Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

İddet süresi, Türk Hukuku’nda boşanmış veya eşinin ölümüne uğramış bir kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için belirli bir süre boyunca beklemesini gerektiren yasal bir düzenlemedir. İşbu düzenleme Türk Medeni Kanunu madde 132 uyarınca hüküm altına alınmıştır. İlgili hükümde “Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez” ifadelerine yer verilmiştir.
İddet süresi, boşanma, ölüm, ölüm karinesi ve gaiplik gibi evliliği sona erdiren durumlarda uygulanan bir süre olup, genellikle 300 gündür. Bu sürenin başlangıcı, evliliğin sona erme şekline göre farklılık arz etmektedir. Boşanma halinde iddet süresi, boşanma kararının kesinleşmesiyle başlar. Ölüm veya ölüm karinesi durumunda ise süre, ölüm tarihinden itibaren işlemeye başlar. Gaiplik durumunda ise evliliğin feshine yönelik bir mahkeme kararı gereklidir ve iddet süresi, bu kararın verildiği tarihten itibaren başlar.
İddet süresi, soybağındaki karışıklıkları engellemeye yönelik bir düzenlemedir. Kanun koyucu, kadınların bu süreyi beklemek zorunda kalmalarını önlemek amacıyla bazı istisnalar getirmiştir. İddet süresinin kaldırılabilmesi için, kadının hamile olmadığının tıbbi raporla ispatlanması halinde Aile Mahkemesine başvurularak iddet süresinin kaldırılması talep edilebilir. İddet süresinin kaldırılması talebi için gerekli belgeler arasında tıbbi rapor, boşanma ilamı, ölüm kaydı ve diğer deliller yer alır. Mahkeme, başvuruyu değerlendirerek karar verir.
Söz konusu düzenlemenin getirilmesindeki esas amaç, kadının yeniden evlenmeden önce hamile olup olmadığının tespiti ve doğacak çocuğun soybağında oluşabilecek karışıklığın önüne geçmektir. Toplumsal düzeni sağlama ve hukuki belirliliği arttırma gibi ek amaçlara da hizmet eden işbu düzenleme aile hukuku çerçevesinde önemli rol oynamaktadır.
İddet süresinin kapsamı, amacı, uygulanma şartları ve hukuki etkileri işbu yazımızda detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
İddet süresi, Türk Hukuku’nda boşanmış veya eşinin ölümüne uğramış bir kadının yeniden evlenmeden önce belirli bir süre beklemesi gerektiğini öngören bir düzenlemedir. Bu sürenin temel amacı, kadının hamile olup olmadığının tespiti ve doğacak çocuğun soybağındaki karışıklıkların engellenmesidir. Yani, iddet süresi, hem kadının durumunun netleşmesini hem de soybağının belirlenmesini sağlamaya yönelik önemli bir hukuki düzenleme olarak öne çıkar.
İddet süresi; evliliği sona erdiren ölüm, ölüm karinesi, gaiplik ve boşanma gibi durumlarda uygulama alanı bulmaktadır.
Ölüm karinesi, bir kimsenin ölümüne kesin gözüyle bakılmasını gerektiren durumlar içinde kaybolması ve cesedinin bulunamaması durumunda hukuken ölmüş sayılması halidir. Gaiplik ise ölüm tehlikesi içinde kaybolan ya da kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin kişilik hakları bakımından kabul edilen hukuki statüdür. Her ne kadar benzer olsalar da ölüm karinesi ve gaiplik birbirinden farklı iki hukuki müessesedir. Ölüm karinesi ile gaiplik arasındaki farklılıklar;
Gaiplik kararında görevli ve yetkili mahkeme; kişinin Türkiye’deki son yerleşim yerinde bulunan sulh hukuk mahkemesi, eğer Türkiye’de hiç yerleşim yeri yoksa nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yerin sulh hukuk mahkemesi, eğer böyle bir kayıt da yoksa kişinin annesinin veya babasının nüfus kaydının bulunduğu yerin sulh hukuk mahkemesidir.
