Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Tarafların mahkemeye gitmeden önce uyuşmazlıklarını çözmek amacıyla başvurdukları resmi bir süreçtir. Türkiye’de belirli uyuşmazlıklarda arabuluculuk başvurusu dava açmadan önce zorunludur; bazı durumlarda ise tamamen ihtiyaridir. Başvurunun doğru bir şekilde yapılması, sürecin hızlı ve verimli ilerlemesi açısından büyük önem taşır.
Arabuluculuk başvurusu, genellikle adliyelerde bulunan arabuluculuk büroları aracılığıyla yapılır. Eğer başvurunun yapılacağı yerde arabuluculuk bürosu yoksa, yetkili sulh hukuk mahkemesine başvurulması gerekir. Başvuruda uyuşmazlığın konusu, tarafların iletişim bilgileri ve kısa bir özet yer alır. Başvurunun ardından sistem üzerinden bir arabulucu atanır ve sürecin ilk aşaması başlamış olur.
Başvurudan sonra atanan arabulucu, taraflarla iletişime geçerek süreci organize eder. Görüşmelerde taraflar bizzat bulunabileceği gibi avukatları aracılığıyla da temsil edilebilirler. Eğer taraflar anlaşmaya varırsa, bu anlaşma yazılı hale getirilerek imzalanır ve tarafların talebi doğrultusunda mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınabilir. Anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bir “son tutanak” düzenler ve taraflar dava açma hakkını kullanabilirler.
Hukuki uyuşmazlıkların taraflar arasında hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmesini sağlamak amacıyla belirli konularda uygulanmaktadır. Türkiye’de arabuluculuk, bazı uyuşmazlıklarda zorunlu, bazı uyuşmazlıklarda ise ihtiyari (isteğe bağlı) olarak yürütülmektedir. Zorunlu arabuluculuk, dava açmadan önce başvurulması gereken bir süreç olup, mahkemeye gitmeden önce tarafların anlaşmaya varmalarını teşvik eder. İhtiyari arabuluculuk ise tarafların gönüllü olarak başvurdukları bir yöntemdir ve herhangi bir sınırlamaya tabi değildir.
Türkiye’de bazı hukuki uyuşmazlıklarda mahkemeye başvurmadan önce arabulucuya gitmek yasal bir zorunluluktur. Bu kapsama giren başlıca uyuşmazlık türleri şunlardır:
Zorunlu arabuluculuk kapsamına girmeyen ancak tarafların isteğe bağlı olarak başvurabilecekleri bazı uyuşmazlıklar da bulunmaktadır. Bunlar arasında:
Arabuluculuk, hukuki süreci kısaltarak zaman ve maliyet açısından büyük avantajlar sunduğundan, tarafların karşılıklı anlaşma sağlaması için önemli bir fırsattır. Eğer taraflar, ihtiyari arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varamazsa, mahkeme yoluna başvurabilirler.

Tarafların mahkemeye gitmeden önce hukuki uyuşmazlıklarını çözmek amacıyla başlattıkları resmi bir süreçtir. Türkiye’de bazı uyuşmazlıklarda arabuluculuk zorunlu olup, dava açmadan önce bu sürecin tamamlanması gerekmektedir. Zorunlu olmayan durumlarda ise taraflar kendi istekleriyle ihtiyari arabuluculuğa başvurabilirler. Başvurunun doğru yapılması, sürecin hızlı ve etkili ilerlemesi açısından büyük önem taşır.
Arabuluculuk başvurusu, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına veya bu büroların bulunmadığı yerlerde yetkili sulh hukuk mahkemesine yapılır. Başvuruda, uyuşmazlığın konusu, tarafların kimlik ve iletişim bilgileri ile kısa bir özet yer alır. Başvuru sonrasında sistem üzerinden yetkili bir arabulucu atanır ve taraflarla iletişime geçerek süreci başlatır.
Atanan arabulucu, tarafları toplantıya davet eder ve tarafların bir araya gelmesini sağlar. Görüşmelere taraflar bizzat katılabilir ya da avukatları aracılığıyla temsil edilebilirler. Eğer taraflar anlaşmaya varırsa, yazılı bir anlaşma metni hazırlanır ve imzalanır. Bu anlaşma, mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alındığında, mahkeme kararı gibi bağlayıcı hale gelir. Eğer anlaşma sağlanamazsa, arabulucu son tutanak düzenler ve taraflar dava açma hakkını kullanabilir.
