Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

İş hukukunda ayrımcılık yasağı ve eşit davranma borcu, işveren tarafa yüklenen; işçiler arasında eşitliği sağlayan iş hukuku alanındaki önemli prensiplerdendir. Anayasa’da 10. maddede düzenlenen Eşitlik İlkesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde de “Ayrımcılık Yasağı ve Eşit Davranma Borcu” adı altında özel olarak incelenmiştir. Yazımızda ayrımcılık yasağı ve eşit davranma borcu hakkında diğer detaylardan bahsedeceğiz.
İş hukukunda ayrımcılık yasağı, Anayasa md. 10’da düzenlenen eşitlik ilkesinin İş Hukuku alanındaki yansımasıdır. Eşitlik ilkesi ve eşit davranma borcu gereğince, 4857 sayılı İş Kanunu tarafından işveren tarafa yüklenen ve işçiler arasındaki eşitliği gözeten bir yasaktır. İşverenin eşit davranma borcu neticesinde, her işçiye eşit davranması ve aralarında ayrım yapmaması gerekir. Böylelikle işveren ayrımcılık yasağına uygun şekilde hareket etmiş olur. İşveren tarafın ayrımcılık yasağı kapsamında hareket etmesi; işçilere ırk, cinsiyet, sosyal durum, yaş gibi unsurlar sebebiyle bir ayrım yapmaması ve eşit muamele göstermesi demektir. İş Kanunu’nda düzenlenen ayrımcılık yasağı ile işveren tarafın işçiler arasında bir ayrımcılık yapmaması ve işçilerin eşit koşullar altında çalışması sağlanmaktadır. Yargıtay içtihatları da işverenin keyfi şekilde işçiler arasında ayrımcılık yapamayacağını öngörmüştür.
(Örnek Yargıtay kararı: 7. Hukuk Dairesi, 2014/12807 E., 2015/569 K.)

4857 sayılı İş Kanunu 5. maddesinde, işverenin aynı nitelikteki bir işi yapan işçiler arasında; işçinin cinsiyet, yaş, ırk gibi özelliklerine dayanarak ayrım yapamayacağı öngörülmüştür. İş Kanunu 5. maddesinde geçen hükmün sonucu olarak işverenin işçilere eşit davranma borcu ortaya çıkmaktadır. Eşit davranma borcu da ayrımcılık yasağı gibi işçiler arasında mağduriyet yaşanmamasını ve işçilerin haklarının korunmasını sağlayan, işveren tarafa yüklenen bir borçtur. Nitekim Yargıtay içtihatlarında da işverenin işçilere haklı bir neden olmadıkça farklı muamele gösteremeyeceği ve eşit davranma borcuna uyması gerektiği ifade edilmektedir. (Örnek Yargıtay kararı: 9. HD, 25.2.2020, E. 2017/28065, K. 2020/2946)
İş Hukukunda eşit davranma borcu işverenin işe alım sırasında, iş akdinin sonlanmasında ya da çalışırken işçilere karşı eşit şekilde davranmasını, keyfi şekilde bir ayrımcılık yapılmamasını gerektirir. Ayrımcılık yasağı da işverenin işçilere eşit davranma borcu sonucu doğmaktadır. Anayasa’da düzenlenen eşitlik ilkesinin iş hukuku alanında yansımaları olan eşit davranma borcu ve ayrımcılık yasağı iş hukukunun önemli prensipleri arasındadır. İlgili kanun, işveren tarafa işçilere eşit davranma borcu yüklemiştir. Bunun sonucunda da işveren taraf ayrımcılık yasağına uygun hareket etmek zorundadır.
İş hukukunda eşit davranma borcunun işveren tarafa yüklenmesi için gerekli koşullar şu şekildedir:
İş Kanunu’na ve uygulamada Yargıtay içtihatlarına göre yukarıda bahsettiğimiz koşulların varlığı halinde, işveren tarafın işçilere karşı eşit davranma yükümlülüğü doğmaktadır.