Gaiplik başvurusu yapıldıktan sonra mahkeme gaipliğine karar verilebilecek kişi hakkında bilgisi olanları ilan yolu ile çağırır. İlan süresi en az 6 aydır, bu süre içerisinde kaybolan kişi ya da durumu hakkında yeni bir bilgi edinilmesi halinde gaiplik istemi düşer. Eğer ilan süresi boyunca herhangi bir sonuç alınmazsa, mahkeme ikinci bir ilan yapabilir. İkinci ilanın ardından, bekleme süresi olmaksızın mahkeme gaiplik kararını verebilir. Gaiplik kararı verildiğinde, kararın etkisi kaybolan kişinin ölüm tehlikesi altında kaybolduğu ya da kendisinden son haber alındığı tarihten itibaren başlar.
Türk Medeni Kanunu madde 132 hükmü ile düzenleme altına alınan iddet süresi, 300 gündür. İşbu sürenin 300 gün olarak belirlenmesindeki esas sebep kadının hamilelik sürecinin en fazla 300 gün sürebilecek olmasıdır.
İddet süresinin başlangıç tarihi evliliğin sona erme nedenine göre farklılık göstermektedir.
İddet süresi, soybağında oluşabilecek mevcut karışıklıkların önüne geçilmesi adına getirilmiş yasal bir düzenlemedir. Bununla birlikte kanun koyucu, 300 günlük yasal bekleme süresinin kadın üzerinde ciddi mağduriyetlere sebebiyet verebileceğini göz önünde bulundurmuş ve iddet süresinin kaldırılması bakımından kadına bazı hukuki imkanlar tanımıştır.
İddet süresinin kalktığı durumlar şu şekildedir:
İddet süresinin kaldırılması davası, iddet süresini beklemek istemeyen kadın tarafından kadının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesine başvurmak suretiyle açılır. Kadının başvuru dilekçesi ile birlikte hamile olmadığını ispatlar nitelikteki hamilelik testi sonuçlarını ve doktor raporlarını mahkemeye sunması gerekmektedir. Mahkemeye sunulacak doktor raporları, iddet süresinin kaldırılması talebinin ispatlanabilmesi için zorunludur.
Doktor raporu, kadının hamile olup olmadığını belirleyen önemli bir delildir. İddet süresinin kaldırılması için kadının gebe olmadığını kanıtlayan tıbbi rapor, mahkemeye sunulmalıdır. Söz konusu raporun resmi sağlık kuruluşlarından temin edilmesi gerekmektedir.
İddet süresinin kaldırılması için mahkemeye başvurulması gerektiğinden yukarıda söz etmiştik. Zira iddet süresinin kaldırılması için aile mahkemesine dava açılması gerekmektedir. Elbette ki dava için birtakım belgeler de dilekçeyle birlikte ibraz edilmelidir. Bunlar şu şekildedir:
İddet süresinin kaldırılması için dava açılması gerekir. Zira iddet süresi, kamu düzenini ilgilendiren bir husustur. İddet süresinin kaldırılması davası aile mahkemesine açılmaktadır. Davada kadın, gebe olmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla bu yönde gebelik testler veya doktor raporları mahkemeye sunulabilir. Dava, kadının yerleşim yerinde bulunan aile mahkemesine açılır. Şayet yerleşim yerinde aile mahkemesi yoksa asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla bu davanın yetkili ve görevli mahkemesidir.
İddet süresinin kaldırılması davası, genellikle kısa sürede sonuçlanır. Başvuru yapıldıktan sonra, mahkeme tıbbi raporları ve belgeleri değerlendirir ve karar verir. Bu süreç, mahkemenin yoğunluk durumuna göre değişmekle birlikte yaklaşık bir ay kadar sürebilir.
İddet süresinin kaldırılması davası, bir avukat ile açılabileceği gibi, avukatsız da yapılabilir. Ancak avukatsız bir şekilde iddet süresi kaldırılması davası açmak, hukuki açıdan daha karmaşık ve zaman alıcı olabilir. Tıbbi raporlar, dava dilekçesinin doğru yazılması ve gerekli belgelerin mahkemeye düzgün şekilde sunulması, avukat desteği olmadan zorlaşabilir. Bu da dava sürecinin uzamasına ve ek masraflara yol açabilir. Bu nedenle avukat desteği almak, kadının hak kaybı yaşamasını engelleyecek ve sürecin daha hızlı ve verimli ilerlemesini sağlayacaktır.
