Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Esasen miras paylaşımı, mirasçıların kendi aralarında uzlaşıp uzlaşamamalarına bağlı olarak anlaşmalı miras paylaşımı ve yargısal miras paylaşımı olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir.
Eğer mirasçılar mirasın bölüşülmesi konusunda mutabık kalıyorlarsa, mirası elden paylaşabilir veya noter huzurunda bir miras paylaşım sözleşmesi imzalayarak resmi olarak bölüşebilirler. Bu süreçte, taşınmaz malların devri için tapu müdürlüğünde işlem yapılması gerekirken, banka hesapları gibi nakit varlıkların paylaşımı için ilgili bankalara talimat verilmesi yeterlidir. Ayrıca, mirasçılar arasında adil bir bölüşüm sağlanması amacıyla belirli malların satılarak bedelin paylaşılması da tercih edilebilir. Bu yöntem, mahkeme sürecine gerek kalmadan mirasın daha hızlı ve düşük maliyetle paylaşılmasını sağlar.
Eğer mirasçılar mirasın nasıl bölüşüleceği konusunda anlaşamazlarsa, ortaklığın giderilmesi (İza-i Şuyu) davası açarak mahkeme aracılığıyla paylaşım sağlanabilir. Bu davada mahkeme, mirasçılar arasında hakkaniyete uygun bir paylaşım yapar. Paylaşılamayan veya bölünmesi mümkün olmayan mallar (örneğin bir ev veya arsa), mahkeme kararıyla satışa çıkarılır ve elde edilen gelir mirasçılar arasında paylaştırılır. Mahkeme yoluyla miras paylaşımı, genellikle uzun sürebilen ve masraflı bir süreç olduğundan, mirasçıların mümkün olduğunca anlaşmalı bir şekilde paylaşımı tercih etmesi önerilir.
Miras paylaşımının hangi yöntemin kullanılacağı, mirasçıların anlaşma sağlayıp sağlayamamasına, mirasın içeriğine ve tarafların hukuki tercihlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Bir kişinin vefat etmesiyle birlikte geride bıraktığı malvarlığının, borçlarının ve haklarının toplamına miras denir. Türk Medeni Kanunu’na göre miras, yalnızca taşınır ve taşınmaz malları değil, aynı zamanda banka hesapları, alacak hakları, fikri mülkiyet hakları gibi ekonomik değeri olan unsurları da kapsar.
Mirasın Kapsam olarak hem aktif hem de pasif varlıkları içermektedir:
Mirasçılar, miras bırakanın borçlarından da sorumlu olabilecekleri için mirası kabul etmeden önce dikkatli bir değerlendirme yapmalıdır. Borçların fazla olması durumunda mirasın reddi yoluna gidilebilir.
Miras, yasal mirasçılar veya vasiyetnameyle atanmış mirasçılar aracılığıyla devredilir. Yasal mirasçılar, öncelikli olarak miras bırakanın eşi, çocukları, anne-babası ve kardeşleri gibi yakın akrabalarıdır. Miras bırakan, bir vasiyetname düzenleyerek malvarlığını belirli kişilere bırakabilir. Ancak, Türk hukukunda saklı pay sahibi mirasçıların hakları korunmaktadır.
Miras kavramı yalnızca malvarlığının paylaşımını değil, borç ve yükümlülüklerin de mirasçılara geçmesini ifade eden geniş kapsamlı bir hukuki süreci içerir. Bu nedenle, miras işlemlerinin titizlikle yürütülmesi gerekir.

Bir kişinin vefat etmesiyle birlikte onun malvarlığını, haklarını ve borçlarını devralan kişiye mirasçı denir. Mirasçılar, yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Yasal mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’na göre belirlenmiş olup, miras bırakanın soy bağına ve aile ilişkilerine dayanarak belirlenen kişilerdir. Mirasçılık sistemi, miras bırakanın çocukları, torunları, anne-babası, kardeşleri ve diğer akrabalarını kapsayan bir düzenlemeye sahiptir. Sağ kalan eşin miras hakkı ise miras bırakanın diğer mirasçılarıyla birlikte değişen oranlarda belirlenmektedir. Eğer miras bırakanın hiçbir yasal mirasçısı yoksa, miras doğrudan devlete kalır.
