Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Evlenen kadın işçiler, kanuna göre işten ayrılma hakkını haizdirler. Buna göre Evlenen kadın işçinin tazminat hakları, evlendikten sonra 1 yıl içinde işten ayrılan kadın işçinin hak kazandığı tazminattır.
Normal zamanda iş yerinden, haklı bir neden olmadan, kendi rızası ile ayrılan işçilerin kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu değildir. Ancak 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14. maddesi’ nde yer alan düzenlemeyle bu duruma istisna getirilmiştir. Bu istisnaya göre: “506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.”
Kanunun açık maddesinde de görüldüğü üzere evlenen kadın işçinin iş sözleşmesini 1 yıl içerisinde feshetmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Bu durum için evlenen kadının işten ayrılmasının haklı bir neden olarak görüldüğü sonucu çıkarılabilir.
Evlilik tazminatı yürürlükten kaldırılan 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesinde “kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi “ halinde kadın işçiye ödenen kıdem tazminatı çeşididir. Dolayısıyla iş akdini evlilik sebebiyle bir yıl içerisinde sona erdiren kadın işçiye, işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenmesidir. Bu noktada 30 günlük ücretin brüt üzerinden hesaplanacağı unutulmamalıdır. Brüt ücret; çalışanın maaşından vergi veya kesintilerin yapılmadan önceki halidir. Ayrıca brüt ücret içerisinde yemek parası, yol parası, ikramiye prim gibi yan hak ödemeleri de tazminatın hesaplanmasında dikkate alınmalıdır.

1475 sayılı kanunda da açıkça belirtildiği üzere bu tazminat esasen kıdem tazminatı olup kıdem tazminatına dair hesaplamalar burada da aynen geçerlidir.
Evlilik tazminatı hesabı yapılırken; kadın işçinin aynı işyerinde çalışmış olduğu her bir yıl için son aldığı brüt ücretin 30 günlük tutarı hesaba katılarak belirlenir.
Evlilik Tazminatı Hesaplama Formülü: kıdem tazminatı = (giydirilmiş son brüt maaş x çalışılan yıl sayısı)
Daha açıklayıcı olması açısından örnek verilirse:
Bir kadın işçi 3 yıl boyunca bir işyerinde çalışmış olsun. Son aldığı aylık brüt ücreti ise 20.000,00 TL olsun.
Evlilik tazminatı: 3 x 20.000= 60.000 TL olacaktır.
Evlilik Tazminatı Hesaplanmasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:
Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 22.10.2020 T. Ve 2020/5964 E. 2020/13100 K. Sayılı İlamı: “Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde 4857 Sayılı İş Kanunu‘nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dâhil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir.” Şeklindedir.
Yargıtay kararından da görüleceği üzere brüt ücretin hesaplanmasında çeşitli ücret kalemlerinin de hesaba katılması gerekmektedir. Bu konuda evlilik nedeniyle kıdem tazminatını talep edilirken bu ücretler ile birlikte talep edilmesi gerekmektedir.
Belirsiz alacak davası: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanuna m.107’ye göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Dolayısıyla dava değeri önceden bilinemeyen talepler için belirsiz alacak davası açılması gereklidir. Kıdem tazminatı hesabı için de belirsiz alacak davası açılabileceği hakkında aşağıdaki Yargıtay kararı açıklayıcı olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 14/09/2020 T. ve 2016/26476 E., 2020/7547 K. Sayılı ilamı: “Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları işçi tarafından bilinmekle kural olarak belirsiz alacak davasına konu edilmez. Ancak hesabın unsurları olan sosyal hakların (ayni olarak sağlanan yemek yardımı gibi) miktarının belirlenmesi işveren tarafından sunulacak belgelere veya yargılama ile belirlenecek ise kıdem ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasına konu edilebilir.” Şeklindedir.
Görüldüğü üzere kıdem tazminatını miktarının önceden bilinebilmesinin güç olması sebebiyle dava açılacağı takdirde belirsiz alacak davası olarak talep edilmesi gerekmektedir.