Arabuluculuk Başvurusu Adımları
Arabuluculuk başvurusu yapmak ücretsizdir ve mahkemeye göre daha hızlı ve ekonomik bir çözümdür. Taraflar, süreci iyi değerlendirerek mahkemeye gitmeden uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturabilirler.
Uyuşmazlığın konusuna ve tarafların bulunduğu yerleşim yerine göre belirlenir. Türkiye’de arabuluculuk başvurusu, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına yapılmaktadır. Eğer başvuru yapılacak yerde arabuluculuk bürosu bulunmuyorsa, başvuru yetkili sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne yapılabilir.
Başvuruyu, uyuşmazlığa taraf olan kişiler bizzat yapabilir veya vekaletnamelerinde arabuluculuk yetkisi bulunan avukatları aracılığıyla gerçekleştirebilirler. Başvuru sırasında, tarafların kimlik bilgileri, iletişim adresleri ve uyuşmazlığın konusu belirtilmelidir. Yetkili birime yapılan başvurunun ardından, sistem üzerinden resmi bir arabulucu atanır ve süreç başlar.
Eğer taraflar arabulucuyu kendileri belirlemek isterse, kendi seçtikleri bir arabulucu ile de süreci başlatabilirler. Ancak bu durumda, karşı tarafın da sürece katılmayı kabul etmesi gerekir. Başvurunun ardından arabulucu taraflarla iletişime geçerek süreci başlatır.
Arabuluculuk sürecinin resmi olarak başlatılması için doldurulması gereken bir belgedir. Başvuru formu, adliyelerdeki arabuluculuk bürolarından veya Adalet Bakanlığı’nın resmi internet sitesinden temin edilebilir. Formda, uyuşmazlığın konusuna ilişkin temel bilgiler yer almalıdır.
Arabuluculuk Başvuru Formunda Yer Alan Bilgiler:
Başvuru formunun eksiksiz ve doğru doldurulması, sürecin hızlı ilerlemesini sağlar. Form doldurulduktan sonra ilgili birime teslim edilerek arabuluculuk süreci resmi olarak başlatılır.
Zorunlu arabuluculuk başvurularında herhangi bir başvuru ücreti alınmaz. Taraflar, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına veya sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne ücretsiz olarak başvurabilirler. Anacak zorunlu arabuluculuk kapsamında taraflar eğer anlaşırlarsa arabuluculuk tarifesi uyarınca arabulucuya ücret öderler.
İhtiyari arabuluculuk (tarafların kendi isteğiyle başvurduğu arabuluculuk) durumunda arabulucunun ücreti, taraflarca karşılanır. Taraflar, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi doğrultusunda ödeme yaparlar. Eğer taraflar arabulucuya kendi istekleriyle gitmiş ve anlaşmışlarsa, arabulucu ücreti anlaşma sağlanan tutar üzerinden hesaplanır ve genellikle eşit olarak paylaşılır.
Sürecin sağlıklı ve etkili ilerleyebilmesi açısından önemlidir. Arabuluculuk görüşmeleri genellikle arabulucunun belirlediği ofiste yapılır. Bunun yanı sıra tarafların uzlaşması halinde görüşmeler Adliyelerdeki arabuluculuk görüşme odalarında, Taraflardan birinin veya arabulucunun belirlediği bir ofiste, Online (çevrim içi) olarak video konferans yöntemiyle gerçekleştirilebilir. Eğer taraflar farklı şehirlerde veya ülkelerde bulunuyorsa, online toplantılar oldukça yaygın bir çözüm olarak kullanılmaktadır. Görüşmelerin yeri, tarafların rahat edebileceği ve gizlilik ilkesine uygun bir şekilde seçilir.
Arabuluculuk sürecinin nasıl ilerleyeceğini belirleyen kritik bir adımdır. Arabulucu, genellikle Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından sistem üzerinden otomatik olarak atanır. Ancak taraflar anlaşarak kendi seçecekleri bir arabulucu ile de süreci başlatabilirler.
Arabulucu seçerken dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır:
Eğer taraflardan biri atanmış arabulucuyu kabul etmezse, sistemde belirlenen arabulucuyu değiştirme hakkı bulunmamaktadır. Ancak taraflar, ihtiyari arabuluculuk kapsamında anlaşarak farklı bir arabulucu belirleyebilirler.