İşveren tarafın işçilere karşı eşit davranma yükümlülüğü, işverenin aynı işyerindeki ve aynı işçi topluluğu içerisindeki işçilere karşı aynı zaman birimi içerisinde ve kollektif nitelikte davranışları kapsamında geçerlidir. Çünkü eşitlik ilkesi eğer farklı çalışma koşullarına ya da farklı alanlarda görev alan işçiler arasında uygulanırsa eşitsizliğe neden olacaktır. Farklı çalışma alanlarındaki işçilere işin niteliğine göre ayrım yapılabilir. Hakkaniyet ve hukukun sağlanabilmesi açısından farklı çalışma koşullarına tabi işçiler arasında eşitlik ilkesinin uygulanması doğru olmayacaktır. Eşit davranma borcu, iş hukukunda nispi niteliktedir. Yani işin niteliği, işçinin kıdemi, işçinin yeteneği gibi nedenler öne sürülerek ayrım yapılabilir. Kanuna göre eşitlik ilkesinin mutlak olarak gözetileceği haller ise sosyal yardımlar, yönetim hakkına ilişkin konular ve greve katılmayan işçilerin çalıştırılması konularıdır.
İş hukukunda ve 4857 sayılı İş Kanunu’na göre bir işverenin, aynı iş yerinde çalışan ve aynı konuda faaliyet gösteren işçilerinden birine diğer işçilerden farklı olacak şekilde muamele göstermesi kabul edilemez. İş Kanunu 5. maddesinde işverenin aynı nitelikteki işçilerden birisine; cinsiyeti, yaşı, dili, dini, siyasal düşüncesi ya da felsefî inancı gibi sebepler öne sürerek ayrım yapılamayacağını öngörmüştür. İşçinin bulunduğu işçi topluluğu ile aynı nitelikte bir işçi olması, aynı koşullarda çalışması, aynı faaliyet alanında çalışıyor olması gibi ölçütler ayrımcılık sayılan davranışların belirlenmesinde göz önünde bulundurulmaktadır.
İşveren tarafın ayrımcılık yasağına aykırı hareket etmesi halinde uygulanacak olan yaptırım ayrımcılık tazminatı olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5’inci maddesinin altıncı fıkrasında incelenmiştir. İşverenin ayrımcılık yasağına uymadan hareket etmesi, eşit davranma borcunu da yerine getirmemesi demektir. Bu durumda kanuna göre işçinin ayrımcılık tazminatı alma hakkı doğar. Ayrıca kanuna göre işçi, ayrımcılık tazminatının yanında doğmuş başka bir tazminat hakkı varsa onu da talep edebilmektedir. Hâkim, ayrımcılık tazminatını hesaplarken işçinin dört aya kadar alacağı asıl ücreti esas almaktadır. İşveren tarafın iş sözleşmesini feshederken eşit davranma borcuna uygun hareket etmemesi halinde de ise işçinin, kötü niyet tazminatı ya da iş güvencesi tazminatı da talep edebileceğine dair görüşler bulunmaktadır.
İş Kanunu’nda, iş yerinde cinsiyet ayrımcılığı aynı kanun maddesinin 3. fıkrasında ayrı olarak incelenmiştir. Bununla beraber ayrımcılık tazminatını düzenleyen İş Kanunu’nun aynı 5. maddesinin 6. fıkrasında, işçinin ayrımcılık tazminatı almaya hak kazanacağı haller arasında yer almamaktadır. Cinsiyet ayrımcılığında bulunmak, Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle zarar gören kişi, Türk Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiil esaslarına dayanarak zararını talep edebilecektir.
Eşit ücret ilkesi, işverenin aynı iş yerinde, aynı iş kolunda faaliyet gösteren işçilere karşı aynı ücreti vermesi gerektiğini söyleyen ilkedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre, belirli bir emek karşılığında alınan ücret her işçi için aynı miktarda olmalıdır. Bu, işveren tarafın işçiye karşı eşit davranma borcunun bir gereğidir. İkramiyeler, ödenekler ve temel ücret dışındaki ödemeler de eşit ücret ilkesi kapsamına girmektedir. Eşit ücret ilkesi ile işverenin ayrımcılık yasağına uygun davranması, işçilerin alacağı ücret konusunda bir mağduriyet yaşamaması ve eşit ücret hakkının korunması amaçlanmıştır.
Mobbing, işçiye karşı uygulanan yıldırma şeklinde ifade edilebilir. İşçilerin Anayasa ve İş Kanunu ilgili hükümlerince eşit muamele görme hakkı, eşit ücret alma hakkı, mobbinge karşı korunma hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkı gibi hakları bulunmaktadır. Mobbing yani psikolojik taciz ilk defa 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu tarafından düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu 417. maddesinde, işverenin işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için de gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu öngörülmüştür.