Atanmış mirasçılar ise, miras bırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesi yoluyla belirlediği kişilerdir. Bu kişiler, miras bırakanın soy bağına sahip olmasa bile, onun iradesi doğrultusunda mirasçı olabilir. Ancak, kanunen saklı paya sahip olan mirasçılar (örneğin çocuklar ve eş) tamamen mirastan çıkarılamaz ve onların belirli hakları korunmak zorundadır.
Paylaşım mirasçılar arasında uzlaşma sağlanarak yapılabileceği gibi, anlaşmazlık halinde mahkeme yoluyla da gerçekleştirilebilir. Mirasçılar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmuyorsa, miras paylaşımı süreci daha hızlı ve kolay ilerler. Ancak taraflar arasında anlaşmazlık çıkması durumunda, mahkeme aracılığıyla mirasın paylaşılması gerekir.
Mirasçılar, mirasın paylaşımı konusunda kendi aralarında anlaşmaya vararak mirası bölüşebilirler. Bu durumda, mirasçılar bir miras paylaşım sözleşmesi düzenleyerek taşınır ve taşınmaz malların nasıl bölüşüleceğini belirleyebilirler. Sözleşmede, her mirasçının hakkına düşen pay açıkça belirtilmeli ve taraflar arasında imzalanmalıdır. Eğer miras üzerinde tapu kaydı gerektiren taşınmazlar varsa, noter onayı ve tapu devri işlemleri için resmi kurumlara başvurulması gerekir.
Mirasçılar arasında mirasın nasıl paylaşılacağı konusunda bir anlaşma sağlanamazsa, herhangi bir mirasçı mahkemeye başvurarak ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açabilir. Mahkeme, malvarlığının türüne göre bir karar verir. Taşınır ve taşınmaz malların aynen bölüşülmesi mümkünse, paylaştırma buna göre yapılır. Ancak bazı mallar bölünemeyecek nitelikteyse (örneğin bir konut veya arsa), mahkeme satış yolu ile paylaşım yapılmasına karar verebilir. Bu durumda, miras konusu mallar icra yoluyla açık artırma usulü ile satılarak elde edilen gelir mirasçılar arasında paylaştırılır.
Mahkeme yoluyla miras paylaşımı, genellikle uzun süren ve hukuki bilgi gerektiren bir süreç olduğundan, hak kayıplarının önlenmesi sürecin oldukça detaylı ve titizlikle ilerletilmesi gerekir.
Paylaşım sürecinin hukuka uygun ve sorunsuz ilerleyebilmesi için belirli adımların takip edilmesi gerekmektedir.
Miras paylaşımı sürecinin ilk aşaması, mirasçıların resmi olarak belirlenmesidir. Mirasçılar, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne veya noterliğe başvurarak veraset ilamı (mirasçılık belgesi) almalıdır. Bu belge, mirasçılık sıfatını ve miras paylarını resmi olarak gösterir.
Miras bırakanın taşınır ve taşınmaz malları, banka hesapları, borçları ve diğer malvarlığı unsurları tespit edilmelidir. Tapu müdürlüğü, banka, sigorta şirketleri gibi kurumlara başvurularak mirasın kapsamı belirlenir.
Miras sadece malvarlığından değil, borçlardan da oluşur. Mirasçılar, miras bırakanın varsa borçlarını öğrenmeli ve mirası kabul edip etmeyeceklerine karar vermelidir. Eğer borçlar mal varlığından fazlaysa, mirasın reddi (reddi miras) için Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurulabilir.
Mirasçılar kendi aralarında anlaşarak mirasın nasıl paylaşılacağına karar verebilir. Bu durumda, noter onaylı bir miras paylaşım sözleşmesi düzenlenerek mirasın bölüştürülmesi sağlanır. Taşınmaz malların devri için tapu müdürlüğüne, banka hesaplarının devri için ilgili bankalara başvurulmalıdır.
Mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkması durumunda, mirasın mahkeme yoluyla paylaşılması gerekir. Ortaklığın giderilmesi davası (izale-i şuyu) açılarak mirasın mahkeme tarafından bölüştürülmesi talep edilir. Mahkeme, mirasın aynen taksim edilmesine veya satış yoluyla paylaştırılmasına karar verebilir.
