ÖLÜM İZNİ KAÇ GÜNDÜR?

Yakın bir aile üyesinin kaybı, çalışanlar için son derece üzücü ve zorlu bir dönemdir. Böyle durumlarda çalışanların işle ilgili sorumluluklarına kısa bir ara vererek cenaze işleriyle ilgilenmeleri ve yaslarını tutmaları gerekebilir. İşte bu noktada ölüm izni (veya vefat izni) devreye girer. Ölüm izni, çalışanlara yakınlarının vefatı halinde verilen ve kanunen tanınmış bir mazeret izni türüdür. Bu izin sayesinde çalışanlar, acı kayıpları sonrası işlerinden izin alarak hem duygusal toparlanma hem de cenaze ve defin işlemlerini düzenleme fırsatı bulurlar.

Peki, ölüm izni kaç gün olarak kullanılabilir ve hangi durumlarda geçerlidir? Bu sorunun yanıtı, çalışanın statüsüne (özel sektör işçisi mi yoksa memur mu olduğuna) göre değişiklik göstermektedir. Türk hukukunda ölüm izniyle ilgili düzenlemeler, 4857 sayılı İş Kanunu (özel sektör çalışanları için) ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (kamu personeli için) kapsamında açıkça belirlenmiştir. Bu makalede işçi ölüm izni, memur ölüm izni ve özel sektör ölüm izni konularını kanuni dayanaklarıyla birlikte ayrıntılı olarak ele alacağız. Ayrıca ölüm izninin kimlere verildiği, nasıl kullanılması gerektiği, ölüm izni dilekçesi ile başvuru süreci, bu iznin ücretli olup olmadığı ve işverenin ölüm izni vermemesi durumunda çalışanların hangi haklara sahip olduğu üzerinde duracağız. Son olarak, ölüm izniyle ilgili güncel mahkeme kararları ve emsal vakalardan örnekler sunarak konuya ışık tutacağız.

Ölüm İzni Nedir?

Ölüm izni, bir çalışanın yakın akrabalarından birinin vefatı durumunda işine ara vererek belirli bir süre izinli sayılmasını sağlayan yasal haktır. Bir başka deyişle ölüm izni, kanunlarda tanımlanmış ve zorunlu kılınmış bir mazeret izni türüdür. Bu izin, çalışanı hem duygusal anlamda desteklemek hem de cenaze işlemlerine katılımını sağlamak amacıyla verilmiştir. İşverenin, yakınını kaybeden bir çalışanından hemen işe devam etmesini beklemesi hayatın olağan akışına ve dürüstlük ilkelerine aykırı olacağından, ölüm izni kanun kapsamında güvence altına alınmıştır.

Hem İş Kanunu hem de 657 sayılı Kanun ölüm izni hakkını düzenleyerek, çalışanların bu üzücü durumlarda işlerinden ayrılmalarına olanak tanımıştır. Ölüm izni süresince çalışan, izinli ve maaşlı sayılır (yani ücretinde kesinti yapılmaz) ve bu izin süresi, yıllık izinden veya diğer izin haklarından düşülmez. Kısaca, ölüm izni çalışanların yakın aile bireylerinin ölümü halinde kullandıkları, kanunen tanınmış ve işverenin sağlamak zorunda olduğu özel bir izin hakkıdır.

Whatsapptan avukata soru sor
Whatsapptan avukata soru sor

İş Kanununa Göre İşçi Ölüm İzni Kaç Gün?

Özel sektörde çalışan işçiler için ölüm izni süresi, 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’na 2016 yılında eklenen Ek Madde 2, işçilerin belirli durumlarda ücretli mazeret izni kullanabileceğini öngörmektedir. Bu madde uyarınca iş kanunu ölüm izni süresi açıkça düzenlenmiştir. İş Kanunu ölüm izni kapsamında, bir işçinin yakın akrabalarından birinin vefatı durumunda 3 gün süreyle izin verilir. Kanunda sayılan bu yakın akrabalar şunlardır: işçinin eşi (karı veya koca), çocukları, annesi veya babası ile kardeşleri. Bu kişilerden birinin ölümü hâlinde işçi, işverenden üç gün süreyle ölüm izni alma hakkına sahiptir.