Hemen yukarıda bahsedildiği üzere kadın işçi evlilik nedeniyle işten ayrılmak istediğini işverene bildirmesi gerekmektedir. Bu noktada bildirimin ne şekilde yapılacağı hususunda kanunda herhangi bir zorunluluk olmamasına karşın noter kanalı ile bir ihtarname gönderilmesi ispat açısından kolaylık sağlamaktadır.
Bu noktada gönderilen ihtarnameye ispat açısından önem arz eden evlilik cüzdanı fotokopisi de eklenmelidir. Zira bu durumda evlilik sebebiyle iş akdini sona erdirdiğinizi ve kıdem tazminatına hak kazandığınızı işverene açıkça bildirmiş olursunuz. Bu durum da ileride çıkabilecek hukuki ihtilaflarda ispat açısından elinizi kuvvetlendirmiş olacaktır.
Evlilik nedeniyle iş akdini sona erdirmek isteyen kadın işçi; iş akdini sona erdirdiğini ve kıdem tazminatını talep ettiğini 1 yıl içerisinde işverene bildirmelidir. Bu durumda işverene bildirimin ne usulde yapılacağı konusunda kanundan doğan bir zorunluluk olmasa da noter kanalı ile bir ihtar çekilmesi ispat konusunda önem arz etmektedir. İşçi kadın resmi olarak evlendiği günden itibaren 1 yıl içerisinde evlendiğine dair evlilik cüzdanı ile birlikte işverene bildirimde bulunmalıdır. İşçi kadın bu bildirimde resmi olarak evlendiğini ve iş akdini sona erdirmek istediğini belirtmeli ve hak ettiği kıdem tazminatını talep etmelidir.

İşçi kadın, çalıştığı işyerinden evlilik nedeniyle ayrılmak istediği takdirde iş akdini sona erdirdiğini ve kıdem tazminatını talep ettiğini 1 yıl içerisinde işverene bildirmelidir. Bildirimin üzerine işverence işçinin hak ettiği kıdem tazminatının ödenmesi gerekmektedir. Ancak her durumda bu mümkün olmamakta ve işverence işçinin hak ettiği tazminat alacağı ödenmemekte ve işçiler açısından hak kayıplarının oluşabilmesi gündeme gelmektedir. Bu noktada hak kayıplarının azami ölçüye düşürülmesi adına işçinin veya vekilinin izlemesi gerek yol önem arz etmektedir. Bu aşamalar:
Arabuluculuk, anlaşmazlık yaşayan taraflar arasında anlaşma sağlamak adına bir arabulucu nezdinde yürütülen alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. Yürürlüğe giren yeni kanun ile birlikte işçi alacağına dayanan her türlü uyuşmazlık ile işe iade talebiyle açılacak davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu olacaktır.
Başvuru ise işçi ile işveren karşı tarafın yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna yapılır. Taraflar uyuşmazlığın çözümü için bir arabulucu da seçeceklerdir. Taraflar, arabulucuyu, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen ve adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunda bulunan listelerden diledikleri gibi seçebilirler. Ayrıca tarafların herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşamamaları halinde arabulucuyu, Arabuluculuk Bürosu seçecektir.
Arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin henüz başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve hukuki sonuçları hakkında, bilgilendirmekle yükümlüdür. Bilgilendirmenin akabinde ise taraflarca uyuşmazlığın çözümü için uygulanacak usul serbestçe belirlenir. Taraflarca belirleme yapılamaması durumunda söz konusu usul ve uygulanacak kuralları arabulucu belirler.
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m.18/A/9’ a göre: “Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.” Dolayısıyla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın en fazla dört hafta içinde çözümlenmesi gerekir.