Uyuşmazlığın türüne ve tarafların uzlaşmaya ne kadar istekli olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Zorunlu arabuluculuk sürecinde belirli süre sınırlamaları bulunmaktadır:
Eğer taraflar kısa sürede anlaşmaya varırsa, süreç birkaç gün içinde tamamlanabilir. Ancak görüşmelerin uzun sürmesi halinde, yasal süre sınırları dikkate alınarak süreç sonlandırılır ve anlaşma sağlanamazsa, taraflar dava açma hakkına sahip olur.
Sürecin nasıl işleyeceği açısından önemlidir. Taraflar, arabuluculuk görüşmelerine bizzat katılabilir veya bir vekil (avukat) aracılığıyla temsil edilebilirler. Kanunen, tarafların bizzat katılma zorunluluğu yoktur, ancak sürecin sağlıklı ilerlemesi ve daha hızlı sonuç alınması için tarafların doğrudan görüşmelere katılması önerilir.
Özellikle işçi-işveren, ticari veya tüketici uyuşmazlıklarında tarafların birebir görüşmelere dahil olması, karşılıklı çözüm üretme ihtimalini artırır. Tarafların avukatları varsa, görüşmelere hem kendileri hem de avukatlarıyla birlikte katılabilirler. Ancak, avukatsız da süreç yürütülebilir.
Zorunlu arabuluculukta, görüşmeye katılmayan taraf haklı çıkması durumunda bile yargılama giderlerinden sorumlu olabilir. Bu nedenle, sürece katılım hak kaybı yaşamamak için önemlidir.

Arabuluculukta tazminat hesaplaması, özellikle işçi alacakları, kıdem ve ihbar tazminatları, maddi ve manevi zarar talepleri gibi konular açısından büyük önem taşır. Arabuluculuk görüşmelerinden önce, talep edilecek tazminat miktarının belirlenmesi, görüşmelerin daha sağlıklı ilerlemesine yardımcı olur.
Tazminat hesaplamaları genellikle şu unsurlara göre yapılır:
Tarafların hukuki destek alarak tazminatlarını önceden hesaplaması, arabuluculuk sürecinde pazarlık gücünü artırır ve daha hızlı bir uzlaşma sağlanmasına yardımcı olur. Eğer taraflar anlaşmaya varamazsa, dava aşamasında da bu hesaplamalar önemli bir dayanak oluşturur.
Arabuluculuk görüşmeleri, tarafların karşılıklı olarak bir araya gelerek uzlaşma sağlamaya çalıştıkları aşamadır. Görüşmeler, tarafsız bir arabulucu yönetiminde gerçekleşir ve belirli aşamalardan oluşur. Süreç, arabulucunun açılış yaparak taraflara sürecin işleyişi hakkında bilgi vermesiyle başlar. Arabulucu, her iki tarafın da eşit söz hakkına sahip olduğunu ve görüşmelerin gizlilik çerçevesinde yürütüleceğini belirtir.
Açılışın ardından taraflar, uyuşmazlığın nedenlerini, taleplerini ve varsa çözüm önerilerini sunar. Bu aşamada her iki taraf da karşılıklı olarak görüşlerini açıklama fırsatı bulur. Daha sonra görüşme sürecine geçilir ve taraflar, anlaşmaya varmak için birbirleriyle iletişim kurarak alternatif çözüm yollarını değerlendirirler. Sürecin en önemli kısmı olan bu aşamada, tarafların ortak bir noktada buluşması hedeflenir.
Görüşme sonucunda taraflar uzlaşmaya varırsa, resmi bir arabuluculuk anlaşması imzalanır ve süreç başarıyla tamamlanmış olur. Ancak anlaşma sağlanamazsa, arabulucu tarafından bir son tutanak düzenlenir ve taraflara dava açma hakkı tanınır. Arabuluculuk görüşmeleri tamamen gizli olup, taraflar burada sundukları teklifleri mahkemede delil olarak kullanamazlar. Bu gizlilik ilkesi, tarafların görüşme sürecinde daha rahat ve açık bir şekilde hareket edebilmesini sağlamak için önemli bir güvencedir.
Arabuluculuk süreci, tarafların anlaşmaya varamaması durumunda sonuçsuz kalabilir. Bu durumda, arabulucu sürecin tamamlandığını gösteren bir son tutanak düzenler ve taraflara teslim eder. Son tutanak, arabuluculuk sürecinin sona erdiğini ve tarafların uzlaşma sağlayamadığını gösteren resmi bir belgedir.