İddet süresi, evlenmeye engel bir haldir. Kadın boşandıktan sonra 300 gün içerisinde kural olarak evlenemez. Bu süreye iddet süresi adı verilir. Fakat, mahkeme kararıyla iddet süresi kaldırılabilir. Bunun için aile mahkemesine iddet süresinin kaldırılması davası açılması gerekir. Eğer ki mahkeme, kadının hamile olmadığını ve bu sebeple iddet süresinin kaldırılmasına dair karar verirse iddet süresi kaldırılmış olur. Dolayısıyla evlenme engeli kalkar. Yeni evlilik yapılabilir.
İddet süresinin kaldırılması talebiyle dava açmak için gerekli masraflar, bir dizi yasal ve idari gideri içermektedir. Öncelikle, davanın başlatılabilmesi için mahkemeye başvuru harcı ödenmesi gerekmektedir. Bu harç, başvurulan mahkemenin türüne ve dava türüne bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ayrıca, dava süreci boyunca yargılama giderleri, özellikle tanıkların çağrılması veya delil sunulması gibi işlemler de masrafları artırabilir. Dava sürecinde avukat tutmak isteyen bireyler, avukatlık ücreti de ödemek zorunda kalabilirler. Avukatlık ücreti, genellikle dava türüne, avukatın deneyimine ve dava sürecinin karmaşıklığına bağlı olarak belirlenir. Dava sürecinde ortaya çıkabilecek diğer giderler ise mahkeme kararına itiraz edilmesi, ek delillerin sunulması veya ek bir rapor talep edilmesi durumlarında ortaya çıkabilir. Bu sebeple, iddet süresinin kaldırılması için dava açmayı düşünen kişilerin, sürecin başlangıcında tüm potansiyel masrafları göz önünde bulundurmaları önemlidir. Ayrıca, bazı durumlarda mahkeme, davanın mali yükünü hafifletmek için gelir durumu uygun olan kişilere ücretsiz hukuki yardım sağlayabilir.
İddet süresinin kaldırılması için açılan davada, mahkeme tarafından olumlu bir karar verilmesi durumunda, kadının bekleme süresi sona erer ve hemen evlenme hakkına sahip olur. Bu durumda, boşanma sonrası geçici olarak belirlenen 300 günlük iddet süresi kaldırılmış olur ve kadın, herhangi bir engellemeye takılmadan yeni bir evlilik gerçekleştirebilir. Mahkemenin, iddet süresinin kaldırılmasına karar vermesi, kadının yeniden evlenmesinin önündeki hukuki engelleri ortadan kaldırırken, soybağı karışıklıklarının da önüne geçilmiş olur. Ancak, mahkeme talebi reddederse, kadın 300 günlük bekleme süresine tabi olur ve bu süre zarfında yeniden evlenemez. Bu bekleme süresi, kadının boşanma sonrası hamile olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla uygulanır ve soybağının doğru bir şekilde belirlenmesi sağlanır. Ayrıca, iddet süresinin reddedilmesi durumunda, kadının yeniden evlenebilmesi için yasal bir zorlukla karşılaşmaması adına hamile olmadığına dair sağlık raporu sunması gerekebilir. Bu rapor, mahkemeye sunulacak ve sürecin yönetilmesine yardımcı olacaktır.
İddet müddetinin kaldırılması davasının açılması sürecinde, dava dilekçesinin hukuki şekilde hazırlanması ve mahkemenin süreyi kaldırmasına elverişli delillerin toplanması gerekir. Aksi halde başvuru reddedilebilir veya mahkeme süreci uzayabilir. Başvurunun reddini gerektirecek durumlara; doktor raporunun hüküm kurmaya elverişli olmaması, kadının hamile olduğunun tespit edilmesi, 300 günlük iddet süresinin tamamlanması üzerine başvuruda bulunulmuş olması halleri örnek olarak gösterilebilir.