Yasa gereği, işçinin bu 3 günlük ölüm izni süresince ücreti tam ödenir ve bu günler çalışılmış gibi sayılır. İşveren, yasal asgari süre olan üç günden daha az izin veremez. 4857 sayılı İş Kanunu, ölüm izni süresini en az üç gün olarak belirlemiştir ve işverenin bu hakkı kısıtlama yetkisi yoktur. Ancak işçi lehine olmak koşuluyla, bu sürenin sözleşmelerle uzatılması mümkündür. Örneğin, bazı işyerlerinde bireysel iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ölüm izni süresi 5 güne çıkarılabilmekte ya da kanunda sayılmayan diğer bazı akrabaların ölümü durumunda da (örneğin büyükanne, dede, kayınvalide veya kayınpeder gibi) izin hakkı tanınabilmektedir. Bu tür sözleşmesel düzenlemeler tamamen işçi lehine olabilir; kanunun verdiği 3 günlük izni azaltmaya yönelik herhangi bir anlaşma ise hükümsüzdür (yani yasal olarak geçerli değildir). Sonuç olarak, İş Kanunu’na tabi bir işçi yakınını kaybettiğinde en az 3 gün ücretli ölüm izni kullanabilir ve bu süre gerektiğinde işveren insiyatifi veya sözleşme ile daha uzun tutulabilir.

657 Sayılı Kanuna Göre Memur Ölüm İzni Kaç Gün?

Devlet kurumlarında çalışan memurların ölüm izni hakkı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile güvence altına alınmıştır. 657 sayılı Kanun’un 104. maddesinin (B) fıkrasında memurlar için ölüm izni düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, bir memurun belirli yakınlarının vefatı durumunda 7 gün süreyle izinli sayılması esastır. 657 sayılı kanun ölüm izni süresi memurlar için işçilere nazaran daha uzun tutulmuştur.

Kanuna göre memurun eşi, çocuğu, kardeşi ile kendisinin veya eşinin anne veya babası vefat ettiğinde memur 7 gün ölüm izni kullanabilir. Görüldüğü üzere memurlar için ölüm izni kapsamındaki akrabalar listesi, işçilere tanınan kapsama ek olarak eşinin anne ve babasını (kayınvalide ve kayınpeder) da içermektedir. Yani bir memurun kendi anne-babası dışında, eşinin anne veya babasının ölümü halinde de 7 gün izin hakkı vardır. Bu 7 günlük izin süresince memurun maaşında herhangi bir kesinti yapılmaz; memur sanki çalışıyormuş gibi hakları işlemeye devam eder.

Memurlar için tanımlanan bu izin hakkı da tıpkı işçilerde olduğu gibi mazeret izni kapsamında değerlendirilir ve yıllık izinlerinden bağımsızdır. 7 günlük süre, kanunen verilmesi gereken minimum süredir; kurumların takdiriyle bu süre uzatılabilir veya memur ek izin talep edebilir (örneğin, gerek duyarsa 657 sayılı Kanun’un diğer hükümlerine göre ek mazeret izni veya gerekirse ücretsiz izin taleplerinde bulunabilir). Ancak hiçbir amir, kanunen hak edilen 7 günü memura kullandırmaktan imtina edemez. Özetle, 657 sayılı Kanun, ölüm izni hakkını memurlar için 7 gün olarak belirlemiştir ve memurun bu hakkı yasal güvence altındadır.

Özel Sektör Ölüm İzni ve Detayları

Özel sektör ölüm izni uygulamaları, büyük ölçüde yukarıda bahsedilen İş Kanunu hükümlerine dayanır. Özel sektörde çalışan herkes (işçi statüsündeki çalışanlar), yakınlarının vefatı durumunda en az 3 gün kanuni ölüm izni hakkına sahiptir. Bu süre 4857 sayılı İş Kanunu Ek Madde 2 ile belirlendiğinden, tüm işverenler için bağlayıcıdır. İşveren, çalışanına kanunun öngördüğü bu izni vermek zorundadır; bu konuda bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Yani özel sektörde de işveren, çalışanına “izin vermeme” lüksüne sahip değildir – kanunda sayılan yakınların ölümü durumunda ölüm izni zorunlu olarak kullandırılır.

Özel sektörde uygulamada bazı detaylar dikkat çekebilir. Öncelikle, işçi ölüm izni hakkı kanunen 3 gün olsa da, işveren isterse daha uzun bir süre için ücretli izin verebilir. Birçok şirket, çalışan memnuniyetini ve zor zamanlarda desteğini göstermek adına, iç yönetmeliklerinde veya iş sözleşmelerinde bu izni daha uzun tutabilir. Örneğin bazı özel sektör şirketleri, birinci derece yakınlarının ölümü halinde 5 güne kadar ücretli izin tanıyabilmekte veya çalışan talep ederse ilave birkaç gün ücretsiz izin kullanmasına müsaade edebilmektedir. Bu tamamen işyeri uygulamalarına ve şirket politikasına bağlıdır, ancak kanunun tanıdığı 3 günün altına inilemez.

