Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Boşanma ve nafaka davalarında en çok merak edilen konulardan biri, nafakanın nasıl belirlendiği ve hangi kriterlere göre hesaplandığıdır. Nafaka, mahkeme tarafından belirlenen ve ekonomik olarak zorluk yaşayacak olan tarafa ödenen bir maddi destektir. Ancak nafakanın hesaplanması için kesin ve sabit bir matematiksel formül bulunmamaktadır. Mahkemeler, her davayı kendi özel koşullarına göre değerlendirerek bir nafaka miktarı belirler.
Nafakanın belirlenmesi hâkim tarafından yapılır ve gerekli görüldüğünde bilirkişi raporlarından da yararlanılabilir. Hâkim, nafaka miktarını belirlerken birçok kriteri göz önünde bulundurur. Bunlar arasında:
Nafaka Hesaplamasında Dikkate Alınan Kriterler
Nafaka hesaplamasında hâkim tarafından dikkate alınan temel kriterler şunlardır:
Mahkeme, tüm bu hususları göz önünde bulundurarak hakkaniyete uygun bir nafaka miktarı belirlemektedir. Ayrıca, nafakanın artırılması, azaltılması veya kaldırılması için ilerleyen yıllarda ekonomik ve sosyal koşulların değişmesine bağlı olarak yeniden dava açılabilir.
Nafaka, Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesi gereğince boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak şartıyla mahkeme kararı ile diğer tarafın mali gücü oranında süresiz olarak aldığı maddi destektir. Nafaka dava sürecinde geçici olarak tedbir amaçlı istenebileceği gibi dava sonucunda kalıcı olarak da istenebilmektedir. Nafaka, gerekli şartların oluşması halinde daha sonra tekrar dava açılarak artırılabilir, azaltılabilir yahut tamamen kaldırılması da mümkündür. Yoksulluk nafakası, yardım nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası gibi farklı nafaka türleri bulunmaktadır. Hâkimin takdirine göre gerekli görülen bu nafakalardan birine veya birkaçına aynı anda hükmedilmesi mümkündür. Nafaka türleri aşağıdaki gibidir:
Tedbir nafakası: Boşanma davası henüz sonuçlanmadan taraflardan birinin ve/veya müşterek çocukların yoksulluğa düşme tehlikesinin ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan geçici maddi destektir.
Yoksulluk nafakası: Boşanmanın bir sonucu olarak eşlerden yoksulluğa düşecek olan tarafın kalıcı olarak aldığı maddi destek nafakasıdır. Bu nafakayı alacak kişi nafaka borçlusundan daha fazla kusurlu olmamalıdır.
İştirak nafakası: Nafaka borçlusunun velayetinde bulunmayan her bir çocuk için ödediği eğitim, barınma, gıda, giyim, ulaşım gibi masrafların gözetilerek hesap edilen nafaka türüdür.
Yardım nafakası: Ekonomik olarak zor durumda olan altsoy, üstsoy ve kardeşlerin, hayatlarını idame edebilmeleri için diğer iyi durumdaki hısımlarından talep edebileceği nafaka türüdür.

Nafakanın belirlenmesi, boşanma sürecinde ve sonrasında taraflardan birinin ekonomik olarak zor duruma düşmesini önlemek adına büyük önem taşır. Bu nedenle, hâkim tarafından titizlikle değerlendirilen bir konudur. Nafaka miktarının belirlenmesinde çeşitli faktörler göz önünde bulundurulur ve her olayın özelliğine göre farklılık gösterebilir.
Hâkim, nafaka miktarını belirlerken öncelikle tarafların ekonomik durumlarını detaylı bir şekilde inceler. Tarafların maaşları, ek gelirleri (kira geliri, faiz gelirleri vb.), taşınmaz malları ve genel mali durumları değerlendirilir. Ayrıca, boşanma sürecinde tarafların kusur oranı da dikkate alınarak adil bir nafaka miktarı belirlenmeye çalışılır.
Eğer ortak çocuklar varsa, nafaka miktarı belirlenirken çocukların yaşı, eğitim masrafları, sağlık giderleri ve genel bakım ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Çocuğun yaşam standartlarının korunması amacıyla, eğitim, sağlık ve diğer temel gereksinimlerinin eksiksiz karşılanması için ek düzenlemeler yapılabilir.
Bunun yanı sıra, tarafların barınma giderleri, kira ve fatura ödemeleri, abonelik hizmetleri gibi temel yaşam masrafları da hesaplamada önemli rol oynar. Taraflardan birinin meslek durumu ve gelecekteki kazanç potansiyeli de değerlendirilerek nafakanın sürdürülebilirliği sağlanmaya çalışılır.
Nafakanın türüne bağlı olarak belirleme kriterleri değişiklik gösterebilir. Örneğin, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası arasında farklı kriterler uygulanır. Yoksulluk nafakası, eşlerden birinin boşanma sonrası ekonomik açıdan zor durumda kalmasını önlemeye yönelikken, iştirak nafakası, müşterek çocukların bakım ve eğitim giderlerinin karşılanmasını hedefler.
Nafaka miktarının belirlenmesine yönelik kanunda kesin bir hesaplama yöntemi bulunmamaktadır. Hâkim, her somut olayı ayrı ayrı değerlendirerek, tarafların ekonomik durumları ve ihtiyaçları doğrultusunda adil bir nafaka miktarı belirlemeye çalışır. Bu süreçte öncelikle nafaka ödeyecek tarafın mali gücü ve ödeme kapasitesi incelenirken, aynı zamanda nafaka alacak tarafın veya müşterek çocukların yaşam standartlarının korunması gözetilir.