Eğer arabuluculuk zorunlu bir aşama ise, anlaşmazlıkla sonuçlanan süreçten sonra taraflar dava açabilir. İş, ticari veya tüketici uyuşmazlıklarında dava açılabilmesi için arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olması ve son tutanağın mahkemeye sunulması gereklidir. Aksi halde dava, usul eksikliği nedeniyle reddedilebilir.
İhtiyari arabuluculukta ise, taraflar arabuluculukta uzlaşamazlarsa serbestçe dava açabilir veya görüşme sürecini kendi aralarında devam ettirebilirler. Ancak, arabuluculuk sürecinde tarafların sunduğu teklifler ve beyanlar mahkemede delil olarak kullanılamaz, bu da sürecin gizliliğini koruyan önemli bir ilkedir. Arabuluculukta uzlaşma sağlanamaması, tarafların yargı yoluna gitmesine engel teşkil etmez; tam tersine, mahkemeye taşınacak davalarda tarafların önceki uzlaşma girişimleri dikkate alınabilir.
Arabuluculuk süreci tarafların anlaşmaya varmasıyla sonuçlanırsa, resmi bir arabuluculuk anlaşma belgesi düzenlenir ve taraflarca imzalanır. Bu anlaşma, mahkeme kararı niteliğinde bağlayıcı bir belge olup, taraflara hukuki güvence sağlar. Eğer taraflardan biri anlaşma şartlarına uymazsa, anlaşma belgesi mahkeme ilamı niteliğinde belge sayılarak doğrudan icraya konulabilir.
Anlaşma sağlanması durumunda, tarafların mahkemeye gitmesine gerek kalmaz ve uyuşmazlık tamamen çözüme kavuşturulmuş olur. Özellikle işçilik alacakları, ticari anlaşmazlıklar veya tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk yoluyla varılan anlaşmalar, hızlı ve maliyet açısından avantajlı bir çözüm sunar.
Bazı durumlarda, taraflar arabuluculuk anlaşmasını daha da güçlü hale getirmek için mahkeme şerhi alabilirler. Taraflardan birinin mahkemeye başvurarak anlaşmaya “icra edilebilirlik şerhi” alması durumunda, anlaşma mahkeme kararı gücüne kavuşur ve anlaşma şartlarına uymayan tarafa karşı icra takibi başlatılabilir. Bu nedenle arabuluculuk sürecinde varılan anlaşmalar, taraflar için hukuki olarak oldukça güvenli ve etkili bir çözüm yoludur.
Arabuluculuk tutanağı, arabuluculuk sürecinin sonunda düzenlenen ve sürecin nasıl sonuçlandığını belgeleyen resmi bir belgedir. Görüşmeler sonucunda tarafların anlaşmaya varması veya uzlaşamaması durumunda mutlaka bir tutanak hazırlanır. Bu belge, sürecin tamamlandığını gösterir ve tarafların ilerleyen aşamalarda nasıl hareket edeceğini belirleyen önemli bir hukuki dayanak oluşturur.
Arabuluculuk tutanağı, zorunlu arabuluculuk süreçlerinde mahkemeye sunulması gereken bir belgedir. Taraflar anlaşmaya varmışsa, bu tutanak bağlayıcı bir anlaşma metni olarak düzenlenir. Eğer taraflar anlaşamazsa, “son tutanak” düzenlenerek uyuşmazlığın çözülmediği kayıt altına alınır.
Hazırlanan arabuluculuk tutanağı, resmi bir belge niteliği taşıdığı için dikkatli ve eksiksiz doldurulmalıdır. Özellikle anlaşma sağlanan tutanakların ileride icra edilebilir bir belge olması açısından net, açık ve kesin ifadeler içermesi önemlidir.
Arabuluculuk süreci sonunda taraflar anlaşmaya varamazsa, uyuşmazlık çözülmemiş kabul edilir ve mahkemeye başvurma hakkı doğar. Zorunlu arabuluculuk kapsamında olan davalarda, dava açabilmek için arabuluculuk sürecinin tamamlanmış olması ve “son tutanak” düzenlenmiş olması gereklidir. Son tutanak olmadan mahkemeye başvurulması durumunda, dava usulden reddedilir.