Özel sektörde ölüm izni konusunda bir diğer detay, vefat eden kişinin kanunda sayılanlar dışında olması durumudur. Kanun, işçinin sadece belirli yakınları için bu izni garanti ediyor (anne, baba, eş, çocuk, kardeş). Eğer işçi daha uzak bir akrabasını (örneğin dede, babaanne, amca, hala gibi ikinci derece yakınlar) kaybettiyse, işverenin ücretli ölüm izni verme zorunluluğu yoktur. Buna rağmen, birçok işveren insani bir yaklaşım göstererek bu gibi durumlarda çalışanına izin vermektedir. Böyle bir durumda işveren, isterse bu izni yıllık izinden düşebilir veya işçi talep ederse yıllık iznini bu amaçla kullanmasına izin verilebilir. Alternatif olarak, işçi ile anlaşarak birkaç gün ücretsiz izin de yapılabilir. Mazeret izni kapsamında olmasa bile, işçinin böylesi bir durumda da işini bırakıp cenazeye gitmesi hayatın doğal gereğidir; bu nedenle pratikte işverenler çoğu zaman anlayışla yaklaşmaktadır.

Özel sektör çalışanlarının unutmaması gereken husus, ölüm izni hakkının yasal bir asgari hak olduğudur. Eğer iş sözleşmenizde veya bağlı olduğunuz toplu iş sözleşmesinde daha avantajlı bir hüküm varsa (örneğin daha uzun ölüm izni veya daha geniş akraba kapsamı), bunları talep etme hakkınız bulunur. İşvereniniz böyle bir ek hak tanımışsa, bu hakkı kullanabilirsiniz. Aksi takdirde asgari olarak 3 gün ücretli izin kullanabileceğinizden emin olabilirsiniz. Sonuç olarak, özel sektörde ölüm izni 4857 sayılı Kanun ile çizilmiş sınırları olan fakat işçi lehine esnetilebilen bir haktır ve çalışanların bu hakkı gerektiğinde çekinmeden kullanmaları önemlidir.

Ölüm İzni Kimlere Verilir?

Kanunlar, ölüm izni hakkının hangi yakınların ölümü halinde kullanılabileceğini tek tek belirtmiştir. Hem İş Kanunu hem de 657 sayılı Kanun, bu hakkı sadece belli akraba derecelerine tanımaktadır. Ölüm izni kimlere verilir? sorusunu yanıtlamak için işçi ve memur ayrımında ilgili yakınları şöyle sıralayabiliriz:

İşçiler İçin (4857 Sayılı İş Kanunu Kapsamında)

Bir işçi aşağıdaki yakınlarından birini kaybettiğinde 3 gün ölüm izni kullanabilir:

  • Eşi (karı veya koca),
  • Annesi veya babası,
  • Çocuğu (evlatlık dahil öz veya bakımından sorumlu olduğu çocukları),
  • Kardeşi.

Yukarıdaki dört grup akraba, İş Kanunu’nda sayılan ve işçinin vefatı durumunda izin alabileceği yakınlarıdır. Bu listede yer almayan akrabaların ölümü, kanunen ücretli ölüm izni kapsamında değildir. Örneğin, kayınvalide veya kayınpeder (eşin anne-babası), büyükanne, büyükbaba, torun, teyze, amca gibi yakınlar İş Kanunu’na göre sayılmadığından, bu kişilerin vefatında işçinin otomatik bir ücretli izin hakkı doğmaz. Ancak belirtildiği gibi, işveren takdiri veya sözleşmesel haklar ile bu gibi durumlarda da izin verilebilir (genellikle yıllık izin veya ücretsiz izin şeklinde).

Memurlar İçin (657 Sayılı Kanun Kapsamında)

Bir memur aşağıdaki yakınlarından birini kaybettiğinde 7 gün ölüm izni kullanabilir:

  • Eşi,
  • Çocuğu,
  • Kardeşi,
  • Annesi veya babası (kendi annesi-babası),
  • Eşinin annesi veya babası (kayınvalidesi veya kayınpederi).

Görüldüğü üzere memurlar için kapsam biraz daha geniştir. 657 sayılı kanun, ölüm izni hakkını memurun hem kendi anne-babasını hem de eşinin anne-babasını kapsayacak şekilde düzenlemiştir. İşçilerde olmayan kayınvalide/kayınpeder, memurlar için ölüm izni sebebi sayılır. Bunun dışında, her iki kesimde de ortak olan yakınlar (eş, çocuk, kardeş, kendi anne-baba) mevcuttur. Memurlar için de kanunda belirtilmeyen akrabaların ölümü (örneğin dedesi veya ninesi) mazeret izni kapsamında değildir; ancak amirler bu gibi durumlarda memura insiyatifle izin verebilir veya memur yıllık izin/mazeret izninin bir kısmını kullanabilir.

Özetle, ölüm izni hakkı birinci derece aile üyeleri ve memurlar açısından ayrıca eşin anne ve babasını kapsamaktadır. Bu kişilerden birinin vefatı halinde çalışan, durumunu belgelendirerek (gerekirse ölüm belgesi ile) kanuni ölüm iznini kullanabilir.

