Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

İş mahkemesinin yetki ve görev alanı, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. ve 6. maddelerinde düzenlenmiştir. Gazeteciler ve gemi adamları da dahil olmak üzere, aralarında hizmet sözleşmesi akdedilen işçiler ve işverenler yahut işveren vekilleri arasında iş ilişkisinden dolayı kanundan ya da sözleşmeden kaynaklı meydana gelen hukuki uyuşmazlıklar, iş mahkemesinin görev alanı kapsamındadır. Türkiye İş Kurumu veya Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olduğu durumlarda ilgili uyuşmazlık iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanıyor ise buradaki dava ve işlere de iş mahkemesi bakmakla görevli kılınmıştır. Kanunda belirtildiği üzere; idari para cezalarına yapılan itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4. Maddesindeki hukuki birtakım uyuşmazlıklar, iş mahkemesinin görev alanı kapsamına alınmamıştır. Ayrıca, iş mahkemeleri bir başka kanunla birtakım uyuşmazlıklara ilişkin görevli sayılmışsa belirtilen dava ve işlere de iş mahkemesi bakmak zorundadır.
İş mahkemelerinin yetki alanı ise 7036 sayılı kanunun 6.maddesinde açıklanmıştır. İlgili maddeye göre;
Ayrıca belirtmek gerekir ki; taraflar aralarında 6.maddeye aykırılık teşkil eden bir yetki sözleşmesi yapmışsa bu sözleşme geçersiz sayılacaktır.
Bu yazımızda iş mahkemesinde görülen davalardan, yetki ve görev alanından bahsederek iş mahkemesinin yargılama usulü, arabuluculuk şartı, dava açma süresi ve zamanaşımı gibi sıkça sorulan birçok konuya değindik. Keyifli okumalar dileriz.
İş mahkemeleri, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile kurulmuş olup “özel mahkeme” kapsamına alınmıştır. Belirli konulardaki ya da belirli kişiler arasındaki uyuşmazlıkları çözmek için genel mahkemelerin dışında kurulan mahkemeler “özel görevli mahkeme” olarak isimlendirilmiştir. İş mahkemesi de bunlardan biridir. Ayrıca iş mahkemesinin bir ilk derece mahkemesi olduğunu söylemek gerekir.
İş mahkemesi, işçi ve işveren arasında, iş hukukundan doğan birtakım uyuşmazlıklar sebebiyle açılan alacak veya tazminat gibi davalara bakmakla yükümlüdür. Örnek verecek olursak; fazla mesai alacağı, ücret alacağı, kıdem tazminatı gibi davalar iş mahkemesinde görülür.

İş mahkemesinin görev alanı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenerek şu hususlar görev alanına dahil edilmiştir:
İş mahkemesi, kanunda belirtildiği üzere özel nitelikli bir ilk derece mahkemesidir. İş mahkemesinin baktığı davalar:
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7.maddesi uyarınca iş mahkemelerinde yargılama usulü olarak “basit yargılama usulü” uygulanır. Basit yargılama usulü, yargılamanın yazılı olarak yapıldığı durumlardan birtakım farklılıklar barındırır. Basit yargılama usulüne tek dilekçe ilkesi hakim olduğundan ikinci dilekçeler aşaması yapılmaz, bunun sebebi yargılamanın ivedi bir şekilde sonuçlanmasıdır. Ayrıca basit yargılama usulünde, ön inceleme ve tahkikat aşamaları da yazılı yargılama usulüne göre kolaylaştırılmıştır. Dosya üzerinden karar alınabilecek durumlarda taraflar, mahkeme huzuruna çağırılmaksızın işlem yapılabilir. Yargılamanın daha kolay ve hızlı bir şekilde ilerlediği bu usul, kanunda belirtildiği üzere iş mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulüdür.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun 6.maddesinde iş mahkemelerinde yetki hususu düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:
Tarafların aralarında yetki sözleşmesi yaptığı durumlarda dikkat edilmesi gereken nokta bu sözleşmenin, 6.madde hükümlerine herhangi bir aykırılık teşkil edip etmediği hususudur. 6. maddeye aykırı olan yetki sözleşmeleri geçersiz sayılmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3.maddesinde zorunlu arabuluculuk kavramı düzenlenmiştir. Bu maddeye göre işçi ve işveren arasında iş ilişkisine dayalı olarak meydana gelen işe iade, alacak ve tazminat davalarında arabulucuya başvurma zorunluluğu vardır. İşe iade davası, kıdem tazminatı alacağı, ihbar tazminatı alacağı, fazla mesai alacağı gibi davalarda, davacı arabulucuya başvurmadan mahkemeye müracaat ederek dava açarsa bu dava usulden reddedilir. Çünkü arabuluculuk, 7036 sayılı kanun ile dava şartı olarak belirtilmiştir.
