Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz
Adresimiz
Havzan, Yeni Meram Cd. Arı Sitesi No:55/2 F Blok, 42140 Meram/Konya
İletişim Bilgilerimiz

Kadına şiddet, bir insan hakları ihlali ve ayrımcılık biçimi olup, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar görmeyle sonuçlanan davranışları içerir. Bu şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar verme veya acı çektirme amacı taşıyan her türlü davranışı, tehdidi, baskıyı veya özgürlüğün keyfi engellenmesini içerir. Şiddetin önlenmesi, kadınların güçlenmesi ve toplumsal refahın sağlanması için hayati önem taşır. Bu nedenle, Türk hukuk sistemi, kadına yönelik şiddeti önlemeye ve mağdurları korumaya yönelik çeşitli düzenlemeler ve mekanizmalar geliştirmiştir.
Yazımızda kadına şiddetin önlenmesi bağlamında şiddetin türleri ve bu şiddetin hukuki boyutundan hareketle şiddet mağdurları kadınların başvurabileceği yollar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.
Kadına şiddet, Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde, kadınlara yönelik fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik zarar veren her türlü davranışı kapsayan bir insan hakları ihlali olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, şiddetin sadece fiziksel olmadığını, aynı zamanda psikolojik, cinsel ve ekonomik boyutlarının da bulunduğunu vurgulamaktadır. Şiddet, mağdurun fiziksel zarar görmesi, acı çekmesi veya özgürlüğünün kısıtlanmasıyla sonuçlanabilmektedir.
Şiddetin türleri şu şekilde sıralanabilir:
Türk hukuk sisteminde, kadına yönelik şiddet, hem Türk Ceza Kanunu (TCK) hem de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gibi düzenlemeler ile ele alınmaktadır.
TCK’da kasten yaralama (m. 86), cinsel saldırı (m. 102), cinsel taciz (m. 105), tehdit (m. 106), hakaret (m. 125) gibi suçlar, kadına yönelik şiddetin farklı türlerini cezalandırır.
Türk Ceza Kanunu’na göre kadına yönelik şiddet suçları ve cezaları şunlardır:
Kasten Öldürme Suçu (TCK md. 81, 82): Bir insanı kasten öldürmek müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır. Eğer öldürme suçu; tasarlayarak, canavarca hisle, eziyet çektirerek, eşe karşı veya kadına karşı işlenirse, ceza ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilir.
Kasten Yaralama Suçu (TCK md. 86): Bir başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının bozulmasına neden olmak bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer bu eylem kadına karşı işlenirse cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz. Suçun eşe karşı işlenmesi durumunda ceza yarı oranında artırılır.
Eziyet Suçu (TCK md. 96): Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışlarda bulunmak iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer suç kadına karşı işlenirse cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz. Bu suçun eşe karşı işlenmesi halinde, ceza üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası olarak belirlenir.
Cinsel Saldırı Suçu (TCK md. 102): Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal etmek beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde ise iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
Cinsel Taciz Suçu (TCK md. 105): Bir kimseyi cinsel amaçlı taciz etmek, mağdurun şikayeti üzerine üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde ise altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu (TCK md. 109): Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmekten veya bir yerde kalmaktan alıkoymak bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Eğer bu suç eşe karşı işlenirse ceza bir kat artırılır.
Hakaret Suçu (TCK md. 125): Bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunmak üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
Tehdit Suçu (TCK md. 106): Bir başkasını kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı ile tehdit etmek altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.
Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu (TCK md. 116): Bir kimsenin konutuna rızası dışında girmek altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali (Madde 233/1-2): Aile hukukundan doğan yükümlülükleri yerine getirmeme, örneğin eşine bakmama veya çocuklarına karşı sorumluluklarını ihmal etme durumunda bu madde devreye girer.
Aynı Konutta Yaşadığı Kişiye Kötü Muamele (Madde 232/1-2): Aynı evde yaşadığı kişiye, örneğin eşine veya bakmakla yükümlü olduğu kişilere kötü muamelede bulunmak, TCK’da suç olarak tanımlanır.
