Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

İş yerinin devri ve devrin sonuçları, İş Kanunu’nun 6. maddesinde ve Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesinde incelenmiştir. İlgili kanun maddeleri gereğince işletmenin devri; aktifler ve pasifler olarak bahsettiğimiz iş yerinin tüm hakları ve borçları ile bir bütün halinde gerçekleşmektedir.
Yazımızda iş yerinin devrinin nasıl gerçekleşeceğini, devirle birlikte kimlerin sorumluluklarının ve haklarının doğacağını ve diğer tüm detaylarıyla işyerinin devrini inceleyeceğiz. Keyifli okumalar dileriz.
İş yerinin hukuki tanımı İş Kanunu md. 2’de tanımlanmıştır. İlgili kanun işyerini, işveren tarafından maddi ve manevi unsur ile işçiyi, mal ya da hizmet üretmek için birlikte örgütleyen birim olarak tanımlamıştır. İlgili kanun devamında işyerine bağlı yerlerin; eklentilerin ve araçların da işyerinden sayılacağını öngörmüştür. Özetlemek gerekirse İş Kanunu’nda iş yeri, işveren tarafından mal ve hizmet üretme amacı güderek bu amacı gerçekleştirmek için işçinin iş gücü ile maddi ve manevi unsurları birlikte örgütleyen birim ve bu birime bağlı yerlerin bütünü şeklinde ifade edilmektedir. İş yerinin devrine de İş Kanunu md. 6’da yer verilmiştir. İlgili kanun çerçevesinde iş yerinin devri, mevcut olan tüm iş sözleşmeleriyle birlikte gerçekleşir. Dolayısıyla bu iş sözleşmelerinden doğan tüm borçlar ve tüm haklar da devirle birlikte devralana geçmektedir. İş Kanunu iş yerinin devrini düzenlerken Avrupa Birliği 2001/23 sayılı yönergeyi esas almıştır. Yönergede devir işlemi, kimliğini koruyan bir ekonomik birliğin devri şeklinde tanımlanmıştır. Bu ekonomik birliğin korunması için devir işleminde iş yerinin faaliyetini aynen sürdürebileceği ve mal ya da hizmet üretmek amacının korunması için gerekli araçların tamamının da devredilmesi gerekmektedir.

İş yerinin devri İş Kanunu 6. Maddesinde incelenmiştir. İş Kanunu’nda “İş yerinin veya bir bölümünün devri” başlığı altında md. 6’da iş yeri devrinin hukuki bir işleme dayalı bir şekilde gerçekleşeceği ifadesine yer verilmiştir. Bu hukuki işlemler, mülkiyetin devir işlemini gerçekleştirecek yeni işverene verilmesi, kira sözleşmesi ve bunun gibi devir sözleşmesine dayanak olabilecek diğer hukuki işlemlerdir.
İş yeri devri işçilerin iş sözleşmeleriyle birlikte gerçekleştiği için devredilen iş yerinde çalışan işçiler çalışmaya devam edecektir. Çünkü devirle birlikte işçinin iş sözleşmesi feshedilmez, işçiler yeni işverenle devam eder. Kanunda devir işleminin, işyerine ait ve işyerinin faaliyetini sürdürmesi için gerekli nitelikteki tüm unsurlarla birlikte gerçekleşeceği öngörülmüştür. İşçinin iş gücü de bu unsurlar arasında yer almaktadır. Dolayısıyla iş yerinin devri halinde işçiler etkilenmeyecek ve yeni işveren ile çalışmaya devam edeceklerdir. İş yerini devralan yeni işverenin, eski işverenleri çalıştırmamak gibi bir hakkı yoktur. İlgili kanun hükmünde işçilerin devirle birlikte mağdur edilmemesi amaçlanmıştır. Ancak iş yerinin devri dışında bir sebepten ötürü işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi söz konusu olabilmektedir.