Ayrıca arabulucu, başvuru sonrasında görevlendirildiği tarihten başlayarak 3 hafta içinde yapılan başvuruyu değerlendirerek sonuçlandırır. Buradaki 3 haftalık süre zorunlu hallerle sınırlı olmak üzere en fazla 1 hafta uzatılır.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise; iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle doğan tazminat davalarında, arabuluculuk bir dava şartı olarak değerlendirilmediği için bu durumlarda arabulucuya başvurma koşulu aranmaz.
Arabuluculuk başvurusunun zorunlu olduğu davalar:
4857 sayılı Kanuna göre iş sözleşmesinden kaynaklanmak koşuluyla yıllık izin ücreti ve kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, ihbar tazminatı, eşit davranma ilkesine aykırı şekilde yapılan fesihten kaynaklı tazminatlarda ve ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. İş sözleşmesinin sona ermesi ile bu süre başlamaktadır.
İş kazası sebebiyle gündeme gelen tazminat davalarında ise özel bir düzenleme bulunmadığı için Borçlar Kanunu’nun 146.maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresi olarak öngörülen 10 yıllık süre uygulanır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7.maddesinde belirtildiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, kanun yolları ile ilgili olan düzenlemeleri iş mahkemeleri tarafından verilen kararlar hakkında da uygulanmaktadır. Bu sebeple, davalı veya davacı taraf kararın kendisine tebliğ edilmesi tarihinden başlayarak 2 hafta içinde istinaf yoluna başvurabilmektedir.
Zamanaşımı sürelerinin dışında kanunda öngörülen birtakım hak düşürücü süreler bulunmaktadır. Uygulamada çok sık karşılaşılan işe iade davalarında kural olarak işçi, haksız feshin bildirildiği tarihten itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurup olumlu bir sonuç alamazsa son tutanağın düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içinde işe iade davası açmalıdır. Bu sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğunu belirtmek gerekir. Bu süreler dikkate alınmadan dava açılması durumunda, dava usulden reddedilecektir.
İşe iade davası sonucunda ilgili iş mahkemesinden işe iade kararı çıkarsa bu durumda işçi, mahkeme ya da özel hakem kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 işgünü içerisinde işe tekrar başlamak için işverene başvuru yapmalıdır. İşçinin başvuru yapmak için bu süreyi kaçırması durumunda işverenin yapmış olduğu fesih artık geçerli fesih hükmünde olacaktır. Buradaki 10 günlük süre, hak düşürücü süre niteliğindedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerinde sayılmış olan ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olan hususlarda işveren yahut işçi sözleşmeyi öğrenme tarihinden itibaren 6 işgünü içinde ve her halde ahlaka aykırı olan fiilin gerçekleşmesinden itibaren 1 yıl içinde feshetme hakkına sahiptir. Fakat kanunda belirtildiği üzere, eğer işçi bu durumdan maddi bir menfaat sağlıyorsa 1 yıllık süre uygulanmayacaktır. Ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil eden davranışların öğrenildiği tarihten itibaren 6 işgünü içerisinde iş sözleşmesi feshedilmelidir. Bu süre geçtikten sonra bu gerekçeyle fesih hakkı kullanılamaz.