İzin Kullanımı ve Başvuru Süreci

Ölüm izni hakkından faydalanabilmek için çalışanların izni düzgün bir şekilde talep etmesi ve işyerine bildirmesi gerekir. İzin kullanımı ve başvuru süreci, genellikle işyerinin insan kaynakları politikasına uygun olarak işlemelidir. Aşağıda, ölüm izni kullanırken izlenecek temel adımlar ve dikkat edilmesi gereken noktalar sıralanmıştır:

  1. Durumu İvedilikle Haber Verme: Yakınınızın vefatı gibi acil bir durumda, öncelikle işvereninize veya bağlı bulunduğunuz amirinize durumu mümkün olan en kısa sürede bildirmeniz gerekir. Bu bildirim genellikle telefon, e-posta veya işyerinin acil durum iletişim kanalları üzerinden yapılabilir. Böylece işvereniniz iş planlamasını yaparken sizin yokluğunuzu dikkate alabilir.
  2. Resmi Başvuru (Dilekçe) Hazırlama: İlk haber verme sonrasında, işyeriniz sizden resmi bir ölüm izni dilekçesi sunmanızı isteyebilir. Ölüm izni dilekçesi, çalışan olarak vefat olayını ve izin talebinizi yazılı olarak ilettiğiniz belgedir. Genellikle ölüm izni dilekçesi, doğrudan insan kaynakları departmanına veya birim amirine hitaben yazılır. Dilekçede; vefat eden kişinin kimliği ve sizinle yakınlık derecesi, vefat tarihi, izin talep ettiğiniz tarih aralığı ve izin süresi açıkça belirtilmelidir. Mümkünse ilgili ölüm belgesi veya defin işlemiyle ilgili resmi evrak da dilekçeye eklenir.

    Ölüm izni dilekçesi örneği olarak dilekçede şu unsurlar bulunmalıdır:

    • Konu ve Hitap: Dilekçe, işyerindeki yetkili makama hitaben yazılır ve konusu “Ölüm İzni Talebi” olarak belirtilir.
    • Vefat Bilgisi: “… tarihinde __ yakınım __ vefat etmiştir.” şeklinde vefat eden kişinin adını ve sizin onun nesiniz olduğunu (örneğin babam, annem, kardeşim vb.) belirtin.
    • İzin Talebi: “İş Kanunu gereği 3 günlük ölüm izni hakkımın kullanılabilmesi için __ tarihinden __ tarihine kadar izinli sayılmamı arz ederim.” gibi bir ifadeyle talep ettiğiniz izin süresini ve tarih aralığını netleştirin. Memurlar için 7 gün olarak düzenlenebilir.
    • Ekler: Eğer ölüm kaydına ilişkin belge varsa (örneğin ölüm belgesi veya defin ruhsatı), bunu belirterek eklediğinizi not edin.
    • Tarih ve İmza: Dilekçenin verildiği tarih ve çalışan olarak sizin ad-soyad ve imzanızla dilekçeyi tamamlayın.
  3. İznin Kullanımı: Ölüm izni genellikle vefat olayının gerçekleştiği günden veya haber alındığı günden itibaren başlatılır. İşyerinin onayıyla birlikte, talep ettiğiniz tarihlerde izinli sayılırsınız. İzin süresi ardışık günler şeklinde değerlendirilir. Örneğin, perşembe günü bir yakınınızı kaybedip izin aldıysanız, perşembe-cuma-cumartesi şeklinde 3 gün sayılır (hafta sonu tatil günleri de araya giriyorsa, işyeri uygulamasına göre izin süresine dahil edilebilir veya edilmeyebilir; genelde izin süresi takvim günü olarak değerlendirilir). Memurlar için de benzer şekilde 7 gün ardışık olarak verilir. Bu süre zarfında çalışanın iş yerine gelmemesi yasal olarak mazur görülür.
  4. Belgelerin Sunulması: İşvereniniz genellikle resmi belgeleri talep edebilir. Ölüm izni dönüşünde, vefat eden kişiye ait ölüm belgesini veya defin tutanağını insan kaynaklarına teslim etmek gerekebilir. Bu, kötüye kullanımın önlenmesi ve kayıtların düzgün tutulması için istenir. Eğer aynı talep memurlar için de geçerliyse, memur da bağlı bulunduğu kuruma belgeyi sunmalıdır.
  5. İş Başı Yapma: İzin sürenizin bitiminde, belirttiğiniz tarihte işinizin başında olmalısınız. Eğer beklenmedik bir durum nedeniyle (örneğin cenazenin başka bir ilde olması, resmi işlemlerin uzaması veya kendi sağlık sorunlarınız gibi) ek süreye ihtiyacınız doğarsa, işverenle irtibat kurup durumu açıklamalı ve mümkünse ek izin (yıllık izin veya ücretsiz izin) talep etmelisiniz.

