Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Yıllık izin süreleri, 4857 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik ile düzenlenen, işçilerin temel haklarından olan dinlenme hakkının bir sonucudur. Bu hak, işçinin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını korur. İş Kanunu ve diğer yasal düzenlemelerle güvence altına alınan yıllık izin, vazgeçilemez ve devredilemez bir haktır. Yargıtay, yıllık iznin anayasal bir temel hak olduğunu vurgulayarak, işverene bu hakkı sağlama konusunda yasal sorumluluklar yükler.
İşçilerin yıllık ücretli izin süreleri, çalışma süresi ve yaş gibi faktörlere göre belirlenir. 1-5 yıl arası çalışanlar en az 14 gün, 5-15 yıl arası çalışanlar 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün izin hakkına sahiptir. 18 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için bu süre en az 20 gündür. Yer altı işlerinde çalışanlar içinse izin süresi 4 gün daha fazladır. Bu süreler asgari olup, iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleriyle artırılabilir.
Yıllık izin, işçinin motivasyonunu artırarak iş verimliliğini olumlu yönde etkiler. Örneğin, Deniz İş Kanunu’na göre gemi adamları 15 gün ile 1 ay arasında izin kullanırken, Basın İş Kanunu’na göre gazeteciler 4-6 hafta arası izin alabilir. Yıllık izin, işçilerin dinlenme hakkını güvence altına alırken, işverenlerin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlar. Bu nedenle, yıllık ücretli izin, çalışma hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır. Bu konuyla ilgili uyuşmazlıklarda profesyonel destek alınması önemlidir. Harbiye Hukuk Bürosu İş Hukuku alanında uzman kadrosuyla, yıllık ücretli izin alacağınıza dair her türlü sorununuzda yanınızdadır.
Yıllık ücretli izin, işçilerin dinlenme ve yenilenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, belirli bir çalışma süresini tamamlamaları sonucunda kazandıkları bir haktır. Bu hak, işçinin ücretinden herhangi bir kesinti yapılmadan, çalışma yükümlülüğünden serbest kalmasını sağlar. Yıllık izin, vazgeçilemez, devredilemez ve kişiye bağlı bir haktır. İş Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu gibi yasal düzenlemelerle koruma altına alınmıştır. Yargıtay kararlarında da bu hakkın anayasal bir temel hak olduğu ve vazgeçilemeyeceği vurgulanmaktadır. Yıllık ücretli izin, işçinin fiziksel ve zihinsel sağlığını korurken, işverenin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.

İşçilerin dinlenme hakkı, çalışma hayatının temel unsurlarından biridir. İş Kanunu’na göre, belirli bir süre çalışan işçilere yıllık ücretli izin hakkı tanınmıştır. Bu hak, işçinin fiziksel ve zihinsel sağlığını korumak, performansını artırmak ve iş-yaşam dengesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. İşçi, bu haktan istese bile vazgeçemez; çünkü yıllık izin, hem işçinin hem de işverenin yararına olan bir hukuki zorunluluktur. İşveren, bu hakkı işçiye sağlamakla yükümlüdür. Yıllık izin, çalışanların motivasyonunu artırırken, iş verimliliğini de olumlu yönde etkiler. Bu sebeple hem işçiler hem de işverenler için yıllık ücretli izin, çalışma hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır.
İşçilerin yıllık ücretli izin süreleri, İş Kanunu’na göre hizmet süresi, yaş ve çalışma koşullarına göre belirlenir. 1-5 yıl arası çalışanlar en az 14 gün, 5-15 yıl arası çalışanlar en az 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise en az 26 gün izin hakkına sahiptir. Yer altı işlerinde çalışanların izin süreleri 4 gün daha fazladır. 18 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için izin süresi 20 günden az olamaz.
Bu süreler asgari olup, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir. Örneğin, Deniz İş Kanunu’na göre gemi adamlarına 15 gün ile 1 ay arasında izin verilirken, Basın İş Kanunu’na göre gazeteciler 4-6 hafta arasında izin kullanabilir. Yıllık izin, işçinin dinlenme hakkını korurken, işverenin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
Özel sektörde yıllık ücretli izin süreleri işçiler tarafından merak konusudur. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, özel sektör çalışanlarının yıllık ücretli izin süreleri, kıdemlerine göre belirlenir. 1-5 yıl arası çalışanlar 14 gün, 5-15 yıl arası çalışanlar 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün izin hakkına sahiptir. Yer altı işlerinde çalışanlar için bu sürelere 4 gün eklenir.
18 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için yıllık izin süresi en az 20 gündür. İzin süreleri, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir. İzin süresine denk gelen resmi tatil ve hafta sonları izin süresinden sayılmaz. Yıl içinde kullanılan diğer ücretli/ücretsiz izinler yıllık izne mahsup edilememektedir.