Velayet Hakkı Elinden Alınmış Ebeveynin Çocuğu Kaçırması (Madde 234/1-2): Velayet hakkı elinden alınmış bir ebeveynin çocuğunu kaçırması da TCK’da cezalandırılır
6284 Sayılı Kanun, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması amacıyla özel olarak çıkarılmıştır. Kanun, şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadınları, çocukları, aile bireylerini ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını koruma altına alır. Kanun, koruyucu ve önleyici tedbirler öngörür. Koruyucu tedbirler, mağdurların barınma, maddi yardım, psikolojik ve hukuki destek almasını kapsar. Önleyici tedbirler ise, şiddet uygulayanların mağdurlara yaklaşmasını engelleme, iletişim kurmasını yasaklama gibi tedbirleri içerir.
İş Kanunu, işverenlerin, işçilerin kişilik haklarını koruma ve psikolojik, cinsel tacizlere karşı önlem alma yükümlülüğü vardır. İşçinin veya aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak davranışlarda bulunulması, işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı verir.
Türk Medeni Kanunu, ailenin ekonomik varlığının korunması ve evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi için çeşitli düzenlemeler içerir.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler (örneğin, CEDAW), kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması konusunda önemli hukuki dayanaklar oluşturur. Bu sözleşmeler, ulusal hukuk sisteminin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki eksikliklerini gidermeye yardımcı olur ve uluslararası standartları belirler.
Kadına yönelik şiddet karşısında kadınların sahip olduğu temel yasal haklar, çeşitli düzenlemelerle korunmaktadır. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında, şiddet mağduru kadınlar için koruma kararları alınabilir, sığınma evlerine başvurabilir, nafaka ve maddi destek talep edebilirler. Ayrıca, psikolojik ve hukuki destek alma hakları da bulunmaktadır. Şiddet mağduru kadınlar, Alo 183 Sosyal Destek Hattı, kadın sığınma evleri, belediyelerin kadın danışma merkezleri, polis, jandarma, baroların kadın hakları merkezleri ve sivil toplum kuruluşlarına başvurarak yardım alabilirler. Ayrıca, acil durumlarda Acil Çağrı Merkezi (112), ŞÖNİM numaraları ve Kadın Destek Uygulaması (KADES) gibi hatlardan ve uygulamalardan destek alınabilir.
Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadele konusunda birçok yasal düzenleme ve mevzuat bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu (TCK), kadına yönelik şiddet suçlarını cezalandıran birçok maddeye sahiptir. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddetin önlenmesi ve mağdurların korunması amacıyla çıkarılmıştır. Bu kanun, koruma kararları, sığınma evleri, psikolojik ve hukuki destek ile nafaka ve maddi yardım gibi tedbirler sunar. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele konusunda uluslararası bir anlaşmadır. Ancak, Türkiye 2021 yılında bu sözleşmeden çekilmiştir.
6284 Sayılı Kanun, şiddet mağdurlarını korumak için iki tür tedbir öngörür: koruyucu ve önleyici tedbirler. Bu tedbirler, mağdurun güvenliğini sağlamayı ve şiddetin tekrarını önlemeyi amaçlar.
Tedbir kararlarına aykırı davranılması durumunda, ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre hakim kararıyla üç günden on güne kadar zorlama hapsi uygulanabilir. Tekrarında bu süre on beş günden otuz güne çıkarılabilir. Zorlama hapsinin toplam süresi altı ayı geçemez
Şiddet mağdurlarının korunması, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile güvence altına alınmıştır. Bu kanun, şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan kadınları, çocukları, aile bireylerini ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını kapsar. Kanun, mağdurları korumak için çeşitli mekanizmalar ve tedbirler sunar. Şiddet mağdurları, şiddet veya şiddet tehlikesi durumunda başvurabilecekleri çeşitli mercilere sahiptir.