Nafaka miktarı belirlenirken dikkate alınan başlıca unsurlar şunlardır:
Uygulamada, tek çocuk için belirlenen iştirak nafakası genellikle nafaka yükümlüsünün aylık gelirinin %25’i civarında hesaplanmaktadır. Ancak bu oran kesin bir kural olmayıp, hâkimin takdirine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Gelir durumu çok düşük olan nafaka yükümlüleri için bu oran daha düşük tutulabileceği gibi, yüksek gelire sahip kişiler için daha fazla nafakaya hükmedilebilir. Ayrıca, nafaka miktarı belirlenirken düzenli aralıklarla güncellenmesi için TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranında artış öngörülebilir.
Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası ekonomik olarak zor duruma düşecek eşe maddi destek sağlamak amacıyla hükmedilen bir nafaka türüdür. Bu nafaka, tarafların karşılıklı anlaşmasıyla belirlenebileceği gibi, anlaşma sağlanamaması durumunda Aile Mahkemesi hâkimi tarafından da takdir edilebilir.
Hâkim, yoksulluk nafakası miktarını belirlerken çeşitli kriterleri göz önünde bulundurur. Bunların başında tarafların sosyal ve ekonomik durumları gelmektedir. Nafaka alacaklısının gelir durumu, iş gücü, sağlık durumu, barınma ve temel yaşam giderleri gibi unsurlar detaylı şekilde değerlendirilir. Ayrıca, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünün de korunması gerektiğinden, hâkim adil ve dengeli bir nafaka miktarı belirlemeye çalışır.
Yoksulluk nafakası hesaplanırken dikkate alınan unsurlar şunlardır:
Nafaka alacaklısının geliri ve ekonomik durumu
Nafaka yükümlüsünün gelir seviyesi ve ödeme kapasitesi
Tarafların barınma, giyim, ulaşım, sağlık ve diğer temel giderleri
Ülkenin ekonomik koşulları ve enflasyon oranları
Tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu (ancak ağır kusurlu olan eş yoksulluk nafakası talep edemez)
Uygulamada, hâkimler genellikle yoksulluk nafakası miktarını nafaka yükümlüsünün aylık gelirinin %25’ini geçmeyecek şekilde belirlemektedir. Ancak bu oran, tarafların mali durumlarına ve somut olayın koşullarına bağlı olarak değişebilir. Nafaka, aylık olarak hükmedilir ve nafaka yükümlüsü tarafından her ay düzenli olarak ödenmelidir.
Yoksulluk nafakası süresiz olarak belirlenebilir, ancak nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, ekonomik olarak güçlenmesi veya taraflardan birinin vefatı gibi durumlarda sona erer. Ayrıca, taraflardan biri nafaka miktarının artırılması veya azaltılması için mahkemeye başvurabilir.
İştirak nafakası, boşanma sonrasında velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, müşterek çocuklarının bakım ve eğitim masraflarına katkıda bulunmasını sağlamak amacıyla hükmedilen bir nafaka türüdür. Bu nafaka, çocuğun reşit olana kadar devam eder; ancak çocuğun reşit olmasına rağmen eğitiminin sürmesi hâlinde (örneğin üniversite eğitimi devam ediyorsa) nafaka belirli bir süre daha devam edebilir.
İştirak nafakasının miktarı belirlenirken hâkim, çocuğun yaşına, eğitim durumuna, sağlık giderlerine, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına göre değerlendirme yapar. Ayrıca nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu da göz önünde bulundurularak, onun mali gücünü aşmayacak şekilde adil bir nafaka miktarı belirlenmeye çalışılır.
İştirak nafakası hesaplanırken dikkate alınan temel kriterler şunlardır:
Uygulamada, hâkimler genellikle iştirak nafakasını, nafaka yükümlüsünün aylık gelirinin yaklaşık %15 ila %25’i arasında bir oranda belirlemektedir. Ancak bu oran kesin bir kural olmayıp, her somut olayın özelliklerine göre değişiklik gösterebilir.
Örnek bir mahkeme kararı şu şekilde olabilir:
İştirak nafakası, çocuğun ihtiyaçlarının değişmesi ve ekonomik koşulların farklılaşması hâlinde artırılabilir veya azaltılabilir. Taraflardan biri nafaka miktarının güncellenmesi için mahkemeye başvurabilir.
Tedbir nafakası, boşanma veya nafaka davası devam ederken, taraflardan birinin ekonomik olarak zor duruma düşmesini önlemek amacıyla geçici olarak hükmedilen bir nafaka türüdür. Boşanma sürecinde eşlerin ayrı yaşaması nedeniyle, maddi geliri olmayan veya daha düşük gelire sahip olan tarafın mağdur olmaması için tedbir nafakası devreye girer. Bu nafaka yalnızca eş için değil, müşterek çocukların bakım ve eğitim giderlerinin karşılanabilmesi için de talep edilebilir.
Tedbir nafakası, boşanma veya nafaka davası açılırken dava dilekçesinde açıkça talep edilmelidir. Nafaka isteyen taraf, ekonomik olarak sıkıntıya düşeceğini ve geçimini sağlayamayacağını gerekçeleriyle birlikte mahkemeye sunarak hâkimden bu nafakaya hükmedilmesini isteyebilir. Mahkeme, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını değerlendirerek, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü de göz önünde bulundurup uygun bir miktarda tedbir nafakasına karar verir. Tarafların maddi gelirleri, müşterek çocukların ihtiyaçları, barınma ve sağlık giderleri gibi unsurlar bu değerlendirme sürecinde dikkate alınır.