Miras paylaşımı sonucunda taşınmaz malların yeni sahipleri tapu işlemlerini tamamlamalıdır. Tapu devri için veraset ve intikal vergisinin ödenmesi gerekmektedir. Banka hesapları, araçlar veya şirket hisseleri gibi varlıkların devri için ilgili kurumlara başvuru yapılmalıdır.
Miras paylaşım sürecinin eksiksiz ve hukuka uygun şekilde ilerlemesi için bir avukattan destek alınması önerilir. Özellikle çekişmeli miras davalarında hukuki yardım, sürecin daha sağlıklı yürütülmesini sağlayacaktır.
Miras bırakılan malvarlığının adil bir şekilde paylaştırılması, mirasçılar arasında adaletin sağlanabilmesini amaçlar. Bu süreç, taşınır mallardan taşınmaz mallara, bankadaki paradan araçlara kadar birçok varlık türünü kapsar. Mirasçılar arasındaki anlaşmazlıkların önlenmesi ve hukuki sürecin düzgün bir şekilde ilerleyebilmesi adına, her bir malın paylaşımı dikkatlice yapılmalıdır. Taşınır mallar, taşınmaz mallar, banka hesapları ve araçlar gibi farklı mülkler, farklı paylaşım yöntemlerine ve hukuki düzenlemelere tabi olup, her bir malın özellikleri göz önünde bulundurularak mirasçılar arasında hakkaniyetli bir paylaşım gerçekleştirilmelidir.
Fiziken taşınabilen eşyalara taşınır mal denir. Bu mallar genellikle kişisel eşyalar, mobilyalar, ziynet eşyaları gibi varlıkları kapsar. Taşınır malların paylaşımı, genellikle daha basit olup, mirasçılar arasındaki anlaşmazlık durumuna göre ya doğrudan elden yapılır ya da bir paylaştırma sözleşmesi ile düzenlenir. Ancak, taşınır malların değerinin belirlenmesi, mirasçılar arasında adil bir paylaşım için gereklilik arz eder.
Tapu kaydına sahip olan ve fiziksel olarak yer değiştiremeyen mallara ise taşınmaz mallar denir. Genellikle arsalar, evler, dükkanlar ve diğer emlak türlerini içerir. Taşınmaz malların paylaşımında, genellikle mirasçılar arasında anlaşmazlıklar daha sık yaşanır. Bu nedenle, taşınmaz malların paylaşımı için bazen ortaklık paylarının belirlenmesi veya satış yoluna başvurulması gerekebilir. Taşınmaz malın devri için tapu işlemleri yapılır ve veraset ve intikal vergisi ödenmelidir.
Miras bırakanın banka hesaplarında bulunan para, hisse senetleri, sigorta poliçeleri gibi menkul mallar da mirasın bir parçasıdır. Bu varlıklar, ilgili bankalara başvurarak, veraset ilamı ile mirasçılara devredilir. Mirasçılar, banka hesapları ve menkuller üzerinde hak talep edebilmek için bankaların istediği belgeleri sağlamalıdır. Bu tür malların paylaşımında, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıkların önlenmesi adına bankaların ilgili düzenlemelerine uygun bir şekilde hareket edilmesi gerekir.
Araçlar, motorlu taşıtlar veya diğer taşınabilir araçlar, mirasçılar arasında paylaşılması gereken diğer miras mallarındandır. Araçların paylaşımı, genellikle her bir mirasçıya ait pay oranına göre belirlenir. Araçların devri için, aracın bağlı bulunduğu Trafik Tescil Müdürlüğü’ne başvuru yapılması gerekir. Araç üzerinde herhangi bir borç veya ipotek bulunması durumunda, bu borçların ödenmesi gerekecektir. Araç paylaşımı sırasında, mirasçılar arasında adil bir çözüm bulabilmek adına, aracın değeri doğru bir şekilde değerlendirilmelidir.