Devlet memurları, 650 sayılı Kanun kapsamında yıllık izinleri kullanmaktadır. Yıllık izinler, kamu hizmetinin aksatılmaması için planlanarak verilir. İlk yıl sonrası yıllık izin hakkı 20 gündür, 10 yıl sonrası 30 güne çıkar. İzinler bir yıl sonraya devredilir, ancak iki yıl üst üste devredilemez. Yıllık izinler, birimdeki idari amirden alınır. İzin kullanılmadan önce göreve başlama yapılmalı, arka arkaya izin kullanılamamaktadır.
İşçilerin yıllık ücretli izin hakkı, İş Kanunu’na göre temel bir haktır ve en az bir yıl aynı işverenle çalışan işçiye verilir. İşe başlama tarihinden itibaren bir yıl dolduğunda işçi, yıllık izne hak kazanır. Ancak, mevsimlik veya kısa süreli işlerde çalışanlar bu haktan yararlanamaz. Kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ise tam süreli çalışanlar gibi yıllık izin hakkına sahiptir.
Yıllık izin süresi hesaplanırken, işçinin aynı işverenin farklı işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilir. Ayrıca, işçinin fiilen çalışmadığı ancak yasal olarak çalışmış sayıldığı süreler de dikkate alınır (örneğin, hastalık, analık izni, askerlik gibi durumlar). Kadın işçilerin doğum öncesi ve sonrası analık izinleri yıllık izin hesabına dahil edilir, ancak ücretsiz izin süreleri dahil edilmez.
Yıllık ücretli izin, işçilerin dinlenmesi, sağlığını koruması ve iş-yaşam dengesini sağlaması için önemlidir. Bu hak, işçinin verimliliğini artırırken, işverenin de verimliliğini olumlu etkiler. İşçi, yıllık izinden vazgeçemez; bu hak hem işçi hem de işveren için hukuki bir zorunluluktur. İşverenler, bu hakkı eksiksiz bir şekilde sağlamalıdır.
Yıllık ücretli izin süresinin hesaplanmasında, izin dönemine denk gelen ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden düşülmez. Mesela, hafta sonu çalışılmayan bir işyerinde, bir işçiye pazartesi başlayıp 2 hafta sonraki pazartesi biten bir izin verildiğinde, bu süre 10 iş günü olarak kabul edilir. Cumartesi ve pazar günleri, hafta tatili olduğu için izin süresine dahil edilmez. Bu düzenleme, işçinin dinlenme hakkını korurken, işverenin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar. İzin sürelerinin doğru hesaplanması hem işçi hem de işveren açısından adil bir uygulama sunar.
Kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışan işçiler, yıllık ücretli izin hakları bakımından tam süreli çalışanlarla eşit haklara sahiptir. Bu işçiler, her yıl hak ettikleri izinleri, bir sonraki yılın izin süresi içinde çalışmayarak kullanır. İş sözleşmeleri devam ettiği sürece, izin süreleri ve ücretleri konusunda tam süreli çalışanlarla herhangi bir ayrım yapılamaz.
Bu düzenleme, kısmi süreli ve çağrı üzerine çalışanların da dinlenme hakkını güvence altına alırken, işverenlerin bu hakları adil bir şekilde uygulamasını zorunlu kılmaktadır.
İşçiler, işe başladıkları tarihten itibaren, deneme süresi de dahil olmak üzere, en az 1 yıl çalıştıklarında yıllık ücretli izin hakkı kazanır. Deneme süresi, iş sözleşmesinde en fazla 2 ay olarak belirlenebilir. Ancak, toplu iş sözleşmeleriyle bu süre 4 aya kadar uzatılabilir. Bu süreler emredici nitelikte olduğundan, deneme süresi sözleşmeyle daha fazla uzatılamaz. Deneme süresi boyunca işçiler yıllık ücretli izin kullanamaz. Bu süre, işçinin işe uyum sağlaması ve performansının değerlendirilmesi için kullanılır.
Yıllık ücretli izin, çalışanların hem dinlenme hem de ücret alma hakkını bir araya getiren anayasal bir haktır. Yargıtay kararlarına göre, bu hak işçi talep ettiğinde işveren tarafından kullandırılmalıdır. İşveren, yönetim hakkı kapsamında izin dönemini belirleme yetkisine sahiptir, ancak bu yetkiyi kullanırken işçinin izin hakkını engellememelidir.
İş Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca, işçi her hizmet yılı için hak ettiği yıllık iznini bir sonraki hizmet yılı içinde kullanır. Fakat, iznin ne zaman kullanılacağı tamamen işverenin inisiyatifindedir. İşçi, izin talebini en az bir ay önceden bildirmeli, işveren ise işin durumunu göz önünde bulundurarak izin süresini planlamalıdır.
Yargıtay, işverenin bu konudaki yönetim hakkını kabul etmekle birlikte, iznin kullandırılmamasının çalışma koşullarının ihlali anlamına geldiğini vurgular. İş Kanunu’nun 24. maddesine göre, işçi yıllık izninin kullandırılmaması durumunda haklı fesih hakkına sahiptir. Bu durum, işverenin izin hakkını ciddiye alması gerektiğini gösterir.