İzin kullanımı sırasında bir önemli nokta da yıllık izin ile çakışma durumudur. Eğer çalışan zaten yıllık izindeyken bir yakınının vefatı gerçekleşirse ne olur? Bu durumda, Yargıtay kararlarına göre, ölüm izni yıllık izne eklenmelidir. Yani yıllık izin süreniz devam ederken aileden birini kaybettiyseniz, kanunun tanıdığı 3 günlük ölüm izni yıllık izinden bağımsız olarak işlemeli ve yıllık iznin kalan kısmı, ölüm izni bittikten sonra kaldığı yerden devam etmelidir. Örneğin, 10 gün yıllık izne ayrılmış bir işçi iznin 5. gününde bir yakınını kaybederse, o andan itibaren 3 günlük ölüm izni başlar ve yıllık izninin kalan günleri buna göre ileri kaydırılır. Bu sayede çalışan, hem ölüm iznini hem de yıllık iznini tam olarak kullanmış olur.

Ölüm izni başvuru sürecinde genel olarak işbirlikçi ve açık iletişim önemlidir. Çalışan, üzücü bir durum yaşadığını ve kanuni hakkını kullandığını işverenine doğru şekilde iletmelidir. İşverenler de çoğunlukla bu duruma anlayış gösterecek ve gerekli kolaylığı sağlayacaktır. Sonuçta ölüm izni, kimsenin kötüye kullanmak istemeyeceği, ihtiyacın zorunlu kıldığı bir haktır ve hem işçi hem işveren tarafının bu süreci karşılıklı saygı çerçevesinde yönetmesi beklenir.

Ölüm İzni Ücretli Midir?

Ölüm izni ücretli midir? Evet, ölüm izni ücretli bir izin niteliğindedir. Hem İş Kanunu hem de 657 sayılı Kanun kapsamında verilen ölüm izinleri sırasında çalışanların maaşından herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durum, ölüm izninin bir ücretli mazeret izni olmasından kaynaklanır. Kanun koyucu, bu izni kullanırken çalışanların ekonomik kayba uğramamasını amaçlamıştır. Dolayısıyla, işçi veya memur fark etmeksizin, ölüm izninde geçen günler için normal çalışma ücreti ödenmeye devam eder.

Özel sektör işçileri açısından, 4857 sayılı Kanun’daki mazeret izni düzenlemesi gereği ölüm izni süresince işçi, sanki çalışmış gibi ücret almaya devam eder. İşveren, bu günler için çalışana maaşını tam ödemek zorundadır. Eğer işveren ölüm izninde olunan günler için ücret ödemez veya maaştan kesinti yaparsa, işçi buna itiraz edebilir ve yasal yollara başvurabilir. Hatta böyle bir durumda işçi, ödenmeyen ücretlerini tahsil etmek için işçilik alacağı davası açma hakkına sahiptir. Yargı uygulaması, ölüm izninde geçen sürenin ücretli olduğunu ve bu sürenin yıllık ücretli izin gibi diğer izin haklarından düşürülemeyeceğini teyit etmiştir.

Memurlar açısından da durum aynıdır: 657 sayılı Kanun’a göre memurların ölüm izni süresince maaş ve özlük hakları aynen devam eder. Memurun maaşı veya ek ödemeleri bu 7 günlük süre dolayısıyla azaltılamaz. Bu nedenle “ölüm izni ücretli midir” sorusunun cevabı tüm çalışanlar için kesinlikle evettir.

Kısaca, ölüm izni kullanırken maddi açıdan bir kayba uğramazsınız. Bu izin, yasa gereği ücretli izin niteliğinde olduğundan, içiniz rahat bir şekilde hakkınızı kullanabilirsiniz. İşverenler de bu süreyi ücretsiz izinden farklı tutarak ücret bordrolarını buna göre düzenlemelidir.

Ölüm İzni Verilmezse İşçi Ne Yapabilir?

Kanunlar ölüm iznini açıkça tanımlamış ve işverenlerin bu izni vermesini zorunlu tutmuştur. Bu nedenle, kanunen hakkı doğan bir çalışana ölüm izni verilmezse, yani işveren bu izni kullandırmamakta ısrarcı olursa veya çalışanın bu iznini engellerse, çalışan bazı yasal yollara başvurabilir. İşçi ne yapabilir? sorusunu adım adım değerlendirelim:

1. İşvereni Yazılı Olarak Uyarma: İlk olarak, işçi hakkı olan iznin verilmediğini yazılı olarak tespit etmeli ve mümkünse işverene durumunu hatırlatan bir ihtar çekmelidir. Örneğin, işveren sözlü olarak “izin vermiyorum” dediyse, işçi noterden göndereceği bir ihtarname ile yakınını kaybettiğini, kanunen 3 gün mazeret izni hakkı olduğunu ve bu izni talep ettiğini, engellenmesinin hukuka aykırı olacağını belirtebilir. Bu, ileride doğacak uyuşmazlıklar için kanıt niteliğinde olacaktır.