Miras bırakan kişinin ölmeden önce malvarlığını nasıl paylaşmak istediğine dair yaptığı yazılı açıklamadır. Vasiyetname, miras bırakanın iradesini yansıtan hukuki bir belgedir ve miras paylaşımında rolü büyüktür. Miras bırakan, vasiyetname ile belirli kişilere mal ve mülk bırakabileceği gibi, bazı varlıklarını bağışlayabilir veya belirli bir amaca yönlendirebilir.
Vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için yasal şartlara uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu 532’ye göre, vasiyetnamenin yazılı, imzalı ve gerektiğinde noter huzurunda yapılması gereklidir. Vasiyetname düzenlendiğinde, mirasçıların kanuni paylarının ihlal edilmemesi için belirli sınırlar vardır. Bu nedenle, vasiyetnameyle yapılan miras paylaşımında, kanunen belirlenmiş olan “saklı pay” hakları göz önünde bulundurulmalıdır. Saklı pay, mirasçılara yasal olarak bırakılması gereken asgari payı ifade eder. Bu nedenle vasiyetname ile düzenlenen paylaşım anlaşması yasal mirasçıların saklı paylarını ihlal edecek düzeyde olamaz
Miras paylaşımı hususunda Türk Medeni Kanunu, “zümre sistemi” olarak adlandırılan bir düzenlemeyi benimsemiştir. Bu sistemde, miras bırakanın altsoyu, yani çocukları ve torunları, birinci zümreyi oluşturmaktadır. Birinci zümrede herhangi bir sınırlama bulunmamakta olup, murisin çocukları veya çocukları yoksa torunları mirasçılık hakkına sahiptir.
Medeni Kanun’un temel ilkesi, birinci zümrede mirasçı bulunduğu sürece mirasın ikinci zümrede yer alan kişilere intikal etmemesidir. İkinci zümre, miras bırakanın anne ve babası ile kardeşleri ve kardeşlerinin altsoyundan oluşmaktadır. Kanun koyucu, miras paylaşımında geniş bir perspektif benimsemekle birlikte, sağ kalan eşin üçüncü zümredeki mirasçılarla birlikte mirasçı olması durumunda bazı istisnai hükümler öngörmüştür.
Bu bağlamda, birinci zümrede mirasçı bulunması halinde, miras yalnızca bu zümre içerisindeki kişiler arasında paylaşılmaktadır. Dolayısıyla, çocuk sağ olduğu müddetçe torunlara miras geçmez. Benzer bir durum ikinci zümre için de geçerlidir. Miras bırakanın anne ve babası sağ olduğu sürece, kardeşleri mirasçı olamamaktadır.
Birinci zümrede mirasçı bulunmaması durumunda, miras ikinci zümredeki mirasçılara geçmektedir. Bu aşamada, öncelikli olarak miras bırakanın anne ve babası mirasçıdır. Ancak anne ve babanın vefat etmiş olması halinde, kardeşler mirasçılık hakkı kazanmaktadır. Şayet kardeşler de hayatta değilse ve onların altsoyu da bulunmuyorsa, miras üçüncü zümreye intikal etmektedir.
Üçüncü zümrede miras bırakanın büyük anne ve büyük babaları yer almaktadır. Eğer bu kişiler hayattaysa, onların altsoyu olan amca, hala, dayı ve teyze mirasçı sıfatını kazanamaz. Ancak büyük anne ve büyük babaların miras bırakandan önce vefat etmesi halinde, amca, hala, dayı ve teyze mirasçı olabilmektedir. Bu kişilerin de hayatta olmaması durumunda, miras onların çocuklarına, yani miras bırakanın kuzenlerine geçmektedir.
Türk Medeni Kanunu, miras hukuku çerçevesinde sağ kalan eşin miras hakkını ayrıca düzenlemektedir. Evlilik birliği içinde eşlerin birbirleri üzerindeki mirasçılığı, belirli oranlarla belirlenmiş olup, eşin hangi zümre ile birlikte mirasçı olduğu önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, mal rejimi sona erdiğinde sağ kalan eşin diğer eşten olan katılma alacağı da gündeme gelebilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’na göre sağ kalan eşin mirasçılığı, miras bırakanın hangi zümrede mirasçılarının bulunduğuna bağlı olarak değişmektedir:
Türk Medeni Kanunu’na göre, sağ kalan eşin miras hakkının yanı sıra, mal rejiminin tasfiyesi sürecinde katılma alacağı da gündeme gelir. Eşler arasındaki yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olup, bu rejimin tasfiyesi neticesinde sağ kalan eşin alacağı doğabilir.