İş yerinin devri halinde işçilerin sözleşmeleri aynen devam ettiği için sözleşmeden doğan tüm hakları ve bununla birlikte yükümlülükleri de devam etmektedir. Devralan yeni işveren, eski çalışan işçileri yine çalıştırmak zorunda olduğu gibi işçilerin maaşlarını da ödemek zorundadır. İş yerinin devri halinde, işveren ile işçi arasındaki iş akdi feshedilmediği için sadece fesih dolayısıyla herhangi bir kıdem tazminatı ya da ihbar tazminatı söz konusu olmayacaktır.
İş Kanunu’na göre iş yerinin devri halinde, işçiler ve işveren arasındaki iş sözleşmeleri de aynen devam ettiği için işçilerin kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı almaya hak kazandıklarından bahsedemeyiz. Salt devir sebebiyle işçilerin kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı hakkı doğmaz. Kıdem tazminatı veya ihbar tazminatı kazanmak için iş sözleşmesinin feshedilmiş olması gerekmektedir. Devir halinde sözleşme devam ettiği için herhangi bir tazminattan bahsetmek mümkün değildir.
İş Kanunu ilgili madde hükmü gereğince iş yerinin devrinin, tüm aktif ve pasifler olarak bahsettiğimiz hak ve borçlarla beraber bütün halinde gerçekleşmesi öngörülmüştür. Dolayısıyla iş yerinin devrinde işçinin rızası gerekli unsurlar arasında yer almaz. İş sözleşmesinin devri ise Türk Borçlar Kanunu tarafından düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu gereğince iş sözleşmesinin devri halinde işveren tarafından işçinin onayının alınması zorunludur.
İş yeri devrinde devreden eski işverenin ve devralan yeni işverenin müteselsil sorumlulukları olarak bahsettiğimiz, devir işlemiyle beraber 2 yıl süre boyunca birlikte sorumlulukları bulunmaktadır. İş yerini devreden eski işverenin sorumluluğu iki yıllık sürenin sonunda biter; yeni devralan tek başına sorumlu hale gelir. Kısaca devrin gerçekleşmesinden itibaren müteselsil sorumluluk başlar; devirden önce doğmuş alacaklar bakımından, iki yıl boyunca hem devralan yeni işveren hem devreden eski işveren birlikte sorumlu tutulmaktadır.
İlgili Kanun’a göre, işçilerin devir işleminden önce doğan alacakları bakımından iki yıl süreyle sınırlandırılmış olan müteselsil sorumluluk geçerlidir. Yani devralan işveren de devreden işveren de beraber sorumlu tutulur. Tazminatlar açısından; ihbar tazminatında yeni işveren tek başına, kıdem tazminatında ise hem yeni hem eski işveren de ayrı ayrı incelenmek üzere sorumlu tutulacaktır. İş yerinin devri halinde, işveren ve işçiler arasındaki iş sözleşmeleri aynen devam etmektedir. Devirden önce doğmuş sorumluluklar ve alacaklar bakımından iki yıl süreyle devreden işveren de devralan işverenle birlikte sorumlu tutulmaktadır.
İş yerinin devri tek başına haklı fesih nedeni oluşturmaz. Bu sebeple işçilerin iş yerinin devrilmesini öne sürerek iş sözleşmesini haklı şekilde feshetmesi mümkün değildir. Aynı şekilde işveren de sadece iş yerini devraldığını öne sürerek işçilerin iş sözleşmelerini haklı şekilde feshedemez. İş yeri devri nedeniyle fesih haksız fesihtir. İşçilerin iş sözleşmelerini haklı feshedebilmeleri ancak İş Kanunu’nda belirtilen şartlara dayanarak haklı sebeple derhal fesih hakkı doğrultusunda bulunmaktadır. İşçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği haller İş Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Yargıtay kararlarına göre de devir, haklı fesih sebebi sayılmamıştır. (Örnek yargıtay kararı: HGK., E. 2006/51 K. 2006/27 T. 1.3.2006 )
İlgili Kanuna göre devir tek başına işten ayrılma yani haklı fesih sebebi oluşturmaz. Aynı şekilde işçilerin salt devir sebebini öne sürerek, işverenden ihbar tazminatı veya kıdem tazminatı almaya hak kazanmaları da mümkün değildir. İşçiler haklı sebeplerini öne sürerek iş sözleşmesini feshetmeleri halinde; işverenden kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alabilirler. Kanuna göre devir haklı fesih nedeni oluşturmadığı için devir nedeniyle doğacak bir haklı fesihten veyahut tazminattan bahsedemeyiz.