Bu tür davalar oldukça teknik ve hukuki bilgi gerektiren süreçlerdir. Dolayısıyla, bir avukatla temsil edilmek, başvurunun düzgün bir şekilde yapılması, gerekli belgelerin doğru bir şekilde toplanması ve mahkemenin kararını etkileyecek delillerin sunulması açısından büyük önem taşır. Avukat, davanın her aşamasında hukuki rehberlik sağlayarak, sürecin daha hızlı ve sorunsuz ilerlemesine yardımcı olabilir.

İddet süresi, mahkemeye başvurularak ve gebelik olmadığını kanıtlayan tıbbi raporla kaldırılabilir. Ayrıca, boşanmış eşlerin yeniden evlenmek istemesi durumunda da sürenin kaldırılması mümkündür.
İddet süresi devam etmesine karşın gerçekleştirilen evlilikler hukuken geçerlidir. İddet süresi evliliğin iptalini gerektirecek bir sebep olarak düzenlenmemiştir.
Tıbbi belgeler ve raporların eksiksiz sunulması gerekeceğinden avukatsız başvurularda süreç daha karmaşık olabilir. Bu durumda dava sürecinin uzaması ile karşı karşıya kalınması mümkündür. Genellikle yargılama süreci 1-3 ay sürmektedir. Eğer dava avukat aracılığıyla takip edilirse, hak kaybı yaşanmadan hızlı bir şekilde sonuçlanması mümkündür.
Boşanma kesinleştikten sonra 300 gün beklenmesi gerekmektedir. Ancak, iddet süresi kaldırılırsa, kadın 300 günlük süreyi beklemeden eski eşiyle tekrar evlenebilir.
İddet süresinin kanun koyucu tarafından düzenlenmesindeki esas amaç, kadının gebelik riski taşıması dolayısıyla soybağında oluşabilecek karışıklıkların önüne geçmektedir. Doğurganlık, kadına mahsus bir özellik olduğundan erkek için bir iddet süresi yoktur.
İlgili kanun maddesi ile iddet süresi 300 gün olarak belirlendiğinden boşanma kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren 300 gün geçmesi ile kadın evlenebilir. İlgili düzenleme kadına getirilen bir yükümlülük olmasına karşın iddet süresi bitmeden gerçekleştirilen evliliklerin de hukuken geçerli olduğunu belirtmek gerekir.
İddet süresi kaldırılması davası için en önemli belgelerden biri, kadının hamile olmadığını kanıtlayan bir tıbbi rapordur. Bu rapor, resmi bir sağlık kuruluşu tarafından düzenlenmeli ve kadının gebelik durumu hakkında net bir şekilde bilgi vermelidir. Rapor, kadının hamile olup olmadığının tespitine yönelik yapılan muayene sonuçlarına dayanmalı ve bu sonuçlar açıkça belirtilmelidir. Doktor raporunun geçerli olabilmesi için, sağlık kuruluşunun resmi olması ve raporun üzerinde doktorun bilgileri ile imzası bulunması gerekmektedir. Ayrıca raporun tarihinin de belirli bir zaman diliminde alınmış olması, geçerliliği açısından önemlidir.
Başvuru neticesinde mahkeme, başvuru sahibini hastaneye sevk ederek hamilelik durumunun tespiti için muayene yaptırır. Muayene işlemleri neticesinde kadının hamile olup olmadığının tespiti sağlanır.
Başvuru dilekçesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nda belirtilen dilekçede bulunması gereken zorunlu unsurları içerecek şekilde, kadının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’ ne hitaben yazılmalı, dilekçe içeriğinden boşanmayı sona erdiren hukuki neden belirtilmeli, iddiaların ispatı bakımından gerekli deliller dilekçe ile birlikte mahkemeye sunulmalıdır. Başvuru sürecindeki karışıklığın önüne geçmek amacıyla avukat aracılığıyla işlemlerin gerçekleşmesi, yargılamanın hızlı bir şekilde sonuçlanması bakımından önem arz etmektedir.