2. İzni Kullanmaktan Kaçınmama: İşveren izin vermese bile, çalışan cenazesine gitmek zorunda kalabilir. Bu durumda işverenin onayı olmasa dahi işçi işe gitmeyip fiilen cenazeye gidebilir. Elbette bu, işveren açısından devamsızlık gibi görünecektir ancak unutulmamalıdır ki kanuni hakkın kullanımı söz konusudur. İş Kanunu’na göre ardı ardına 2 işgünü, veya 1 ay içinde 2 defa herhangi bir tatil gününün sonrası işgünü, yahut bir ayda toplam 3 işgünü izinsiz ve mazeretsiz devamsızlık yapan işçi işveren tarafından tazminatsız işten çıkarılabilir. Ancak burada devamsızlık mazeretli olduğu için (yani haklı bir sebebe dayandığı için) işverenin bu yola başvurması hukuken tartışmalıdır. Yine de, izni vermeyen bir işveren keyfi davranabilir ve işçiyi işe gelmedi diye işten çıkarmaya kalkışabilir.

3. Haklı Nedenle Fesih (İstifa): İş Kanunu madde 24’e göre, işçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı vardır. İşverenin kanuni bir hakkı kullandırmaması, işçinin kişiliğine ve yasal haklarına saygı göstermemesi anlamına gelebilir. Özellikle böyle kritik bir durumda izin vermemek, işçi açısından iş sözleşmesinin güvenli bir şekilde devam etmeyeceğinin göstergesidir. Bu nedenle, işçi isterse bu olayı gerekçe göstererek kendi iş akdini feshedebilir (istifa edebilir) ve kıdem tazminatı talep etme hakkına sahip olabilir. Yargıtay kararları da, kanundan doğan izin hakkının engellenmesini işçi açısından “haklı fesih” nedeni olarak değerlendirmiştir. Yani işçi, “yakınım vefat etti, yasal iznimi kullanmama izin verilmedi, bu yüzden işi bırakıyorum” diyerek ayrılırsa, bu durumda işveren kıdem tazminatını ödemek durumunda kalabilir.

4. Yasal Şikayet ve Dava Yolu: İşçi, ölüm izni hakkının engellenmesi veya verilmemesi nedeniyle uğradığı zararlar için resmi makamlara başvurabilir. İlk etapta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne şikâyette bulunmak bir seçenektir. Bu durumda iş müfettişleri konuyu inceleyerek işverenin kanuna aykırı davranışı tespit ederlerse idari para cezası uygulanabilir veya işvereni uyarabilirler. Diğer yandan, eğer işçi bu sebeple işten çıkarılmışsa (ya da ayrılmak zorunda kalmışsa), iş mahkemesinde işe iade davası (haksız fesih iddiasıyla) veya doğrudan işçilik alacakları davası açabilir. İşe iade davası kazanılırsa, mahkeme işverenin işçiyi sırf bu nedenle işten çıkarmasını haksız bulduğu için işçinin işe geri alınmasına veya tazminat ödenmesine karar verecektir.

Ayrıca, işveren izni vermedi ama işçi yine de izne çıktı diye işçinin o günkü ücretini keserse, bu ücreti de ayrıca dava konusu yaparak talep etmek mümkündür. İşçi, “izin günlerimde çalışmış gibi ücret hak ediyorum” diyerek eksik ödenen maaşını talep edebilir.

5. Memurlar İçin: Soru her ne kadar “işçi ne yapabilir” şeklinde olsa da, kısaca memurlar için de benzer bir durumdan bahsedelim. Bir memurun amiri kanunen hak ettiği 7 gün izni vermez veya zorluk çıkarırsa, memur durumu kurumun üst disiplin mercilerine taşıyabilir. Hatta gerekirse idareye karşı idari dava açarak hakkını talep edebilir. Ancak pratikte kamu kurumlarında bu hak genellikle sorun çıkarılmadan verilir; sorun çıksa bile memurun elinde 657 sayılı Kanun’daki açık hüküm bulunduğundan, idari süreçler memur lehine işleyecektir.

Özetle, ölüm izni yasal bir zorunluluktur. İşverenin inisiyatifinde olmayan bu hakkın kullandırılmaması ciddi bir iş hukuku ihlalidir. Böyle bir durumla karşılaşan işçi, öncelikle iletişim ve iyi niyet yolunu denese de, nihayetinde kanunlar yoluyla hakkını aramaktan çekinmemelidir. Unutulmamalıdır ki yasalar, çalışanların böylesine insani bir ihtiyacını korumaya almıştır ve hiçbir işverenin bu hakkı keyfi olarak engellemesine izin verilmez.