İşveren, işçinin yıllık izin tarihini belirlerken tamamen keyfi bir yaklaşım sergileyemez. İşveren tarafından işçinin izin talebini reddedebilir, fakat bu durumda alternatif bir tarih sunmak zorundadır. Yıllık izin kullandırılmaması ile işçinin fesih hakkı bulunmaktadır. İşverenin, işçiye hiç izin kullandırmama gibi hakkı yoktur. İşverenin bu yetkisini, objektif ve iyiniyet kurallarına uygun şekilde kullanması gerekir. İşçinin talebi, iş durumu ve diğer çalışanların izin istekleri göz önünde bulundurularak adil bir karar verilmelidir. Özellikle, izin talepleri çakışıyorsa, kıdem ve önceki yıl izin tarihleri dikkate alınarak öncelikler belirlenmelidir.
Yıllık ücretli izin, genellikle tek seferde ve kesintisiz olarak kullanılmalıdır. Ancak, izin süresi 10 günden az olmamak koşuluyla bölünebilir. İşçi, iznini işyerinin bulunduğu yer dışında geçirecekse, işverenden 4 güne kadar ücretsiz yol izni talep edebilir. Bu izin, gidiş ve dönüşte yolda geçen süreyi kapsar. Yol izni alan işçi, bu süreyi kullanmadan işe dönemez; aksi takdirde işveren, işçiyi izin süresi bitene kadar işe başlatmayabilir.
İşveren, yıllık izin hakkını işçiye vermezse, bu durum kanuna aykırıdır. İşçi, bu nedenle iş sözleşmesini feshederek tazminat talep edebilir. Yıllık izin hem işçinin dinlenme hakkını korur hem de işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
Yıllık izin ücreti alacakları, 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir ve bu süre, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 15 Mart 2018 tarihinden önce doğan alacaklar için 10 yıllık zamanaşımı süresi geçerlidir. Bu tarihten sonra doğan alacaklar ise 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Örneğin, 1 Haziran 2012 tarihinde doğan bir alacak, 1 Haziran 2022’de zamanaşımına uğrar. 1 Haziran 2017 tarihinde doğan bir alacak ise, normalde 1 Haziran 2027’de zamanaşımına uğrayacakken, yeni düzenlemeyle 15 Mart 2023’te zamanaşımına uğrar. Bu düzenleme, işçilerin haklarını korurken, işverenlerin de yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar. Zamanaşımı süreleri, işçi ve işveren arasındaki hak ve yükümlülüklerin adil bir şekilde çözümlenmesine yardımcı olur.
İş sözleşmesi sona erdiğinde, işçinin kullanmadığı yıllık izinlerin ücreti son maaşı üzerinden ödenir. Bu ödeme, işçiye veya mirasçılarına yapılır. Sözleşme devam ederken kullanılmayan izinlerin ücreti talep edilemez; yalnızca sözleşmenin bitişiyle hak kazanılır. Sözleşmenin kim tarafından ve nasıl sona erdiği önemli değildir, her durumda işçi bu ücreti alır. Yıllık izin ücreti alacağı, iş sözleşmesinin sonlandığı tarihten itibaren 5 yıl içinde talep edilmelidir. Bu düzenleme, işçinin haklarını korur ve işverenin yasal sorumluluklarını yerine getirmesini sağlar.
İş sözleşmesinin sona ermesi durumunda, çalışanın kullanmadığı yıllık izin hakkının ücrete dönüşeceği Yargıtay tarafından belirtilir. İş Kanunu’nun 59. maddesi uyarınca, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, çalışanın kullanmadığı yıllık izin sürelerinin ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödenir. Bu durum, sözleşmenin kim tarafından veya hangi şekilde sona erdirildiğine bakılmaksızın geçerlidir. Yargıtay, bu hükmü yıllık izin hakkının ücret alacağına dönüşmesi şeklinde yorumlar. Ancak, bu durum çalışanın dinlenme hakkını tam olarak karşılamaz, çünkü izin ücreti ödenmesi, dinlenme hakkının yerine geçmez. İşveren, çalışanı dinlendirmek yerine ücret ödemeyi tercih edebilir, bu da dinlenme hakkının eksik kalmasına neden olur. Bu nedenle, yıllık izin hakkı hem dinlenme hem de ücret hakkını içeren bir bütündür ve sadece ücret ödenmesi bu hakkın tam olarak karşılandığı anlamına gelmez. Ayrıca yıllık izin ücreti hesaplamalarında çeşitli araçlar kullanılması faydalı olur.