Arabuluculuk yöntemiyle uyuşmazlığın olumlu sonuca varması halinde, taraflar, kendileri ve arabulucu tarafından imzalanmış olan son tutanağın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler. Tutanağın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi durumunda ilam niteliğini haiz bir belge olacak ve ilamlı icraya konu edilebilecektir. Nitekim 6325 sayılı kanunun 18/2. maddesine göre : “Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Esas: 2016/31376 – Karar: 2016/21368
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6325 sayılı Yasa kapsamında arabulucu huzurunda taraflar arasında düzenlenen arabulucu tutanağına mahkemece icra edilebilirlik şerhinin verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı şirket vekili davalı işçi ile aralarında uyuşmazlığı sona erdiren anlaşmanın imzalandığını, anlaşmanın 4. 9. ve 19. maddelerinde …’in şirkete yapacağı ödemelerin kararlaştırıldığını belirterek bu belgeye “icra edilebilirlik şerhi” verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davalı tarafa tebligat yapılamadığı, davacı vekili tarafından anlaşma sonucunda taraflarca imzalandığı belirtilen sözleşmedeki imzanın davalıya ait olup olmadığı yine içeriğinin doğru olup olmadığı hususları hakkında beyanı alınamadığı bu nedenle arabuluculuk icra edilebilirlik şerhi verilmesinin uygun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Arabuluculuk 6325 sayılı Yasa ile hukukumuza giren “Mahkeme dışı” çözüm yollarından birisidir.
Arabuluculuğa ilişkin usul ve esaslar 6325 sayılı Yasa’ da düzenlenmiş olup, Yasa’ nın 18/2. maddesine göre arabuluculuk tutanağı “Mahkemece icra edilebilirlik şerhi verilmesi ” şartı ile “ilam” niteliğindedir.
6325 sayılı Yasa’ nın 18/3. maddesi icra edilebilirlik şerhi verilmesinin usulünü düzenlemiştir.
6325 sayılı Yasa’ nın 18/3. maddesi aynen;
“(3) İcra edilebilirlik şerhinin verilmesi, çekişmesiz yargı işidir ve buna ilişkin inceleme dosya üzerinden de yapılabilir. Ancak arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu incelemenin kapsamı anlaşmanın içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi için mahkemeye yapılacak olan başvuru ile bunun üzerine verilecek kararlara karşı ilgili tarafından istinaf yoluna gidilmesi hâlinde, maktu harç alınır. Taraflar anlaşma belgesini icra edilebilirlik şerhi verdirmeden başka bir resmî işlemde kullanmak isterlerse, damga vergisi de maktu olarak alınır.” şeklindedir.
Yapılan arabuluculuk faaliyeti sonucunda arabulucu ücrete hak kazanacak olup ücret 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m.18/A’ya göre belirlenecektir: “Taraflar ile arabulucu arasında bu konuda bir anlaşma olmaması halinde, arabuluculuğun sona erdiği tarihteki Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uygulanacaktır. Tarafların arabulucu huzurunda anlaşması halinde, ücret, Tarife’nin birinci kısmında belirlenen iki saatlik ücret miktarından az olamaz. Tarafların arabulucu huzurunda anlaşamaması halinde ise, arabuluculuk görüşmelerinin ilk iki saatlik bölümü Hazineden, iki saati aşan kısmı ise aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, Tarifesinin birinci kısmına göre karşılanır.”
Evlik nedeniyle iş sözleşmesini sonlandıran kadın işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Bununla karşılık ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu’na göre ihbar tazminatına hak kazanılması için ihbar önellerine uyulmaması gerekmekte olup iş sözleşmesinin evlilik sebebiyle sonlandırılması halinde herhangi bir ihbar süresi kanun tarafından öngörülmemiştir. Dolayısıyla kanun tarafından öngörülen ve evlik birliğinin resmi olarak kurulmasından itibaren 1 yıl içerisinde söz konusu hak kullanılabilir. Hakkın kullanılmasından itibaren işveren tarafından işçinin hak kazanmış olduğu tazminatının ödenmemesi halinde arabuluculuk yoluna başvurulur. Arabuluculuk faaliyetinin olumsuz neticelenmesi halinde ise dava yoluna gidilecektir.