Tedbir nafakası, dava süresince geçerli olup mahkemenin boşanma kararı vermesiyle sona erer. Eğer dava sonucunda yoksulluk veya iştirak nafakasına hükmedilirse, tedbir nafakası yerine bu yeni nafaka türü devreye girer. Nafaka yükümlüsü, ekonomik koşullarında önemli bir değişiklik olması hâlinde mahkemeye başvurarak nafakanın azaltılmasını veya kaldırılmasını talep edebilir. Kısaca, tedbir nafakası, boşanma sürecinde tarafların ekonomik açıdan mağdur olmaması için geçici bir koruma niteliği taşıyan ve mahkemeye dava dilekçesi ile birlikte sunularak talep edilmesi gereken bir nafaka türüdür.
Boşanma sonrası hâkimin hükmettiği nafaka bedeli daha sonra yıllar geçtikçe ekonomik koşullar, enflasyon ve daha birçok sebeple taraflara yetersiz gelebilmektedir. Bu nedenle tarafların güncel ekonomik koşullara göre yahut tarafların ekonomik durumlarının değişmesi gibi durumlarda nafaka artırımını talep etmesi zorunluluğu doğmaktadır. Nafaka artırım talebi aile mahkemesine açılacak nafaka artırım dava dilekçesi yoluyla yapılır. Dilekçede nafakanın neden yetersiz geldiği delilleriyle beraber yazılmalıdır. Dilekçede doğru talepte bulunabilmek için mutlaka alanında uzman bir avukata danışmanızda fayda olacaktır.
Boşanma davası sonucunda hükmedilen nafakanın azaltılması veya tamamen kaldırılması, nafaka yükümlüsünün ödeme güçlüğüne düşmesi ya da nafaka alacaklısının ekonomik olarak daha iyi bir duruma gelmesi gibi yeni gelişmeler neticesinde talep edilebilir. Nafaka yükümlüsü, maddi durumunun kötüleşmesi, iş kaybı, sağlık sorunları veya gelirin azalması gibi gerekçelerle nafaka miktarının düşürülmesi için mahkemeye başvurabilir. Aynı şekilde, nafaka alacaklısının ekonomik olarak nafaka yükümlüsünden daha iyi bir duruma gelmesi hâlinde de nafakanın azaltılması davası açılabilir.
Nafaka esasen süresiz olarak ödenebilir; ancak belirli şartların gerçekleşmesi durumunda tamamen kaldırılması mümkündür. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, ekonomik olarak kendi geçimini rahatça sağlayabilecek duruma gelmesi veya taraflardan birinin ölmesi hâlinde nafaka kendiliğinden sona erer. Bunun yanı sıra, nafaka alacaklısı resmi olarak evlenmemiş olsa bile, bir başkasıyla evlilik benzeri bir hayat sürdürdüğü ispat edilirse, nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir.
Nafaka azaltma ve kaldırma davaları, nafaka yükümlüsü veya nafaka alacaklısı tarafından Aile Mahkemesi’ne sunulacak bir dava dilekçesi ile açılabilir. Dilekçede, nafaka miktarının neden düşürülmesi veya tamamen kaldırılması gerektiği somut delillerle ortaya konmalıdır. Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarını inceleyerek uygun bir karar verecektir. Bu tür davalarda hukuki sürecin doğru yönetilmesi ve hak kaybı yaşanmaması adına, alanında uzman bir avukata danışmak faydalı olacaktır.
Nafaka davası, nafaka talep eden taraf tarafından Aile Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile açılır. Dava dilekçesinde, davacı ve davalı tarafın kimlik ve adres bilgileri eksiksiz olarak yer almalıdır. Nafaka türüne göre dilekçede belirtilmesi gereken hususlar değişiklik göstermektedir.
Eğer yoksulluk nafakası talep ediliyorsa, nafaka talep eden tarafın boşanma sürecinde karşı taraftan daha kusurlu olmaması gerekir. Yoksulluk nafakası, boşanma sonrası ekonomik olarak yoksulluğa düşecek eşe destek amacıyla bağlandığından, bu nafakanın talep edilebilmesi için talep sahibinin ekonomik durumunu ayrıntılı şekilde dilekçede açıklaması gerekir.
İştirak nafakası talep ediliyorsa, bu nafaka müşterek çocukların bakım, eğitim, sağlık ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanması için verildiğinden, çocuğun velayetinin hangi ebeveynde olduğu, çocuğun eğitim durumu, sağlık masrafları gibi hususlar dilekçede belirtilmelidir. Çocuğun ihtiyaçlarına ilişkin belgeler ve gider kalemleri mahkemeye sunulursa, nafaka miktarının belirlenmesi süreci daha sağlıklı ilerleyebilir.
Dava süresince ekonomik olarak zor duruma düşmemek için tedbir nafakası da talep edilebilir. Tedbir nafakası, boşanma davası sonuçlanana kadar nafaka yükümlüsünün diğer tarafa veya çocuğa geçici olarak ödeme yapmasını sağlar.
Nafaka davası, davalının yerleşim yeri veya evlilik birliğinin son altı ay boyunca sürdüğü yerdeki Aile Mahkemesi’nde açılabilir. Dava dilekçesi hazırlanırken, tüm taleplerin açık ve hukuki temellere dayanarak ifade edilmesi önemlidir.