İşveren, işçinin yıllık ücretli iznini çalışma süresi boyunca kullandırmakla yükümlüdür. İşçi, çalışırken yıllık izin ücretini talep edemez, ancak iş sözleşmesi izin kullanılmadan sona ererse, bu sürenin ücreti işçiye veya hak sahiplerine ödenir. İşveren, işçinin yazılı onayı olmadan yıllık izin hakkını ücrete çeviremez. Bu durum, işçinin izin hakkını ortadan kaldırmaz. Eğer işveren yıllık izin hakkını kanuna aykırı şekilde vermezse, işçi tazminat hakkı kazanarak iş sözleşmesini feshedebilir. Yıllık izin hem işçinin dinlenme hakkını korur hem de işverenin yasal yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
İşçiler, işyerinde 1 yıllık çalışma süresini tamamladıklarında yıllık ücretli izin hakkı kazanır. Bu hak, çalışılan süreyle orantılı olarak talep edilemez; yani her yıl tamamlandığında izin hakkı doğar. Örneğin, 3 Nisan 2025’te işe başlayan bir işçi, 3 Nisan 2026’da ilk yıllık iznini kullanma hakkına sahip olur. İkinci izin hakkı ise 3 Nisan 2027’de doğar. İzin hakkının hesaplanmasında, işçinin aynı işverenin farklı işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilir. Bu sürelerin kesintisiz olması gerekmez; farklı zamanlarda ve işyerlerinde çalışılan süreler toplanarak izin hakkı belirlenir. Bu düzenleme, işçinin dinlenme hakkını korurken, işverenin de adil bir şekilde yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.
İşçilerin yıllık ücretli izin hakları, çalışma sürelerine göre belirlenir. 1-5 yıl arası çalışanlar en az 14 gün, 5-15 yıl arası çalışanlar 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün izin hakkına sahiptir. Yer altı işlerinde çalışanların izin süreleri 4 gün daha fazladır. İzin hakkı, işçinin işe başladığı tarihten itibaren 1 yıl dolduğunda doğar ve bu haktan vazgeçilemez. Mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlar yıllık izin hakkından yararlanamaz.
Özel sektör çalışanları, 1-5 yıl arası çalışma süresinde 14 gün, 5-15 yıl arasında 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün yıllık ücretli izin hakkına sahiptir. 50 yaş üstü emekli çalışanlar için izin süresi en az 20 gün olarak belirlenir.
Kamu çalışanları için ise izin süreleri farklıdır: 1-10 yıl arası çalışan memurlar 20 gün, 10 yıl ve üzeri çalışanlar ise 30 gün yıllık izin kullanabilir. Yıllık izin süreleri, çalışanların hizmet sürelerine göre belirlenir çünkü daha uzun süre çalışanlar, işteki deneyim ve katkıları sebebiyle daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duymaktadırlar. 50 yaş üstü emekli çalışanlar için izin süresinin en az 20 gün olması, yaşlanmaya bağlı artan sağlık ihtiyaçlarını karşılamak içindir. Kamu çalışanlarında ise, görevde geçen süreye göre farklı izin süreleri tanınarak, çalışanların verimliliği ve motivasyonu artırılmak istenir. Bu düzenlemeler hem çalışanların haklarını korur ve aynı zamanda iş gücü verimliliğini sağlamaktadır.
İşverenler, yıllık ücretli izinlerin kullanım dönemlerini işyerinin çalışma koşullarına göre belirleyebilir.
Bu karar, izin kurulu veya yetkili birimlerle istişare edilerek alınır. İşveren, izin dönemlerini her yılın belirli zamanlarında planlayabilir ve bu planı işyerinde ilan eder. Bu uygulama, işyerindeki iş akışını aksatmadan, çalışanların dinlenme hakkını korumayı amaçlar. İzin dönemlerinin önceden belirlenmesi hem işverenin organizasyonunu kolaylaştırır hem de işçilerin plan yapmasına olanak tanır.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre, doğum yapan kadın işçilerin yıllık ücretli izin hakları korunur. Doğum öncesi ve sonrası toplamda 16 hafta (8 hafta doğum öncesi, 8 hafta doğum sonrası) ücretli izin kullanılır. Çoğul gebelik durumunda doğum öncesi izin süresi 10 hafta olur. Doğum izni süresi, yıllık izin hakkı kazanılmasına engel değildir; kadın işçi doğum izni süresince yıllık izin hakkı kazanmaya devam eder. Ayrıca, doğum sonrası çocuğunun bakımı için ücretsiz izin talep edebilir. Bu süre, çocuğun sayısına bağlı olarak değişir ve yıllık izin hakkını etkilemez. Ücretsiz izinde ücret ödenmez.
4857 sayılı İş Kanunu, askerlik görevini tamamlayıp işe dönen çalışanların yıllık ücretli izin haklarını koruma altına alıyor. Askerlik süresi, işçinin kıdemine eklenir ve yıllık izin hakkının hesaplanmasında dikkate alınır. Yani, askerlikte geçen süre çalışılmış gibi sayılır.