Ölüm İzniyle İlgili Güncel Mahkeme Kararları ve Emsal Vakalar

Ölüm izni konusunda yasal düzenlemeler net olmakla birlikte, uygulamada ortaya çıkan bazı uyuşmazlıklar yargıya intikal etmiş ve bu konuda emsal teşkil eden kararlar ortaya çıkmıştır. Aşağıda, ölüm izniyle ilgili dikkat çekici mahkeme kararları ve gerçek olaylardan birkaç örnek sunulmuştur:

1. Ölüm İzninin Yıllık İzinle Çakışması Hakkında Karar: Bir çalışan, yıllık ücretli iznini kullanırken annesinin vefat etmesi üzerine 3 günlük ölüm izni kullanmış, ancak işveren bu 3 günü çalışanının yıllık izninden düşmüştü. Çalışan iş mahkemesine başvurdu ve konu Yargıtay’a kadar gitti. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2016 tarihli bir kararında, ölüm izni süresinin yıllık izinden mahsup edilemeyeceği net bir şekilde vurgulandı. Mahkeme, ölüm izninin kanundan doğan bağımsız bir hak olduğunu, dolayısıyla o sürede yıllık iznin duraksaması gerektiğini belirtti. Bu emsal karar ışığında, artık uygulamada da genel kabul görmüştür ki ölüm izni günleri yıllık izin hakkından düşürülmez; tam tersine, yıllık izinde gerçekleşen vefat durumunda izin süresi o kadar gün uzatılır. İşverenlerin de bu karara riayet ederek, çalışanların izin kayıtlarını tutmaları gerekmektedir.

2. Ölüm İzni Sonrası İşe Geç Başlama ve İşten Çıkarma Olayı: 2012 yılında özel sektörde çalışan bir işçi, babasının vefatı nedeniyle 3 gün ölüm izni kullanmış ancak acil işler nedeniyle izin bitiminde bir gün daha işe gidememiştir. İşveren, işçinin bu ekstra bir günlük devamsızlığını gerekçe göstererek iş sözleşmesini feshetmiştir. Konu yargıya taşındığında, Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) ve akabinde Yargıtay bu olayı inceledi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin 2020 tarihli kararında, işçinin ölüm izni bitiminde sadece 1 gün işe gelmemesinin haklı fesih nedeni oluşturmayacağı belirtildi. Zira İş Kanunu’na göre işverenin devamsızlık nedeniyle haklı feshe gidebilmesi için işçinin arka arkaya en az 2 iş günü izinsiz ve mazeretsiz işe gelmemesi gerekir. Bu olayda işçi, yasal 3 günlük iznini kullandıktan sonra sadece bir gün mazeretini aşmıştı ve ertesi gün zaten işbaşı yapmaya gelmişti. Mahkeme, işverenin tek bir günlük devamsızlık için iş akdini feshetmesini haksız buldu ve işçiye kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğine hükmetti. Bu karar, ölüm izni sonrası yaşanan küçük gecikmelerin işten çıkarma için geçerli bir neden sayılamayacağını gösteren önemli bir emsaldir. Elbette, çalışanların da izin bittikten sonra mümkünse zamanında işbaşı yapmaları, eğer yapamıyorlarsa mutlaka işvereni bilgilendirmeleri önem taşır. Ancak böyle talihsiz durumlarda yargı, işçinin lehine yorum yaparak anlayış göstermektedir.

3. Sözleşmeyle Ölüm İznini Kısıtlama Girişimleri: Bazı işverenler, iş sözleşmelerine veya iç yönetmeliklerine kanuna aykırı hükümler koyarak ölüm izni hakkını kısıtlamaya çalışmıştır. Örneğin, bir şirkette sözleşmeye “işbu işyerinde ölüm izni 1 gündür” gibi bir madde konulmuş, yahut sadece anne, baba ve çocuk için izin verileceği, eş veya kardeş için verilmeyeceği şeklinde hükümler eklenmiştir. Bu tür durumlar yargıya taşındığında, mahkemeler oybirliğiyle bu tip hükümlerin geçersiz olduğuna karar vermiştir. Zira kanun hükmü emredicidir ve sözleşme ile çalışan aleyhine değiştirilemez. Yargı kararları, işçilere kanunla tanınan hakların sözleşme yoluyla daraltılamayacağını bir kez daha teyit etmiştir. Dolayısıyla, eğer iş sözleşmenizde kanuna aykırı şekilde ölüm izni hakkınızı kısıtlayan bir ibare bulunuyorsa, bu ibareyi dikkate almak zorunda değilsiniz; kanunun size tanıdığı tam hakkı kullanabilirsiniz.