Hamilelik ve annelik nedeniyle ayrımcılığa uğrayan; işe alınmayan veya işten çıkarılan işçinin, 4857 sayılı Kanun İş Kanunu’nun 5. maddesi 6. fıkrası gereğince ayrımcılık tazminatı isteme hakkı bulunmamaktadır. İşçi bu durumda işveren taraftan ancak genel hükümlere dayanarak tazminat talep edebilmektedir. Ayrıca 6701 sayılı İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu çerçevesinde; ayrımcılığa uğrayan kadın işçinin, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvurma hakkı da bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu işveren tarafa, işe alım sürecinde, işte çalışma süresi boyunca ve işten çıkarma sürecinde de işçilere karşı eşit davranma borcu yüklemektedir. İşverenin ayrımcılık yasağına uygun davranması zorunludur. İşçinin ayrımcılık yasağının ihlaline karşı gidebileceği yollar aşağıda bahsettiğimiz gibidir:
İşverenin engelli çalışanlara yönelik eşit davranma borcu ve engelli bireylere dair ayrımcılık koruması, uluslararası normlar çerçevesinde yapılmış düzenlemelerle koruma altına alınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 4857 sayılı İş Kanunu, Anayasa, 5378 sayılı Engelliler Kanunu hükümleri ile iş hukuku alanında, ayrım gözetmeden fiziksel olarak zayıf ve toplum içerisinde farklı pozisyonda olan engelli bireylerin de eşit şartlarda çalışıyor olması gerektiği düzenlenmiştir.
İş Kanunu çerçevesinde, işvereniniz tarafından ayrımcılığa maruz kalmanız halinde işçi olarak ayrımcılık tazminatı alma hakkınız doğacaktır. Bu süreçte hukuki destek almanız haklarınız en iyi şekilde korunması için önem arz etmektedir. Anayasa ve İş Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince işçilerin; eşit muamele görme hakkı, eşit ücret hakkı, mobbinge karşı korunma hakkı ve kişisel verilerin korunması hakkı vardır. İşveren tarafından bu hakların gözetilmesi ve ayrımcılık yasağına uygun davranılması zorunludur. İşverenin ayrımcılık yasağına aykırı davranması halinde, işçinin maddi ve manevi kayıplarını koruyan ayrımcılık tazminatını alma hakkı doğacaktır.
Arabuluculuk, İş Hukuku dava şartıdır. Dolayısıyla dava açmadan evvel muhakkak arabulucuya başvurulması gerekmektedir. Aksi takdirde dava usulden reddedilebilir.
Öncelikle davacı (Bu durumda ayrımcılığa uğrayan işçi) arabulucuya başvurmalıdır. Arabulucu, davanın taraflarını davet eder ve görüşmeleri başlatır. Her iki taraf da taleplerini öne sürer. Burada talepler işçilik alacakları, ayrımcılıktan kaynaklı tazminatlar, iş sözleşmesine uyulması, varsa cezai şartların talebi gibi hususlar olabilir. Tabi bu esnada tarafların taleplerinin dayanaklarının da arabulucuya sunulması süreci daha da hızlandırabilir.
Arabulucunun huzurunda her iki taraf da taleplerini sunup değerlendirmelidir. Arabulucu gerektiği yerde müdahale eder ancak taraflar, taleplerini değerlendirirken müdahale etmemelidir. Zira arabulucu daima tarafsız kalmak zorundadır.
Taraflar arabuluculuk görüşmeleri esnasında anlaşabilirlerse arabulucu, anlaşma tutanağı düzenler. Bu sayede taraflar mahkemeye gitmeden uzlaşırlar ve süreç biter. Fakat anlaşamamaları halinde arabuluculuk anlaşamama tutanağı düzenlenir. Bu tutanak, dava dilekçesiyle birlikte iş mahkemesine ibraz edilir ve dava süreci başlar.
İş Kanunu’nun 24. maddesinde işçinin haklı sebeple derhal fesih hakkı düzenlenmiştir. Kanunda haklı nedenle fesih için işçinin altı günlük hak düşürücü fesih süresi bulunmaktadır. İşçinin haklı fesih yapması halinde işverenden kıdem tazminatı, işçilik alacaklarını alma hakkı doğmaktadır. Feshe bağlı işçilik alacakları, işçinin haklı fesihten sonra alabileceği tüm ücretleri yani kıdem tazminatını, yıllık izin ücretini, fazla mesai ücreti ve diğer işçinin alacağı ücretleri kapsamaktadır. İşçi 5 yıl içerisinde işverenden alacaklarını talep etmek için açacağı davada görevli ve yetkili olan iş mahkemesine başvurmalıdır.