Ancak, askerlik süresince fiilen çalışılmadığı için bu dönemde yıllık izin kullanılamaz. İşçi, askerlik dönüşünde toplam kıdem süresine göre yıllık izin hakkını kullanabilir. Örneğin, askerlik öncesi 6 ay çalışmış ve askerlikte 1 yıl geçirmiş bir işçi, işe döndüğünde 1,5 yıllık kıdeme sahip sayılır ve buna göre yıllık izin hakkı kazanır.
İş Kanunu, özellikle genç ve yaşlı çalışanların yıllık ücretli izin haklarını güvence altına alıyor. 18 yaş ve altındaki genç işçiler ile 50 yaş ve üzerindeki çalışanlar, çalışma süreleri ne kadar olursa olsun, en az 20 gün yıllık ücretli izin hakkına sahiptir. Bu düzenleme, hem gençlerin eğitim ve dinlenme ihtiyaçlarını hem de yaşlı çalışanların sağlık ve dinlenme gereksinimlerini gözetiyor. İşverenler, bu gruplara ait çalışanların izin sürelerini planlarken bu yasal zorunluluğu dikkate almalıdır.
İzin Talep Eden İşçinin Adı-Soyadı:
Sicil Numarası :
İş Yeri Adı :
İşveren Adı-Soyadı :
Konu : Yıllık Ücretli İzin Talebi
Sayın ________,
________ tarihinden itibaren iş yerinizde çalışmaktayım. İş Kanunu kapsamında, ________ yılı için hak ettiğim yıllık ücretli iznimi, belirtilen tarihler arasında toplam ________ gün kullanmayı talep ediyorum.
Gereğini bilgilerinize sunar, saygılarımı sunarım.
İmza: ________
Tarih: ________
İş Yeri Adresi: ________

Özel sektörde çalışanların yıllık ücretli izin süreleri, çalışma süresine bağlı olarak değişir: 1-5 yıl arası çalışanlar 14 gün, 5-15 yıl arası 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün izin hakkına sahiptir.
Bu düzenleme, çalışanların dinlenmesi ve iş-yaşam dengesini sağlaması için yasal bir korumadır. Yıllık izin, yalnızca bir hak değil, aynı zamanda çalışanların motivasyonunu artırarak iş yerindeki verimliliği desteklemektedir.
İş Kanunu, 50 yaşını geçmiş çalışanların yıllık ücretli izin sürelerini özel olarak koruma altına alır. Normalde 5 yıldan az kıdemi olan bir işçi 14 gün izin hakkına sahipken, 50 yaş üstü çalışanlar için bu süre en az 20 gün olarak belirlenmiştir.
Yıllık ücretli iznin hesabında izin süresine rastlamakta olan hafta tatili izin süresinden sayılmamaktadır. Bir Yargıtay kararına göre Cumartesi günü hafta tatili olarak belirtildiğine dair iş akdinde bir ibare veya anlaşmanın bulunmaması halinde çalışılmayan Cumartesi gününün yıllık ücretli izne eklenmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bir kararında ise cumartesi günü işçilerin dinlendirileceğine dair hükmü esas alarak Cumartesi gününün yıllık izne eklenmeyeceği kararını vermiştir.
4857 sayılı İş Kanunu ve Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’ne göre, işçi yıllık izin kullanırken resmi tatil günleri bu izinden sayılmamaktadır. Dolayısıyla, yıllık iznin başladığı tarihe denk gelen bir resmi tatil, izinden sayılmaz ve işçinin izni bir gün daha uzayacağını söyleyebiliriz.
İşçi yıllık iznini resmi tatil günüyle kesişecek şekilde kullanıyorsa bugün için ek bir izin hakkı verilmez. Resmi tatillerde çalışılmadığı için de işçinin toplam izin süresi etkilenmez ve bu günler yıllık izinden bağımsız olarak hesaplanmaktadır. Aynı zamanda yıllık ücret izinin yanında işçilerin tatil günlerinde çalışma ve ücretlendirilmeye dair haklarını bilmesi de epey ehemmiyetli bir konudur.
Emekli olup çalışan işçilerin yıllık izni merak edilen konulardan biridir. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre, emekli olup çalışmaya devam eden işçilerin yıllık izin süreleri, diğer çalışanlarla aynı kurallara tabidir. Ancak, 50 yaşını geçmiş emekli çalışanlar için yıllık izin süresi en az 20 gün olarak belirlenir. Emeklilik durumu, izin süresini etkilemez; yani emekli çalışanlar da diğer işçiler gibi izin haklarını kullanabilir.
İşçinin emeklilik nedeniyle işten ayrılıp daha sonra aynı işyerinde tekrar çalışmaya başlaması durumunda, önceki ve sonraki çalışma süreleri yıllık izin hakkı için birleştirilir. Yargıtay, emeklilik ve kıdem tazminatı alınmasının bu birleştirmeye engel olmadığını belirtmiştir. Yani, işçi emekli olsa bile, yeni çalışma süresi eski kıdemiyle birleşir ve yıllık izin hakkı buna göre hesaplanır.