İhtiyati tedbir kararı, mevcut hukuki durumda herhangi bir değişiklik sebebiyle sonradan çıkabilecek olan zararın önüne geçmek amacıyla verilen geçici nitelikteki bir hukuki koruma yöntemidir.
İş mahkemelerinde görülen işçilik alacaklarına yönelik davalarda geçici önlemlerin uygulanması tartışmalı bir husustur. İşçilik alacaklarının güvencesiz kalmaması için sonradan doğabilecek bir zararın önüne geçme amacıyla somut olayın özelliklerine göre değerlendirilip mahkemece gerekçelendirilerek ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Fakat bu karar verilirken ilk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir sebeplerini tamamen ortaya koymalıdır. Zira Yargıtay bazı kararlarında, işçi alacaklarına yönelik davalarda iş mahkemesinin vermiş olduğu kararı, ihtiyati sebepleri tam anlamıyla ortaya koymadığı ve eksik inceleme yaptığı gerekçesiyle bozmuştur. İş ilişkisi nedeniyle işçinin alacağını tedbir kararı ile güvence altına almak istemesi haklı bir sebep olarak görülse de diğer hususların da değerlendirilip mahkemece ortaya konması gerektiğine dikkat edilmelidir.

İş mahkemesi harç ve masrafları, işçi ve işveren arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesi amacıyla açılan davalarda ödenmesi gereken yargı ücretlerdir. Bu harç ve masraflar, davanın türüne ve büyüklüğüne göre değişiklik gösterir ve her davada ödenmesi gereken masraflar farklılık arz edebilir. İş mahkemesi sürecinin başlangıcında, davanın açılması için gerekli olan harçların yanı sıra dava sürecindeki çeşitli işlemler için ek masraflar da oluşabilir. Bu masraflar, dava değerinin büyüklüğüne, yapılan işlemlere, bilirkişiye başvuru veya keşif yapılıp yapılmadığına, tanık sayısına yahut avukat sayısına göre farklılık gösterebilmektedir. Aşağıdaki tabloda temel harç ve masraflara yer verilmiştir
| Başvurma Harcı | Harç | 615,40 TL |
| Vekalet Suret Harcı | Harç | 87,50 TL |
| Peşin Harç | Harç | 615,40 TL |
| Tebligat Gideri (2 taraf için) | Masraf | 870,00 TL |
| Vekalet Pulu | Masraf | 138,00 TL |
İş mahkemesi kararlarına karşı kanun yolları olan istinaf ve temyiz yolları açık olmakla beraber kanun tarafından birtakım kesinlik sınırları getirilmiştir. İş mahkemesi kararına karşı istinaf veya temyiz yoluna gitmek isteyen kişi kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde başvurusunu yapmalıdır. Ayrıca temyiz yoluna gidilemeyen birtakım kararlar olmakla birlikte bu kararlar açısından Bölge Adliye Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar kesindir. Temyiz yolunun kapalı olduğu haller İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8.maddesinde sayılmıştır.
İş mahkemesi bir ilk derece mahkemesi niteliğinde olmakla birlikte bu mahkemenin vermiş olduğu kararlarda istinaf yoluna gidebilmek için parasal sınır 2025 yılı için 40.660,00 TL iken temyiz yolu için bu sınır 544.470,00 TL olarak belirlenmiştir.
İş mahkemesi kararlarına karşı başvurulabilecek istinaf ve Yargıtay işlemleri, davanın sonucunu değiştirebilecek önemli kanun yollarıdır. Bu başvurular, belirli parasal sınırlar ve şartlara tabidir. İstinaf kanun yolu, yerel mahkemenin kararına karşı bir üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulması sürecini ifade ederken, Yargıtay ise temyiz başvurularını değerlendirir. Bu süreçlerin her biri, belirli bir parasal eşik ile sınırlandırılmıştır. Bu da her davanın istinaf ve temyiz kanun yollarına çıkmasına engel olur ve davanın kesinleşmesi sürecini hızlandırır.