Şiddete maruz kalan kadınlar, 6284 sayılı kanun çerçevesinde Aile Mahkemesine başvurarak koruyucu ve önleyici tedbirler talep edebilirler. Mahkeme, şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması, mağdura yaklaşmaması, iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesi gibi kararlar alabilir.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, şiddet mağdurları mülki amirlere (Valilik veya Kaymakamlık) başvurarak geçici barınma, maddi yardım ve danışmanlık hizmeti talep edebilirler. Mülki amirler, mağdurun can güvenliğini sağlamak için gerekli tedbirleri alabilir.
Acil durumlarda veya Aile Mahkemesine ulaşmanın mümkün olmadığı hallerde, en yakın polis veya jandarma karakoluna başvurulabilir. Kolluk kuvvetleri, mağduru koruma altına alarak gerekli işlemleri başlatır.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), şiddet mağdurlarına hukuki, psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sağlayan merkezlerdir. Bu merkezler, mağdurlara danışmanlık, rehberlik ve geçici barınma imkanı sunar.
Şiddet eylemlerinin suç teşkil etmesi durumunda, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulabilir. Savcılık, gerekli soruşturmayı başlatarak faillerin cezalandırılmasını sağlar.
Ekonomik durumu yetersiz olan kadınlar, baroların adli yardım bürolarına başvurarak ücretsiz avukatlık hizmeti alabilirler
Alo 183 Sosyal Destek Hattı: Şiddete uğrayan veya şiddet riski altındaki kadınlara 7/24 bilgi ve destek sağlayan ücretsiz bir hattır.
Şiddet mağduru kadınların, 6284 sayılı kanun kapsamında yukarıda bahsedilen çeşitli koruyucu ve önleyici tedbirlerin yanı sıra çeşitli hukuki hakları da vardır:
Anayasa’nın 41. maddesi, devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almasını ve teşkilat kurmasını hükmeder. Kadın sığınma evleri, şiddet mağduru kadınların geçici olarak barınabileceği güvenli yerlerdir. 6284 Sayılı Kanun, şiddet mağduru kadınların sığınma evlerinde kalmasını kolaylaştırmış ve bu evlerde kalmayan kadınların da sosyal desteklerden yararlanabilmesini sağlamıştır. Şiddet mağduru kadınlar, doğrudan sığınma evlerine başvurabileceği gibi, polis, jandarma, savcılık veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı il müdürlükleri aracılığıyla da yönlendirilebilir. Acil durumlarda, kadınlar doğrudan polis veya jandarma karakoluna başvurarak sığınma evine yerleştirilme talebinde bulunabilirler. Kolluk kuvvetleri, mağdurları koruma altına alarak gerekli işlemleri başlatır. Başvuru sonrası, kadının durumu değerlendirilerek sığınma evine kabul edilip edilmeyeceği belirlenir. Kabul sürecinde, kadının şiddet geçmişi, güvenlik riski ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. Sığınma evlerinin adresleri gizli tutulur ve mağdurların güvenliği ön planda tutulur.
Aile içi şiddet, boşanma davalarında önemli bir boşanma nedenidir. Şiddete maruz kalan eş, bu durumu boşanma gerekçesi olarak ileri sürebilir ve mahkeme, şiddet eylemlerini kusur belirlemesinde dikkate alır. Şiddetin varlığı, boşanma sürecini hızlandırabilir ve mağdur eşin lehine tazminat, nafaka ve velayet kararları verilmesine yol açabilir. Şiddet nedeniyle maddi veya manevi zarara uğrayan eş, şiddet uygulayan eşten tazminat talep edebilir
Aile içi şiddet, çocukların velayeti konusunda da mahkemeler tarafından göz önünde bulundurulur. Mahkemeler, çocuğun üstün yararını gözeterek velayet kararını verirler. Şiddet uygulayan ebeveynin velayet hakkı kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Şiddet, velayet kararında önemli bir faktördür. Mahkeme, çocuğun görüşünü alarak, uzman raporları ve diğer delillerle birlikte durumu değerlendirir.
Konuyla ilgili olarak sitemizde bulunan “Şiddet Nedeniyle Boşanma Davası”, “Darp Raporu Nedir? Nasıl Alınır?”, “Hakaret ve Küfür Nedeniyle Boşanma Davası”, “Boşanma Sebepleri” başlıklı makalelerimize de göz atabilirsiniz.