Eğer eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanıyorsa, miras bırakan eşin sağ kalan eşle birlikte sahip olduğu edinilmiş mallar hesaplanarak, sağ kalan eşe bu malların yarısı oranında katılma alacağı ödenir. Sağ kalan eş hem yasal mirasçılık haklarından hem de katılma alacağından aynı anda yararlanabilir. Ancak, katılma alacağı miras payının dışında hesaplanan bir hak olup, terekenin tasfiyesi sürecinde özel olarak hesaplanmalıdır.
Evlatlık ilişkisi, evlat edinilen çocuğun, evlat edinen ebeveynlerinin mirasında, biyolojik çocuklarıyla aynı haklara sahip olmasını sağlar. Bu hem malvarlığına ilişkin hem de diğer hukuki haklar açısından tam bir eşitlik anlamına gelir.
Evlat edinme, evlat edinen kişinin biyolojik çocuklarıyla birlikte, evlat edinilen çocuğa da yasal haklar tanır. Evlatlık, yalnızca duygusal değil, aynı zamanda hukuki bir bağ oluşturur. Evlat edinilen çocuk, evlat edinen ebeveynlerinin tüm malvarlığında, biyolojik çocuklarla eşit haklara sahip olur. Evlatlık ilişkisi kurulduktan sonra, evlat edinilen çocuk artık, kendi biyolojik ailesiyle hukuki bir bağa sahip olmayacak şekilde, evlat edinen aileye dahil olur. Bu, mirasta da aynen geçerlidir.
Evlatlık çocuk, evlat edinen kişilerin mirasçısı olur ve diğer yasal mirasçılarla (biyolojik çocuklar, eş, vb.) aynı şekilde hak talep edebilir. Miras bırakanın ölümü sonrası miras paylaşımında evlatlık çocuk, biyolojik çocuklarla eşit bir pay alır. Bu eşitlik, yalnızca mirasçılıkla sınırlı kalmaz; evlatlık çocuk da miras bırakanın ölümünden sonra diğer mirasçılarla aynı şekilde intikal edecek olan taşınmazlar, taşınmazlarla ilgili haklar veya diğer malvarlıkları üzerinde hak sahibi olur.
Evlatlık çocuk için mirastaki haklar, biyolojik çocuklarla birebir aynıdır. Evlatlık çocuk, ölen kişinin malvarlığında, diğer çocuklar ve eş ile birlikte yasal olarak aynı payı alır. Evlatlık çocuk, mirasa dahil edilirken herhangi bir ayrım yapılmaz.
Mirasın paylaşılmasında tapu işlemleri, mülklerin devri ve hak sahiplerinin belirlenmesi açısından dikkat gerektiren bir süreçtir. Tapu sicil müdürlüğü, mal varlıklarının devri sırasında hukuki belgeleri doğrulayan bir kurumdur. Miras paylaşımında şu adımlar izlenir:
Zamanaşımı, bir kişinin belirli bir hakkını kullanabilme süresinin sona ermesi anlamına gelir. Hukukta, bir kişi belirli bir hakkı elde etmek veya bir hakka dayalı işlem yapmak için belirli bir süre içinde başvuruda bulunmalıdır. Eğer bu süre geçerse, kişinin o hakkı kullanma imkânı ortadan kalkar. Bu süre, ilgili mevzuata ve durumun türüne göre değişir.
Bir hak zamanaşımına uğradığında, bu itirazın taraflarca mahkemeye sunulması gerekir. Eğer taraflardan biri zamanaşımını öne sürmezse, mahkeme, dava konusu olan hakkın geçerliliğini tartışmaya devam edebilir. Ancak, taraflardan biri zamanaşımını ileri sürerse, mahkeme bu durumu değerlendirir ve eğer zamanaşımının süresi dolmuşsa, davanın reddine karar verir.