Kıdem tazminatına dayalı işçilik alacakları davasında davacı işçi, davalısı ise işverendir. Bu noktada alt-üst işveren sözleşmesinin bulunması halinde yapılacak değerlendirme önem arz etmektedir. Zira bu durumda davanın tarafının kim olduğu ve kimden hukuki himaye talep edileceği belirlenmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinde bulunması gerekli olan hususlar 6100 sayılı kanuna göre belirlenecektir. Bununla birlikte işçi kıdem tazminatı ile birlikte talep ettiği ancak elde edemediği diğer alacaklarını da bu dava dilekçesinde talep edecektir. İşbu dava dilekçesi neticesinde de işçi kadın hak etmiş olduğu kıdem tazminatı ve diğer alacak kalemlerine ulaşma imkânı elde edecektir. (EK 2: DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ)
Kıdem tazminatı davasında görevli mahkeme İş Mahkemeleri’dir. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise iş mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir
Kıdem tazminatı davasında yetkili mahkeme ise, 6100 sayılı kanunu m. 6’ya göre davalı gerçek veya tüzel kişi olan işverenin davanın açılış tarihindeki yerleşim yeri mahkemesi veya işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı işveren birden fazla ise, 6100 sayılı HMK m.7’ye göre bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili mahkemedir.
Kanuni tabir ile “İşsizlik ödeneği“, daha önce sigortalı olarak çalışmış ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu düzenlenen tüm şartlara uygunluk sağlayanların, işsiz kalmaları sonucunda uğradıkları gelir kaybını önlemek amacıyla ekonomik açıdan desteklenmelerini sağlayan ödenektir. İşsizlik ödeneği, Kanun’da belirtildiği üzere Sigortalı işsizlere bu Kanunda belirtilen süre ve miktarda yapılan parasal ödemeyi ifade etmektedir. İşsizlik maaşı ödenmesinin amacı, işsiz kalan kişinin, işsiz kaldığı süre zarfında kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yaşamını sürdürebilme imkânına sahip olma hakkıdır.
Bu noktada evlilik sebebi ile işten ayrılan kadın işçinin de işsizlik ödeneğine hak kazanıp kazanamayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Bu hususu açıklığa kavuşturmak için işsizlik ödeneğine hak kazanmak için gerekli şartları sıralayacak olursak:
İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre gerekli olan bu şartları, evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçinin sağlayıp sağlayamadığı sorusuna gelince;
Bu konuda sorunun cevabı olumsuz olacaktır. Zira işsizlik ödeneğine hak kazanma şartı olan kendi isteği dışında işten ayrılma şartı sağlanamamaktadır. Bahsedildiği üzere kadın işçi bu durumda kendi talebi ve rızası doğrultusunda işten ayrılmış olacaktır. Dolayısıyla evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi işsizlik ödeneği (işsizlik maaşı) alamayacaktır.
Evlilik sebebiyle işten ayrılanlar ihbar süresi tanımak zorunda değildir.
4857 sayılı İş Kanunu m.17 ihbar süresini şu şekilde ifade etmiştir: “Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.
İş sözleşmeleri;
Feshedilmiş sayılır.”
Kanun tarafında öngörülen ihbar süreleri, iş sözleşmesini feshetmek isteyen tarafın herhangi bir haklı nedene dayanmasına gerek kalmadan iş sözleşmesini feshetmesine imkân tanımaktadır. Bu konuda akıllara gelen soru acaba iş sözleşmesini evlilik nedeniyle feshetmek kadın, bildirim sürelerine uymak zorunda mıdır?
Bu konuda cevap açık olarak olumsuz olacaktır. Başka deyişle evlilik nedeniyle işten ayrılmak isteyen kadın işçi için bildirim süresi söz konusu değildir. Yani kadın işçi bildirim sürelerine uymadan işten ayrılabilir. Zira bildirim sürelerine uyulmasının ön koşulu haklı bir nedene dayanamama durumudur. Oysaki iş sözleşmesini evlilik nedeniyle sonlandırmak isteyen kadın kanunen haklı bir nedene dayanmış olacaktır.
Bildirim usulüne ilişkin bir diğer husus da acaba iş sözleşmesini evlilik sebebiyle sonlandıran kadın ihbar tazminatına hak kazanacak mıdır?
İhbar tazminatına hak kazanmanın şartı karşı tarafın bildirim sürelerine uymadan iş sözleşmesini feshetmesidir. Dolayısıyla bildirim şartının olmadığı bir durumda ihbar tazminatı da gündeme gelemeyecektir. Açık deyişle evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır.
KONYA 2. NOTERLİĞİ’NE
İHTARNAME
İHTAR EDEN :
İHTAR EDİLEN :
KONUSU : İş Akdinin evlilik nedeni ile 1475 S.Y. 14. maddesi uyarınca feshi ile ücret alacaklarının ödenmesi.