Taraflar, arabuluculuk görüşmelerinde sundukları teklifleri ve beyanları mahkemede delil olarak kullanamazlar. Ancak mahkeme sürecinde arabuluculuk girişimi dikkate alınarak bazı durumlarda sulh önerilebilir. Eğer arabuluculuk ihtiyari olarak yürütülmüşse ve taraflar yine de anlaşamamışsa, doğrudan dava açabilirler. Ancak mahkemeye gitmeden önce tekrar arabuluculuğa başvurmak da mümkündür.
Dava açma süresi, tarafların uyuşmazlık türüne bağlı olarak değişebilir. Özellikle işçi alacakları, ticari davalar veya tüketici uyuşmazlıklarında zamanaşımı süreleri dikkate alınmalı ve gecikmeye mahal verilmemelidir. Mahkeme süreci arabuluculuğa göre daha uzun ve masraflı olabileceğinden, tarafların tüm seçenekleri değerlendirmesi önemlidir.
İş uyuşmazlıklarında arabuluculuk, belirli konularda zorunlu bir aşamadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, işe iade davaları ve işçilik alacakları ile ilgili tazminat taleplerinde arabuluculuğa başvurmak zorunludur. İşçi ile işveren arasındaki anlaşmazlıklarda, dava açmadan önce mutlaka arabuluculuk süreci tamamlanmalı ve anlaşmaya varılamamışsa “son tutanak” alınmalıdır.
Ancak, iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan maddi-manevi tazminat davaları ile iş kazalarına bağlı SGK tarafından açılan rücu davalarında arabuluculuk zorunlu değildir. Taraflar, doğrudan mahkemeye başvurabilirler.
Zorunlu arabuluculuk kapsamında olmayan iş uyuşmazlıklarında ise taraflar, ihtiyari arabuluculuğa başvurabilir. Bu süreçte anlaşma sağlanırsa, mahkemeye gitmeye gerek kalmaz ve taraflar arasında bağlayıcı bir anlaşma yapılmış olur. İş uyuşmazlıklarında arabuluculuk, sürecin daha hızlı, düşük maliyetli ve dostane şekilde çözülmesine yardımcı olmaktadır.
Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşmaya varması durumunda, ödeme koşulları tarafların mutabakatıyla belirlenir ve bu hususlar yazılı bir arabuluculuk anlaşma belgesine kaydedilir. Ödeme planı, sürecin yapısına bağlı olarak peşin, taksitli veya belirli vadelerde ödenecek şekilde düzenlenebilir. Taraflar, ödeme yöntemi ve süresi konusunda esneklik sahibidir ve ödeme şekli anlaşma metninde net ifadelerle belirtilmelidir.
Ödeme yöntemleri arasında banka havalesi, EFT, çek, senet veya elden nakit ödeme gibi seçenekler bulunabilir. Taraflardan biri ödeme güvencesi sağlamak amacıyla teminat mektubu, ipotek veya kefalet talep edebilir. Eğer anlaşmada ödeme ile ilgili belirli bir süre veya vade öngörülmüşse, borçlunun bu süre içinde yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, alacaklı taraf icra yoluna başvurabilir.
Arabuluculuk anlaşması, tarafların iradeleriyle oluşturulmuş ve her iki tarafın onayıyla yürürlüğe girmiş bir belge olduğu için anlaşmaya uymama durumu halinde icra takibi başlatılabilir. Bu nedenle, ödeme ile ilgili tüm detayların anlaşma belgesinde açık ve net bir şekilde düzenlenmesi gereklidir.
Arabuluculuk sürecinde ücretlendirme, genellikle tarafların anlaşmasına göre şekillenir. Eğer taraflar anlaşmaya varırsa, arabuluculuk ücreti belirlenen tarifeye göre hesaplanır ve taraflarca ödenir. Bu ücret, genellikle eşit şekilde paylaşılır, ancak taraflar farklı bir ödeme yöntemi belirleyebilirler.
Zorunlu arabuluculuk kapsamında yapılan görüşmelerde, taraflar anlaşamazsa ilk iki saatlik arabuluculuk ücreti devlet tarafından karşılanır. Ancak, anlaşmaya varılması durumunda, taraflar sürecin tamamının ücretini kendi aralarında paylaşmak zorundadır. Ücretlendirme, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi doğrultusunda belirlenir ve ücret anlaşma bedeline oranla hesaplanabilir.