İş kanunu 5. maddesinde, işverenin işçiye karşı eşit davranma borcunu yerine getirmemesi sonucu ayrımcılık tazminatı hakkı doğacağına hükmetmiştir. İlgili kanuna göre ayrımcılık tazminatı, hâkim tarafından işçinin en fazla 4 aylık alabileceği brüt ücreti esas alınarak hesaplanmaktadır. İşçi, ayrımcılık tazminatıyla beraber varsa yoksun kaldığı diğer haklarını da işverenden talep edebilmektedir.

İş Hukukunda ayrımcılık yasağı, işveren tarafa yüklenen; aynı iş yerinde çalışan ve aynı iş kolunda faaliyet gösteren işçiler arasında bir ayrım gözetmeksizin davranma yani eşit davranma borcunun gereği olan yasaktır. İşveren belirli bir emek karşılığında çalışan işçiler arasında iş hukuku prensiplerine uygun olarak eşit şekilde davranmalıdır.
Ayrımcılık tazminatı, işverenin eşit davranma borcu ve ayrımcılık yasağına aykırı hareket ettiği hallerde işçi tarafından talep edilebilmektedir. İşveren ayrımcılık yasağına ve eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır. Aksi halde işçinin ayrımcılık tazminatı alma hakkı doğacaktır.
İş Kanunu’nun 24. maddesinde haklı fesih incelenmiştir. Ayrımcılık, işçi tarafından sözleşmenin feshi için haklı sebep teşkil etmektedir. Yaşı, cinsiyeti, engellilik durumu ve benzeri ayrımcılık yasağı kapsamında olan özellikler öne sürülerek işveren tarafından iş sözleşmesi feshedilemez. Feshedilmesi halinde de işçinin kıdem tazminatı ve ayrımcılık tazminatı alma hakkı doğar.
İşverenin işçiye karşı eşit davranma borcu İş Kanunu’nda düzenlenen, işverenin belirli bir emek karşılığında çalışan işçiler arasında fark gözetmeksizin davranma zorunluluğudur. Bu zorunluluk Anayasa’da düzenlenen eşitlik ilkesi iş hukuku alanında eşit davranma borcu olarak yansımıştır.
İşverenin ayrımcılık yaptığını söylemek için mağduriyet yaşayan işçi ile bulunduğu iş topluluğundaki işçilerin gördüğü muamele arasında bir fark bulunmalıdır. Aynı iş yerindeki, aynı iş için çalışan işçilere eşit davranma borcuna aykırı davranışlarda bulunan işveren aynı zamanda ayrımcılık yasağını da çiğnemiş olacaktır.
İşverenin işçiler arasında ayrımcılık yapabilmesi için belli ölçütler bulunmaktadır. İşveren farklı nitelikteki çalışanlar arasında ayrımcılık yapabilir. Bu noktada önemli olan işverenin aynı nitelikteki işçiler arasında ayrım yapmayarak ve işçilerin haklarını gözeterek davranmasıdır.
Ayrımcılık yasağı, aynı iş yerinde çalışan aynı iş kolunda faaliyet gösteren yani aynı nitelikteki işçiler arasında geçerlidir. Bir iş karşılığı alınan belirli bir ücret işçilerin eşit ücret alma hakkı doğrultusunda eşit olmalıdır. Bununla beraber kanuna göre işveren farklı nitelikteki çalışanlar arasında ayrım yapabilmektedir.
İş Kanunu’na göre işveren tarafından aynı iş yerinde çalışacak işçilerin işe alım süresinde ayrım yapılamaz. İşe alım süreci dışında işten çıkarma sürecinde de işçinin çalıştığı süre boyunca da eşit muamele görme hakkı bulunmaktadır.
İşveren işçiyi; cinsiyeti, yaşı, sosyal durumu, dini, dili, ırkı gibi özellikleri nedeniyle işe almaktan kaçınamaz. Bu 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen ve iş hukukunun önemli bir hukuk prensibi olan ayrımcılık yasağının sonucudur. İşveren işçilere karşı işe alım sırasında da beraber çalıştıkları süre boyunca ve iş sözleşmesinin feshi sırasında da eşitlik ilkesi doğrultusunda davranmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen, işverenin işçilere karşı eşit davranma borcu neticesinde iş yerinde cinsiyet ayrımcılığı yasaktır. İş yerinde işçilerin işveren tarafından eşit muamele görme hakkı vardır. Bu hak işveren tarafından gözetilmek zorundadır.