İş Mahkemesi kararlarının istinaf ve temyiz yollarında uygulanan parasal sınırlarına bakacak olursak;
| İstinaf Sınırı | 40.660,00 TL |
| Temyiz Sınırı | 544.470,00 TL |
İşçi ve işveren yahut işveren vekili arasında iş ilişkisinden dolayı sözleşme ya da kanundan doğan hukuki her türlü uyuşmazlıkta taraflardan her biri mahkemeye müracaat etme hakkına sahiptir. İş mahkemesinde açılan davada lehine karar çıkan taraf bu kararın icrasını ilamlı icra takibi ile tahsil edebilmektedir.
İcra takibinde iki türlü hukuki yol olmakla beraber, takip başlatacak kişi kendisi lehine bir mahkeme ilamına sahip ise ilamlı icra takibi yoluna başvurabilecektir. Örnek vermek gerekirse, kıdem tazminatı alacağı için dava açmış olan bir işçi, bu davanın sonucundaki kararla ilamlı icra yoluna başvurarak alacağını tahsil edebilmektedir.
Hakkında bir mahkeme kararı bulunmayan kişi ise somut olayla ilgili iş mahkemesinde dava açarak çıkan karar ile ilamlı icra yoluna başvurabilir. Bunun dışında eğer kişinin alacağı tamamen sözleşmeden kaynaklanıyorsa yani sözleşmenin bazı maddeleri ihlal edilmişse bu gerekçeyle ilamsız icra yoluna da başvurulabilir.
İşçinin, işverenin herhangi bir malını hasara uğratması sonucunda işveren bu hasarın giderilmesi için işçisine karşı ilamsız icra takibi başlatabileceği gibi önce mahkemeye müracaat ederek tazminat davası açabilir ve bu davanın sonucundaki kararla da ilamlı icra yoluna başvurabilir.
İlamlı icra için öncelikle mahkemeye başvurarak dava açmak gerekir. Eğer arabuluculuk dava şartı ise önce arabulucuya başvurma koşulu olduğu unutulmamalıdır. Arabulucuya başvurulmuş olmasına rağmen sonuç olumsuzsa bu takdirde iş mahkemesinde ilgili konu hakkında dava açılabilir. Mahkemenin vermiş olduğu karar sonucunda ilamlı icra takibi başlatılarak alacak tahsil edilir. Mahkemenin verdiği karara, karşı tarafın itiraz etmesi sonucunda karar kesinleşinceye kadar mahkeme icranın geri bırakılmasına da karar verebilir.
Hizmet tespit davası ve işe iade davası sonucu verilen kararlarda bir tespit hükmü olduğu için kesinleşmeden icraya konulamayan kararlardandır. Bu davalar dışındaki diğer iş davaları kararı kesinleşmeden de icraya konulabilen kararlar kapsamındadır.

İş mahkemesinde, hizmet tespit davası, işe iade davası, kıdem tazminatı alacağı, ihbar tazminatı alacağı, kötü niyet tazminatı alacağı, fazla mesai alacağı, sendikal tazminat alacağı, eşitlik ilkesine aykırılıktan doğan tazminat davası, ücret alacağı davası gibi pek çok dava açılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca 2025 yılında istinaf kesinlik sınırı 40.660,00 TL olarak belirlenmiştir.
Kararın taraflara tebliğ edilmesi ile istinaf yoluna başvurma süresi başlar. Tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yoluna başvurmak gerekir.
Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde taraflar temyiz yoluna başvurabilirler. Fakat İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8.maddesinde birtakım kararlar için temyiz yolunun kapalı olduğundan bahsedilmiştir. Temyiz edilemeyen kararlar:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 103.maddesinde adli tatilde görülecek dava ve işler belirtilmiştir. İş sözleşmesi ya da hizmet akdi sebebiyle açılan davalar 103.madde uyarınca adli tatilde görülen dava ve işlerdendir.