Nafaka hesaplamasında tarafların gelir düzeyleri büyük bir rol oynamaktadır. Nafaka yükümlüsünün gelirinin yüksek olması, nafaka alacaklısının evlilik süresince elde ettiği yaşam standardını bir nebze de olsa koruyabilmesi adına nafakanın da yüksek olmasına yol açar. Çünkü daha yüksek gelirli tarafın ödeme kapasitesi de daha fazla olacaktır ve nafaka alacaklısının mağduriyetini azaltmaya yönelik bir artış sağlanabilir. Öte yandan, nafaka yükümlüsünün gelir düzeyi ne kadar düşükse, ödeme güçlüğüne düşmemesi için nafakanın da daha az belirlenmesi gerektiği göz önünde bulundurulur.
Eğer her iki taraf da çalışıyorsa, yani eşlerden ikisi de gelir elde ediyorsa, nafaka alacaklısının alacağı miktar genellikle daha düşük olacaktır. Çünkü bir tarafın kendi gelirini elde etmesi, onun aşırı şekilde yoksulluğa düşmeyeceği anlamına gelir. Ancak nafakanın miktarı, her durumda eşlerin gerçek gelirleri ve yaşam standartları göz önünde bulundurularak belirlenir. Mahkemeler, genellikle tarafların gelirlerinin yaklaşık %25’ine denk gelecek şekilde nafakaya hükmeder, ancak bu oran da somut olaya ve tarafların ekonomik durumuna göre değişebilir.
Bir diğer önemli nokta ise, kusur oranıdır. Eğer boşanma davasında taraflardan biri daha kusurlu ise ve diğer tarafın geliri çok düşükse, hâkim nafakayı tamamen kaldırabilir veya azaltabilir. Yani, daha az gelir elde eden tarafın daha fazla kusurlu olması durumunda, hâkim nafaka miktarını sıfırlayabilir. Bu da nafaka miktarının sadece tarafların gelirlerine değil, boşanmadaki kusur durumlarına da bağlı olduğunu gösterir.
Boşanma davası sonucunda hâkimin hükmettiği nafaka, düzenli olarak ödenmesi gereken bir borçtur. Nafaka alacaklısı, her ay nafakasını almak hakkına sahiptir. Eğer nafaka borçlusu nafakayı ödemezse, alacaklı, nafaka borcunun tahsili için icra takibi başlatabilir. Nafaka, mahkeme kararı ile belirlenen bir borç olduğundan, bu karar resmî bir belge niteliğindedir ve buna dayanarak nafaka alacağına yönelik ilamlı takip yapılabilir. Bu süreç, alacaklının nafakasını almak için yasal bir zorunluluk ve hakkıdır.
Nafaka borcu ödenmediğinde, icra takibi sonucunda, borçlunun mal varlığına haciz konulabilir. Yani, nafaka borcunun ödenmemesi durumunda, borçluya ait taşınmazlar veya diğer mal varlıkları haczedilebilir ve nafaka borcu bu şekilde tahsil edilmeye çalışılır. Bu durum, nafaka borçlusu için ciddi finansal ve hukuki sonuçlar doğurabilir.
Daha da ileri gidildiğinde, eğer nafaka borcu üç aydan fazla bir süre ödenmezse ve alacaklı şikâyette bulunursa, İcra Ceza Mahkemesi nafaka borçlusuna tazyik hapsi uygulanmasına karar verebilir. Tazyik hapsi, borçlunun borcunu ödememesi durumunda, hapis cezası ile karşılaşması anlamına gelir ve bu süre üç aya kadar olabilir.
Mahkeme tarafından verilen nafaka kararına itiraz etmek mümkündür. Aile mahkemeleri, ilk derece mahkemeleri oldukları için verdikleri kararlar kesin değildir. Bu kararlar, istinaf kanun yolu ile üst mahkemelere başvurularak yeniden incelenebilir. Eğer taraflardan biri, mahkemenin verdiği nafaka kararını az veya çok buluyorsa, kararın düzeltilmesi için belirli bir prosedür izlenmelidir.
İtiraz etmek isteyen taraf, sebep ve ispatlarını sunarak istinaf dilekçesi hazırlamalıdır. Bu dilekçe, mahkemenin kararını verdiği tarihten itibaren iki hafta içinde ilgili mahkemeye sunulmalıdır. İstinaf dilekçesinde, neden kararın hatalı olduğu ve yeni kararın ne şekilde olması gerektiği açıkça belirtilmelidir.
Mahkeme, dosya üzerindeki incelemeyi tamamladıktan sonra, istinaf dilekçesini üst mahkemeye iletir. Üst mahkeme, dosyayı inceleyerek, nafaka miktarı veya verilen karar hakkında yeniden bir değerlendirme yapar. Üst mahkemenin vereceği karar nihai olacaktır.
Sonuç, nafaka kararına itiraz etmek isteyen taraf, istinaf dilekçesi ile ilgili mahkemeye başvurarak, iki hafta içinde üst mahkemeye başvuruda bulunabilir. Karar, üst mahkeme tarafından gözden geçirilerek, daha adil bir sonuç elde edilebilir.
Nafaka hesaplamasında çocuk sayısı, önemli bir faktördür. Özellikle iştirak nafakası, boşanmış çiftlerin çocuklarına ödenen bir nafaka türüdür ve her çocuk için ayrı ayrı hesaplanır. Bu nedenle çocuk sayısı arttıkça, ödenecek nafaka miktarında da artış olacaktır. İştirak nafakası, çocuğun barınma, eğitim, sağlık, giyim ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla ödenir.