Yıllık ücretli izin, işçinin dinlenmesi ve sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam etmesi için tanınmış bir haktır. Genel kural, yıllık izinlerin izin yılı içinde kullanılmasıdır. Ancak, işçi ya da işyerinin sebepleriyle izin kullanılamazsa, bu durum izin hakkının kaybolmasına yol açmaz ve işçi, kullanılmayan iznini bir sonraki yıl kullanabilir. Bununla birlikte, işçi ya da işverenin, yıllık izin sürelerini keyfi olarak biriktirmesi veya gelecek yıllarla birleştirmesi yasaktır. Ayrıca, işçi, yıllık izin hakkını kullanmaktan vazgeçip bunun karşılığında para talep edemez. Yıllık izin, işçinin yasal hakkıdır ve buna bağlı şartlar dikkatle korunmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’na ve ilgili yönetmeliklere göre, işçi, yıllık ücretli izin talebini en az bir ay önceden yazılı olarak işverene bildirmek zorundadır. İşveren, izin taleplerini dikkate alarak izin tarihlerini belirler. Ayrıca, işyerindeki işlerin sürekliliği, kıdem sırası ve önceki izin tarihleri gibi faktörler göz önünde bulundurularak izin planlaması yapılır dolayısıyla işçi dilediği zaman izin kullanamamaktadır diyebiliriz.
Toplu izin uygulaması Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. İşverenin Nisan ile Ekim ayları arasında işçilerin tamamı ya da bir kısmı için uygulayabileceği bir izin sistemidir. İzin kurulu, işçilerin izin sürelerini ve yol izni taleplerini göz önünde bulundurarak izin çizelgelerini hazırlar ve ilan eder. Bu uygulama, yıllık ücretli izin hakkını kazanmayan işçileri de kapsayabilir. Fakat toplu izin uygulaması bir sonraki yıllarda yapılmazsa, bu işçilerin izin hakları genel esaslara göre belirlenir. Ayrıca, işyerindeki güvenlik, bakım gibi zorunlu işler için bazı işçiler toplu izinden muaf tutulabilir ve izinleri daha sonra verilir.
Yıllık izin süresi kıdem, yaş ve özel durumlar gibi faktörlere göre değişiklik göstermektedir. 4857 sayılı İş Kanunu, işçilerin yıllık ücretli izin sürelerini çalışma yılına ve bazı özel durumlara göre düzenler. İşe yeni başlayan veya 1 yıldan az kıdemi olan çalışanlar 14 gün izin hakkına sahipken, her tam yıl için bu süre 1 gün artar ve en fazla 26 güne ulaşır. Örneğin, 5 yıllık kıdemde 20 gün, 15 yıl ve üzerinde ise 26 gün izin hakkı doğar.
Ayrıca, 18 yaş altı çalışanlar, engelli işçiler veya yaşlılık gibi özel durumlarda ek izin hakları tanınabilir. Bu süreler, işçinin çalışma performansını ve dinlenme ihtiyacını dengelerken, işverenlerin de bu haklara uyum sağlaması zorunludur. Yıllık izin, çalışanların hem fiziksel hem de zihinsel olarak yenilenmesi için önemli bir haktır.
İşçi, yıllık iznini kullanacağı tarihleri en az bir ay önceden işverene yazılı olarak bildirmek zorundadır. İşveren, işçinin izin talebini reddedemez ancak belirlenen tarihlerde değişiklik yapabilir. Bu engelleme, yalnızca işyerinin faaliyetlerinin devamına etkisi ve diğer çalışanların izin planları göz önünde bulundurularak yapılabilir. Keyfi bir şekilde reddetmek ise yasal olarak mümkün değildir.
İşçi, yıllık ücretli izin hakkını ne zaman kullanacağını tek başına belirleyememektedir. İzin tarihlerini belirleme yetkisi, işverenin yönetim hakkı kapsamındadır. İşçi, izin talebini işverene bildirir, ancak işveren bu talebi dikkate almakla birlikte, işin gerekliliklerine göre izin tarihini kendisi belirler. İşçi, izin tarihi onaylanmadan işyerinden ayrılırsa, bu durum devamsızlık sayılır ve işveren iş sözleşmesini bu gerekçeyle feshedebilir. Yargıtay da bu konuda işverenin yetkisini onaylayan kararlar vermiştir.
İşveren, yıllık izin tarihlerini belirleme hakkına sahiptir. Ancak böyle bir hakkı olsa bile tabiki de işçinin talebini göz önünde bulundurmalıdır. İşçiyi zorla izne çıkarmak yasaktır ve işçi, izin tarihleri konusunda işverenle anlaşmazlık yaşarsa, yasal haklarını kullanabilir.