İhtiyari arabuluculuk durumunda ise ücret tamamen taraflarca karşılanır ve taraflar arabuluculuk ücretini kimin ödeyeceğini kendi aralarında belirleyebilir. Eğer taraflardan biri ödeme konusunda yükümlülüklerini yerine getirmezse, diğer taraf hukuki yollara başvurabilir.
Arabuluculuk sürecinde taraflar ücretin nasıl paylaşılacağını serbestçe belirleyebilir ve anlaşma sağlanırsa ücret taraflar arasında paylaştırılarak ödenir. Eğer anlaşmaya varılmazsa ve zorunlu arabuluculuk kapsamına giriyorsa, ilk iki saatlik ücret devlet tarafından karşılanırken, devam eden süreçteki ücret taraflara ait olur.
Arabuluculuk başvurusu yaparken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır. Başvurunun eksiksiz ve doğru bilgilerle yapılması, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından büyük önem taşır. Aşağıdaki hususlara özellikle dikkat edilmelidir:
Başvurunun doğru ve eksiksiz yapılması, arabuluculuk sürecinin hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır.
Arabuluculuk süreci devam ederken, taraflar başvurularını geri çekme hakkına sahiptir. Ancak, bu durumun bazı hukuki sonuçları olabilir. Arabuluculuk başvurusundan vazgeçmek için aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:
Başvurudan vazgeçme veya geri çekilme işlemi, yazılı olarak yapılmalı ve arabulucu ile karşı tarafa bildirilmelidir. Eğer süreç iptal edilirse, tarafların ileride tekrar başvuru yapması mümkündür. Ancak zorunlu arabuluculuk davalarında süreç tamamlanmadan dava açmak mümkün olmayacağından, bu tür davalarda başvuruyu geri çekmeden önce iyi değerlendirme yapılmalıdır.

Arabuluculuk süreci, tarafların bir arabulucu eşliğinde anlaşmazlıklarını çözmeye çalıştıkları bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Başvurunun yapılmasının ardından arabulucu atanır ve tarafları toplantıya davet eder. Arabulucu, tarafsız bir şekilde süreci yönetir, ancak karar vermez; sadece tarafların anlaşmasını kolaylaştırır. Taraflar, anlaşmaya varırlarsa bu anlaşma yazılı hale getirilir ve icra edilebilirlik şerhi alındığında mahkeme kararı gibi bağlayıcı hale gelir.
Türk hukukunda bazı uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur. İşçi-işveren uyuşmazlıkları (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacakları gibi), ticari davalar, tüketici uyuşmazlıkları, kira uyuşmazlıkları ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar bu kapsamda yer alır. Eğer taraflar bu uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurmadan dava açarsa, mahkeme davayı usulden reddedebilir.
Arabuluculuk bazı uyuşmazlıklarda zorunlu, bazı durumlarda ise ihtiyari bir süreçtir. İş, ticaret, tüketici ve kira hukukundan doğan bazı davalarda arabuluculuğa başvurulması dava açılmadan önce zorunludur. Ancak aile hukuku, sınai mülkiyet, manevi tazminat gibi alanlarda arabuluculuk tamamen tarafların isteğine bağlıdır. İhtiyari arabuluculukta taraflar görüşme sürecini başlatmak ve devam ettirmek konusunda özgürdür.
Arabuluculuk başvurusu, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına veya bu büro yoksa yetkili sulh hukuk mahkemesine dilekçeyle yapılır. Başvuruda, uyuşmazlığın konusu ve tarafların kimlik bilgileri belirtilir. Başvurunun ardından sistem üzerinden bir arabulucu atanır ve taraflara toplantı daveti gönderilir. Arabulucu, süreci yürütür ve tarafların anlaşmaya varması için yardımcı olur.
Zorunlu arabuluculuk kapsamındaki davalarda, davacının en az bir toplantıya katılması gerekmektedir. Eğer davacı mazeretsiz olarak toplantıya katılmazsa, dava açması halinde dava reddedilebilir. Davalı ise toplantıya katılmazsa herhangi bir yaptırım uygulanmaz ancak dava sürecinde mahkeme masrafları yönünden aleyhine karar verilebilir. İhtiyari arabuluculukta ise tarafların katılımı tamamen kendi isteklerine bağlıdır.
Arabuluculuk sürecinde avukat bulundurmak zorunlu değildir, ancak hukuki hakların korunması açısından önerilir. Özellikle teknik bilgi gerektiren uyuşmazlıklarda avukat yardımı, tarafların hak kaybı yaşamaması açısından önemlidir. Anlaşma sağlanırsa, avukat desteğiyle hazırlanan metnin tarafların lehine olması sağlanabilir.