Örneğin, her bir çocuk için hesaplanan zorunlu masraflar (barınma, eğitim, giyim, ulaşım) aylık 1000 TL ise, bu bedel üç çocuk için toplamda 3000 TL olacaktır. Ancak, bu hesaplama her zaman nafaka borçlusunun gelirine uygun şekilde yapılır. Yani, nafaka borçlusunun gelirinin büyük bir kısmını alacak şekilde nafaka belirlenmesi, borçlunun yoksulluğa düşmesine yol açmamalıdır. Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken tarafların maddi durumunu dikkate alarak, ödenecek nafakanın borçluya aşırı yük getirmemesi gerektiğini göz önünde bulundurur.
Özetle, çocuk sayısı arttıkça, her bir çocuk için ödenecek nafaka tutarı da artar. Ancak nafaka miktarı, her zaman nafaka yükümlüsünün gelirine orantılı olarak belirlenir. İştirak nafakası, yalnızca çocuğun velayetini almayan ebeveyn tarafından ödenir.

Nafaka davalarında, mahkeme çeşitli kriterleri dikkate alarak karar verir. Mahkemenin dikkat ettiği başlıca faktörler, tarafların maddi gelir durumu, sosyal ihtiyaçlar ve boşanmadaki kusur oranlarıdır. Ayrıca, nafakanın türüne göre dikkate alınan kriterler farklılık gösterebilir. Her nafaka türüne özgü kriterler şu şekildedir:
İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası) için Dikkate Alınan Kriterler:
Yoksulluk Nafakası (Eski Eşe Ödenen Nafaka) için Dikkate Alınan Kriterler:
Mahkeme, bu kriterleri göz önünde bulundurarak her iki tarafın ekonomik durumunu, boşanma sürecindeki haklılık durumlarını ve çocukların ihtiyaçlarını değerlendirerek en uygun nafaka kararını verir.
Nafaka ödemesi, süresiz olarak belirlenmiş olsa da bazı durumlar nafaka yükümlülüğünün sona ermesine neden olabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, nafakanın sonlanmasını gerektiren durumlar şunlardır:
Bu durumlar dışında nafaka, mahkemenin verdiği karar doğrultusunda düzenli olarak ödenmeye devam eder. Nafakanın sonlanabilmesi için mahkemeye başvurarak değişen koşulların göz önünde bulundurulması gerekebilir.
Boşanma sürecinde, kalıcı nafaka kararına boşanma sonrasında hükmedilir. Ancak, boşanma davası devam ederken de nafaka talep etmek mümkündür. Bu durumda, mahkeme tarafından geçici olarak verilen tedbir nafakası talep edilebilir. Tedbir nafakası, taraflardan birinin yoksulluğa düşmesini engellemek amacıyla verilen bir geçici destek olup, boşanma sürecinde ödenir.
Tedbir nafakası, sadece eş için değil, müşterek çocuklar için de talep edilebilir. Boşanma davası açılırken, dilekçede tedbir nafakası talep edilmelidir. Bu talep, boşanma kararı kesinleşene kadar her aşamada yapılabilir. Mahkeme, tedbir nafakasını yerinde görürse, dava süreci sırasında ara karar ile nafakaya hükmedebilir.
Tedbir nafakası verildikten sonra, nafaka yükümlüsünün ödeme yapmaması durumunda, alacaklı taraf, ilamsız icra takibi başlatarak nafaka alacağını tahsil edebilir. Bu nedenle, boşanma sürecinde nafaka talep edilmesi, yoksulluk riskiyle karşı karşıya kalmamayı sağlamak için önemlidir.
Nafaka, mahkeme tarafından kesinleştirildikten sonra, ancak karar tarihinden itibaren geçerli olmaktadır. Bu, nafaka kararının geriye dönük olarak uygulanamayacağı anlamına gelir. Örneğin, bir boşanma davası 10.01.2023 tarihinde açılmış ve 12.01.2024 tarihinde nafaka kararı verilmişse, nafaka yalnızca 12.01.2024 sonrası dönemde uygulanabilir. Yani 12.01.2024 tarihinden önceki dönemde nafaka talep edilmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, tedbir nafakası, boşanma davası açıldığında talep edilen bir nafaka türüdür ve boşanma kararı kesinleşmeden önce geçici olarak hükmedilebilir. Eğer tedbir nafakası ödenmemişse, bu nafakaların geriye dönük olarak icra takibine konu edilmesi mümkündür. Yani, tedbir nafakasının ödenmemesi durumunda, bu borç için icra takibi başlatılabilir ve ödeme yapılması sağlanabilir. Ancak nafakanın geriye dönük talep edilmesi yalnızca tedbir nafakası için geçerlidir.
Nafaka, bir mahkeme kararıyla hükmedilen düzenli ödemelerdir ve belirli bir ödeme prosedürüne tabidir. Nafaka ödemeleri hem alacaklı tarafın hem de borçlu tarafın haklarını koruyan bir düzene sahip olmalıdır. Bu nedenle nafaka ödemelerinin doğru bir şekilde yapılması son derece önemlidir.
Eğer nafaka alacaklısı, mahkemenin verdiği karar doğrultusunda ödeme yapılmadığı takdirde icra takibi başlatırsa, nafaka borçlusu bu durumda borcunu icra dairesi aracılığıyla ödemek zorunda kalır. İcra takibi başlatıldığında, nafaka borçlusu tarafından icra dairesine ödeme yapılması gerekecektir. Ödeme, genellikle icra dairesinin belirlediği banka hesabı üzerinden gerçekleştirilir.