Kadınlar sadece aile içinde değil, iş yerlerinde de ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır. İş hayatında taciz ve dışlanma gibi durumlar sıklıkla yaşanmaktadır. Bu durum, kadınların toplum içindeki rollerini kısıtlamakta ve sorunlarını görmezden gelmeye yol açmaktadır. İş yerindeki bu tür şiddet ve taciz, kadınların çalışma hayatına katılımını olumsuz etkilemekte ve kariyer gelişimlerini engellemektedir.
Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 417 bağlamında işveren, işçinin kişiliğini korumak ve özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Bu, işverenin çalışanların sağlığını ve güvenliğini koruma sorumluluğunun bir parçasıdır. İşveren, işçinin uğradığı maddi ve manevi zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu, TBK madde 417’nin bir sonucudur
İş Kanunu madde 24 bağlamında işveren, işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa, işçi haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Aynı zamanda, işçinin başka bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından iş yerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmaması durumunda da işçi haklı nedenle fesih hakkına sahiptir.
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 4. Maddesine göre, korunan kişinin iş yerinin değiştirilmesi, madde 5’e göre ise şiddet uygulayanın iş yerine yaklaşmaması gibi tedbirlerin alınması mümkündür.
Kadına yönelik şiddet, dünya genelinde yaygın bir sorundur ve Türkiye’de de önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok kurumun yaptığı araştırmalar, gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler ayrımı olmaksızın, kadınların yoğun bir şekilde şiddete maruz kaldığını göstermektedir. Türkiye’de her yıl binlerce kadın şiddet mağduru olmakta ve yüzlercesi öldürülmektedir.
Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bir sonucu olarak hayatını kaybeden kadınların anısını yaşatmak ve bu konuya dikkat çekmek amacıyla oluşturulmuş bir platform olan Anıt Sayacı’na göre 1 Ocak 2025- 11 Şubat 2025 arasındaki tarihler baz alınarak oluşturulan sayaca göre bu tarihler arasında 43 kadın şiddetten yaşamını yitirmişken 2024 yılında ise 444 kadın uğradığı şiddet yüzünden hayatını kaybetmiştir.
OECD‘nin 2023 yılına ait dünyada kadına şiddet verilerine göre, 15-49 yaş arasındaki kadınların %25 ile %35’i, yaşamları boyunca partnerlerinden fiziksel veya cinsel şiddet görmektedir. Bu oran, ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. OECD’nin 2023 yılına ait verilerine göre, Türkiye’de 15-49 yaş arasındaki kadınların %32’si, yaşamları boyunca partnerlerinden fiziksel veya cinsel şiddet görmektedir. Bu oran, OECD ülkeleri arasında en yükseklerden biridir.
Devlet, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir role sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın 10. maddesi, kadın erkek eşitliğini güvence altına almakta ve devleti bu eşitliği sağlamakla yükümlü kılmaktadır. Ayrıca, Anayasa’nın 41. maddesi ailenin Türk toplumunun temeli olduğunu ve eşler arasında eşitliğe dayandığını belirtir, devletin ailenin huzur ve refahını sağlamak, özellikle anne ve çocukları korumakla görevli olduğunu vurgular. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler almakla da yükümlüdür. Devlet, şiddet uygulayanlar hakkında yasal süreçleri başlatmak ve cezai yaptırımları uygulamakla yükümlüdür. Devlet, şiddet mağdurlarına destek ve izleme hizmetleri sunmak üzere 7/24 esasına göre çalışan ŞÖNİM’ler kurmakla yükümlüdür. Bu merkezlerde tercihen kadın personel istihdam edilir ve şiddet mağdurlarına hızlı ve etkili destek sağlanır. Devlet, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda kamuoyunu bilgilendirmek ve bilinçlendirmekle yükümlüdür
Türkiye’de kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin en önemlilerinden biri, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun‘dur. Bu kanun, şiddet mağdurlarını korumak için çeşitli mekanizmalar ve tedbirler sunmaktadır. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) da şiddetle ilgili düzenlemeler içermektedir.
