisinin olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Ancak duygusal olarak eşlerin davadan vazgeçmesi hüküm kesinleşinceye kadar her zaman mümkündür. Ayrıca mahkemece pişmanlığın samimi olduğuna kanaat edilirse ayrılık kararına dahi hükmedebilir.
Sadakatsizlikte bulunan eşin pişman olması halinde kusurun derecesini azaltıcı ve tazminat miktarı açısından hafifletici sebep olarak görülebileceğinden maddi ve manevi tazminat davasında rol oynayacağı kabul edilir.
Eşlerin boşanma sürecine girmesi halinde mahkemede iddialarını güçlendirmek adına delil toplama arayışına girmesi hayatın olağan akışına uygundur. Elbette deliller taraflardan başka bir kişi veya özel dedektifle dahi toplanıp mahkemeye sunulabilir. Fakat burada göz ardı edilmemesi gereken husus delillerin kişisel verilerin veya özel hayatın gizliliği kapsamında hukuka aykırı delillerin yargılama sırasında kullanılamayacağıdır.