Hizmet akdi veya iş sözleşmesinden kaynaklı açılan davalar adli tatilde görülebilen işlerdendir. İş kazası nedeniyle açılan tazminat davaları iş mahkemesinde görülmekle birlikte adli tatilde görülebilen dava ve işlerdendir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 104.maddesi uyarınca adli tatilde görülemeyecek olan dava ve işler için sürelerin bitişi tatil zamanına rastlarsa bu süreler adli tatilin bitişinden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır. Fakat adli tatilde görülebilecek dava ve işler yönünden kanunda belirtilen süreler işlemeye devam edecektir. İş sözleşmelerinden ya da hizmet akdinden kaynaklı davalar adli tatilde görülebilen davalardan olduğu için süreler işler.
İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3.maddesinde arabuluculuk dava şartı olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre işçi ve işveren arasında iş ilişkisine dayalı olarak meydana gelen işe iade, alacak ve tazminat davalarında arabulucuya başvurma zorunluluğu vardır. İşe iade davası, kıdem tazminatı alacağı, ihbar tazminatı alacağı, fazla mesai alacağı gibi davalarda, davacı arabulucuya başvurmadan dava açarsa bu dava usulden reddedilir çünkü arabuluculuk dava şartıdır.
Davanın içeriğine ve ilgili dosyaya bakmakla görevli olan hakime göre davanın süresi değişkenlik göstermektedir. Fakat uygulamaya bakıldığında genellikle ortalama sürenin işçinin açmış olduğu alacak davalarında 7 ile 14 ay arasında olduğu görülmektedir. Bu sürenin iş kazası davalarında farklılık göstereceği unutulmamalıdır.
İşçi ve işveren yahut işveren vekili arasında iş ilişkisinden dolayı meydana gelen hukuki her türlü uyuşmazlıkta, ilgili dava ve işlere iş mahkemesi bakar. Türkiye İş Kurumu veya Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olduğu durumlarda ilgili uyuşmazlığın iş ve sosyal güvenlik mevzuatından doğması halinde de buradaki davalara iş mahkemesi bakar. İş Mahkemeleri Kanunu’nda belirtildiği üzere; idari para cezalarına yapılan itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4. Maddesindeki hukuki birtakım uyuşmazlıklar, iş mahkemesinin bakacağı dava ve işlerden hariç tutulmuştur. İş mahkemeleri, diğer kanunlar tarafından belirtilen bir takım hukuki uyuşmazlıklar için görevli kılınmışsa o davalara bakmakla yükümlüdür.
İş mahkemelerinde işçiyi ve işçi haklarını korumaya yönelik kararlara sıkça rastlanmakla beraber mahkeme taraflardan haklı olanın tespitini yaparak hakkaniyete uygun bir karar vermeye çalışmaktadır.
İş mahkemesi kararları için istinaf ve temyiz yolu açık olmakla beraber, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8.maddesinde temyiz edilemeyecek kararlar sayılmıştır. İlgili madde uyarınca burada belirtilen kararlar için sadece istinaf yoluna gidilebilecektir. Bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar kesindir.
Temyiz edilemeyecek kararlar :
İş mahkemesi özel nitelikteki bir ilk derece mahkemesidir. İlk derece mahkemesinde verilen karara karşı taraflardan her biri kanun yollarına başvurma hakkına sahiptir. İş mahkemesinde verilen kararın hakkaniyete uygun olmadığını düşünen taraf bir üst mahkemeye başvuru yaparak bu kararın değiştirilmesini talep etme hakkına sahiptir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kararın kendisine tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf ya da temyiz yoluna başvurulması gerektiğidir. Başvuruyu yapacak olan taraf, gereken harçları ödeyerek ve kararı veren iş mahkemesine kararın hukuka aykırılık teşkil ettiği yerleri belirtmiş olduğu dilekçeyi vererek istinaf başvurusunu yapabilir.
İşveren de işçi gibi hak kaybına uğradığında, sözleşmeden veya kanundan doğan bir uyuşmazlıkta iş mahkemesine başvurma hakkına sahiptir. Örnek vermek gerekirse işçinin kanunda belirtilen sürelere uymadan, işverene bildirimde bulunmadan (haklı bir sebebi yoksa) işten ayrılması durumunda işveren ihbar tazminatı isteyebilir. Bu sebeple de şartlar sağlandığında iş mahkemesine başvurma hakkına sahiptir.