Zorunlu arabuluculuk süreci kural olarak başvurudan itibaren üç hafta içinde tamamlanmalıdır. Ancak tarafların ortak kararıyla bu süre bir hafta daha uzatılabilir. İhtiyari arabuluculukta ise süre konusunda herhangi bir sınırlama bulunmamakta olup, taraflar süreci istedikleri kadar sürdürebilirler.
Evet, arabuluculuk sürecinde varılan anlaşma taraflar için bağlayıcıdır. Taraflar anlaşmaya vardıktan sonra bir anlaşma metni hazırlanır ve imzalanır. Bu anlaşma, tarafların talebi üzerine mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alındığında, mahkeme kararı niteliğinde olup doğrudan icraya konulabilir.
Eğer arabuluculuk anlaşmasına mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınırsa, bu anlaşma mahkeme kararı niteliği taşır. Böylece anlaşma, doğrudan icra takibine konulabilir ve borcunu yerine getirmeyen taraf hakkında cebri icra işlemi başlatılabilir. Şerh alınmadığı durumlarda ise anlaşma, adi yazılı sözleşme hükmünde olur.
Eğer taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamazsa, süreç sona erer ve uyuşmazlık mahkemeye taşınabilir. Zorunlu arabuluculuk kapsamındaki davalarda, arabulucunun anlaşmazlığı belgeleyen bir son tutanak düzenlemesi gerekir. Bu tutanakla dava açılabilir ve mahkeme süreci başlayabilir.
Başvuru yapıldıktan sonra sistem tarafından bir arabulucu atanır. Arabulucu, taraflarla iletişime geçerek toplantı tarihini belirler. Taraflar bir araya gelerek görüşmelere başlar ve bir çözüm arayışına girer. Eğer anlaşma sağlanırsa, yazılı bir anlaşma metni hazırlanır ve taraflarca imzalanır.
Evet, taraflar arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varamazsa dava açabilirler. Zorunlu arabuluculuk kapsamında bir anlaşma sağlanamazsa, taraflar anlaşmazlığı belgeleyen son tutanak ile mahkemeye başvurabilir. İhtiyari arabuluculukta ise süreç tamamen tarafların iradesine bağlıdır ve anlaşma sağlanamazsa dava açılmasının önünde bir engel yoktur.
Eğer arabuluculuk sürecinde yapılan anlaşma mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alırsa, bu anlaşma doğrudan icra takibine konu olabilir. Şerh alınmayan anlaşmalar ise adi yazılı sözleşme hükmünde olup, genel hükümlere göre icra edilebilir.
Evet, arabuluculuk görüşmeleri gizlidir ve taraflar burada paylaştıkları bilgileri mahkemede delil olarak kullanamazlar. Arabulucu da sürece ilişkin hiçbir bilgiyi üçüncü kişilerle paylaşamaz. Bu gizlilik, tarafların açık ve dürüst bir şekilde görüşme etmelerini sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Arabuluculuk sürecinde taraflar eşit haklara sahiptir ve süreçte özgürce görüşme etme hakkına sahiptirler. Taraflar, istedikleri anda süreci sonlandırabilir, avukat desteği alabilir ve anlaşma sağlanması halinde anlaşma metninin içeriğini belirleyebilirler. Ayrıca sürecin gizliliğinden ve eşitlik ilkesinden yararlanma hakları vardır.
Zorunlu arabuluculukta süreç üç hafta içinde tamamlanmalıdır, ancak tarafların onayıyla bir hafta daha uzatılabilir. İhtiyari arabuluculukta ise süre sınırlaması yoktur ve taraflar süreci kendi belirledikleri zaman diliminde sürdürebilirler.
Evet, taraflar arabuluculuk sürecinde uzlaşamazsa daha sonra tekrar arabuluculuğa başvurabilirler. İkinci kez başvurulması, tarafların isteğine bağlıdır ve taraflar tekrar görüşmeye karar verebilirler.
Hayır, arabuluculuk sürecinde sunulan teklifler bağlayıcı değildir. Taraflardan biri teklifi kabul etmediği sürece bu teklif mahkemede delil olarak kullanılamaz ve taraflar bu tekliflere dayanarak bir hak iddia edemezler.