Eşit ücret ilkesi, belirli bir emek karşılığında alınacak ücretin her işçi için aynı olası gerektiğini söyleyen iş hukuku ilkesidir. Eşit ücret ilkesi, eşitlik ilkesi sonucu işçiler arasında verilecek ücret açısından fark gözetilmeden davranılmasını sağlar. İşveren aynı nitelikteki işçilere eşit ücret vermek zorundadır, aynı nitelikteki işçiler arasında ayrım yapamaz. İşverenin farklı ücret belirleyebilmesi işçilerin farklı nitelikte olması gerekir.
İş Kanunu ilgili hükümlerince işveren aynı işi yapan, aynı nitelikteki çalışanlar arasında ücret açısından ayrım yapamaz. Eşit ücret ilkesi ve eşit ücret alma hakkı doğrultusunda işveren, aynı işi yapan işçilere aynı ücreti vermek zorundadır.
İşveren eşit davranma borcu gereği işçiyi siyasi görüşü nedeniyle işten çıkaramaz, farklı muamele gösteremez, farklı ücret veremez. İşveren ayrımcılık yasağına uymadığı takdirde yaptırımlarla karşılaşacaktır. Kanuna göre işveren işçi haklarını gözetmekle yükümlüdür.
4857 sayılı İş Kanunu’na ve Yargıtay içtihatlarına göre hamilelik sebebiyle haksız fesih durumunda işçi haklıdır ve ayrımcılık tazminatı olma hakkı doğar. (Y9HD, 17.09.2015, 18355/26031) Aynı şekilde doğum izni işçinin hakkıdır ve işveren tarafından korunmak zorundadır.
İş Kanunu’na göre işveren yaş nedeniyle işten çıkarılamaz. İşe alım sürecinde de iş ilişkisi sırasında ve işten çıkma sürecinde de işverenin eşit davranma borcu altında işçilere eşit muamele göstermesi zorunludur. İşçinin yaşı nedeniyle işten çıkarılması durumunda ayrımcılık tazminatı alma hakkı doğacaktır.
İşveren; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 4857 sayılı İş Kanunu, Anayasa, 5378 sayılı Engelliler Kanunu hükümlerince engelli çalışanlara farklı muamele gösteremez, haklarını gözetmek zorundadır. Engelli işçi bireylerin ayrımcılığa uğramaması temel insan haklarından birisi ve işverenin borcudur.
Etnik köken, dini inanç, dil, siyasi görüş, yaş, cinsiyet gibi sebepler öne sürülerek ayrımcılık yapılması hukuka aykırıdır. Çünkü işverenin eşit davranma borcu gereği işçiler arasında bu gibi haksız nedenlere dayanarak ayrımcılık yapması hem ayrımcılık yasağına hem eşit davranma borcuna aykırıdır.
İş yerinde ayrımcılığa maruz kalan işçinin; eşit muamele görme hakkı, eşit ücret alma hakkı, mobbinge karşı korunma hakkı gibi hakları vardır. İşveren tarafından ayrımcılığa maruz kalan işçi, iş mahkemesine başvurarak ayrımcılık tazminatı talebinde bulunmalıdır. Ayrımcılık tazminatı, ayrımcılığa maruz kalan işçinin alacağı maddi ve manevi tazminatların bütünüdür.
Ayrımcılık yasağı İş Kanunu’nda incelenmiştir. Ayrımcılık yasağına aykırı davranan işverene karşı, ayrımcılık tazminatı yaptırımı uygulanmaktadır. Ayrımcılık tazminatına ek olarak İş Kanunu’nda öngörülen ilke ve yükümlülüklere aykırı davranan işveren de işçilere karşı idari para verme yaptırımına maruz kalacaktır. Bu yaptırımlar, işverenin işçilere eşit davranma borcundan kaynaklanmaktadır.
İşçinin ayrımcılığa uğradığının ispatı, işçi tarafa aittir. Burada somut bir ispat aranmaz; hâkim işveren tarafın, belli ölçütlere göre işçiler arasında bir ayrım yapılıp yapılmadığını inceleyerek karar verir. 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre aynı niteliklere sahip, aynı koşullarda çalışan işçilere karşı işverenin eşit davranma borcu vardır.