Yargıtay da işçi haklarını koruyan kararlar almıştır. İşverenin izin planlaması, adil ve şeffaf bir şekilde yapılmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda , yıllık ücretli izin süresine hak kazanmak için gereken bir senelik çalışma süresi içinde çeşitli sürelerin da hesaba katıldığı belirtilmiştir. İş Kanunu’na göre hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri (Ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücret hesaplaması ayrıca yapılabilir.) bu sürelerden biridir. Dolayısıyla hafta sonları yıllık izin süresine hak kazanmak için hesaba kendiliğinden katılır.
İş Kanunu’na göre yıllık izinlerin bölünmemesi esastır, ancak Yargıtay, iznin kanuna aykırı şekilde bölünerek kullandırılması durumunda bile geçerli sayılacağını belirtmiştir. Yani, işveren tarafından yıllık izin 5, 8 veya 3 gün gibi parçalara ayrılarak kullandırılsa bile, bu durum iznin hükümsüz sayılmasına yol açmaz. İznin bölünmesi işçinin dinlenme hakkını zedeleyebileceğinden, işverenlerin bu uygulamayı dikkatli ve adil bir şekilde yapması önemlidir. Yargıtay’ın bu yaklaşımı, pratikte esneklik sağlarken, işçi haklarının da korunmasını amaçlar.
Toplu izin süresi, işverenin inisiyatifine bağlıdır ve işyerinin iç düzenlemeleriyle belirlenir. Toplu izin kullanıldığında, bu süre çalışanların yıllık izin haklarından düşülür. Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’ne göre, işveren Nisan-Ekim ayları arasında toplu izin uygulayabilir. Bu durumda, çalışanlar toplu izin kararına uymak zorundadır ve itiraz hakkı bulunmaz.
İşçilerin kullanmadığı yıllık izinler, bir sonraki yıla devreder. Ancak, her yılın sonunda işveren bu izin sürelerini kullandırmak, işçi de kullanmak zorundadır. Eğer işçi işten ayrılırsa, kullanılmayan izin sürelerinin ücreti işveren tarafından ödenmelidir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre memurlar, en fazla 2 yıllık izin biriktirebilir; daha eski izinler yanar.
Ancak, 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi işçiler için böyle bir sınırlama yoktur. İşçilerin kullanmadığı yıllık izinler, iş sözleşmesi sona erdiğinde ücrete dönüşür ve işveren tarafından ödenir. İş Kanunu’na göre yıllık izin hakkından vazgeçilemez ve kullanılmayan izinler asla yanmaz.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre, işçi yıllık ücretli izin hakkından vazgeçemez. Bu hak, çalışanların dinlenme ve iş-yaşam dengesini korumayı amaçlayan yasal bir güvencedir. Ayrıca, işveren tarafından yıl içinde verilen diğer ücretli veya ücretsiz izinler (hastalık, dinlenme vb.) yıllık izne sayılamaz. Yani, bu izinler yıllık izin süresinden düşülmez.
Bu düzenlemeler, çalışanların yıllık izin haklarının tam olarak kullanılmasını ve korunmasını sağlar.
Yıllık ücretli izin, genellikle izin yılı içinde kullanılmalıdır. Ancak, işçi veya işyeri kaynaklı sebeplerle izin kullanılmamışsa, bu durum izin hakkının kaybolmasına neden olmaz ve işçi, kullanılmayan iznini bir sonraki yıl kullanabilir. Ancak, işçi ya da işverenin, haklı bir neden olmadan yıllık izin sürelerini biriktirmesi veya birleştirmesi yasaktır. Ayrıca, işçi, yıllık izin hakkından feragat ederek bunun karşılığında ücret talep edemez. İzin, işçinin yasal hakkıdır ve şartları korunmalıdır.
İşçinin iş sözleşmesi sona erse de kullanılmayan yıllık izin ücretini talep etme hakkı vardır. Sözleşmenin nasıl sona erdiği önemli değildir; işçi ahlaka aykırı bir fesih durumunda bile izin ücretini alabilir.
Yıllık izin hakkı, feshe bağlı olmayan bir haktır. İşçi işten ayrıldığında veya ölümü durumunda, kullanılmayan izin ücretini talep edebilir.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre iş sözleşmesi sona erdiğinde kullanılmayan yıllık izinlerin ücreti, fesih tarihindeki brüt ücret üzerinden hesaplanır ve işçiye ödenir. Bu ödeme, fesih anında hemen yapılması gereken bir ödeme olup, yasal faiz de eklenir. Yıllık izin ücreti, işçinin kullandığı izin süresiyle orantılı olarak hesaplanır ve kalan izin süresi ödenir. Böylece işçi, hak ettiği iznini kullanamasa da karşılığını alır.