Uluslararası Sözleşmeler de şiddetin önlenmesi için önemli düzenlemeler içermektedir:
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için taraf devletlere çeşitli yükümlülükler yükler. Sözleşme, şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve faillerin cezalandırılması konularında uluslararası standartlar belirler. Ayrıca, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmeyi, ön yargıları ve ayrımcı uygulamaları yok etmeyi amaçlar. Ancak, Türkiye 2021 yılında bu sözleşmeden çekilmiştir.
Şiddet gören kadınların hukuki destek alması büyük önem taşır. Bu destek hem şiddetten korunmalarını sağlamak hem de yasal haklarını kullanmalarına yardımcı olmak açısından gereklidir. Türkiye’deki barolar, maddi durumu yetersiz olan şiddet mağdurlarına ücretsiz avukatlık hizmeti sunmaktadır. Adli yardım büroları aracılığıyla, boşanma, nafaka, tazminat gibi davalarda avukat desteği alınabilmesi mümkündür. Birçok Kadın Sivil Toplum Kuruluşları, şiddet mağdurlarına hukuki danışmanlık ve avukat desteği sağlamaktadır. Bu kuruluşlar, genellikle ücretsiz olarak hizmet verir ve mağdurlara yol göstermektedir.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM); şiddet mağdurlarına psikolojik, sosyal ve hukuki destek sağlamaktadır. Bu merkezlerde, avukatlar ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla hukuki danışmanlık hizmeti alınabilir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl ve İlçe Müdürlükleri de şiddet mağdurlarına hukuki destek sağlamaktadır. Bu müdürlüklerde, avukatlar ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla hukuki danışmanlık hizmeti alınabilir.
Belediyelerin Kadın Danışma Merkezlerinde de, şiddet mağdurlarına hukuki danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunulmaktadır.
Bu merkezler ve kuruluşlar aracılığıyla, şiddet mağduru kadınlar, ücretsiz olarak avukat desteği alabilir, dava açma süreçleri hakkında bilgi edinebilir ve yasal haklarını kullanma konusunda destek görebilirler. Şiddet mağdurlarının bu haklarını bilmesi ve bu mekanizmaları kullanması, şiddetle mücadelede önemli bir adımdır.
İstanbul Sözleşmesi, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi‘nin İstanbul’da imzaya açılması nedeniyle bu isimle anılmaktadır. Sözleşme, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddet konusunda bölgesel düzeyde en kapsamlı ve yol gösterici bir belgedir. Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalanmış olup, sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olmuştur. Sözleşme, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Sözleşme, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti tanımlar ve bu şiddet türleriyle mücadele için taraf devletlere yükümlülükler getirir. Ayrıca, sözleşmenin uygulanmasını denetlemek ve tavsiyelerde bulunmak üzere GREVIO Komitesi adında bir denetim mekanizması bulunmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi’nin temel özellikleri şunlardır:
Sözleşme, kadına yönelik şiddetin hem bir insan hakları ihlali hem de kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olduğunu kabul eder ve bu konuda farkındalık yaratmayı hedefler. Sözleşmenin temel amacı, taraf devletleri kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda harekete geçirmek ve bu konuda uluslararası bir standart oluşturmaktır.
Türkiye, 11 Mayıs 2011 tarihinde sözleşmeyi ilk imzalayan ve 14 Mart 2012 tarihinde onaylayan ülke olmasına rağmen, 20 Mart 2021 tarihinde sözleşmeden çekilme kararı almıştır.

Dinleme: Şiddete uğramış kadını empatik bir yaklaşımla dinlemek gerekmektedir.
Düşünce Ve Acil İhtiyaçlarını Değerlendirilmesi: Şiddete uğramış kadının duygusal fiziksel sosyal ve pratik ihtiyaçlarının değerlendirilmesi ve bu hususta düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Doğrulama: Başına gelenlerin kadının suçu olmadığını ve ona inandığınızı söylemeniz şiddete uğramış kadın karşısındaki ılımlı ve doğru tutumlardan biridir.