Ayrımcılık nedeniyle işçi alacakları ve ayrımcılık tazminatı taleplerine ilişkin davalar için işçiler, yetkili iş mahkemesine başvuru yapmalıdır. Yetkili iş mahkemesi, işveren tarafın yerleşim yeri iş mahkemesi ya da iş yerinin bulunduğu yer iş mahkemesidir.
İşçi, eşitlik ilkesi hükümlerine ve İş Kanunu’nda bahsedilen işverenin eşit davranma borcuna dayanarak ayrımcılık nedeniyle maddi ve manevi tazminatların bütünü olan ayrımcılık tazminatını almaya hak kazanır. İşveren işçiler arasında fark gözetmeksizin davranmak ve işçilerini gözetmek zorundadır.
İş yerinde mobbing, işçinin gördüğü yıldırma ve psikolojik şiddetin bütünüdür. İşçilerin mobbinge karşı korunma hakkı vardır. Mobbing, ayrımcılık türlerinden birisidir. Mobbinge uğrayan işçinin, ayrımcılık tazminatı isteme hakkı doğmaktadır.
İş Kanunu 24’üncü maddesi ilgili hükümlerine göre işçinin işveren tarafından ayrımcılık görmesi sebebiyle haklı fesihte bulunma hakkı vardır. İşverenin eşit davranma borcuna uygun hareket etmesi gerekmektedir. İşveren eşit davranma borcuna aykırı davranırsa işçi haklı sebeple derhal fesihte bulunabilir.
Ayrımcılık yasağı 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ayrımcılık yasağı ihlal edildiğinde işverenin işçi tarafa ayrımcılık tazminatı ödeme yükümlülüğü doğmaktadır. Ayrımcılığa uğrayan işçilerin ayrımcılık tazminatı alma ve haklı sebeplerle derhal fesih yapma hakkı bulunmaktadır.
İşçinin, işveren tarafından iş yerinde ayrımcılığa uğradığını ispat yükü kendisine aittir. Bununla beraber işçi ayrımcılığa maruz kaldığı çalışma süresi boyunca işveren tarafından başka zararlara da uğramışsa bu zararlara ilişkin genel hükümlere dayanarak maddi ve manevi tazminat da talep edebilmektedir.
Aynı iş yerinde çalışan, aynı nitelikte olan işçiler arasında terfi veya prim dağıtımında ayrımcılık yapılamaz. Anayasa’da düzenlen eşitlik ilkesi ve 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen işverenin eşit davranma borcu sonucu işveren eşit ücret ilkesi doğrultusunda davranmak zorundadır.
İş Kanunu md. 24 uyarınca, işverenin işçiyi evli olması gerekçesiyle işe almaktan kaçınması hukuka aykırıdır. Çünkü işverenin, İş Kanunu ilgili hükümlerince işçiye karşı işe alım, iş ve işten çıkarma süreçlerinde, eşit davranma borcu ve ayrımcılık yasağına uygun davranma yükümlülüğü vardır.
İşveren bazı hallerde işçiler arasında ayrım yapabilmektedir. Bu haller farklı nitelikte işçiler olması halinde ortaya çıkar. Kanuna göre işçilerin kıdem sürelerine, yaptıkları işin niteliğine, uzmanlıklarına göre işveren tarafından farklı muameleye tabi tutulabilir. Bu durumda işçilerin farklı ücret alması da eşit ücret ilkesine aykırılık teşkil etmeyecektir. Eşitlik ilkesine esas olan işçilerin aynı nitelikte olmasıdır.
Bu konuda net bir bilgi vermek mümkün değildir. Bu süreçte en iyi şekilde sonuç alabilmek için hukuki destek almak menfaatinize olacaktır. Dava şartı olan arabuluculuk süreci 4 hafta kadar devam eder. Sürecin sonunda dava yoluna gidilmesi halinde süre, davada ispat gerektiren konuların miktarına ve ispatların niteliğine bağlı değişkenlik göstermektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesine göre işveren taraf eşit davranma borcuna ve ayrımcılık yasağına uygun davranmadığı hallerde işçi tarafından tazminat talebinde bulunarak ayrımcılık tazminatı yaptırımına uğrayacaktır.