İş sözleşmesinin sona erme şekli (haklı ya da haksız fesih) yıllık izin ücretinin ödenmesini etkilemez ve kullanılmayan yıllık izin sürelerinin ücreti, fesih tarihindeki brüt ücret üzerinden hesaplanarak işçiye ödenir. Ancak, Basın İş Kanunu’na tabi gazetecilere bu ücret iki katı olarak ödenir. Yıllık izin ücreti gelir vergisi, damga vergisi ve sigorta primi kesintilerine tabidir, ancak Türk Gemi Sicili’ne kayıtlı gemi adamları için gelir vergisi kesintisi yapılmaz.
Özel sektör çalışanları, çalışma sürelerine göre yıllık izin hakkına sahiptir: 1-5 yıl arasında 14 gün, 5-15 yıl arasında 20 gün, 15 yıl ve üzeri çalışanlar ise 26 gün izin kullanabilir. Ayrıca, 50 yaş ve üzeri emekli çalışanlar için izin süresi en az 20 gündür.
Kamu sektöründe ise izin süreleri farklıdır; 1-10 yıl arası çalışan memurlar 20 gün, 10 yıl ve üzeri çalışanlar ise 30 gün izin hakkına sahiptir. Yıllık izin süreleri, çalışanların iş deneyimi ve katkıları doğrultusunda belirlenir, böylece uzun süre çalışanlar daha fazla dinlenme hakkı kazanır.
Yıllık ücretli izin süresi işçinin hizmet süresine göre farklılık göstermektedir. İşçilerin yıllık ücretli izin süreleri, çalışma sürelerine bağlıdır: 1-5 yıl arası 14 gün, 5-15 yıl arası 20 gün, 15 yıl ve üstü 26 gün izin hakkı vardır. Yer altı işlerinde çalışanlar ise ek olarak 4 gün izin kazanır.
Kısmi süreli (part-time) ve çağrı üzerine (on-call) çalışanlar, yıllık ücretli izin haklarını tam süreli çalışanlarla aynı şekilde kullanır. Çalışma süreleri farklı olsa da izin haklarında ayrım yapılmaz. Kısmi süreli çalışanlar, daha az saat çalıştıkları için izinlerini de buna orantılı olarak kullanır. Ancak bu durum, yıllık izin haklarının farklı şekilde hesaplanması anlamına gelmez. Kısmi süreli çalışanlar, izinlerini çalışmadıkları günlerde kullanır ve izin süreleri ile ücretleri tam süreli çalışanlarla eşittir.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre, işçilere evlenme, evlat edinme, yakınlarının vefatı veya eşinin doğumu gibi özel durumlarda ücretli mazeret izni verilir. Bu izinler, yıllık ücretli izinden bağımsızdır ve yıllık izne dahil edilemez. Ayrıca, engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğu bulunan işçilere, yılda 10 güne kadar ücretli izin hakkı tanınır.
Yıllık ücretli izin, işçinin en az bir yıl çalışması sonucu kazanılır ve diğer ücretli/ücretsiz izinlerle mahsup edilemez. İşveren tarafından fesih durumunda, bildirim süresi ve iş arama izinleri de yıllık izinle çakışmaz. Mazeret izinleri, yıllık izin hakkını etkilemez ve ayrı bir hak olarak değerlendirilir.
Ücretsiz izin, işçinin talebi ve işverenin onayıyla verilen, ücret ödenmeyen bir izin türüdür. Ücretsiz izne çıkarılan işçinin hakları ayrıca bilinmelidir. Ücretsiz izin süresi zarfında iş sözleşmesi askıya alınır ve işçi çalışmadığı için kıdem süresine eklenmez. Ücretsiz izin günleri, yıllık izin hesaplamasında dikkate alınmaz ve işçinin izin hakkı kazanma tarihi, bu süre kadar ertelenir.
Bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, 15 Mart 2020’de işe başlayan bir işçi 30 gün ücretsiz izin kullanırsa, yıllık izin hakkını 15 Mart 2021 yerine 30 gün sonra, yani 14 Nisan 2021’de kazanır. Ücretsiz izin, yıllık izin süresinden düşülmez ancak hak kazanma tarihini geciktirir.
4857 sayılı İş Kanunu’na göre, yıllık ücretli izin, işçinin dinlenmesini sağlamak için verilen bir haktır ve bu süre zarfında işçinin başka bir işte çalışması yasaktır. İzin süresinde ücretli bir işte çalışan işçi tespit edilirse, bu süre için kendisine ödenen ücret işveren tarafından geri alınabilir. Yıllık izin, işçinin gelir kaybı yaşamadan dinlenmesini sağlamalıdır, bu yüzden izin dönemi başka işlerde çalışarak geçirilemez.
İşçi, yıllık izin talebinde adını, soyadını, sicil numarasını (varsa) ve kullanmak istediği tarihleri belirtmelidir. İşverenin işçinin istediği tarihe uyma zorunluluğu yoktur fakat işçinin talebi ve iş durumu dikkate alınarak bir izin planı yapılır. Aynı tarihe denk gelen izin taleplerinde ise, işyerindeki kıdem ve önceki yıl izni dikkate alınarak öncelikler belirlenir.