1- Sayın muhatap şirketiniz bünyesinde 19.02.2023-… Tarihleri arasında… Görevinde çalışmıştım. 06.09.2024 ise tarihinde resmi olarak evlendim.
2- Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun kıdem tazminatıyla ilgili yürürlükteki 14. Maddesine göre: ‘kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde, kendi arzusu ile iş akdini sona erdirmesi hallerinde, işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için aynı oran üzerinden ödeme yapılır” dayanarak, evlilik nedeniyle 19.02.2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iş sözleşmemi feshediyorum.
3- Gerekli işlemlerin yapılması ve kıdem tazminatımın tarafıma ödenmesi hususundaki talebimi ve iş kanunundan doğan zamlı ödenmesi gereken hafta tatil ücreti, genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücretleri, yıllık izin ücretleri ile diğer ücret alacaklarımın 3 gün içinde aşağıda yer alan banka hesabına yatırılmasını, aksi halde alacağın ödenmesi adına kanuni haklarımı kullanacağımı fesih, beyan, ihtar ve ihbar ederim. Saygılarımla. 19.02.2025
İhtar Eden/ imza
BANKA BİLGİLERİ:
EK:
Sayın Noter; 3 nüshadan ibaret işbu ihtarnamenin bir örneğinin muhataba tebliği, bir örneğinin dairenizde saklanmasını, tebliğ şerhine sahip diğer örneğinin de tarafıma verilmesini talep ederim. 19.02.2025
İhtar Eden/ imza
EK 2: Dava Dilekçesi Örneği
KONYA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE
DAVACI :
VEKİLİ : Av. Bahadır AĞOLDAY
DAVALI :
KONU :
AÇIKLAMALAR:
1- Müvekkil işçi statüsünde, davalı işveren bünyesinde… Personeli olarak fiilen …/…/… Tarihinde işe başlamıştır.
2- Müvekkil işçi Beykoz Belediyesi evlendirme memurluğunun …/…/… Tarih ve …/… Sayılı evlilik cüzdanından(ek 1) da anlaşılacağı üzere …/…/… Evlenmiştir.
3- Müvekkil işçi ekte(ek 2) sunulan İstanbul 2. Noterliğinin …/…/… Tarih ve yevmiye numaralı fesih ihtarnamesi ile iş akdini …/…/… Tarihinden geçerli olmak üzere evlilik gerekçesi ile fesih etmiş ve ihtarname içerisinde kıdem tazminatını da talep etmişse de müvekkile kıdem tazminatı ödemesi yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle işbu davayı açma zarureti hâsıl olmuştur.
DELİLLER:
Müvekkile ait SSK sicil dosyasının SGK İl Müdürlüğünden celbi,
Konya 1. Noterliğinin …/…/… Tarih ve yevmiye numaralı ihtarname sureti
Müvekkile ait evlilik cüzdanı
BİLİRKİŞİ, TANIK, KEŞİF, YEMİN ve her türlü yasal tüm delil.
HUKUKİ NEDENLER: İş Kanunu ve İlgili mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
Saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz. 19.02.2025
Av. Bahadır AĞOLDAY
“Davacının dosyada bulunan nüfus kaydına göre 17.08.2003 tarihinde evlendiği, 19.04.2004 tarihinde davalı işverene hitaben yazdığı dilekçesinde; evlilik nedeniyle çalışmak istemediğini belirtir yönde ifadeler kullanarak 30.04.2004 tarihi itibariyle ayrılmak istediğini açıkladığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar bu dilekçenin evlilik nedeniyle işten ayrılma iradesini taşımadığı gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de; davacının ihbar öneli tanımaksızın fesih imkanına sahip olduğu bu halde 30.04.2004 tarihinden yaklaşık 10 gün öncesi dilekçesini işverene sunması işten istifa etmek sureti ile ayrıldığı şeklinde yorumlanamaz.
Davacının evlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalı işverene evlilik nedeniyle ayrılmayı ifade eder dilekçesi sunması, davacının evlenme nedenine dayalı fesih hakkını kullanması olarak kabul edilmiştir. Fesih işlemi yasanın aradığı bir yıllık süre içinde kullanılmıştır. Yasa gereği kıdem tazminatına hak kazanmıştır. Mahkemece kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır.”