İcra takibi başlatılmadan önce, nafaka alacaklısı ile nafaka borçlusu arasında ödemelerin düzenli yapılması önemlidir. Çünkü icra takibi hem zaman alıcı hem de ilave yasal maliyetler doğurabilecek bir süreçtir. Ayrıca, icra takibi ile birlikte hakkında haciz işlemleri başlatılabilir, bu da borçlunun malvarlığına zarar verebilir.
Eğer nafaka alacaklısı icra takibi başlatmamışsa, nafaka borçlusu, nafaka alacaklısına elden ödeme yapabilir. Ancak bu durumda önemli olan, ödeme yapıldığının ispatlanmasıdır. Nafaka alacaklısına yapılan ödemeler makbuz veya yazılı bir belge ile ispatlanmalıdır. Bu, ilerleyen zamanlarda herhangi bir anlaşmazlık durumunda her iki taraf için de güvence sağlayacaktır. Ayrıca, ödeme yapılırken alacaklının banka hesabı üzerinden ödeme yapılması da bir alternatif olabilir. Ödemelerin belgelendirilmesi hem alacaklının haklarını korur hem de ödeme yapıldığına dair herhangi bir itiraz durumunda gerekli kanıtları sağlar.
Mahkeme kararları doğrultusunda nafaka, genellikle aylık ödeme şeklinde karara bağlanır. Bu, nafaka borçlusunun her ay düzenli bir şekilde nafaka alacaklısına ödeme yapması gerektiği anlamına gelir. Aylık ödeme, her iki taraf için de düzenli bir ödeme planı oluşturur ve yaşamlarını daha öngörülebilir hale getirir. Ay ay ödeme yapılması zorunlu olduğunda, toplu ödeme yapılması genellikle kabul edilmez. Bu tür durumlar, nafaka borçlusunun ödeme yükümlülüğünü ihmal etmeye yönlendirebilir, bu yüzden düzenli ödemeler esastır.
Nadir durumlarda, mahkeme tarafından toplu ödeme kararı verilmiş olabilir. Bu, örneğin yıllık ödeme gibi bir düzenleme olabilir. Eğer mahkeme, nafakanın yıllık olarak tek seferde ödenmesini karara bağlarsa, nafaka borçlusu bu miktarı tek seferde ödeyebilir. Ancak bu tür toplu ödeme kararları nadiren alınır ve genellikle her ay düzenli ödeme yapılması gerektiği kabul edilir. Mahkeme, nafakanın bir gelir (irat) şeklinde ödenmesine karar verirse, ödeme düzeni ay bazında yapılır ve bu durumda borçlu, her ay ödemelerini yapmak zorundadır.
Nafaka alacaklısı ve nafaka borçlusu arasındaki ilişkinin düzgün yürüyebilmesi için düzenli ödeme son derece önemlidir. Nafaka, boşanmış ya da ayrı yaşayan taraflar arasındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için hukuki bir düzenleme olup, bunun dışına çıkılması durumunda ciddi yasal sonuçlar doğurabilir.
Nafaka ödemelerinin düzenli yapılması:

Nafaka hesaplaması için kanunda standart bir yöntem yoktur, ancak genellikle nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu, tarafların yaşam standartları, çocukların eğitim ve diğer masrafları gibi faktörler dikkate alınır. Mahkemeler, nafaka borçlusunun zor duruma düşmemesini sağlamayı hedefler. Uygulamada, tek çocuklu boşanmalarda, hakimler genellikle nafaka miktarını yükümlünün aylık gelirinin %25’i kadar belirler.
Nafaka ödemesi süresiz olarak yapılır. Ancak nafaka ödenmesini ortadan kaldıran hallerin varlığı halinde nafaka yükümlülüğü sona erer. Türk Medeni Kanunu’na göre nafaka alacağının sonlanmasına neden olan durumlar şu şekildedir:
1- Nafaka alacaklısının veya borçlusunun ölümü
2- Nafaka alacaklısının evlenmesi
3- Nafaka alacaklısın evlilik dışı ilişki yaşaması veya haysiyetsiz yaşam sürmesi
4-Nafaka alacaklısının yoksulluğunun sona ermesi maddi durumunun çok iyi hale gelmesi
5-Nafaka borçlusunun maddi durumun kötüleşerek nafakayı ödemeyecek hale düşmesi
Asgari ücret alan bir kişi de nafaka ödemekle yükümlü kılınabilir. Elbette ki nafaka miktarı zor duruma düşülmesine sebep olmayacak şekilde hesaplanır. Uygulamada asgari ücretli bir kişi maaşının %15-%25 i arasında bir nafaka ödemekle yükümlü olmaktadır. 2025 asgari ücret tarifesine göre hesaplayacak olursak 22.000 TL maaş alan birine ortalama 3500-5500 TL civarında nafaka yükümlülüğü çıkmaktadır.
En fazla alınabilecek nafaka miktarı, nafaka yükümlüsünün gelir durumuna, tarafların yaşam standartlarına ve mahkemenin belirlediği kriterlere bağlıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre nafaka, kişi ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde belirlenir, ancak nafaka borçlusunun ödeme gücü aşılmamalıdır. Genellikle, mahkemeler nafaka alacaklısının aylık gelirinin %25’ini geçmeyecek şekilde nafaka belirler. Ancak, her durumun farklı olması nedeniyle en fazla alınabilecek nafaka, tarafların mali durumu ve diğer faktörlere göre değişebilir.
Boşanma davalarında maddi gelir ve ekonomik açıdan daha refah seviyede olan taraf eğer kusuru karşı taraftan az ise nafaka ödemekle yükümlü değildir. Ancak eşit veya daha fazla kusurlu olduğu takdirde maaşının yaklaşık %15-%25 i arasında bir nafaka ödemekle yükümlü olmaktadır.