İddet müddetinin kaldırılması davası çekişmesiz yargı işidir dolayısıyla da bu davanın bir karşı tarafı yoktur. Karşı taraf olmadığı ve kararın başvuran lehine olması halinde istinaf yoluna başvurmaya gerek kalmayacağı için kararın kesinleşmesine gerek yoktur.
İddet süresi boşanma halinde boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren, gaiplik halinde ise evliliğin feshine yönelik verilecek mahkeme karar tarihinden itibaren başlar.
Boşanma halinde boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren, ölüm halinde ölüm tarihinden itibaren, gaiplik halinde ise evliliğin feshine yönelik verilecek mahkeme karar tarihinden itibaren 300 gün eklenerek iddet süresinin ne zaman sona erdiği hesaplanabilir. Örnek vermek gerekirse; boşanma kararının kesinleşme tarihinin 1 Ocak 2025 olması halinde iddet süresi, ilgili tarihten itibaren geçen 300 günün sonunda sona ermektedir.
Bir kadının geçirebileceği en fazla hamilelik süreci 300 gün olup iddet süresi bu nedenle 300 gün olarak belirlenmiştir.
Eşin ölümü halinde de iddet süresi geçerlidir. Türk Medeni Kanunu’na göre, eşin ölümüne bağlı olarak kadının geçirmesi gereken iddet süresi, 300 gündür ve bu süre, eşinin ölüm tarihi itibariyle başlamaktadır. Bu düzenleme, kadının bir başka evlilik yapmadan önce hamile olup olmadığının belirlenmesi amacı taşır. Ayrıca, bu süre, doğacak çocuğun soybağının karışmaması ve nesep belirsizliğinin önlenmesi için hukuki bir güvence sağlar.
İddet müddetinin kaldırılmasında davasında yetkili mahkeme kadının yerleşim yeri mahkemesi; görevli mahkeme ise Aile Mahkemeleri’ dir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatı ile işbu davalara bakmaktadır.
Doktor raporunun hüküm kurmaya elverişli olmaması veya kadının hamile olduğunun tespit edilmesi halinde iddet süresi kaldırılmaz.
İddet süresi kaldırılması davası açmak için bazı yasal harçlar ve masrafların ödenmesi gerekmektedir. Bu masraflar; mahkemeye başvururken ödenen dava harcı, yargılama süreci içerisinde oluşabilecek yargılama giderleri ve davanın avukatla takibi halinde avukatlık ücretinden oluşmaktadır. Dava çekişmesiz yargı işi olduğundan ve basit yargılama usulüne tabi olacağından dava harcı maktu harçtır. Toplam masraf miktarı, davanın karışıklığı ve avukatın talep ettiği ücrete göre değişiklik arz edebilmektedir.
Yargılama süreci içerisinde; tanzim edilecek doktor raporu ile kadının hamile olup olmadığı ve davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu değerlendirmeye alınmaktadır.
İddet süresi kaldırılması adına yapılacak başvuru, kadının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesine verilecek dilekçe neticesinde gerçekleşecek olup e- devlet üzerinden başvuruda bulunulma imkanı yoktur.
Türk vatandaşı kadın için bu soruya olumlu cevap verilmesi gerekirken yabancı ülke vatandaşı kadın için bu cevap kadının milli hukukuna göre tayin edilecektir. Zira evlenme ehliyet ve şartları Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun madde 13 uyarınca tarafların milli hukukuna tabidir. Mevzuatımız uyarınca, yabancı ülke vatandaşı kadının milli hukukunda bekleme süresi öngörülmemişse, evlendirme memurluklarınca bu süre dikkate alınamayacaktır.
Başvuru kadının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesinde yapılır.
Boşanma kararının kesinleşmesi neticesinde kararın kesinleştiği tarih itibariyle iddet süresi başlamaktadır.
İddet süresi kaldırılması davası kadın tarafından görevli ve yetkili mahkemeye verilecek başvuru dilekçesi neticesinde karara bağlanacaktır. Bu nedenle sürenin kaldırılması için eşin rızası gerekmemektedir.