Duruma Uygun Emniyet ve Güvenlik Önlemleri Alma: Kadının şiddete uğramasının tekrarlama riski olması hâlinde gerekli önlemlerin alınmasıdır.
Destekleme: Sosyal destek, hizmet ve bilgiye ulaşabilmesi adına şiddete uğramış kadına destek sağlanması anlamına gelmektedir.
KADES, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen, kadına yönelik şiddet olaylarında acil yardım çağrısı yapılmasını sağlayan bir mobil uygulamadır.
Kadına yönelik şiddet, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet gibi çeşitli türleri kapsar. Bu şiddet türleri şunlardır:
Türk Ceza Kanunu (TCK): Şiddet ve taciz gibi suçlar için cezai yaptırımlar öngörür. Özellikle cinsel suçlar, bireyin kişisel özgürlüğüne karşı işlenen suçlar olarak değerlendirilir.
6284 Sayılı Kanun: Şiddet mağdurlarını korumak için çeşitli mekanizmalar ve tedbirler sunar. Bu kanun, şiddet uygulayanın mağdura yaklaşmaması, uzaklaştırılması gibi önlemleri içerir.
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çıkarılmış özel bir yasadır. Bu kanun, şiddet mağdurlarını korumak, şiddeti önlemek ve failleri cezalandırmak için çeşitli düzenlemeler içerir. Kanun, şiddet mağdurlarının korunması için koruyucu ve önleyici tedbirler alınmasını sağlar. Bu tedbirler, şiddet uygulayanın mağdura yaklaşmaması, uzaklaştırılması, barınma yeri sağlanması gibi çeşitli önlemleri içerebilir. 6284 Sayılı Kanun, şiddet mağdurlarının korunmasını amaçlayan ilk özel yasadır.
Kadına şiddet durumunda başvurulabilecek kurumlar şunlardır:
Bu kurumlar, şiddet mağdurlarına destek olmak ve haklarını korumak için hizmet vermektedir.
Kadına şiddet uygulayan bir kişi, şiddetin türüne ve derecesine göre farklı cezalar alabilir. Bu cezalar, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde belirlenir.
Evet, şiddet mağduru kadınlar ücretsiz avukat desteği alabilirler. Baroların adli yardım büroları, kadın STK’ları, ŞÖNİM’ler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il ve ilçe müdürlükleri ile belediyelerin kadın danışma merkezleri aracılığıyla ücretsiz hukuki destek sağlanmaktadır.
Evet, şiddete uğrayan kadınlar için sığınma evleri bulunmaktadır. Bu evler, şiddet mağdurlarına geçici barınma imkanı sunar ve güvenli bir ortam sağlar. Kadın sığınma evleri, şiddet mağdurlarına destek olmak ve şiddetten korunmalarını sağlamak için önemli bir role sahiptir.
Şiddet mağduru kadınlar, şiddete maruz kaldıklarında veya şiddet tehdidi altında olduklarında koruma kararı aldırabilirler. Koruma kararı için aile mahkemelerine, mülki amirlere veya kolluk amirlerine başvurabilirler. 6284 Sayılı Kanun’a göre, şiddet mağdurları başvuru yaptıklarında, ispat yükümlülükleri olmadan koruma kararı alabilirler. Mahkeme, şiddet mağdurunun beyanını esas alarak koruma kararı verebilir.
Uzaklaştırma kararı, şiddet uygulayan kişinin, şiddet mağduruna belirli bir süre yaklaşmamasına yönelik bir tedbirdir. Bu karar, 6284 Sayılı Kanun kapsamında alınır. Uzaklaştırma kararı almak için aile mahkemelerine, mülki amirlere veya kolluk amirlerine başvurulabilir. Başvuru üzerine mahkeme, şiddetin varlığına kanaat getirirse uzaklaştırma kararı verebilir.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, bazı tedbir kararları kolluk amirlerince alınabilir ve bu kararlar 48 saat içinde mülki amirin onayına sunulur veya 24 saat içinde hakimin onayına sunulur. Onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.