Hâkim, nafaka miktarını belirlerken tarafların ekonomik durumlarını, gelirlerini ve giderlerini dikkate alır. Ayrıca, nafaka alacaklısının yaşam standartlarının korunması amacıyla tarafların maddi durumlarını dengeler. Müşterek çocukların eğitim ve sağlık gibi masrafları da hesaba katılır. Tarafların kusur oranları ve boşanmanın şartları da nafakanın belirlenmesinde önemli rol oynar.
İştirak nafakası kesinleşmeden icraya konulabilir ancak bunun için nafaka davasının boşanma davasından ayrı olarak açılmış olması gerekir. Boşanma davası ile birlikte istenilen nafaka için ise boşanmanın kesinleşmesi beklenmelidir.
Uygulamada mahkemelerin sıklıkla verdiği kararlara göre kişinin maaşının %15-%25’i arasında bir nafakaya hükmedilmektedir. Ancak yukarıdaki yazımızda bahsettiğimiz kriterler bu hesabın yapılmasındaki ana kriterlerdir.
1 çocuğun nafakası hesaplanırken aylık eğitim, ulaşım, giyim, sağlık ihtiyaçları da dikkate alınarak hesaplama yapılır. Örnek verilecek olursa 22.000 TL maaş alan biri için:
0-6 yaş arası çocuk için 3000TL
6-12 yaş arası için 4000TL
13-18 yaş arası için 5000TL şeklinde olabilmektedir.
Uygulamada 1 çocuklu anneye ortalama olarak karşı tarafın maaşının%25’i oranında nafaka çıkmaktadır. Esasen çocuğa verilen nafaka ile boşanan eşe verilen nafaka birbirlerinden ayrıdır. Ayrı ayrı hükmedilirler. Çocuğa çıkan nafakayı ayrı olarak nasıl hesaplandığını yukarıda açıklamıştık.
Aile mahkemelerinde her çocuğun yaşı ve giderleri ile orantılı olarak nafaka hesabı yapılır. Örnek vermek gerekirse asgari ücret alan bir kişi 0-6 yaş olan çocuk için 3000TL,6-12 yaşında olan bir diğer çocuk için ise 3500TL civarında bir nafaka ödemekle yükümlü tutulabilir.
Esasen anne ve babaların çocuklarına olan bakım borcu çocuğun ergin olması ile sona erer. Ancak çocuk hala eğitimine devam ediyorsa örneğin üniversite eğitimi devam etmekteyse anne ve baba çocuğa bakmakla yükümlüdür. Bu nedenle nafaka yükümlülüğü çocuğun ergin olmasıyla ancak eğitimi devam ediyorsa eğitiminin son bulması ile sona erer.
Eşe ödenecek nafaka süresi, genellikle boşanma sonrasında süresizdir, ancak bazı durumlarda sona erebilir. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, maddi durumunun iyileşmesi veya nafaka borçlusunun mali durumunun kötüleşmesi gibi durumlar nafakanın sona ermesine neden olabilir. Ayrıca, nafakanın ödenmesi, nafaka kararının verildiği mahkeme tarafından belirlenen koşullara göre de değişebilir. Hâkim, nafakanın süresiz mi yoksa belirli bir süreyle mi ödeneceğine karar verir.
Çalışan kadın, boşanma sonrası nafaka alabilir, ancak nafaka miktarı, kadının gelirine ve yaşam standartlarına bağlı olarak belirlenir. Kadının kendi gelirinin yeterli olup olmadığı, nafaka talebinin şekli üzerinde etkili olabilir. Nafaka, sadece kadının maddi durumu değil, aynı zamanda tarafların kusur oranları ve diğer yaşam masrafları da göz önünde bulundurularak hesaplanır. Çalışan kadın, yoksulluk nafakası gibi durumlarda nafaka alabilir, ancak nafaka miktarı daha çok ihtiyaca göre şekillenir.
İşsiz baba her ne kadar çalışmıyor olsa da eşi için olmasa bile çocuklarının üstün yararı adına maaş hariç bir gelir kaynağı var mı mahkemece araştırılır ve çocuklar için nafaka bağlanmaya çalışılır. Babanın işsiz olması nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz ancak bu durum nafaka hesaplanırken nafakanın daha düşük çıkmasına sebebiyet verir.
Önceki evliliğinden nafaka alan biri ikinci bir evlilik yaptığında nafaka hakkı sona erer. Ancak ikinci evliliği de sona ererse ikinci eşinden nafaka alabilir. Ancak artık ilk eşinden nafaka alamayacaktır.
Erkek yeniden evlenirse nafaka ödeyen taraf kendisi ise önceki eşine nafaka ödemeye devam etmekle yükümlüdür. Ancak erkek nafakayı kendi alıyorsa evlendiği takdirde önceki eşinden artık nafaka alamaz.
Nafaka türleri aşağıdaki gibidir:
Tedbir nafakası: Boşanma davası henüz sonuçlanmadan taraflardan birinin ve/veya müşterek çocukların yoksulluğa düşme tehlikesinin ortadan kaldırılmasına yönelik yapılan geçici maddi destektir.
Yoksulluk nafakası: Boşanmanın bir sonucu olarak eşlerden yoksulluğa düşecek olan tarafın kalıcı olarak aldığı maddi destek nafakasıdır. Bu nafakayı alacak kişi nafaka borçlusundan daha fazla kusurlu olmamalıdır.