SGK çıkış kodları, işçi ile işveren arasındaki iş sözleşmesinin hangi sebeple sona erdiğini anlamamızı sağlayan kodlardır. İş yerinin devri halinde verilecek olan kod “34” tür. İş yerinin devredilmesi halinde ya da iş yerinin veya yapılan işin niteliğinin değişmesi halinde, iş sözleşmesi feshedilecekse kullanılacak olan SGK çıkış kodu “34” olacaktır.
SGK çıkış kodlarına birkaç örnek verecek olursak;
SGK çıkış kodları iş sözleşmesinin hangi sebeple feshedildiğini anlamamızı sağlar. İstifa durumunda da kullanabileceğimiz SGK çıkış kodları bulunmaktadır. Örnek verecek olursak, işçi işverenin iş sözleşmesindeki hükümlere uygun davranmaması gibi haklı bir nedene dayanarak istifa etmişse SGK çıkış kodlarından “24” veya zorunlu şekilde fesih halinde “23” kullanılır. İşçi, belirsiz süreli iş sözleşmesini kendi kendine sona erdirirse yani istifa etmesi halinde SGK çıkış kodlarından “3” kullanılmaktadır.

Usulüne uygun yapılmayan devirlerde, işçinin alacaklarından eski ve yeni işveren müteselsilen sorumludur. Dolayısıyla işçi alacaklarını her ikisinden de talep edebilir. Ayrıca işçi ücret garanti fonundan da alacağını isteyebilir. Devir işleminde iş sözleşmeleri aynen korunarak devredildiği için işçinin hakları da devir sırasında gözetilmelidir. Aksi takdirde işçi, müteselsil sorumluluk gereği işverenlere karşı haklarını, alacaklarını ve doğmuşsa tazminat hakkını talep edebilmektedir. Bu süreçte haklarınızın korunması ve mağduriyet yaşamamanız adına hukuki destek almanızı tavsiye ediyoruz.
Kanuna göre işçi ve işveren arasında yaşanacak uyuşmazlıklarda, işe iade talebi haricinde belirlenmiş bir süre bulunmamaktadır. Dolayısıyla işçi veya işveren alacakları ve tazminatlarla işe iade talebiyle açacağımız bir davada önce arabulucuya başvurmak dava şartı haline gelmiştir. Arabulucuya başvurmadan açılmış olan davalar mahkeme tarafından dava şartı eksikliği nedeniyle reddedilecektir. İşe iade talepleri ile fesih tarihinden 1 ay içerisinde arabulucuya başvurmak gerekir. İşe iade davasında, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde arabulucuya başvurmak zorunlu tutulmuştur. Arabulucuya başvurduktan sonra anlaşılamaması halinde ise 2 hafta içinde mahkemeye başvurup dava açılmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde, işçiler işverenlere işçi alacağı davası açılabilmektedir. İşçi alacağı davasında arabulucuya başvurma şartı bulunmaktadır, arabulucuya başvurmak dava şartıdır. Arabulucuya başvurulması halinde, sonuç olumsuz olursa mahkemeye başvurulur, bu davada görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. İş Mahkemesinin olmaması halinde görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi olacaktır. Asliye Hukuk Mahkemesi, eldeki davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.