(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 26/02/2020 T. , 2016/31938 E. , 2020/3538 K.
“İşçinin evlilik sebebi ile iş sözleşmesini feshetmesinden sonra, yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi, işçinin bu hakkını kendisi için daha olumlu sonuçlar doğurabileceğini düşündüğü bir başka iş yerinde çalışma amacı ile de kullanması mümkündür. Bayan işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde iş sözleşmesini evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde feshedebileceğine yönelik kanuni düzenleme açısından, kanun koyucunun amacının, işçinin çalışma yaşamını aktif olarak sonlandırması olduğundan bahsedilemez.
Dolayısıyla, davacının 12.09.2013 tarihinde iş sözleşmesini feshettikten sonra, 13.09.2013 tarihinde dava dışı bir işverene ait işyerinde işe girmiş olması evlilik sebebiyle fesih hakkının kötüye kullandığını göstermez. Kanunen tanınmış evlilik sebebiyle fesih hakkının kullanması ile birlikte kıdem tazminatına hak kazanılacağının kabulü gerekir. Bu halde, bilirkişi raporundaki hesaplamanın denetlenerek kıdem tazminatı alacağı hakkında hüküm kurulması gerekirken, anılan taleplerin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 04/03/2020 T. , 2016/32300 E. , 2020/4173 K.
“Somut olayda, davacı 10.10.2014 tarihinde evlenmiş ve kanunen tanınan süre içerisinde 15.09.2015 tarihinde iş sözleşmesinini evlilik sebebi ile sonlandırdığını işverene bildirmiştir. Dosya kapsamında her ne kadar davacının 15.09.2015 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı matemetik öğretmeni olarak atandığına ilişkin İl Milli Eğitim Müdürlüğü yazısı bulunsada yukarıda izah edildiği üzere bu durum hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden kanuni sınırlar içinde fesih hakkını kullandığı anlaşılan davacının kıdem tazminatı talebinin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
“Dosya kapsamından, davacının evlilik tarihinin 08/11/2012 olduğu anlaşılmaktadır. Fesih tarihi ise 01/08/2011 tarihidir. Buna göre davacının evlilik tarihi, fesih tarihinden çok sonraki bir tarihtir. İşçinin evlilik sebebi ile iş sözleşmesini feshederek kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için bu hakkın evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde kullanılması gerekir. Fesih hakkının evlilik tarihinden sonraya ilişkin ve bir yıl içinde kullanılması gereken bir hak olduğu gözetildiğinde, somu olay bakımından evlilik sebebi ile feshin şartlarının bulunmadığı açıktır. Yukarıda izah edilen safahata göre, evlilik sebebiyle iş sözleşmesini fesih hakkını süresinde kullandığını ispat edemeyen davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken, davacının ileri sürmediği bir sebep doğrultusunda kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.”
“Somut olayda davacı işçi baskı altında alındığını usulünce ispat edemediği ve imzasını inkâr etmediği kendi el yazısı ile kaleme alınmış dilekçesine göre 4.7.2009 tarihi itibariyle evlilik işlemlerini yapabilmek için istifa etmiş, ancak 11.7.2009 tarihinde evlenmiştir. Evlilik nedeni ile feshin kıdem tazminatına hak kazandırabilmesi için bu hakkın evlenme tarihinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekirken, somut olayda evlenme tarihinden önce gerçekleşen istifanın haklı nedenle fesih olarak kabulü mümkün değildir. Davacı işçinin kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir.”
“Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6.maddesine göre ön inceleme duruşması yapılmadan ödenerek konusuz kalan kıdem tazminatı talebi yönünden vekalet ücretinin yarı oranında takdir edilmesi gerektiğinden, talep edilen kıdem tazminatı miktarına göre maktu vekalet ücretinin yarısı oranında davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken maktu vekalet ücretinin tamamının hüküm altına alınması hatalı olup bozma sebebi ise de, açıklanan bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur”

Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın yeni bir işte çalışabilir. Ancak bu konuda kanuni bir engel olmasa da tüm özel hukuk işlemleri için geçerli olan 4721 sayılı Türk Medeni kanunu m. 2’ye göre hakkın kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Zira bir hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Evlenen kadın işçinin ihbar tazminatı hakkı yoktur. İhbar tazminatına hak kazanmak için kanunen öngörülen bildirim sürelerine uyulmaması gerekmektedir. Ancak kanun ve yargı kararları ile işten evlilik nedeniyle ayrılmak isteyen kadın işçi için bildirim süresi öngörülmemiştir.