İştirak nafakası: Nafaka borçlusunun velayetinde bulunmayan her bir çocuk için ödediği eğitim, barınma, gıda, giyim, ulaşım gibi masrafların gözetilerek hesap edilen nafaka türüdür.
Yardım nafakası: Ekonomik olarak zor durumda olan altsoy, üstsoy ve kardeşlerin, hayatlarını idame edebilmeleri için diğer iyi durumdaki hısımlarından talep edebileceği nafaka türüdür.
Yoksulluk nafakası: Boşanmanın bir sonucu olarak eşlerden yoksulluğa düşecek olan tarafın kalıcı olarak aldığı maddi destek nafakasıdır. Bu nafakayı alacak kişi nafaka borçlusundan daha fazla kusurlu olmamalıdır.
Boşanma sonrası hâkimin hükmettiği nafaka bedeli daha sonra yıllar geçtikçe ekonomik koşullar, enflasyon ve daha birçok sebeple taraflara yetersiz gelebilmektedir. Bu nedenle tarafların güncel ekonomik koşullara göre yahut tarafların ekonomik durumlarının değişmesi gibi durumlarda nafaka artırımını talep etmesi zorunluluğu doğmaktadır. Nafaka artırım talebi aile mahkemesine açılacak nafaka artırım dava dilekçesi yoluyla yapılır. Dilekçede nafakanın neden yetersiz geldiği delilleriyle beraber yazılmalıdır.
Nafaka azaltma davası, nafaka yükümlüsünün ekonomik durumundaki değişiklikler sonucu ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda açılabilir. Dava, aile mahkemesine başvurularak açılır ve dilekçede nafaka miktarının azaltılması talep edilir. Nafaka alacaklısının ekonomik durumunun iyileşmesi gibi bir durumda da azaltma talep edilebilir. Davada, tarafların gelir durumu, yaşam şartları ve nafakanın orantılı olup olmadığı göz önünde bulundurulur. Nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için mahkeme, mevcut koşulları değerlendirerek karar verir.
Nafaka kararı vermede görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Bulunduğunuz yerde aile mahkemesi yoksa aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemeleri nafaka davalarına bakmakla yükümlüdür.
Nafaka ödemelerinin hakkınızda haksız yere icra takibi yapılmaması ve ispat açısından banka aracılığı ile ödenmesi güvenlidir. Ancak zorunlu bir sebeple elden ödemeniz gerekiyorsa her nafaka bedelinin teslim ettiğinizde karşı taraftan makbuz veya parayı elden teslim aldığına dair imzalı yazı alınmalıdır.
Nafaka borcundan dolayı icra takibi yapılması mümkündür. Hatta daha hızlı sonuçlanması için mahkeme kararına dayanılarak başlatılacak ilamlı icra yoluyla icra takibi başlatarak borçlunun malvarlığına haciz konabilmektedir.
Evet, nafaka ödememek suçtur. Nafaka ödememek, bir mahkeme kararıyla belirlenen bir yükümlülüğü yerine getirmemek anlamına gelir ve bu durum icra takibi ile sonuçlanabilir. Ayrıca, nafaka ödenmemesi durumunda, nafaka alacaklısı, icra ceza mahkemesine başvurabilir ve nafaka borçlusuna üç aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir. Nafaka borcunu ödemeyen kişi, hem maddi hem de cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Nafaka miktarı otomatik olarak artmaz. Ancak nafaka kararı veren mahkeme karara nafakanın her yıl ne oranda artacağına dair bir hüküm koymuşsa nafaka her yıl o oranda artacaktır. Ancak böyle bir artış hükmü kurulmadıysa nafaka ancak tekrar dava açılarak artırılabilir.
Üniversitede eğitimine devam eden çocukların nafakaları eğitim hayatları sona erene kadar devam eder. Ancak burada kast edilen eğitim tam zamanlı eğitimdir. Örneğin evinde açıktan eğitim alan veya ikinci üniversitesini açıktan alan bir çocuğa nafaka ödeme zorunluluğu yoktur. Örgün yüksek lisans eğitimi de nafaka almaya engel değildir.
Boşanma protokolünde nafaka belirtilmezse, nafaka talebinde bulunulabilir ve bu talep mahkeme tarafından incelenip hükme bağlanabilir. Taraflar boşanma sırasında nafakayı anlaşmalı olarak belirlememişse, nafaka için ayrı bir dava açılabilir. Mahkeme, tarafların gelir durumu, yaşam şartları ve diğer koşulları göz önünde bulundurarak nafakaya karar verir. Eğer protokole nafaka dahil edilmemişse, nafaka alacaklısı, boşanma sonrası nafaka talebinde bulunma hakkına sahiptir.
Evet, nafaka borcu, eşin maaşından icra yoluyla kesilebilir. İş kanununa göre, bir kişinin maaşından yapılacak kesinti genellikle %25 (¼) oranında olmalıdır. Ancak nafaka borçları söz konusu olduğunda bu oran farklılık gösterebilir. Nafaka tutarı, maaşın %25’inden fazla ise, maaştan nafaka tutarı kadar kesinti yapılır. Bu işlem, nafaka yükümlüsünün ödeme güçlüğü çekmemesi ve nafakanın düzenli bir şekilde ödenmesi amacıyla yapılır.
Nafaka borcunun yapılandırılması, Türk hukukunda belirli durumlarda mümkündür, ancak bu süreç, genellikle mahkeme kararı ve taraflar arasında yapılacak mutabakata dayalıdır. Nafaka borcunun yeniden düzenlenmesi veya yapılandırılması için bazı koşulların yerine gelmesi gerekir.