İş yeri devrinde işçilerin iş sözleşmeleri, yeni devralanla birlikte aynı şekilde devam etmektedir. Tazminat hakkının doğması için işçinin mağduriyete uğraması, hakkını alamaması ya da haksız fesihle işten çıkarılması gerekir. Bu sebeple devir işlemi tek başına tazminat almak için yeterli bir sebep oluşturmaz.
İş yerinin devri haklı fesih sebepleri arasında yer almaz. İşçinin iş yerinden haklı fesihle ayrılabilmesi için gerekli sebepler İş Kanunu md. 24’te incelenmiştir. 24. maddeye göre işçiler, sağlık sorunları sebebiyle, iyi niyet ve ahlak kurallarına uymayan hallerde, zorlayıcı bir sebebin varlığı halinde iş sözleşmelerini haklı feshedebilirler.
2 yıl içerisinde devredilmiş bir iş yerinden ayrılmak isteyen bir işçinin alacağı kıdem tazminatı, müteselsil sorumluluk kapsamında hesaplanmaktadır. Müteselsil sorumluluk sebebiyle kıdem tazminatı, devreden eski işverenin döneminden ve devralan yeni işverenin döneminden ayrı ayrı olacak şekilde hesaplanmaktadır.
İşçinin iş sözleşmesini etkilemeyen durumlarda tazminat hakkından söz edemeyiz. Dolayısıyla iş yerinin satılması halinde işçinin herhangi bir tazminat alacağı doğmamaktadır. İşçi, aynı şekilde iş sözleşmesi dolayısıyla kazandığı hak ve yükümlülükler çerçevesinde çalışmaya devam edecektir.
İş yeri sahibinin değişmesi yani sadece devir işlemi işçilere tazminat alma hakkı doğurmamaktadır. İlgili Kanun’a göre iş yerinin sahibi değişse de iş sözleşmeleri de işçilerin hakları da korunmaktadır. Devirden sonra işçinin alacağı bir tazminat açısından ise 2 yıl olarak sınırlandırılmış müteselsil sorumluluk kapsamında eski ve yeni işveren birlikte sorumludur.
Devreden işveren işyerini devrederken çalışmakta olan bir çalışanın ihbar tazminatı hakkının doğmuş olduğundan söz edilemez. O nedenle devir tarihinde çalışmakta olan işçiler açısından ileride doğabilecek olan ihbar tazminatından devreden işveren sorumlu tutulamayacaktır.
İşçiler için tazminat alma hakkı, sadece iş yeri devriyle birlikte doğmaz. Kanuna göre iş yeri devri ile iş sözleşmesi devri birbirinden farklıdır. Ancak esaslı değişikliğe gidilen durumlarda yani iş sözleşmelerinin de devri halinde işçinin onayı alınması gerekir.
İş Kanunu gereğince iş yerinin devredilmesi, işçileri ve iş sözleşmelerini etkilemez. Dolayısıyla iş yeri devredildiğinde işçilerin işten çıkarılma riski de yoktur. Sadece devir işlemi öne sürülerek işçi veya işveren tarafından haklı fesih gerçekleştirilemez.
İş yeri devri ilgili kanun gereği bütün halinde gerçekleşmektedir. Devrin bütün halinde gerçekleşmesi demek, iş yerindeki işçilerin de iş sözleşmelerinin de aynen varlığını koruyarak devrin gerçekleştirilmesi demektir. Dolayısıyla iş yeri devri, işçiler açısından herhangi bir hak kaybına yol açmayacaktır.
İş yerinin devri için işçilerin rızası gerekmemektedir. Çünkü kural olarak iş yerinin devri mevcut işçilerin iş sözleşmelerini de kapsayacak şekilde gerçekleşmektedir. Devirle birlikte iş sözleşmelerinin devam eder. Böylelikle işçileri etkileyen bir durum olmayacağından dolayı işçilerin rızasının alınması da gerekmez.
İş yerinin devrinden sonra işçinin alacağı kıdem tazminatı, her işveren açısından ayrı ayrı olarak hesaplanmaktadır. Devir tarihine kadar doğan tazminattan hem devreden hem devralan 2 yıl süreyle işveren sorumlu tutulur.