Ayrıca zamanaşımı defi bir ilk itirazdır. İlk itirazlar genellikle davanın esasına geçmeden önce, mahkemenin davayı usul yönünden değerlendirmesini sağlar. Bu nedenle zamanaşımı itirazı öninceleme duruşmasında ileri sürülmelidir.
Mirasçılık belgesinin iptali davası: Zamanaşımı süresi yoktur.
Denkleştirme davası: Mirasın açılmasından itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır.
Tenkis davası:
İstihlak davası:
Muris muvazaasına dayalı davalar: Zamanaşımı süresi yoktur.

Miras, Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mirasçılar arasında belirlenen oranlarda paylaştırılır. Miras bırakanın vasiyeti varsa, miras onun doğrultusunda bölüştürülür. Vasiyet yoksa yasal mirasçılar kanun hükümlerine göre hak sahibi olur.
Mirasın paylaşımında sağ kalan eş ve çocuklar en yakın mirasçılar olarak kabul edilir. Sağ kalan eş, çocuklarla birlikte mirasçı olduğunda, mirasın dörtte birini alırken geri kalan dörtte üçü çocuklar arasında eşit olarak paylaştırılır.
Eğer mirasçılar kendi aralarında paylaşım konusunda uzlaşamazlarsa, mahkemeye başvurarak mirasın resmi olarak paylaştırılmasını talep edebilirler. Bu süreçte mahkeme, mirasın satışına veya bölüşümüne karar verebilir.
Mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’na göre belirlenir. Birinci derecede mirasçılar, miras bırakanın çocukları ve torunlarıdır. Çocukları yoksa, anne ve babası mirasçı olur. Eğer anne-baba da hayatta değilse, kardeşler ve onların çocukları mirasçı olur. Sağ kalan eş her durumda mirasçıdır.
Mirasçılar kendi aralarında anlaşarak mirası paylaşabilirler. Ancak anlaşmazlık durumunda veya taşınmazlar söz konusu olduğunda mahkemeye başvurmak gerekebilir.
Miras bırakan, resmi veya el yazısıyla vasiyetname düzenleyerek mirasını dilediği gibi paylaştırabilir. Ancak saklı paylı mirasçılar (eş, çocuklar ve belirli durumlarda anne-baba) kanunen korunur ve bu haklar ihlal edilemez.
Yasal mirasçılar, miras bırakanın birinci derecede çocukları, ikinci derecede anne-babası ve üçüncü derecede büyükanne ve büyükbabalardır. Sağ kalan eş de her durumda mirasçıdır.
Vasiyetname bulunmadığında miras, Türk Medeni Kanunu’nun belirlediği oranlara göre yasal mirasçılar arasında paylaştırılır.
Sağ kalan eş, çocuklarla birlikte mirasçıysa mirasın dörtte birine sahip olur. Eğer miras bırakanın anne-babasıyla mirasçıysa mirasın yarısı, büyük anne ve büyük babalarla mirasçıysa dörtte üçü eşe kalır.
Evet, çocuklar mirastan eşit pay alır. Eğer çocuklardan biri vefat etmişse, onun payı kendi çocuklarına (miras bırakanın torunlarına) geçer.
Mirasçılar aralarında anlaşarak noter huzurunda paylaşım yapabilir, ancak bu zorunlu değildir. Taşınmazların devri gibi işlemler noter veya tapu müdürlüğü aracılığıyla gerçekleştirilmelidir.
Evet, mirasçılar aralarında anlaşarak paylaşım yapabilirler. Anlaşmaya varılamazsa mahkemeye başvurularak resmi paylaşım talep edilebilir.
Mirasçılar anlaşamazsa, mahkemeye başvurarak ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açabilirler. Mahkeme, taşınmazları bölüştürebilir veya satış yoluyla paylaşım yapabilir.
Mahkemeye başvurularak mirasın resmi şekilde paylaştırılması istenebilir. Mahkeme, mirasın bölünebilir olup olmadığını inceler ve mümkünse taksim, mümkün değilse satış yoluyla paylaşım yapar.
Mirasçılar, veraset ilamı aldıktan sonra tapu müdürlüğüne başvurarak miras kalan taşınmazın tescilini yaptırabilirler. Paylaşım yapılacaksa noter onaylı sözleşme veya mahkeme kararı gereklidir.