Aile Mahkemesi tarafından verilen uzaklaştırma kararları, şiddet uygulayanın konuttan veya bulunduğu yerden derhal uzaklaştırılmasını içerir. Koruyucu tedbir kararı için delil veya belge aranmaz. Bu karar geciktirilmeksizin verilir ve ilgili mercilere en hızlı şekilde bildirilir.
Mülki amirler de koruyucu tedbirler verebilir ve bunlar gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk tarafından alınabilir ve 48 saat içinde mülki amirin onayına sunulur.
6284 sayılı kanun, şiddet mağdurlarının şiddete uğradıklarını ispatlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmıştır. Şiddet mağdurunun beyanı esas alınarak, koruma ve uzaklaştırma kararı verilebilir. Yani, şiddet mağdurunun şiddeti ispatlamasına gerek yoktur, başvurusu üzerine gerekli işlemler başlatılır.
Kadın sığınma evleri, şiddete maruz kalan veya şiddet görme riski olan tüm kadınlar için açıktır. Bu evler, şiddet mağdurlarına güvenli bir ortam ve destek sağlar. Sığınma evlerinde kalabilmek için resmi bir evlilik bağı olması şartı aranmaz. Evli veya bekar, şiddete maruz kalan tüm kadınlar sığınma evlerinden yararlanabilir.
Polis, şiddet ihbarı aldığında hemen olaya müdahale etmekle yükümlüdür. Polis, şiddet mağdurunun güvenliğini sağlar, gerekli tutanakları tutar ve şiddet mağdurunu ilgili kurumlara yönlendirir. Gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda, kolluk amiri tarafından şiddet uygulayan hakkında uzaklaştırma gibi önleyici tedbirler alınabilir.
Evet, şiddet gören kadınlar polise şikayet ettiklerinde hemen işlem yapılır. Polis, şiddet mağdurunu koruma altına alır, gerekli tutanakları düzenler ve ilgili mercilere başvurur. 6284 Sayılı Kanun, şiddet mağdurlarının en hızlı şekilde korunmasını amaçlar.
Aile içi şiddet suçları kamu davası olarak görülür ve savcılık tarafından kendiliğinden soruşturulur. Şiddet mağdurları, Alo 183, polis, jandarma, kadın sığınma evleri ve belediyelerin kadın danışma merkezleri gibi yerlere başvurarak yardım alabilirler.
Aile içi şiddet durumunda uygulanan cezalar, şiddetin türüne ve derecesine göre değişir ve hem Türk Ceza Kanunu (TCK) hem de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun çerçevesinde belirlenir.
Boşanma sürecinde şiddete uğrayan kadınlar, 6284 sayılı kanun kapsamında koruma kararı aldırabilirler. Şiddet gören kadınlar ayrıca, Türk Medeni Kanunu (TMK) çerçevesinde, “hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” veya “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” nedeniyle boşanma davası açabilirler. Bu durumda maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunabilirler.
İş yerinde kadına yönelik şiddet veya taciz durumunda, öncelikle iş yerindeki yetkililere başvurulabilir. Ayrıca, şiddet veya taciz durumunda ALO 170’e başvurarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına şikayette bulunulabilir. Şiddet mağduru kadınlar, baroların adli yardım büroları, kadın STK’ları, ŞÖNİM’ler ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il ve ilçe müdürlüklerine başvurarak destek alabilirler.
ALO 183, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı bir destek hattıdır. Bu hat, şiddet mağdurlarına 7/24 psikolojik destek, hukuki danışmanlık ve rehberlik hizmeti sunmaktadır.
Kadına yönelik şiddet, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği için savcılığa başvurmak gereklidir. Şiddet mağduru, polise başvurduğunda, polis gerekli işlemleri yaparak savcılığa bildirir. Ayrıca, mağdur doğrudan savcılığa da başvurabilir.
Evet, kadına şiddet uygulayanlara hapis cezası verilebilir. Şiddetin türüne, şiddet uygulayanın eylemlerine ve mağdurun durumuna göre hapis cezası süresi belirlenir.
Uzaklaştırma kararının ihlal edilmesi durumunda, şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsi uygulanabilir. Ayrıca, uzaklaştırma kararına uymayan kişi hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri gereğince de yasal işlemler yapılabilir.