Devir sonrası mevcut işçilerin iş sözleşmeleri de aynen devredileceği için aynı ücretle çalışmaya devam ederler. Devir sonrası işçilerin maaşı değiştirilemez. İlgili kanun gereği devralan işveren mevcut iş sözleşmesine dolayısıyla hukuka uygun hareket etmek zorundadır.
İş Kanunu ilgili maddesine göre devir işlemiyle işçilerin hakları, çalışma koşulları ve alacakları ücret gibi iş sözleşmesinde bulunan niteliklerin değişimine gidilemez. Kanuna göre devirden sonra da işçiler aynı çalışma koşullarıyla çalışır ve aynı ücret esas alınmaktadır.
Devir işlemi gerçekleşirken mevcut iş sözleşmeleri ya da işçilerin çalışma koşulları nasıl korunuyorsa, işçilerin yıllık izin hakları da aynen korunmaktadır. İşçilerin yıllık izin haklarının ücrete dönüşmesi iş akdinin sona ermesi halinde mümkün olacaktır. Devralan yeni işveren tarafından verilen yıllık izin hakkı işçiler tarafından yine kullanılacaktır.
İşveren sadece iş yerinin devrini öne sürerek işçilerin pozisyonlarını değiştiremez. Kanunda devirle birlikte sözleşmelerinin de aynı şekilde korunacağı öngörülmüştür. Devralan işveren, devraldığı iş yerindeki işçilerin aynı koşullarda çalışma hakkını gözetmek zorundadır.
İş yeri devrinde işçilerin kıdem süreleri korunur, sıfırlanmaz. İşçinin alacağı kıdem tazminatı işçinin çalışma süresine göre belirlenir. Kıdem tazminatı da devralan yeni işveren için ayrı, devreden eski işveren için ayrı olacak şekilde hesaplanır. Bu şekilde işçinin hem devirden önce doğan hem devirden sonra doğan kıdem tazminatı hakkının korunması amaçlanmaktadır.
İş Kanunu’na göre iş yerini devreden işveren devir işlemiyle birlikte işçilere karşı olan tüm sorumluluklarından kurtulamaz. Kanunda bahsedilen müteselsil sorumluluk gereği işçi, devirden önceki alacaklarını iki yıl süreyle hem devreden eski işvereninden hem de devralan yeni işverenden talep edebilmektedir.
İş yeri devrinde işçilerin emeklilik hakları etkilenmez. Devir işlemi işçilerin yıllık izin hakları, emeklilik hakları, çalışma koşulları ve ücretleri gibi unsurları da korumaktadır. Bu, devir işleminde iş sözleşmelerinin olduğu şekilde korunmasının sonucudur.
Kıdem tazminatı işçinin kıdem süresi gözetilerek hesaplanmaktadır. Dolayısıyla devredilen bir iş yerinde çalışan bir işçinin kıdem tazminatı, devirden önceki dönemde doğan kıdem tazminatı ve devirden sonraki dönemde doğan kıdem tazminatı olarak birbirinden ayrı hesaplanır. Bu şekilde işçinin bir mağduriyet yaşamaması sağlanmış olur.
İş yeri devir veya intikal durumlarında iş yeri numarası değişmez. SGK numaraları da aynı numaralar üzerinden devam eder, değişmemektedir. Devir halinde ayrıca bir işyeri dosyası tescil edilmemektedir, aynı dosya üzerinden devam etmektedir. Sadece dosya üzerine devralan yeni işverenin bilgileri kaydedilir.
İş Kanunu çerçevesinde, iş yeri devri bütün halinde gerçekleşmektedir. Devir halinde devredilen iş yerinde çalışan işçiler etkilenmezler ve bununla birlikte işçiler aynı koşullarda, aynı ücret esas alınarak ve iş sözleşmeleri de aynen korunarak yeni işverenle çalışmaya devam edecektir.