1475 sayılı kanunun yürürlükte bulunan 14. Maddesi ile bu hak, açık bir şekilde bu hak kadın işçilere tanınmıştır. Dolayısıyla erkek işçilerin evlilik nedeniyle işten ayrılıp kıdem tazminatına hak kazanması söz konusu değildir.
Evlilik sebebiyle işten ayrılmak isteyen kadın için kanunen bir ihbar süresi öngörülmemiştir. Kadın işçi yalnızca evlenme tarihinden sonra 1 yıl içerisinde bu hakkını işverene bildirmek zorundadır. Bu bildirim ile alakalı ihbar süresi ise bulunmamaktadır. Dolayısıyla kadın işçi ihbar süresini beklemeden işten ayrılabilir.
1475 sayılı kanunun 14. Maddesinin açık ifadesi ile evlendikten sonra 1 yıl içerisinde işten evlilik sebebiyle bildirmesi gerekir. Bu noktada 1 yıllık sürenin resmi olarak nikahın kıyıldığı tarihten itibaren başladığı unutulmamalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu kıdem tazminatı için 5 yıllık zamanaşımı öngörmüştür. Bu sürenin başlangıcı ise işten ayrılış tarihidir. Dolayısıyla evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın işçinin kıdem tazminatını hak edebileceği süre, işten ayrıldığını işverene bildirdiği tarihten itibaren 5 yıldır.
Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın için ihbar süresi yoktur. Dolayısıyla kadın işçi evlendikten sonra bir yıl içerisinde iş sözleşmesini ihbar sürelerini beklemeden derhal feshedebilir.
Evlenen kadın işçi kıdem tazminatına hak kazanmak için evlendikten sonra 1 yıl içinde işverene, evlilik sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğini bildirmelidir. Zorunluluk olmasa da ispat açısından bu bildirimin noter kanalı ile yapılması ise kolaylık sağlayacaktır.
Evlenen kadın işçi evlilik sebebiyle işten ayrıldığını işverene bildirmelidir. Bu hususun da işveren nezdinde ispatı açısından evlilik cüzdanının bir fotokopisinin eklenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla gerekli olan belge nüfus cüzdanı fotokopisidir.
İşveren nezdinde evlendiğini ispat etmek zorunda olan kadın işçi bu hususu ancak evlilik cüzdanı ile yapabilecektir. Dolayısıyla evlilik cüzdanı kıdem tazminatı almak için zorunludur.
Evlenen kadın işçi işyerinden evlilik sebebiyle ayrıldığını işveren bildirmelidir. Bu bildirimin nasıl yapılacağı konusunda kanunda bir açıklık yoktur. Ancak ispat açısından noter kanalı ile gönderilmesi tavsiye edilir. Dolayısıyla noter ile ihtar çekme zorunluluğu bulunmamaktadır.
1475 sayılı kanunun yürürlükte bulunan 14. Maddesi ile kadın işçinin evlilikten sonra 1 yıl içinden işten ayrılması halinde, kıdem tazminatına hak kazanacağı açıkça düzenlenmiştir. Bu durumun istisnası da olmadığına göre işverenin kadın işçiye kıdem tazminatı ödemesi zorunludur.
Kadın işçi evlilik sebebiyle işten ayrılıp kıdem tazminatı aldıktan sonra tekrar aynı iş yerinde çalışmaya başlayabilir. Bu durum için kanuni bir engel bulunmamaktadır. Ancak Türk Medeni Kanunu m.2 anlamında hakkın kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Ayrıca işçi için önceki çalışıp da kıdem tazminatı aldığı süre yeni çalışacağı süre ve dolayısıyla kıdem tazminatı hesabına katılmaz.
Evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi kıdem tazminatını alıp başka bir işyerinde çalışabilir. Bu durum için kanuni bir engel yoktur. Zira işyerinden ayrıldıktan sonra kadın işçi için tekrardan çalışma zorunluluğu da doğabilir.
İhbar tazminatına hak kazanmak için karşı tarafın, kanunda öngörülen ihbar sürelerine uymaması gerekmektedir. Evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi için ihbar süresi öngörülmemiştir. Dolayısıyla evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır.
Evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret, işçinin brüt ücretidir. Brüt ücret hesaplanırken maaş bordrosunda yazan miktar dikkate alınacaktır. Bu noktada maaş bordrosunun işçi tarafından imzalı olup olmadığı veya ihtirazi kaydın olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Kadın işçinin evlilik sebebiyle iş sözleşmesi işveren tarafından feshedildiği takdirde işsizlik maaşına hak kazanabilecektir. Zira bu durumda işçi rızası hilafına işten ayrılmış olacaktır. Bu konuda işsizlik maaşının diğer şartlarının da sağlanması gerekmekte olup bu husus gözden kaçırılmamalıdır.
Kanuna göre iş sözleşmesini kendi rızası ile sona erdiren işçilerin işsizlik maaşı alma hakkı yoktur. Dolayısıyla evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın da kendi rızası ile ayrılacağı için işsizlik maaşı almaya hak kazanamayacaktır.
4857 sayılı İş Kanunu kıdem tazminatı için 5 yıllık zamanaşımı öngörmüştür. Bu sürenin başlangıcı ise işten ayrılış tarihidir. Dolayısıyla evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın işçinin kıdem tazminatını hak edebileceği süre, işten ayrıldığını işverene bildirdiği tarihten itibaren 5 yıldır.
İş Mahkemelerinde Kıdem Tazminatı için açılan davalarda işçinin işten ayrıldığı tarih baz alınarak 5 yıllık dava açma süresi vardır. İşçinin ücreti ve diğer alacaklarına ait davalarda zaman aşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir.
Kadın işçi evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazandığı takdirde işverence bunun ödenmesi zorunludur. Kadın işçi kıdem tazminatını aldıktan sonra işverene geri ödeme yapması söz konusu değildir. Kıdem tazminatı işçinin hakkıdır, geri ödemesi yoktur.
Bu durumda kadın işçi zorunlu olan arabuluculuk yoluna başvurmalıdır. Arabuluculuktan da olumlu sonuç alınamadığı takdirde dava açma yoluna gidilmelidir.
Kadın işçi evlilik sebebiyle işten ayrıldığını ancak hak ettiği ödemeler ve kıdem tazminatının ödenmediğini içerir ve bunların talebini içerir dava dilekçesini iş mahkemesine sunmalıdır. Dava dilekçesine işveren bildirim yaptığına dair belge veya ihtarı ayrıca arabuluculuğun olumsuz sonuçlandığına dair son tutanağı eklemelidir.
1475 sayılı kanunun 14. Maddesi halen yürürlükte bulunmaktadır. Kıdem tazminatının ödenmemesi veya eksik olarak ödenmemesi halinde bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizle birlikte ödenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla faiz uygulanacaktır.
Evlilik sebebiyle işten ayrılan kadın işçi kıdem tazminatını alıp başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışabilir. Bu durum için kanuni bir engel yoktur. Zira işyerinden ayrıldıktan sonra kadın işçi için tekrardan çalışma zorunluluğu da doğabilir.
Kadın işçinin kıdem tazminatı hesap edilirken aldığı brüt maaş üzerinden hesaplama yapılır. Bu durumda kadın işçi ücretinin bir kısmını elden aldığını ispat etmelidir. İspat vasıtası olarak banka aracılığı ile aldığı ücretin asgari ücretin altında olduğunu gösterebilir veya aynı işyerinde çalışan tanıklar ile ispat edebilir.
İş Kanunu’na göre kıdem tazminatının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte peşin olarak ödenmesi gerekmektedir. Yani evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın işçinin kıdem tazminatı peşin ödenir. Ancak, işçi ile işveren anlaşırsa taksitle ödemede mümkündür.