Mirasçılardan biri mirası kabul etmemek, yani mirası reddetmek isterse, Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi uyarınca reddi miras talebinde bulunabilir. Mirasın reddi, miras bırakanın vefat tarihinden itibaren üç ay içinde mirasçının yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesine yapılacak bir beyanla gerçekleştirilir.
Mirasçılar, mirası reddetmek istiyorsa, mirasın kendilerine intikal ettiğini öğrendikleri tarihten itibaren üç ay içinde mahkemeye başvurmalıdır.
Miras bırakanın borçları da mirasçılara geçer. Mirasçılar, borçları kabul etmeyip reddi miras yoluna gidebilirler ya da mirası kabul ederek borçları üstlenebilirler.
Taşınmaz mallar mirasçılar arasında anlaşarak paylaştırılabilir ya da mahkeme tarafından satışa çıkarılarak geliri mirasçılar arasında miras payları oranında bölüştürülecektir.
Evet, mirasın resmi olarak paylaşımı için veraset ilamı gereklidir. Bu belge, noter veya sulh hukuk mahkemesi aracılığıyla alınabilir. Miras paylaşımı sürecinde en gerekli belge veraset ilamıdır.
Evet, ancak miras bırakan yalnızca ağır sebeplerle saklı paylı mirasçısını mirastan çıkarabilir. Bunun için vasiyetname düzenlenmesi gerekir
Miras paylaşımı için herhangi bir süre sınırı yoktur, ancak mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa en kısa sürede dava açılması önerilir.
İzale-i şuyu, yani ortaklığın giderilmesi davası, paylı (hisseli) veya elbirliği mülkiyetine sahip olan mirasçıların ya da ortakların, taşınır veya taşınmaz mallardaki ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla açtığı bir davadır. Bu dava, Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi uyarınca, herhangi bir mirasçının veya ortaklık sahibi kişinin istemiyle açılabilir taşınmazlar genellikle açık artırma usulüyle satılır ve satıştan elde edilen gelir miras paylarına göre dağıtılır.
Evet, mirasçılar kendi aralarında anlaşarak mirası bölüşebilirler. Miras paylaşımı sırasında tüm mirasçıların uzlaşması halinde herhangi bir mahkeme sürecine gerek kalmadan paylaşım işlemleri gerçekleştirilebilir. Mirasçılar arasında yapılan anlaşma yazılı hale getirilerek noter huzurunda veya avukat yardımıyla resmileştirilebilir.
Evet, bir mirasçı, miras hakkından feragat edebilir. Miras hakkından feragat, iki şekilde gerçekleşebilir: Miras bırakan sağken yapılan feragat sözleşmesi veya miras açıldıktan sonra yapılan feragat beyanı. Miras bırakan hayattayken yapılan feragat sözleşmesi, noter huzurunda düzenlenmeli ve diğer mirasçıların da bilgisi dahilinde olmalıdır. Miras açıldıktan sonra feragat etmek isteyen bir mirasçı, miras payını diğer mirasçılara devredebilir veya mirası resmî olarak reddedebilir.
Mirasçılar taşınmazlar konusunda anlaşmışsa, tapu müdürlüğüne giderek taşınmaz devri işlemlerini gerçekleştirebilirler. Bankadaki paralar için ise mirasçılar veraset ilamı ile bankaya başvurmalı ve miras paylarına göre hesapların devrini sağlamalıdır.
Miras bırakanın bankada bulunan paralarının paylaşılabilmesi için öncelikle mirasçılar veraset ilamı almalıdır. Veraset ilamı noter ya da sulh hukuk mahkemesinden temin edilebilir. Mirasçılar, bu belgeyle birlikte bankaya başvurarak miras paylaşımını talep edebilirler. Banka, mirasçılık belgesinde belirtilen oranlara göre hesapları mirasçılar arasında paylaştırır.
Miras olarak kalan bir aracın devri için öncelikle mirasçılar, veraset ilamı almalıdır. Ardından, aracın devredilmesi için noter işlemleri gerçekleştirilmelidir. Eğer mirasçılar, aracı bir kişiye devretmek veya satmak istiyorsa, tüm mirasçıların noterde muvafakatname vermesi gerekir.