4. Diğer Emsal Vakalar: Ölüm izniyle ilgili olarak yargıya intikal eden diğer bazı konular da şunlardır: Örneğin, işverenin ölüm izni kullanan işçiyi daha sonra maaş zammı veya terfi gibi konularda negatif ayrımcılığa tabi tutması durumunda, bu tür uygulamaların mobbing (işyerinde psikolojik taciz) kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilmektedir. Yargıtay, bir kararında yakınını kaybeden işçiye anlayış göstermeyip onu sıkıştıran, iznini problem eden amirlerin tutumunu işçi aleyhine ağırlaştırıcı davranış olarak nitelendirmiştir. Bu da iş hukuku açısından işçinin manevi tazminat talep etmesine varabilecek sonuçlar doğurabilir. Kısacası, ölüm izni nedeniyle çalışanı mağdur eden her türlü eylem, hukuken risk taşımakta ve genellikle çalışan lehine sonuçlanmaktadır.

Yukarıdaki emsal kararlar göstermektedir ki, ölüm izni hakkının korunmasında yargı oldukça duyarlıdır. Mahkemeler, bu iznin kullanımını engelleyen veya bundan dolayı çalışanı haksız şekilde cezalandıran işveren uygulamalarına prim vermemektedir. Çalışanlar, hakları konusunda bilinçli olmalı ve gerekirse yargı yoluyla haklarını aramaktan çekinmemelidir. İşverenlerin de bu tür üzücü durumlarda çalışanlarına anlayışla yaklaşmasının hem insani hem de hukuki bir yükümlülük olduğunu unutmaması gerekir.

ÖLÜM İZNİ KAÇ GÜNDÜR
ÖLÜM İZNİ KAÇ GÜNDÜR

Sonuç ve Öneriler

Sonuç olarak, ölüm izni hem özel sektör işçileri hem de kamu çalışanları (memurlar) için kanunla güvence altına alınmış vazgeçilmez bir haktır. İşçiler, 4857 sayılı İş Kanunu gereğince anne, baba, eş, çocuk veya kardeşlerini kaybettiklerinde 3 gün ücretli ölüm izni kullanma hakkına sahipken; memurlar, 657 sayılı Kanun uyarınca eş, çocuk, kardeş, anne veya baba (ve eşinin anne-babası) vefat ettiğinde 7 gün ücretli izin hakkına sahiptir. Bu süreler asgari olup, işveren veya kurum insiyatifiyle artırılabilir ancak azaltılamaz. Ölüm izni süresince çalışanların ücretleri tam ödenir, izin günleri yıllık izinden düşmez ve bu izin mutlaka kullandırılmak zorundadır.

Çalışanlar için en önemli tavsiye, böyle bir üzücü durumla karşılaştıklarında haklarını bildikleri ve bunu uygun şekilde talep ettikleridir. İşvereninize durumunuzu zamanında bildirin, gerekirse yazılı olarak izin talebinizi yapın ve yasal hakkınızı kullanmaktan çekinmeyin. Hiçbir iş, bir yakınınızın cenazesine gitmenizden daha önemli değildir ve kanun da bu önceliği size tanımaktadır. İşvereniniz veya amirinizle iletişim kurarken dürüst ve açık olun; genellikle işverenler de bu duruma saygı gösterecektir. Eğer işyerinizde bu konuda bir tereddüt yaşanır veya haklarınız size kullandırılmazsa, yukarıda belirttiğimiz gibi kanuni yollarla hakkınızı arayabileceğinizi bilin.

İşverenler ve kurum yöneticileri için önerimiz ise, çalışanların bu tür mazeret izni taleplerine duyarlılıkla yaklaşmalarıdır. Çalışanın verimliliği ve motivasyonu açısından da, böyle zor zamanlarında onlara destek olmak uzun vadede güven ilişkisini kuvvetlendirecektir. Unutulmamalıdır ki çalışma hayatı insani değerlerden ayrı düşünülemez ve yasalar da bunun gereği olarak ölüm izni gibi hakları düzenlemiştir.

Son olarak, eğer ölüm izni hakkınızın kullanımıyla ilgili bir sorun yaşıyorsanız veya işvereninizle bu konuda anlaşmazlığa düşerseniz, profesyonel hukuki destek almanız yerinde olacaktır. İş hukuku alanında deneyimli bir avukat, haklarınızın korunması ve gerekli adımların atılması konusunda size yol gösterebilir. Özellikle işten çıkarılma, tazminat veya dava süreçleri söz konusu olduğunda, uzman desteği ile hareket etmek hak kaybı yaşamanızın önüne geçecektir. Özdipi Hukuk olarak, işçi hakları ve iş hukuku konularında müvekkillerimize danışmanlık ve dava hizmeti vermekteyiz. Ölüm izni veya diğer işçi haklarıyla ilgili sorularınız varsa, uzman ekibimizden profesyonel destek alabilir ve yasal haklarınızı en etkin şekilde savunabilirsiniz.

PAYLAŞ
Zehra Özdipi
Zehra Özdipi
Articles: 175
WHATSAPP RANDEVU AL ARA